Hz. Muhammed'in Hz. Hatice ile olan evliliği hakkında bilgi verir misiniz?, hz hatice bilgi, hz hatice hakkinda kisa bilgi, hz hatice hakkinda kisaca bilgi, hz muhammed hz hatice evliligi, hz muhammed hz hatice ile evliligi, hz muhammed ve hz hatice, hz muhammedin ailesi hakkinda bilgi, hz muhammedin evliligi ve cocuklari, hz muhammedin hz haticeyle evliligi, hz muhammedin kisaca evliligi, ...
Hz. HADICE, HATICE (r.a)
Hz. Hatice, Hz. Muhammed (s.a.s)'in temiz, iffetli ve yüce ahlâk sahibi olan hanimlarinin ilki.
O, Araplarin en asil kavmi olan Kureys kavminden ve Kureys kavminin de, en asil, pak ailelerinden idi. Babasi Huveylid, annesi Fâtima'dir (Ibn Ishak, es-Sîre, Nesr. Muhammed Hamidullah, s. 60).
Hz. Hatice'nin baba tarafindan soyu Kusay'da Peygamberimizin baba tarafindan soyu ile birlestigi gibi, annesi tarafindan da soyu yine Peygamberimizin baba tarafindan dedesi olan Lüey'de bilesmektedir (M. Asim köksal, Islâm Tarihi, Mekke Devri, 96). |
Hz. Hatice, ticaretle ugrasan zengin, haysiyetli, serefli bir kadindi. Ücretle tuttugu adamlarla Sam'a ticaret kervanlari düzenlerdi. Hz. Muhammed (s.a.s.)'in dogru sözlü, güzel ahlâkli ve son derece kendisine güvenilen bir insan oldugunu ögrenince, O'na ticaret ortakligi önerdi. Hz. Muhammed (s.a.s) Hz. Hatice'nin bu teklifini kabul etti. Hz. Hatice O'nun baskanliginda bir ticaret kervanini Sam'a gönderdi. Ayni zamanda kölesi Meysere'yi de O'nunla beraber gönderdi. Meysere, yolculuk sirasinda Hz. Muhammed (s.a.s.)'de harikulade hallere sâhid oldu. Gittikleri yerde, Peygamberimiz (s.a.s.) satacaklarini satti ve alacaklarini da aldi. Ondan sonra geri döndüler. Hz. Hatice bu ticaret kervanindan çok memnun oldu. Daha önce gönderdigi ticaret kervanlarina nazaran, bu sefer daha fazla kâr elde etti. Hz. Peygamber (s.a.s.) hakkinda Meysere'yi de dinleyince, O'na olan itimadi ve sevgisi daha da artti. O'na anlastiklari ücretten fazlasini verdi ve Hz. Muhammed (s.a.s)'e evlenme teklifinde bulundu (Ibn Ishak, a.g.e., 59).
Hz. Peygamber (s.a.s.) durumu amcasi Ebu Talib'e anlatti. Ebu Talib Hz. Hatice'yi Hz. Muhammed (s.a.s.) için istedi. Iki aile anlasti. Dügünleri o zamanin örf ve adetlerine göre, Hz. Hatice'nin evinde yapildi. dügünde Ebû Talib ve Hz. Hatice'nin amcasi Amr b. Esed birer konusma yaptilar. Ikisi de konusmalarinda hikmetli ifadelerde bulundular ve evlenecekler hakkinda güzel seyler söylediler. Ondan sonra misafirlere ikram yapildi, yemekler yenildi. Ebû Talib nikâhlarini kiydi. Mehir olarak 500 dirhem altin tesbit edildi (Ibn, Sa'd Tabakat, VIII, 9).
O zaman, rivâyetlerin ekseriyetine göre, Hz. Muhammed (s.a.s.) 25 ve Hz. Hatice 40 yasinda idiler. Aralarinda 15 yas fark vardi (Ibn Hacer, el-Isâbe, 539). Bazi rivâyetlerde bu yas farkinin daha az oldugu kayitlidir.
Rasûlullah (s.a.s.)'in evlendigi ilk kadin, Huveylid'in kizi Hatice'dir. Hz. Hatice ilk olarak Atik b. Aziz'le evlendi, ondan bir kizi oldu. Onun ölümünden sonra, Temim ogullarindan Ebû Hale ile evlendi. Ondan da bir oglu ve bir kizi oldu. Onun da ölümünde sonra, Rasûlullah (s.a.s.) ile evlendi (Ibn Ishak, a.g.e., 229).
Hz. Hatice'nin Rasûlullah (s.a.s.)'den Fâtima, Ümmü Gülsüm, Zeyneb ve Rûkiyye adinda dört kizi, Kâsim ve Abdullah adinda da iki oglu dünyaya geldi. Kelbî'nin rivâyet ettigine göre, önce Zeynep, sonra Kâsim, sonra Ümmü Gülsüm, daha sonra Fâtima, ondan sonra Rûkiyye ve en sonunda Abdullah dünyaya geldi. Ali b. Aziz el-Cürcânî de, Kâsim'in Zeynep'ten daha önce dogdugunu nakletmistir (Ibn el-Esir, Usdü'l-Gâbe, I, 434).
Hz. Hatice(r.anha), Rasûlullah (s.a.s.)'e, Peygamberliginden evvel son derece saygi gösterip onu mutlu ettigi gibi, Peygamberligi döneminde de, ona ilk inanan, onunla beraber namaz kilip ona ilk cemaat olan kisi vasfini kazandi. Daima Hz. Muhammed (s.a.s.)'e destek oldu, ona moral verdi, son derece güzel davranis ve sözleri ile, onun basarilarina katkida bulunmaya çalisti.
Hz. Hatice, Rasûlullah (s.a.s.)'e (Allah kendisini Peygamberlikle sereflendirdigi zaman) teskin etmek için; "ey amca oglu, beni melek geldigi zaman haberdar edebilir misin?" diye sordu. Resûlullah (s.a.s.); "evet" cevabini verdi. Bir gün Hatice'nin yaninda iken, ona Cibril geldi ve; "Ey Hatice! Iste bu Cibril'dir, bana geldi" dedi. Hatice "Su anda onu görüyor musun?" diye sordu. "Evet" karsiligini verdi. Hatice bu kez sag tarafina oturmasini söyledi. Rasûlullah (s.a.s.) Hatice'nin sag tarafina oturdu. Hz. Hatice; "Simdi görüyor musun" sorusunu tekrarladi. Rasûlullah (s.a.s.) yine olumlu cevap verince, Hz. Hatice örtüsünü çikarip atti. O sirada Rasûlullah (s.a.s.)in hâlâ kucaginda oturuyordu. "Onu, simdi görüyor musun?" diye tekrar sordu. Rasûlullah (s.a.s.) bu kez "hayir" cevabini yerince, Hz. Hatice; "Bu seytan degil; bu kesinlikle melek, ey amca oglu! Sebat et, seni müjdelerim" dedi (Ibn Ishâk, a.g.e., 114).
Hz. Hatice(r.anha), Allah'in selâmina ve Rasûlullah (s.a.s.)'in övgüsüne nâil olacak derecede faziletli ve serefli bir kadindi. O, imanda, sabirda, iffette, güzel ahlâkta, kisacasi her yönü ile örnek olan bir anneydi. Rasûlullah (s.a.s.); "hristiyan kadinlarinin en hayirlisi Imrân'in kizi Meryem, müslüman kadinlarinin en hayirlisi ise. Hüveylid'in kizi Hatice'dir" buyurdu. Bu konudaki diger bir hadisinin meali söyledir: " Dünya ve âhirette degerli dört kadin vardir. Imran'in kizi Meryem; Firavun'un karisi Asiye, Hüveylid'in kizi Hatice ve Muhammed (s.a.s.)'in kizi Fâtima" (Ibn Ishak, a.g.e. s. 228).
Bir gün Cebrâil (a.s.) Rasûlullah (s.a.s.)'e gelerek söyle buyurdu: "Hatice'ye Allah'in selâmlarini söyle." Rasûlullah (s.a.s.): "Ya Hatice, bu Cebrâil'dir, sana Allah'tan selam getirdi" deyince, Hz. Hatice, Allah'in selamini büyük bir memnuniyetle kabul etti ve Cebrâil'e de iadei selâmda bulundu (Ibn Hisâm, es-Sîre,, I, 257).
Allah'in rizasini, yuvasinin mutlulugunu, dünya ve âhiretin huzur ve saadetini düsünen bütün anneler için en güzel örnegi teskil eden Hz. Hatice (r.a.), nübüvvetin onuncu yilinda, Ramazan ayinda vefât etti ve Mekke'deki Hacun kabristanina defn edildi (M. Asim Köksal, a.g.e. s. 302).
Nureddin TURGAY
PEYGAMBERİMİZİN ÇOCUKLARI *
Rasûl-i Ekrem Efendimizin üçü erkek Kasım, Abdullah, İbrahim dördü kız olmak üzere yedi çocuğu doğmuştur.Bunlar doğuş sırasıyleKasım, Zeyneb, Rukayye, Ümmü Külsûm, Fâtıme, Abdullah, İbrahim isimlerini taşımışlardı.Bu yedi çocuğun altısı Hazreti Hadîceden, yedincisi Mısırlı Hazreti Mâriyeden idi.
İbni İshak, Peygamberimizin Tâhir ile Tayyeb adında iki evlâdı daha olduğunu söylemektedir;
* Kasım:
Rasûl-i Ekremin ilk çocuğu Kasım idi.Bu sebepten künyesi:Ebül-Kasım Kasımın babası oldu.Hazreti Peygamber, EbûlKasım adiyle çağırılmasından hoşlanırdı. Ashab da kendisini bu isimle çağırırlardı.Kasım iki sene yaşadı.Mekkede vefat etti.Rasûl-i Ekremin çocukları içinde ilk ölen: Kasım oldu.
* Zeyheb:
Peygamberimizin en büyük kızıydı.Kasımdan sonra doğmuştu.Zeyneb doğduğu zaman, Rasûl-i Ekrem otuz yaşındaydı.Mekkede doğmuş olan Zeyneb, Hicretin sekizinci senesi Medinede vefat eyledi.Otuz yaşında bulunuyordu.Zeyneb, önce, teyzesinin oğlu Ebûlas ile evlenmişti.Ebûlas bidayette müşriklerden ayrılmadığı için, Bedr gazvesinde müslümanların eline esir düşmüş, kurtulunca, Zeynebi Medineye göndereceğine söz vermişti.Rasûl-i Ekrem, ailesini getirmek için, Harise oğlu Zeydi göndermişti.Zeynebi Medineye götüren Zeyd oldu. Zeyneb Medineye gitti ve fakat zevci Ebûlas Mekkede kaldı.Ebûlas, bir seriyye esnasında yine müslümanların eline esir düştü ve fakat Hazreti Zeynebin himayesi sayesinde serbest bırakıldı.Ebûlas, ikinci defa esirlikten kurtulunca, Mekkeye gitti.Emanetleri sahiplerine verdikten sonra, müslümanlığı kabul etti. Medineye hicret eyledi.Müslüman olduğu için nikâhları yenilendi.Ebûlas, Hazreti Zeynebe iyi muamele ederdi.Bu yüzden, Rasûl-i Ekremin takdirini kazandı. Zeyneb, kocasına tekrar kavuştuktan sonra çok yaşayamadı.Vefatında, cenazesi Ümmü Eymen ile Hazreti Şevde tarafından yıkandı.Namazını Rasûl-i Ekrem kıldi.Mezarına Ebûlas indirdi.
* Rukayye
Rasûl-i Ekremin ikinci kızıydı.Doğduğu zaman Hazreti Peygamber Efendimiz, otuzüç yaşında bulunuyordu.Rukayye babasının Peygamberliğinden önce, Ebûlehebin oğlu,Utbe ile evlenmişti.Rasûl-i Ekrem, halkı İslama dâvete başlayınca Ebûleheb, oğlunu çağırdı:
- Oğlum! Muhammedin kızından ayrılmıyacak olursan,ben senden ayrılırım. dedi.Utbe de babası Ebûlehebin teşvikiyle Rukayyeyi bıraktı.O zaman Rukayye, Hazreti Osman ile evlendi.Habeşistana göç eden ilk kafileye Hazreti Osman, zevcesi Hazreti Rukayye ile birlikte katılmışlardı.Hazreti Osman, Habeşistandan Mekkeye dönmüş, oradan da Medineye hicret etmişti.Rukayye, Bedr gazası günlerinde hastalanmış, bu yüzden Hazreti Osman, Bedr muharebesinde bulunamamış, hattâ zevcesi başında kaldığı için, mazeretliler arasına konulmuştu.Bedr gazası zaferini Harise oğlu Zeyd, Medineye ulaştırdığı gün, Hazreti Rukayye vefat etmişti.Rasûl-i Ekrem de, Bedr savaşı yüzünden, kızı Ru-kayyenin cenazesinde bulunamamıştı.
* Ümmü Külsüm:
İslâmiyet gelmeden önce doğdu.Annesi hazret-i Hadîcedir.Ümmü Gülsüm İslâmiyet gelmeden önce Ebû Lehebin ikinci oğlu Uteybe ile nişanlanmıştı. İslâmiyet gelince Ebû Leheb îmân etmedi ve İslâmiyetin çok azgın bir düşmanı oldu.Onun hakkında Tebbet sûresi nâzil olunca oğluna Ümmü Gülsümden ayrılmasını söyledi.O da babasını dinliyerek ayrıldı.Bedr gazasının sonunda, Hazreti Rukayyenin ölümünden bir yıl sonra, Hicretin üçüncü yılı, Hazreti Osmanla evlendi.Hafsa dul kalınca,Hazreti Ömer, Osmana müracaat ettiği zaman, Hazreti Osman tereddüt etmişti.O zaman Rasûl-i Ekrem, Ömere:
- Ben sana Osmandan, Osmanada senden daha iyi bir adam bulacağım.Kızını bana ver, ben de kızımı Osmana vereyim demişti .Hazreti Osmanla evlenen Ümmü Külsûm, onunla altı yıl beraber yaşadı.Hicretin dokuzuncu senesi vefat etti.Cenaze namazı Rasûl-i Ekrem tarafından kılındı.Hazreti Ali Hazreti Fadl ve Hazreti Üsâme tarafından gömüldü.Hazreti Osman, Rasûl-i Ekremin iki kızı: Rukayye ve Ümmü Külsûm ile evlendiği için, İki nur sahibi mânâsına Zinnûreyn sıfatını kazanmıştı:
* Fâtıme:
Rasûl-i Ekremin en küçük ve fakat en sevgili kızıydı.İlâhî vahiy ilk geldiği zaman, Mekkede doğdu.Hicretin ikinci senesi Medinede Hazreti Ali ile evlendi. Evlendikleri zaman Hazreti Fâtıme 15, Hazreti Ali 24 yaşındaydı.Rasûl-i Ekrem, kızı Fâtıme için, yatak çarşafı, iki değirmen, bir su tulumu hazırlamış, Hazreti Fâtıme, değirmenlerle su tulumunu, bütün ömrü boyunca kullanmıştı.Rasûl-i Ekrem Hazreti Ali ile Hazreti Fâtımenin iyi geçinmesini ister,aralarında ihtilâf çıkarsa, onları barıştırırdı.Bir gün Ali, Fâtımeye şiddetli bir muamelede bulunmuş, Fâtımede Rasûl-i Ekreme başvurarak Aliyi şikâyet eylemişti. Fâtımeden sonra, Ali gelmiş, o da Fâtımeyi şikâyette bulunmuş,fakat Rasûl-i Ekrem ikisin de barıştırmıştı.Bir defa da, Hazreti Ali ikinci bir zevce almaya kalkmış, bunu haber alan Rasûl-i Ekrem çok üzülmüş bir hutbesinde;
- Benim kızım benim ciğerparemdir.Kızımı kederlendiren her şey, benide kederlendirir demiş,bunun üzerine Hazreti Ali teşebbüsünden vazgeçmiş, Hazreti Fâtımenin sağlığında başka bir kadınla evlenmemişti: Hazreti Fâtıme, Hicretin 11 inci senesi, babasından altı ay sonra vefat eyledi.Rasûl-i Ekrem Efendimizin irtihalinde kızı yirmibeş yaşındaydı.Rasûl-i Ekrem, kızı Fâtımeyi çok severdi. Hastalığı sırasında onu yanına çağırdı.Kulağına fısıldadı.O zaman Fâtıme ağladı.Sonra yine fısıldadı.Bu sefer, Fâtımenin yüzü güldü.Hazreti Âişe sordu. Hazreti Fâtıme de:
- Önce, Rasûl-i Ekrem, hastalığı sonunda öleceğini söyledi:Ağladım.Sonra, ailesi içinde kendisine ilk kavuşacak olanın ben olduğumu haber verdi. zaman da sevindim diye cevap vermişti: Rasûl-i Ekrem Efendimizin soyunu yaşatan Hazreti Fâtıme oldu.Fâtımenin beş çocuğu oldu: Hasen, Hüseyn, Muhsin, Ümmü Külsûm, Zeyneb isimlerinde idi.Bunlardan Muhsin, küçükken vefat etmişti.
Rasûl-i Ekrem Efendimizin üçü erkek Kasım, Abdullah, İbrahim dördü kız olmak üzere yedi çocuğu doğmuştur.Bunlar doğuş sırasıyleKasım, Zeyneb, Rukayye, Ümmü Külsûm, Fâtıme, Abdullah, İbrahim isimlerini taşımışlardı.Bu yedi çocuğun altısı Hazreti Hadîceden, yedincisi Mısırlı Hazreti Mâriyeden idi.
İbni İshak, Peygamberimizin Tâhir ile Tayyeb adında iki evlâdı daha olduğunu söylemektedir;
* Kasım:
Rasûl-i Ekremin ilk çocuğu Kasım idi.Bu sebepten künyesi:Ebül-Kasım Kasımın babası oldu.Hazreti Peygamber, EbûlKasım adiyle çağırılmasından hoşlanırdı. Ashab da kendisini bu isimle çağırırlardı.Kasım iki sene yaşadı.Mekkede vefat etti.Rasûl-i Ekremin çocukları içinde ilk ölen: Kasım oldu.
* Zeyheb:
Peygamberimizin en büyük kızıydı.Kasımdan sonra doğmuştu.Zeyneb doğduğu zaman, Rasûl-i Ekrem otuz yaşındaydı.Mekkede doğmuş olan Zeyneb, Hicretin sekizinci senesi Medinede vefat eyledi.Otuz yaşında bulunuyordu.Zeyneb, önce, teyzesinin oğlu Ebûlas ile evlenmişti.Ebûlas bidayette müşriklerden ayrılmadığı için, Bedr gazvesinde müslümanların eline esir düşmüş, kurtulunca, Zeynebi Medineye göndereceğine söz vermişti.Rasûl-i Ekrem, ailesini getirmek için, Harise oğlu Zeydi göndermişti.Zeynebi Medineye götüren Zeyd oldu. Zeyneb Medineye gitti ve fakat zevci Ebûlas Mekkede kaldı.Ebûlas, bir seriyye esnasında yine müslümanların eline esir düştü ve fakat Hazreti Zeynebin himayesi sayesinde serbest bırakıldı.Ebûlas, ikinci defa esirlikten kurtulunca, Mekkeye gitti.Emanetleri sahiplerine verdikten sonra, müslümanlığı kabul etti. Medineye hicret eyledi.Müslüman olduğu için nikâhları yenilendi.Ebûlas, Hazreti Zeynebe iyi muamele ederdi.Bu yüzden, Rasûl-i Ekremin takdirini kazandı. Zeyneb, kocasına tekrar kavuştuktan sonra çok yaşayamadı.Vefatında, cenazesi Ümmü Eymen ile Hazreti Şevde tarafından yıkandı.Namazını Rasûl-i Ekrem kıldi.Mezarına Ebûlas indirdi.
* Rukayye
Rasûl-i Ekremin ikinci kızıydı.Doğduğu zaman Hazreti Peygamber Efendimiz, otuzüç yaşında bulunuyordu.Rukayye babasının Peygamberliğinden önce, Ebûlehebin oğlu,Utbe ile evlenmişti.Rasûl-i Ekrem, halkı İslama dâvete başlayınca Ebûleheb, oğlunu çağırdı:
- Oğlum! Muhammedin kızından ayrılmıyacak olursan,ben senden ayrılırım. dedi.Utbe de babası Ebûlehebin teşvikiyle Rukayyeyi bıraktı.O zaman Rukayye, Hazreti Osman ile evlendi.Habeşistana göç eden ilk kafileye Hazreti Osman, zevcesi Hazreti Rukayye ile birlikte katılmışlardı.Hazreti Osman, Habeşistandan Mekkeye dönmüş, oradan da Medineye hicret etmişti.Rukayye, Bedr gazası günlerinde hastalanmış, bu yüzden Hazreti Osman, Bedr muharebesinde bulunamamış, hattâ zevcesi başında kaldığı için, mazeretliler arasına konulmuştu.Bedr gazası zaferini Harise oğlu Zeyd, Medineye ulaştırdığı gün, Hazreti Rukayye vefat etmişti.Rasûl-i Ekrem de, Bedr savaşı yüzünden, kızı Ru-kayyenin cenazesinde bulunamamıştı.
* Ümmü Külsüm:
İslâmiyet gelmeden önce doğdu.Annesi hazret-i Hadîcedir.Ümmü Gülsüm İslâmiyet gelmeden önce Ebû Lehebin ikinci oğlu Uteybe ile nişanlanmıştı. İslâmiyet gelince Ebû Leheb îmân etmedi ve İslâmiyetin çok azgın bir düşmanı oldu.Onun hakkında Tebbet sûresi nâzil olunca oğluna Ümmü Gülsümden ayrılmasını söyledi.O da babasını dinliyerek ayrıldı.Bedr gazasının sonunda, Hazreti Rukayyenin ölümünden bir yıl sonra, Hicretin üçüncü yılı, Hazreti Osmanla evlendi.Hafsa dul kalınca,Hazreti Ömer, Osmana müracaat ettiği zaman, Hazreti Osman tereddüt etmişti.O zaman Rasûl-i Ekrem, Ömere:
- Ben sana Osmandan, Osmanada senden daha iyi bir adam bulacağım.Kızını bana ver, ben de kızımı Osmana vereyim demişti .Hazreti Osmanla evlenen Ümmü Külsûm, onunla altı yıl beraber yaşadı.Hicretin dokuzuncu senesi vefat etti.Cenaze namazı Rasûl-i Ekrem tarafından kılındı.Hazreti Ali Hazreti Fadl ve Hazreti Üsâme tarafından gömüldü.Hazreti Osman, Rasûl-i Ekremin iki kızı: Rukayye ve Ümmü Külsûm ile evlendiği için, İki nur sahibi mânâsına Zinnûreyn sıfatını kazanmıştı:
* Fâtıme:
Rasûl-i Ekremin en küçük ve fakat en sevgili kızıydı.İlâhî vahiy ilk geldiği zaman, Mekkede doğdu.Hicretin ikinci senesi Medinede Hazreti Ali ile evlendi. Evlendikleri zaman Hazreti Fâtıme 15, Hazreti Ali 24 yaşındaydı.Rasûl-i Ekrem, kızı Fâtıme için, yatak çarşafı, iki değirmen, bir su tulumu hazırlamış, Hazreti Fâtıme, değirmenlerle su tulumunu, bütün ömrü boyunca kullanmıştı.Rasûl-i Ekrem Hazreti Ali ile Hazreti Fâtımenin iyi geçinmesini ister,aralarında ihtilâf çıkarsa, onları barıştırırdı.Bir gün Ali, Fâtımeye şiddetli bir muamelede bulunmuş, Fâtımede Rasûl-i Ekreme başvurarak Aliyi şikâyet eylemişti. Fâtımeden sonra, Ali gelmiş, o da Fâtımeyi şikâyette bulunmuş,fakat Rasûl-i Ekrem ikisin de barıştırmıştı.Bir defa da, Hazreti Ali ikinci bir zevce almaya kalkmış, bunu haber alan Rasûl-i Ekrem çok üzülmüş bir hutbesinde;
- Benim kızım benim ciğerparemdir.Kızımı kederlendiren her şey, benide kederlendirir demiş,bunun üzerine Hazreti Ali teşebbüsünden vazgeçmiş, Hazreti Fâtımenin sağlığında başka bir kadınla evlenmemişti: Hazreti Fâtıme, Hicretin 11 inci senesi, babasından altı ay sonra vefat eyledi.Rasûl-i Ekrem Efendimizin irtihalinde kızı yirmibeş yaşındaydı.Rasûl-i Ekrem, kızı Fâtımeyi çok severdi. Hastalığı sırasında onu yanına çağırdı.Kulağına fısıldadı.O zaman Fâtıme ağladı.Sonra yine fısıldadı.Bu sefer, Fâtımenin yüzü güldü.Hazreti Âişe sordu. Hazreti Fâtıme de:
- Önce, Rasûl-i Ekrem, hastalığı sonunda öleceğini söyledi:Ağladım.Sonra, ailesi içinde kendisine ilk kavuşacak olanın ben olduğumu haber verdi. zaman da sevindim diye cevap vermişti: Rasûl-i Ekrem Efendimizin soyunu yaşatan Hazreti Fâtıme oldu.Fâtımenin beş çocuğu oldu: Hasen, Hüseyn, Muhsin, Ümmü Külsûm, Zeyneb isimlerinde idi.Bunlardan Muhsin, küçükken vefat etmişti.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder