Menü

ADS

27 Mart 2011 Pazar

YGS soruları ve çözümleri (2011 ÖSYM YGS sınavı puan hesaplama)

YGS soruları ve çözümleri (2011 ÖSYM YGS sınavı puan hesaplama)

YGS soruları ve çözümleri (2011 ÖSYM YGS sınavı puan hesaplama)) (Haber portal)

YGS giriş yerleri belgesi, YGS sınavı saat 10:00'da başladı 2011 YGS sınavı giriş yerleri ve belgesi ile ilgili tüm ayrıntılar. 2011 YGS sınav soruları ve cevapları.

YGS giriş yerleri belgesi, YGS sınavı saat 10:00'da başladı 2011 YGS sınavı giriş yerleri ve belgesi ile ilgili tüm ayrıntılar. 2011 YGS sınav soruları ve cevapları.

YGS sınavı 27 mart 2011 pazar günü tüm yurtta yapılacak. 2011 YGS sınav soruları cevapları ve çözümleri hakkında ÖSYM'den yapılan açıklamada, Pazar günü yapılacak olan YGS soru ve cevaplarının, 29 Mart 2011 Salı günü saat 13.00'te ÖSYM'nin http://ygs2011-sorular.osym.gov.tr internet adresinden yayımlanacağını duyurdu.

2011-YGS'de kullanılan soruların, Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu kapsamında eser niteliğinde olduğu, telif haklarının ÖSYM'ye ait olduğunun altı çizilerek, ÖSYM'nin yazılı izni olmadan hiçbir şekilde çoğaltılamayacağı, dağıtılamayacağı ve yayımlanamayacağı belirtildi.

Açıklamaya göre, sınavın soru ve cevapları, 27 Mart 2011 tarihinde sınav tamamlandıktan sonra sadece Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumu (TRT) tarafından yayımlanacak.

Tuvalet izni yok

Sınav başladıktan sonra adayların ilk 120 dakika (2 saat) ve son 15 dakika içinde sınav salonunu terk etmeleri yasak olacak. Sınav sırasında adayların kısa bir süre için bile olsa tuvalete gitmeleri, sınav salonundan çıkmalarına izin verilmeyecek.Sınav salonundan her ne sebeple olursa olsun çıkan aday bir daha sınav salonuna alınmayacak ve sınavın ilk 120 dakikası dolana kadar sınav salonunda bekletilecek.

Sınavın değerlendirilmesi

YGS'de uygulanan testlere verilen cevaplar her test için ayrı ayrı değerlendirmeye alınacak.YGS'nin değerlendirilmesi sonucunda her bir aday için YGS-1, YGS-2, YGS-3, YGS-4, YGS-5 ve YGS-6 olmak üzere altı ayrı puan türü oluşturulacak.Sınavda 140-180 arası puan alan adaylar sadece meslek yüksekokulu ön lisans programları ile açıköğretim programlarını tercih edebilecek. YGS puanlarının en az biri 180 olan adaylar LYS'ye girmeye hak kazanabilecekler.Sınavda 180 ve üzeri puan alanlar, hem meslek yüksekokulu ön lisans programları ile açık öğretim programlarını hem de YGS puanı ile öğrenci alan lisans programlarını tercih edebilecek.Özel yetenek sınavıyla öğrenci alan yükseköğretim programlarına başvurabilmek için ise YGS puanlarından en az birinin 140 ve üzeri olması gerekecek. 

25 Mart 2011 Cuma

İbrahim Tatlısesin hastane resimleri

İbrahim Tatlısesin hastane resimleri,İbrahim Tatlısesin hastanede ilk resimleri,İbrahim Tatlısesin hastane görüntüleri,İbrahim Tatlısesin hastane çekilen ilk resimleri,ibrahim tatlises hastanede resimleri,ibrahim tatlises hastanede fotoğrafları,ibrahim tatlises hastane resimleri,tatlısesin başbakanla hastane resimleri,başbakan tatlıses hastane resimleri,recep tayyip erdoğan ibrahim tatlıses hastane resimleri
Başbakan Erdoğan, hastanede yatan İbrahim Tatlıses'i ziyaret etti. Erdoğan, 'iyi gördüm' dediği Tatlıses müracatını aldığını açıkladı. Erdoğan'ın Tatlıses ziyaretinde çekilen resimler de servis edildi. İşte günler sonra Tatlıses...





Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, uğradığı silahlı saldırıda yaralanan sanatçı İbrahim Tatlıses'i, tedavisinin sürdüğü hastanede ziyaret etti. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''İbrahim Tatlıses'i AK Parti'den aday gösterecek misiniz?'' sorusu üzerine, ''Ben şimdi müracaatını aldım'' dedi.
Erdoğan, Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dekanlığından çıktıktan sonra, Tatlıses'in tedavi gördüğü Acıbadem Maslak Hastanesine geldi. Başbakan Erdoğan'ı, hastaneye gelişinde başhekim Prof. Dr. Çağlar Çuhadaroğlu ile beyin ve sinir cerrahı Prof. Dr. İlhan Elmacı karşıladı.
Başbakan Erdoğan ile İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş da hastaneye geldi.
Başbakan Erdoğan ziyaretinden sonra yaptığı açıklamada İbrahim Tatlıses'in AK Parti'den Milletvekili aday adaylığı müracatını aldığını kaydetti.

Erdoğan şunları söyledi:

İbrahim Bey’i iyi gördüm. Durumunun iyiye gitmesi onun normal odaya çıkacağını da gösteriyor.
Bugün yoğunSağ tarafında bir şey yok. Biraz solda var.
Konuşmasında falan sıkıntı yok. Hafızasını da gayet iyi gördüm.
Ben şimdi adaylık müracaatını aldım.

"Dünyanın bütün çocukları gülsün" ile ilgili bir kompozisyon yazı

"Dünyanın bütün çocukları gülsün" ile ilgili bir kompozisyon,butun cocuklar gulsun, butun cocuklar gulsun komposizyon, butun cocuklar gulsun kompozisyon, butun dunya cocuklari gulsun, cocuklar gulsun adli kompozisyon, dunya cocuklari gulsun, dunyadaki butun cocuklar gulsun, dunyanin butun cocuklari gulsun, ...


Mutlu olmalı çocuklar. Yarınlar ağlamasın. 

Ağlamasın diyorum arkadaşlar. Göz yaşı yakışmaz ki hiç çocuklara. Gülücükler tomurcuk tomurcuk açsın yüzünde onların. Onlar hayatın ışığı ve neşesi değiller mi? Mutsuz küçükler mutsuz büyüklere dönüşmez mi?

Bir gün siz de ağlamak istemiyorsanız ey büyüklerim haydi... Tutun bugun bir küçüğün elinden ve okşayın okşanmamış başını. Peygamber eli değmiş o başlara, o başları sevmek peygamber mirası, orada Allah'ın rızası. 

İnanıyorum ki bir gün gülecek tüm çocuklar. Çünki kavga ederken bile masumiyet taşır onlar. Beş dakika sonra barışmayı da bu kin tutmaz yürekler bilir. Üzülmek ve somurtmak yakışmaz aydınlık çehrelerine onların. Haydi büyümeden mutlu olun ve gülün çocuklarım.

İçinde sıfat kullanılan cümle örnekleri

İçinde sıfat kullanılan cümle örnekleri,icinde sifat olan cumleler, sifat cumleleri, sifat ile ilgili cumleler, sifat ornek cumleler, sifat ornekleri, sifatla ilgili cumleler, sifatlar ile ilgili cumleler, sifatlara ornek cumleler, sifatlari cumle icerisinde kullanma, sifatli cumleler,...

Soru Sıfatları :İsimleri soru yönünden belirten sıfatlardır.
Hangi okula gidiyorsun?

Sınava kaç ay kaldı?
Nasıl bir dünya istersin?

Belgisiz (Belirsizlik) Sıfatlar:Bir nesneyi ona kesinlikkazandırmadan belirten sıfatlardır.

*Bütün insanlar biliyor

*Başka gün görüşelim
*Bazı kimseler çalışmıyor
*Her anne fedakardır
*Kimi öğrenciler okula gelmiyor
Niteleme Sıfatları: Kendinden sonra gelen ismin rengini, kokusunu,biçimini gösteren sıfatlara denir. Nasıl sorusunu sorarak buluruz

Mavi elbisesine bayıldım.
Kurumuş yapraklar yere döküldü.
Aslı başarılı bir öğrencidir.
İşaret Sıfatı: Varlıkların bulunduğu yerleri gösteren sıfatlardır. Söyleyen kişinin, sözünü ettiği nesneye uzaklığına göre değişir.


Bu evi biz aldık
Şuradaki kadın sınıf arkadaşımın annesine çok benziyor.

Soğukkanlı hayvanlar nelerdir hangileridir?

Soğukkanlı hayvanlar nelerdir hangileridir?,baliklar soguk kanli mi, sicak kanli hayvanlar hangileridir, soguk kanli canlilar, soguk kanli hayvanlar, soguk kanli hayvanlar hangileridir, soguk kanli hayvanlar nelerdir, sogukkanli hayvanlar, sogukkanli hayvanlar hangileridir, sogukkanli hayvanlar nelerdir, sogukkanlilar, ...


Soğukkanlılıksa, vücut sıcaklıklarının çevre koşullarına göre değişmesi özelliğidir. Amfibiler, sürüngenler, balıklar, böcekler ve diğer omurgasızlar bu gruba girer. Kışın havaların soğumasıyla soğukkanlıların vücut sıcaklıkları düşer. Bir nedenle kış uykusuna yatarlar. Memeli hayvanlar içerisinde de sıcak kanlı veya soğuk kanlı terimi kullanılır. Burada ifade edilen şey ise hayvanın mizacıdır

Bedava ücretsiz site nasıl kurulur?

Etiketler: Bedava web sitesi nasıl kurulur, blog sitesi nasıl kurulur, forum sitesi nasıl yapılır, ücretsiz web sitesi nasıl yapılır, ücretli web sayfası nasıl kurarım, wwwste kurulur, ne tür site kurulabilir, ucretsız site nasıl kurulur, bedava site nasıl kurulur, site kurulur, ücretsiz site nasıl kurulur, nasıl bedava site kurulur, bedava nasıl site kurulur, ücretsiz site kurulur, bedava site kurulur, facebookta site kurulur, nasıl site kurulur bedava, forum sitesi nasıl kurulur, ücretsiz nasıl site kurulur, nasıl dantel site kurulur, siteye asp nasıl kurulur, nasıl sıte kurulur, ne kadar site kurulur, bedava emlak sitesi nasıl kurarım, site nasıl kurulur ücretsiz, ücretsiz nasıl site kurulır, internet sitesi bedava nasıl kurulur, ücretsiz web site nasıl kurulur, emlak sitesi nasıl kurulur,

Giris 

Internet’in gittikçe yayildigi ve kullanan kisilerin sayisinin arttigi bir dönemdeyiz. Özellikle ADSL portlarinin açilmasi ve ADSL ücretlerinin de iyice düsmesiyle birlikte hizli ve süresiz Internet sahibi olanlarin sayisini her geçen gün artiyor. ADSL veya kablo Internet gibi 7/24 kullanimda sabit ücretin ödendigi günümüzde gerek
sirket gerekse de kisisel kullanicilarin akillarindan geçen bir düsünce var.
Sirketler için zaten kaçinilmaz olan site sahibi olmak artik son kullanicilarin da istedigi bir seydir. Eger programlama bilginiz varsa, tabii burada Web programlamadan bahsediyorum, kendi sitenizi tasarlayabilirsiniz. Ancak herkes Web programlama bilmek zorunda degildir ve bilmez de. O zaman karsinizda iki seçenek vardir. Eger Web programlama bilen bir arkadasiniz varsa ona sitenizi yaptirabilirsiniz. Veya hazir olan bir portal programi alir ve kullanmaya baslarsiniz.

Bu yazida ASP, ASP.NET ve PHP ile yazilmis toplam 10 hazir ve ücretsiz portal programi bulabilirsiniz. Tabii ki hazir portallarin sayisi bu kadar degil. Sayilari 30 kadar var. Ancak biz kurulumu ve kullanimi ile öne çikan, popüler olarak adlandirabilecegimiz olan portallari seçtik. Açikçasi seçmek için epey de ugrastik. Yaptigimiz incelemede bazilari öne çikti. Bazilari ise birkaç puan farkla geride kaldi. Incelerken ve incelenecek olan script’leri seçerken özellikle kurulumuna ve sahip oldugu özelliklere baktik. Bazilari özellikleri tatmin edici olsa bile kurulumu pek de kolay olmadigi için incelememize almadik.
Sahip oldugu özellikler de en büyük belirleyicilige sahip olan etkenlerden biriydi. Insanlar sitelerin temel anlamda anket, forum gibi bir takim özelliklere yer vermek isterler. Ancak sitelerinde son gelismeleri ve duyurulara da yer vermek isterler. Tabii ki sitede sahip olunmasi istenen özelliklerin sayisi artinca da o siteyi yönetecek bir de admin panelinin olmasi gerekiyor. Uzun lafin kisasi portal hem istenen özelliklere sahip olmali hem de o siteyi rahatça yönetebilecegimiz bir de admin paneli olmali. E biz de az sey istemiyoruz. Hal böyle olunca geriye 10 kadar portal program kaliyor.

ASP-NUKE 


Web sitesi : http://www.asp-nuke.com
Dil : ASP
Sahibi : Ga«tan Bouveret
Sürüm : 1.2
Puan : 75
Yorum : Gelistirilmesi gereken bölümler ve özellikler var.
ASP ile yazilan portal programlardan birisidir. Kurmak için asp-nuke dizini içindeki setup.asp dosyasini tarayicinizdan çagirmaniz gerekiyor. Karsiniza gelen ekranda sizden bir takim bilgiler istenmektedir. Admin kullanici adi, sifresi, e-posta adresi, site adi, veritabaninin bulundugu yer, dosyalarin bulundugu yer gibi bilgileri girmeniz gerekiyor.
Asp-nuke haber eklemeniz, yazdiginiz makaleleri yayinlamaniz, sitenize anket eklemeniz gibi özelliklere sahip. Eger ziyaretçilerinizin sitenizden bazi dosyalari (örnegin yazilarinizda bahsettiginiz dosyalari) indirmelerini isterseniz download bölümü de hazirdir. Admin panelinden kategori olusturup dosyalari sitenize ekleyebilirsiniz. Online ziyaretçi ve üye sayisini göstermesi gibi bir özelligi eger sitenizde ararsaniz Asp-nuke gerekli eklentiye sahip. Site içi arama bölümünün de oldugu sitede bir de dil seçme gibi bir bölüm var. Eger isterseniz Asp-nuke için yazilmis scriptleri indirip sitenizde ekleyebilirsiniz. Örnegin chat modülünü sitenize ekleyebilirsiniz. Bu modül Asp-nuke ile gelmemektedir. Admin paneli de ihtiyaciniza yönelik olup normal kullanici girisi yaptiginiz ekrandan admin bilgileriyle login olabilirsiniz.

MAXWEBPORTAL 

Web sitesi : http://www.maxwebportal.com
Dil : ASP
Sahibi : Max Yuan
Sürüm : 1.33
Puan : 95
Yorum : Kolay kullanim ve kuruluma sahip.
ASP ile yazilmis olan ve inceleyecegimiz bir diger (ve sonuncu) portal programi Maxwebportal’dir. Exe uzantili bir dosya olarak indirebileceginiz bu portal scriptini istediginiz bir yere açiniz. Kurulum için config.asp dosyasinda veritabanina ait iki degeri girmeniz gerekiyor. 36. ve 42. satirlar degisik yapilmasi gereken satirlardir. 36. satirda kullanmak istediginiz veritabani tipini belirlemelisiniz. Zaten Access formatinda gelen veritabanininda eger SQL Server veya MySQL kullanmayacaksaniz 36. satirda degisiklik yapmaniza gerek yok. 42. satirda veritabaninin bulundugu yeri tam olarak yazmalisiniz.
Tarayicinizdan çagirarak Maxwebportal’in ana sayfasina ulasabilirsiniz. Sitenize makale eklemek için gerekli özellik programda mevcuttur. Download bölümü de olan program Asp-nuke’te olmayan site içi mesajlasmaya da izin veriyor. Site istatistiklerini de tutan portal anket, forum, takvim, linkler bölümlerini içeriyor. Admin paneli de siteyi yönetmek için oldukça kullanisli olup kötü kelime filtresi de içermektedir. Ayrica sikça sorulan sorular bölümü de yer alan program ASP ile yazilmis inceledigimiz en iyi portal program. Program ile ilgili olarak söyleyebilecegim bir diger husus ise iyi bilinen Snitz Forums’da gelistirildigidir.


DOTNETNUKE 

Web sitesi : http://www.dotnetnuke.com
Dil : ASP.NET
Sahibi : Shaun Walker
Sürüm : 2.0.4
Puan : 95
Yorum : SQL Server kullanmasi eksi özellik olup oldukça kullanislidir.
ASP.NET ile yazilmis olan tek portal programi olan Dotnetnuke özellik olarak aradiginiz hemen hemen tüm özellikleri barindiriyor.
Kuruluma geçmeden önce belirtmek isterim ki Dotnetnuke, SQL Server veritabanini kullaniyor. Seçim yaparken hosting sirketinin SQL Server hizmeti verip vermedigini ve ne kadar ücret istedigini mutlaka sorunuz. IIS’te Dotnetnuke isimli bir de dizin olusturmalisiniz. Bu dizin Dotnetnuke’ü kurdugunuz dizini görmelidir. Önerilen kurulum yeri C kök dizini altindadir. Portali tarayicidan çagirdiginiz zaman gerekli olan tablolar olusturulmaktadir.
Gelelim bize hangi özellikleri sunduguna. Duyurularinizi ekleyebilir, ziyaretçilerinize download edebilecekleri dosyalar sunabilirsiniz. Forum bölümü de yer alan programda yazdiginiz makaleleri veya dosyalari Documents bölümüne ekleyebilirsiniz. Sikça sorulan sorular bölümünü ve anket sitede yer alan diger bölümlerdendir. Özellikle skin destegi ile öne çikan program site içi arama bölümüne de sahiptir.
Admin paneli ise siteyle ilgili tüm isteklerinize cevap verebilecek durumdadir. Oldukça kullanisli olan panel sitenize baska modüller eklemenize de izin veriyor.

PHP-NUKE 

Web sitesi : http://www.php-nuke.org
Dil : PHP
Sahibi : Francisco Burzi
Sürüm : 7.1
Puan : 90
Yorum : Kurulumu kolay degil. Istediginizden fazla özellik barindiriyor.
Php-Nuke ile PHP diliyle yazilmis olan portal programlara basliyoruz. Ilki Php-nuke olacak. Belkli de PHP tabanli olup en fazla kullanilan portal programi budur.
Kurulumu için öncelikle MySQL’de bir veritabani olusturmaniz gerekiyor. Ardindan da sql dizini içinde yer alan nuke.sql dosyasini çalistirmaniz gerekmektedir. Bu sekilde portalin ihtiyaç duyacagi tablolar olusturulmus olacaktir. Ardindan da tarayicidan admin.php sayfasini çagirip gerekli degisiklikleri yapmalisiniz. Anket, forum, download, makale ekleme, duyurularin yayinlanmasi, makalelere yorum ekleme, site istatistigi tutma, site içi mesajlasma, sikça sorulan sorular bölümü sitenin sahip oldugu özellikler arasinda. Yeni temalar ekleyebilir veya var olan temalari kullanabilirsiniz.
Php-nuke’ün güçlü oldugu özelliklerden biri de sitenize pekçok modül ekleyebiliyor olmanizdir. Hangi modülleri ekleyebileceginizi programin sitesine bakarak görebilirsiniz. Admin paneli ise inceledigimiz portal programlar arasinda en güçlü ve ayrintili olan panellerden biriydi. Siteye ait herseyi kontrol edebilir veya görebilirsiniz. E biraz daha gayret etselermis ziyaretçilerin monitör karsisinda kaç defa nefes aldiklarini sahi sayacaklarmis. Saka bir yana bu kadar güzelligin yaninda en kötüsü ise yükleme isleminin o kadar kolay olmamasi.

POST-NUKE 

Web sitesi : http://www.postnuke.com
Dil : PHP
Sahibi : The PostNuke Development Team
Sürüm : 0.726-1
Puan : 85
Yorum : Kolay kurulum ve kullanima sahip.
Php-nuke’ün kaynak kodlarindan türetilmis olan Postnuke su an kaynak kod ve programlama mantigi açisindan Php-nuke’ten oldukça uzaklasmistir.
Kurulum islemi oldukça kolay. Ilk olarak bir database olusturmakla basliyorsunuz. Ardindan da install dizini altindaki install.php dosyasini tarayicida çagiriyorsunuz. Gerisi basit. Gerekli bilgileri girdikten sonra Next’e basarak kurulumu tamamlamaniz mümkün. Php-nuke’ten türetildigi için özellik bakimindan oldukça gelismistir. Download bölümü, duyuru ekleme, makale ekleme, anket, ankete yorum ekleme, site içi arama, site istatistigi tutma, link bölümleri portal programin sahibi oldugu diger özelliklerdendir.
Site beraberinde pek de fazla olmayan tema destegi ile gelmektedir. 4 adet tema isterseniz yenilerini ekleyebilir veya tasarlayabilirsiniz. Tercih sizin. Yeni modülleri de programin sitesinden indirebilirsiniz. Admin paneli de siteyi yönetmek için her türlü olanagi size sunmaktadir. Yeni modüller eklendigi zaman ise panelde görebilirsiniz. Eger isterseniz var olan bölümlerin yerlerini degistirebilirsiniz.

MYPHPNUKE 

Web sitesi : http://www.myphpnuke.com
Dil : PHP
Sahibi : MyPHPNuke Team
Sürüm : 1.88
Puan : 95
Yorum : Sahip oldugu özellikler ve kurulum kolayligi ile öne çikiyor.
Php-nuke’ün kaynak kodlarindan türetilmis olan bir diger program olan Myphpnuke 1.88 sürüm numarasina sahiip. Henüz stable versiyonu yayinlanmamis olan programin kurulumu ise çok kolay. Kurulumun ilk adiminda bir veritabani olusturmaniz gerekiyor. Ardindan da install.php’yi tarayicidan çagirmalisiniz. Gerekli bilgileri girdikten sonra kurulumun gerisi oldukça kolay. Next butonuna tiklamaniz yeterli oluyor. Özellik ve görünüm olarak Php-nuke’ten tamamen bagimsizlasmistir. Rastgele söz gösterme, makale ekleme, duyuru ekleme, link, e-galeri, forum sitenin sahip oldugu özelliklerden bazilaridir. Ziyaretçi defteri hizmetini de isterseniz ziyaretçilerinize sunabilirsiniz. Site istatistigi de tutan program ayrica e-posta okumak için de gerekli olanagi ziyaretçilerinize sunabiliyor. Admin panelinden siteyi kolayca yönetmeniz mümkün. Oldukça gelismis bir admin paneline sahip olan program size tüm istediklerinizi yapabilmenize olanak taniyor.

XOOPS 

Web sitesi : http://www.xoops.org
Dil : PHP
Sahibi : Kazumi Ono
Sürüm : 2.0.6
Puan : 93
Yorum : Gelismis admin paneli ile sitenizi yönetmek çok kolay.
Php ile yazilmis olan portal programlarda simdi inceleyecegimiz program Xoops olacak. Hemen belirtmek isterim ki Xoops’tan türetilmis baska bir portal program daha var: E-Xoops. Aralarinda pek bir farklilik olmadigi için incelemeye almadik.
Php ile ilgili programlarin digerlerinde oldugu gibi Xoops’un kurulumu veritabaninin olusturulmasiyla basliyor. Tarayicidan install dizininde yer alan index.php dosyasini çagirarak kuruluma devam ediyoruz. Veritabani ile ilgili olarak gerekli bilgileri girdikten sonra Next butonuna bakarak kuruluma devam edebiliriz. Kurulumdan sonra en ilginç olan hususla karsilacaksiniz. Ekranda bir iki özellik disinda hiçbir sey yok. Xoops’un özelligi olan bu durum, site sahibinin istemedigi özellikleri sitede göstermemesinden kaynaklaniyor. Örnegin forumun sitenizde yer almasini istemeyebilirsiniz. O halde foruma ait hiçbir kodu veya veritabani tablosunu sitenize sokmuyor. Ama günün birinde ekleyebileceginizi de bilmelisiniz. Linkler, forum, anket, haberler, makaleler, sitedeki bölümlerin yerlerinin degistirilebilmesi, site içi mesajlasma, download ve sss programin sahip oldugu özellikler arasinda yer aliyor. Site içinde arama da var olan bir diger özelliktir. Sitenizde yer almasini istediginiz bölümleri admin panelinden ekleyebilir veya kaldirabilirsiniz. Oldukça gelismis bir admin paneli olan Xoops açikçasi ölçeklenebilen en iyi portal programdir.

BASIT ONLINE 

Web sitesi : http://www.basitonline.org
Dil : PHP
Sahibi : Yusuf Boran Puhaloglu, Ömür Özoral
Sürüm : 1.1
Puan : 75
Yorum : XML’i veritabani olarak kullaniyor.
Türk imzasi tasiyan inceledigimiz programlardan biri Basit’tir. Diger programlarla karsilastirildiginda çok da fazla özellige sahip degildir.
Kurulum islemi çok basittir. Config, db ve media dizinlerinin yazma izninin olmasina dikkat etmelisiniz. Admin dizini altindaki admin.php sayfasini tarayicidan çagirarak gerekli düzenlemeleri yapmaya baslayabilirsiniz. Sahip oldugu özelliklere gelince. Ziyaretçilerin sizinle iletisim kurabilmeleri için contact bölümü, forum, üye listesini görebilme, eski haberlere ulasma ve haber yayinlama, arama bölümleri programin sahip oldugu özelliklerdendir. Ayrica üyelik sistemi de mevcuttur. Admin paneli size siteyi yönetmek için gerekli olanagi sunmaktadir. Tabii sitede digerlerine göre pek de fazla özellik bulunmadigi için admin paneli de ona göredir.

DCP-PORTAL 

Web sitesi : http://www.dcp-portal.com
Dil : PHP
Sahibi : Serhan Kiymaz
Sürüm : 6.0
Puan : 100
Yorum : Kurulum, kullanim ve yönetim bakimindan çok iyi. Tabii Türk imzasi tasimasi da arti bir özelliktir.
Türk imzasi tasiyan inceledigimiz programlardan bir digeri de Dcp-portal’dir. Önceki gelisim sürecini inceledigimiz zaman son sürümle göz dolduran bir program olmayi basarmistir. Kurulum islemi için bir veritabani olusturup install.php dosyasini tarayicidan çagirmaniz yeterli olacaktir. Takip eden adimlarda gerekli bilgileri girmeniz gerekiyor. Dcp-portal’da dikkat çeken en büyük özellik tasarimin son yillarda kendini gösteren grafiksel tasarima uygun olmasidir. Menülerin bulundugu yer sitede navigasyonu kolaylastiran bir özelliktir. Sahip oldugu özelliklere göz atacak olursak forum, anket, döküman ekleme, yeni bölüm ekleme, linkler, download bölümü, haberler, takvim, duyuru ekleme gibi özellikler mevcut. Programlama ve yeni tema ekleme gibi konularda Dcp’ye müdahale edebilirsiniz. Ayrica dil desteginin de olmasi birkaç dilde sitesini yayinlamak isteyenler için bir artidir. Admin paneli de gerek kullanim gerekse de sitenin yönetimi için size tanidigi özellikler bakimindan dört dörtlük denilebilir. Benzer olarak Xoops böyle bir panele sahiptir. Bir Türk’in imzasini tasiyan program yurt disinda oldukça ragbet görmektedir.

TTCMS 

Web sitesi : http://www.ttcms.com
Dil : PHP
Sahibi : Andy Prevost
Sürüm : 3.0.5
Puan : 97
Yorum : Grafik kütüphanesini kullanma gibi bir özelligi var.
Dcp-portal’dan türetilmis olan program inceledigimiz bir diger PHP kodlu portal programidir. Kurulum için Php’nin grafik kütüphanesini kullanmaniz gerekiyor. Php.ini dosyasinda gerekli ayarlamayi yaptiktan sonra _INSTALL dizinindeki install.php dosyasini tarayicidan çagirmalisiniz. Gerekli bilgileri girdiginiz zaman kurulum tamamlanmaktadir. Ttcms beraberinde ihtiyaciniz olan tüm özellikleri getirmektedir. Haber ekleme, linkler, forum, sikça sorulan sorular, ziyaretçi defteri, duyuru ekleme gibi özellikleri bünyesinde bulunduran program özellikle 2. sürümüyle önemli degisikler geçirmeye baslamistir. Simdi ise kendi kodlama yapisina sahip olan program çoklu dil destegini de beraberinde getirmektedir. Admin paneli ise var olan tüm özellikleri rahatça yönetebilmeniz için gerekli tüm özelliklere sahiptir. Siteyi rahatça yönetebildiginiz admin paneli ayrica site istatistiklerini de sunabilmektedir. 

Nükleer Santraller: Nasıl Çalışır? Problemleri Nelerdir?

Etiketler: avantaj, çevre kirliliği, dezavantaj, nasıl, nükleer, nükleer enerji, nükleer reaktör, Nükleer Santral, problem, santral, sorun, tehlike, yarar,
Nükleer Santraller: Nasıl Çalışır? Problemleri Nelerdir?


Nükleer enerji günümüz elektrik ihtiyacının yaklaşık %17′sini karşılamaktadır. Bazı ülkeler enerjilerinin büyük bir kısmını nükleer santrallerden üretmektedir. Örneğin Fransa Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı verilerine göre elektrik enerjisinin %75′ini nükleer enerjiden sağlamaktadır. Amerika ise enerjisinin %15′ini buradan karşılamakta fakat bazı bölgelerinde santraller daha yoğun biçimde enerji üretimi yapmaktadır. Dünya çapında 400′den fazla nükleer santral bulunmakta ve bunların 100′den fazlası sadece Amerika’da yer almaktadır.

Nükleer Santraller Nasıl Çalışır?

 Bir nükleer santral kurmak için zenginleştirilmiş uranyuma ihtiyaç vardır. Bu uranyum türleri U-235 başta olmak üzere, U-233, U-238 ve Plütonyum; P-239 ve P-241′dir. Uranyumun fizyon tepkimesine girerek bölünmesi
sonucunda açığa çok yüksek miktarda enerji çıkar. Bu bölünme için, nötronlar yüksek bir hızla uranyum elementinin çekirdeğine çarpar. Bu çarpışma çekirdeğin kararsız hale geçmesine ve sonrasında büyük bir enrji açığa çıkartan fisyon
tepkimesine neden olur. Gerçekleşen tetikleyici ilk fisyon tepkimesi sonucunda ortama nötronlar yayılır. Bu nötronlar diğer uranyum çekirdeklerine çarparak fisyonu elementin her atom çekirdeğinde gerçekleştirene kadar devam eder.
Ortayaçıkan enerji kontrol edilmediği taktirde ölümcül boyutlardadır. Kontrol etmek için reaktörlerde fazla nötronları tutan ve tepkimeye girmesini engelleyenüniteler vardır. Bu sayede kontrollü bir fisyon tepkimesi zinciri sağlanır.

Nükleer santralin iç yapısına baktığımızda, uranyumun fisyon tepkimesine girmesiyle oluşan enerji su buharının çok yüksek sıcaklıklara kadar ısıtılmasını sağlar. Yüksek sıcaklıktaki bu buhar, elektrik jeneratörüne bağlı olan türbinlere verilir.
Türbin kanatçıklarına çarpan yüksek enerjili buhar, bilinen şekilde türbin şaftını çevirir ve jeneratörün elektrik enerjisi üretmesi sağlanır. Jeneratörde oluşan elektrik ise iletim hatları denilen iletken teller ile kullanılacağı yere gönderilir. Türbinden çıkan basınç ve sıcaklığı düşmüş buhar, tekrar kullanılmak üzere yoğunlaştırıcıya gider ve su haline geldikten sonra tekrar bölünme ile açığa çıkan enerji ile ısıtılıp buhar haline getirilir ve döngü devam eder.



Nükleer Santrallerin Problemleri nelerdir?

İyi inşa edilmiş bir nükleer santral elektrik üretiminde önemli avantajlara sahiptir. Taş kömürü kullanan elektrik santralleri ile karşılaştırdığımızda çok daha temizdir ve atmosfere daha az radyoaktif atık bırakır. Taş kömüründen atmosfere çıkan tonlarca carbon, sülfür ve diğer elementler iyi çalışan bir nükleer santrale oranla çok daha fazla miktarda kirletici etki oluşturmaktadır. Bu bakımdan enerji üretiminde iyi yapıldığında nükleer enerji
son derece temiz olarak nitelendirilebilir. Bunun yanında birtakım sorunlar da mevcuttur.
   
Nükleer enerji üretiminde altının çizilmesi gereken önemli engeller ve sorunlar şunlardır:

 1.Uranyumun çıkartılması ve daha sonra zenginleştirilmesi sürecindeki rafine etme çalışmaları çok büyük miktarlarda radyoaktif kirlenmeye sebep olmaktadır.


 2.Düzgün çalışmayan nükleer santraller büyük sorunlara neden olabilir. Buna örnek olarak Çernobil
felaketi verilebilir ve bu felakette tonlarca radyoaktif atık atmosfere bırakılmıştır.


 3.Santraldeki fisyon tepkimeleri çok iyi kontrol edilmeyi gerektirir ve hata toleransları çok azdır.
Hiçbir nükleer santralin tamamen güvenli olduğundan söz edilemez ve mutlaka uzman ekipler tarafından ve emniyet katsayısı yüksek tutularak üretim yapılmalıdır. Bu da bizim gibi nükleer santral inşasına yeni adım atmak isteyen
ülkeler için ciddi sorunların ortaya çıkma riskini artırmaktadır.


 4.Ortaya çıkan radyoaktif atıkların doğaya zarar vermeyecek şekilde taşınması ve gözetim altında uzun yıllar güvenle saklanması gerekmektedir.
    Yararlanılan kaynaklar:
    • www.howstuffworks.com
    • www.fema.gov
    • www.nei.org


    Kaynak: http://www.bilgiustam.com/

    Radyasyon Nedir ? Zararları Nelerdir ?

    Etiketler: çevre kirliliği, radyasyon, Radyasyon Çeşitleri, radyasyonun zararları, radyoaktif, teknoloji, zarar,Radyasyonun zararları nelerdir? Radyasyon nedir? Radyasyonun zararları nelerdir? Radyasyon ve zararları Radyasyon, elektromanyetik dalgalar veya parçacıklar biçimindeki enerji emisyonu (yayımı) ya da aktarımıdır. radyasyon nedir, radyasyon ve zararları, radyasyonun zararları nelerdir
    Radyasyon Nedir ? Zararları Nelerdir ?

    Hepimizin bildiği gibi maddenin yapı taşı atomdur. Atom ise proton ve nötronlardan oluşan bir çekirdek ve çekirdeğin etrafında dönen elektronlardan oluşmaktadır. Eğer herhangi bir maddenin atom çekirdeğindeki nötronların sayısı proton sayısından fazla ise çekirdekte kararsızlık oluşur ve fazla nötronlar parçalanır. Bu parçalanma sırasında ortaya alfa, beta, gama adı verilen ve çıplak gözle görülmeyen ışınlar çıkar. Bu ışınlara “radyasyon” denir.
    Malesef günümüzde doğal olarak ya da teknolojik gelişmeler sonucu üretilen bir çok cihaz radyasyon yaymaktadır. Radyasyon yayan bu maddelere ise radyoaktif madde denir. Biz hiç farkında olmadan organlarımız, dokularımız sürekli olarak radyasyonla etkileşime girmektedir. Bu etkileşim bazen gözle görülür durumlarda olurken bazen de hiç haberemiz olmadan vücudumuzu etkilemektedir.
    Radyasyon, dalga, parçacık veya foton olarak adlandırılan enerji paketleri ile yayılan enerjidir ve daima doğada var olan, birlikte yaşadığımız bir olgudur. Radyo ve televizyon iletişimini olanaklı kılan radyodalgaları, endüstride kullanılan x-ışınları ve güneş ışınları günlük hayatımızda alışkın olduğumuz radyasyon çeşitleridir.
    Radyasyon ilk çağlardan beri vardır ancak insanlığın radyasyonu keşfetmesi 1896′da Fransız fizikçi Henri Becquerel’ın uranyum tuzunun ışınlar yaydığını farketmesiyle gerçekleşmiştir. Teknolojinin ve sanayinin gelişmesiyle de uranyum elementi kullanılmaya başlanmış ve radyasyonun etkileri giderek artmıştır.
    Radyasyon Çeşitleri
    A.İyonlaştırıcı Radyasyon: Girdiği ortama iyonları ayrıştıran radyasyonlara denir. İki tip iyonlaştırıcı radyasyon vardır;
    1) Elektromanyetik radyasyonlar: Gama (Y) ve X ışınları elektromanyetik radyasyonlardır. Bunlar yüksek frekanslı görünen ışık ve radyo dalgaları gibi elektromanyetik dalgalardır ve dalga boyları çok küçük olmasına rağmen enerjileri yüksektir.
    • Gama (Y) Işınları: Manyetik alanda sapmadıkları için belirli bir elektrikle yüklü değillerdir. Gama ışınları elektromanyetik dalgalardan meydana gelmiştir. Radyoaktif bozunmalar ya da nükleer reaksiyonlar sonucu oluşan kararsız atom çekirdeklerinden yayılan bir çeşit elektromanyetik ışınlardır.
    • X Işınları: Hızlandırılmış yüksek atom numaralı elektronlar hedef seçilen atomların çekirdeklerine yaklaştıklarında, yavaşlamalar olur. Bu yavaşlamalar sonucu x ışınları oluşur.
    2) Parçacıklı Radyasyon:
    • Alfa (α) Işınları: (+) yüklü parçacıklardan oluşur. Bu yöndeki çalışmalar alfa ışınlarının artı yüklü helyum çekirdeklerinden (He++) meydana geldiğini göstermiştir. Bir kağıt parçası veya cildimiz tarafından durdurulabilir.
    • Beta (β) Işınları: (+) ve (-) elektrik yüklerinden meydana gelmişlerdir. İnce bir su,metal levha yada cam tabakası bu elektronları durdurmak için yeterlidir.
    Alfa ve beta ışınları atomun çekirdeğinden kaynaklanan radyoaktif ışınlardır. Her iki ışın da belirli bir kütleye sahiptir. Alfa ve beta ışınları kütleleri ve elektriksel yüklerinden dolayı, X ve gama ışınlarına göre, maddelere daha az nüfuz ederler. Ancak, bu ışınların iyonlaştırıcı etkileri daha fazladır. Nötron ve proton ise kütleleri alfa ışınlarının dörtte biri kadar olan nükleer taneciklerdir. Çeşitli nükleer reaksiyonlar sırasında çekirdekten kopan nötron ve protonlar insan sağlığı için en tehlikeli radyasyonlardır. Özellikle nötron, elektrik yükü olmadığından çok büyük nüfuz etme özelliğine sahiptir. Radyoaktif ışınların insan vücuduna etkisi bu ışınların hareketleriyle ilgilidir.
    Serbest Nötronlar: Bunlar radyasyonla oluşan yüksüz parçacıklardır.Bu nedenle her maddeye kolayca girebilirler.Bunların doğrudan iyonlaştırıcı özellikleri yoktur. Ancak bu serbest nötronların,girdikleri maddelerin nötronları ile etkileşimleri sonucu, α β γ ve x ışınları gibi ışınımlar oluştururlar. Bu ışınlar ise etkileşme sonucu girdiği maddenin atomundan koparak iyonlaşmayı gerçekleştirir.
    B.İyonlaştırıcı Olmayan Radyasyonlar:
    1.Optik Radyasyonlar:
    • Ultraviyole ışınları: Asıl kaynağı güneştir. UV ışınları güneş tam doğarken bolca yayılmaktadır. UV ışınları beyaz elbise giyilerek engellenebilir. Bazen bu ışınlar kar veya kumdan yansıyarak kar ve güneş körlüğü yapabilir. UV’nin derine inmesi (giriciliği) az olduğu için büyük oranda deri ve gözleri etkilemektedir. Bu nedenle deri kanserlerinin %80’i UV ışınlarından kaynaklanmaktadır.

    2.EMR Nitelikli Radyasyonlar:
     Radyo dalgaları, mikrodalgalar, mobil ve cep telefonları, radyo FM ve TV vericileri, radarlar, trafolar, bilgisayarlar, akım taşıyan kablolar bu gruba girmektedirler.

    Radyasyonun Zararları
    Yukarıda bahsettiğimiz iyonlaştırıcı radyasyon, hücrenin genetik materyali olan DNA’yı parçalayabilecek kadar enerji taşımakta ve DNA’nın parçalanmasıyla hücreler ölmektedir. Bunun sonucunda doğal olarak dokular zarar görür ve kansere yol açabilir.
    Çevreye rastgele atılan radyoaktif maddeler insan, hayvan ve bitki sağlığına olumsuz etkiler yaparak çevreyi ve ekolojik dengeyi bozmaktadır. Ayrıca radyasyon canlıda genetik değişikliklere ya da vücutta kalıcı değişikliklere sebep olabilir. Radyasyonun etkileri cins, yaş ve organa göre değişmekle birlikte, çocuklar ve gelişme çağındaki gençlerde genellikle gözü etkileyerek görme bozukluğu, katarakt gibi rahatsızlıklara neden olmaktadır.
    Radyasyonun etkileri zamanla ortaya çıkmaktadır. Geçmişte yapılan nükleer silah denemelerinden dolayı radyoaktif maddelerle yüklenmiş toz bulutları, atmosferin yüksek tabakalarına ve stratosfere yerleşerek, radyoaktif yağışlar halinde yavaş yavaş yeryüzüne inmekte ve çevrenin, özellikle yüzeysel suların kirlenmesine sebep olmaktadır.
    Radyasyonun çevreye zararları sınır tanımaksızın yayılmakta ve kilometrelerce uzağa etki etmektedir. En basit örnekle ukraynadaki çernobil kazası sadece ukraynada oluşan bir kaza olarak kalmamış birçok bölgeyi etkiledeği gibi Karadeniz bölgesini de etkilemiştir.

    Etiketler: radyasyon nasıl engellenir, radyasyon nedir kısaca, radyasyon nedir ve zararları nelerdir, radyasyon nedir zararları nelerdir, radyasyonun zararları, radyasyonun zararları nedir, radyasyonun zararları nelerdir, radyasyonun zararları ve korunma yolları, radyasyonun zararlı etkiler

    Radyasyondan korunma yolları nelerdir?

    Radyasyondan korunma yolları nelerdir?,Radyasyondan nasıl korunulur,radyasyonun zararları,radyasyon nasıl önlenir
    Çevremizdeki pek çok cihaz ( Tv, Radyo, Cep Telefonları, Röntgen, Tomografi, Tıbbi cihazlar vs.) büyük oranda radyasyon kaynağıdır bu nedenle radyasyondan tamamen kurtulmak mümkün değildir fakat zararlarını en aza indirmek mümkündür.
    • Kullanmadığınız elektronik aletleri kapatın ya da fişten çıkartın.
    • Bilgisayar monitörü alırken düşük radyasyonlu olmasına dikkat edin. Üzerinde “Low Radiation” etiketi bulunan monitörleri tercih edin ya da LCD monitörler kullanın çünkü LCD monitörler CRT monitörlere göre daha az radyasyon yayarlar.
    • Floresan lambaları gece lambası ya da okuma lambası olarak kullanmayın.
    • Yattığınız ya da dinlendiğiniz yerde televizyon vb. elektronik cihazları bulundurmamaya özen gösterin veya fişini çekin.
    • Elektrikli saatleri, radyoları veya alarmları yatarken başucunuzda bulundurmayın mümkünse pilli cihazlar kullanın.
    • Cep telefonu kullanmadığınız surece kapalı tutun ve açıkken kalp hizasında bulundurmayın.
    • Eğer telefonla konuşma çılgınıysanız kulaklık kullanmaya özen gösterin.
    • Cep telefonu alırken SAR değerini kontrol edin. SAR<1 W/kg olan cep telefonlarını tercih edin ve son zamanlarda piyasayı kuşatan çin malı telefonları kullanmamaya özen gösterin çünkü o telefonların bir çoğu testlerden geçirilmemiştir.
    • Saç kurutma makinesini sık sık kullanmamaya özen gösterin ve mümkünse akşamları kullanmayın.
    • Mikrodalga fırınlar çok oranda radyasyon yaydıkları için çalışırken en az 1 m. uzakta durun.
    • Elektrikli traş makinesi kullanmayın veya şarjlı kullanın.
    • Televizyonu en az 2 m. uzaklıktan seyredin.
    • Çamaşır veya bulaşık makinaları çalışırken yakınında bulunmayın.
    • Cep telefonu baz istasyonlarının evlerinizin çatısına ve okullara hatta yakın çevrenize bile takılmasına izin vermeyin.

    korunma aletleri elektromanyetik radyasyondan korunmanın yolları radyasyonlu aletler radyasyon kirliliğinden korunma yolları radyasyon mesafe cep telefonu kapalı radyasyon radyasyon etki mesafesi gümüş radyasyon radyasyon ne kadar mesafede etkilidir radyasyon kirliliği nedir radyasyon mesafesi radyasyon kirliliği nedir korunma yolları radyasyondan korunma aleti telefon radyasyon mesafe

    T.C.İnkılap Tarihi 8.Sınıf II.Dönem I.Yazılı Sınavı Soruları-Cevaplı

    Anahtarlar:2010-2011 8.sınıf T.C İnkılap Tarihi 2.dönem 1.sınav soruları indir,2010-2011 8.sınıf T.C İnkılap Tarihi 2.dönem 1.sınav soruları 8.sınıf T.C İnkılap Tarihi 2.dönem 1.sınav soruları download,8.sınıf T.C İnkılap Tarihi 2.dönem 1.sınav soruları ara,8.sınıf T.C İnkılap Tarihi 2.dönem 1.sınav soruları bul,8.sınıf T.C İnkılap Tarihi 2.dönem 1.sınav soruları sunusu,8.sınıf T.C İnkılap Tarihi 2.dönem 1.sınav soruları oku,8.sınıf T.C İnkılap Tarihi 2.dönem 1.sınav soruları izle,8.sınıf T.C İnkılap Tarihi 2.dönem 1.sınav soruları açıklaması indir,8.sınıf T.C İnkılap Tarihi 2.dönem 1.sınav soruları dosyasını indir,8.sınıf T.C İnkılap Tarihi 2.dönem 1.sınav soruları açıklaması,8.sınıf T.C İnkılap Tarihi 2.dönem 1.sınav soruları Şiirleri,8.sınıf T.C İnkılap Tarihi 2.dönem 1.sınav soruları şube toplantıları
     1- Mudanya Ateşkes Antlaşması’nda “İstanbul’un ve boğazların yönetimi TBMM Hükümeti’ne verilecektir.” kararı alınmıştı. Ancak Lozan konferansı’nda boğazların yönetimi Boğazlar Komisyonu’na bırakılmıştır. 
    Paragraftaki bilgilere dayanarak aşağıdakilerden hangisine ulaşılabilir?
    A)Lozan’da boğazlar konusunda, Türkiye’nin aleyhinde kararlar alınmıştır.
    B)İstanbul Boğazı önemini kaybetmiştir.
    C)Mudanya Ateşkes Antlaşması kararları uygulanmıştır.
    D)Lozan Antlaşması ile Türklerin tam bağımsızlığı önündeki engeller kaldırılmıştır.
    2- Lozan Barış Antlaşması, yeni Türk Devleti’nin siyasi, sosyal ve ekonomik açıdan tam bağımsız hale gelmesini sağlamıştır.
    Antlaşmanın aşağıdaki maddelerinin hangisinden böyle bir hüküm çıkarılamaz?
    A)Azınlıklar Türk vatandaşı sayılacak.
    B)Kapitülasyonlar kaldırılacak
    C)Boğazlar uluslar arası bir komisyonun idaresine bırakılacak.
    D)Yeni Türk Devleti’nin bağımsızlığı tanınacak.
    3-Türk karasularında yolcu ve yük taşıma hakkının sadece Türk gemilerine ait olması aşağıdaki İnkılâplardan hangisiyle gerçekleştirilmiştir?
    A)Teşvik-i Sanayi Kanunu  
    B)Kabotaj Kanunu
    C)1. Beş Yıllık Kalkınma Planı            
    D) Milli İktisat Kanunu
    4- 1 Kasım 1922’de Saltanatın kaldırılmasından sonra ortaya çıkan;
    • Devletin adı 
    • Devletin rejimi 
    • Devlet başkanlığı 
    gibi belirsizlikler, aşağıdakilerden hangisi ile giderilmiştir?
    A)Ankara’nı başkent olmasıyla
    B)Halifeliğin kaldırılmasıyla
    C)Cumhuriyet’in ilan edilmesiyle
    D)Lozan Barış Antlaşması’nın imzalanmasıyla

    5- Medeni Kanun’un Kabulü ile;
    • Mirasta kız erkek çocuklara eşit hak tanınmıştır.
    • Tek kadınla evlilik kabul edilmiştir.
    • Kadınlara istediği mesleğe girme hakkı verilmiştir.
    Bu bilgiler göz önüne alındığında, aşağıdaki yargılardan hangisine ulaşılamaz?
    A)Kadınlara siyasi haklar tanınmıştır.
    B)Kadın hakları genişletilmiştir.
    C)Kadın-Erkek eşitliği sağlanmaya çalışılmıştır.
    D)Çok eşle evlilik yasaklanmıştır.
    6- Cumhuriyet’in ilk yıllarında Atatürk’ün kurmuş olduğu Cumhuriyet halk fırkasından başka TBMM’ne farklı görüşleri yansıtabilmek amacıyla Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası, Serbest Cumhuriyet Fırkası gibi partiler kurularak çok partili yaşama geçme girişimleri olmuştur.
    Buna göre, bu girişimlerle ulaşılması düşünülen, temel amaç aşağıdakilerden hangisidir?
    A)Kadınlara siyasal haklar vermek
    B)Dünya barışına katkıda bulunmak
    C)Demokratik yönetimi gerçekleştirmek
    D)Siyasi bağımsızlığı tamamlamak
                                       
    7-* Hafta tatili’nin Cuma’dan pazara alınması 
        * Miladi takvimin kabul edilmesi 
        * Metre, Kilogram ve Litre ölçülerinin kabul edilmesi 
    Yukarıdaki inkılapların  amacı aşağıdakilerden hangisidir?
    A)Milli egemenliği hakim kılmak
    B)Köylünün maddi durumunu iyileştirmek
    C)Avrupa devletleriyle ekonomik ilişkileri uyum sağlamak
    D)Eğitim ve öğretimde birliği sağlamak.
    8- I. İnönü Savaşı’nın kaybedilmesinden sonra İtilaf Devletleri, Sevr Antlaşması’nı biraz değiştirip TBMM’ye kabul ettirmek amacıyla Londra Konferansı’nı toplamıştır. TBMM Hükümeti, bu durumun farkında olmasına rağmen konferansa temsilci gönderilmesini uygun bulmuştur.
            Aşağıdakilerden hangisi bu durumun sebeplerinden birisi değildir?
    A)      Zafere ulaşabilmek amacıyla savaşları devam ettirmek.
    B)       TBMM’nin barış yanlısı olduğunu tüm dünyaya göstermek.
    C)       Türk davasının haklılığını tüm dünyaya duyurmak.
    D)      TBMM’nin uluslararası alanda tanınmasını sağlamak.
    9- Mustafa Kemal Paşa Lozan görüşmelerine katılacak Türk heyetinden “Misak-ı Milli’den taviz verilmemesi ve kapitülasyonların kesinlikle kaldırılması” konusunda ısrarlı olunmasını istemiştir.
            Atatürk bu talimatla aşağıdakilerden hangisinden kesinlikle ödün verilmemesini istemiştir?
    A)      Egemenlik ve Cumhuriyetçilik
    B)       Vatanın bütünlüğü ve ulusal bağımsızlık
    C)       Ulusçuluk ve Halkçılık
    D)      Laiklik ve insan hakları
    10- 17 Şubat 1923’te toplanan İzmir İktisat Kongresi’ne çiftçi, tüccar, sanayici, işçi temsilcileri katılmıştır.
    Kongreye farklı alanlardan temsilcilerin katılması aşağıdakilerden hangisinin göstergesi sayılabilir?
    a)Sivil savunma örgütlenmesinin iyi yapıldığının
    b)Ekonominin tarıma dayandırıldığının
    c)Ekonomik kalkınmamın her alanda amaçlandığının
    d)Herkesin yönetime alınmak istendiğinin
    11- Tekalif-i Milliye Emirleri’nin bazıları şunlardır:
    * Halkın elindeki taşıt araçları ile binek hayvanlarının %20’sine el konulacaktı.
    Halkın elindeki silah ve cephane 3 gün içinde teslim edilecekti.
    Ülkedeki her türlü makineli araç ve gerecin %40’ına el konulacaktı.
    Bu uygulama ile TBMM’nin aşağıdakilerden hangisini amaçladığı söylenebilir?
    A) Ordunun ihtiyaçlarını karşılamayı
    B) Sanayi yatırımlarını gerçekleştirmeyi
    C) Halkı yönetime ortak etmeyi
    D) İtilaf Devletleri’ne gözdağı vermeyi
    12Mustafa Kemal Başkomutanlık Kanunu ile; 
    * TBMM’ye ait olan kanun çıkarma ve uygulama yetkilerini elinde    topladı.
    * İstiklal Mahkemelerini kendine bağladı.
    Mustafa Kemal’in bu kanun ile aşağıdakilerden hangisine öncelikle ulaşmak istediği söylenebilir?
    A) Modern bir devlet yapısı kurmaya
    B) Ülkedeki hukuk birliğini sağlamaya
    C) Demokratik bir yönetim biçimi yerleştirmeye
    D) Milli Mücadelede hızlı karar alınmasını sağlamaya
    13-Aşağıdakilerden hangisi Cumhuriyet’in ilanının sonuçlarından biri değildir?
    A) Yeni Türk Devleti’nin rejimi belirlenmiştir.
    B) Milli Egemenlik için önemli bir adım atılmıştır.
    CMeclis Hükümeti sistemine geçilmiştir.
    D) M.Kemal Paşa Cumhurbaşkanı seçilmiştir.
    14- Aşağıda verilen ‘Savaş-Sonuç’ eşleştirmelerinden hangisi yanlıştır ?
    A) I.İnönü Savaşı    -     Londra Konferansı
    B) II.İnönü Savaşı    -     Moskova Antlaşması
    C)Sakarya Savaşı      -    Ankara Antlaşması
    D)Büyük Taarruz       -   Mudanya Ateşkes Anlaşması
    15- Aşağıdakilerden hangisi, Cumhuriyet Dönemi’nde çok partili yaşama geçme denemelerinin başarısız olduğuna bir kanıttır?
    A) Şeyh Sait isyanı sonucunda Terakkiperver Cumhuriyet Fırkasının kapatılması
    B) Mustafa Kemal’e suikast girişiminde bulunulması
    C) Hukuksal alanda devrimlerin yapılması
    D) Şeriyye Evkaf Vekâleti’nin kaldırılması

    16- “Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler memleketi olamaz.”
    Mustafa Kemal Atatürk, bu sözüyle aşağıdaki inkılâplardan hangisinin yapılış gerekçesini belirtmiştir?
    A) Tekke, zaviye ve türbelerin kapatılmasının
    B) Medeni Kanunun Kabul edilmesinin
    C) Kılık kıyafet inkılâbının
    D) Tevhid-i Tedrisat Kanunu’nun kabulünün
    HalifelikSaltanat

    Güçler birliğiGüçler ayrılığı

    Takrir- SükunTevhid-i Tedrisat

    Mudanya AteşkesLozan

    Yukarıda verilen kavramlardan sadece uygun olanları ilgili yerlere yazınız.
    17- 1921 Anayasa’sında yasama, yürütme ve yargı yetkileri TBMM’ye verilmişti. Buna … Güçler birliği denmektedir. 
    18- Tevhid-i Tedrisat kanunu ile eğitim öğretimde birlik sağlanmıştır. 
    19- Türk devletinin bütün dünya tarafından bağımsızlığını tescilleyen antlaşma Lozan antlaşmasıdır.
    20- İtilaf Devletlerinin Lozan görüşmelerine hem İstanbul Hükümetini hem de TBMM Hükümetini çağırması Saltanatın kaldırılmasını hızlandırmıştır.

    Kemal Kılıçdaroğlu'nun kayınpederi neden intihar etti?

    Kemal Kılıçdaroğlunun kayınpederi neden intihar etti?,Kemal Kılıçdaroğlunun kayınpederi niçin intihar etti?,intihar etti,kayınbabası intihar etti,Kemal Kılıçdaroğlunun kayınpederinin intihar sebebi, ali hıdır özdağ, ali hıdır özdağ kim
    Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun kayınbabası intihar etti. Kemal Kılıçdaroğlu'nun kayınbabası olan Ali Hıdır Özdağ'ın intihar sebebi araştırılıyor.

    Tunceli Esentepe Mahallesi Demiroluk mevkiinde bulunan 5 katlı apartmanın 3. katından dün saat 23.50 sıralarında atlayarak hayatına son veren 82 yaşındaki Ali Hıdır Özdağ, tüm müdahalelere rağmen kurtarılamadı.

    Kemal Kılıçdaroğlu'nun kayınbabası olan Ali Hıdır Özdağ'ın intihar sebebi araştırılıyor.

    Özdağ'ın cenazesi Tunceli Devlet Hastanesi morguna konuldu. 
    CİHAN

    İstanbulun gezilecek yerleri nelerdir, İstanbul'un doğal güzelliği, İstanbulun tarihi mekanları nelerdir

    İstanbulun gezilecek yerleri
    İstanbul'un doğal güzelliği
    İstanbulun tarihi mekanları

    İSTANBUL MESİRE YERLERİ: istanbul, doğal yapısının zenginliğiyle, yararlanmak isteyenlere çeşitli olanaklar sunmaktadır. İlde, değişik özellikler gösteren uzun bir kıyı şeridine, zengin bitki örtüsünün değerlendirilmesiyle oluşan korulara, sayıları giderek azalsa da açık yeşil alanlara, çeşitli su varlıkları yöresinde oluşmuş mesire yerlerine sık sık rastlanmaktadır.

    Geniş bir alana yayılan İstanbul mesireleri iki ayrı yakada olma özellikleri göz önüne alınarak “Avrupa Yakası Mesireleri” ve “Anadolu Yakası Mesireleri” olmak üzere iki ayrı başlıkta incelenecektir.

    ANADOLU YAKASI MESİRELERİ:
     İstanbul’un Anadolu yakası mesireleri daha çok Boğaz yöresinde ve Boğaz’ı çevreleyen sırtların doğusundaki yeşil alanlarda toplanmıştır. Boğaz’ın kuzeyinden başlanarak değerlendirildiğinde ilk beliren merkez İstanbul’un önemli dinlence alanlarından biri olan Beykoz yöresidir.

    Beykoz Yöresi:
     Çok eski dönemlerde kurulan ve kurulduğundan bu yana Boğaziçi’ nin en önemli iskelelerinden biri olan Beykoz, İstanbul’da bitki örtüsünün en sık ve zengin olduğu yörelerdendir. Kuzeyde Karadeniz kıyısındaki Riva’dan, güneyde Paşabahçe’ye kadar uzanan bir alan, hemen tümüyle bir mesire yeri olma özelliğindedir. Bu geniş alan içinde isimlendirilebilecek çok sayıda özel nokta bulunmaktadır.

    Beykoz Körfezi ve çevresi bu noktaların başlıcalanndandır. Körfez kıyısındaki gazinolarla lokantalar boğaz görüntülerine hâkim olma özellikleri, özgün yemekleri ve gelenekleri ile İstanbulluların ilgi merkezlerindendir. Beykoz Körfezi’nde kayık kiralana-bilmekte, denize girilebilmektedir. Hemen kıyıya kadar inen Beykoz sırtları da yemyeşil ağaçlarla kaplıdır. Güzel manzaralı bu yeşil alanlar içinde lokanta ve gazinolarla çevreleri de halk tarafından mesire amacıyla kullanılmaktadır.

    Beykoz’un 2 km kuzeyindeki Yalıköy ile aynı yörede bulunan Hünkâr İskelesi güzel limanlar oluşturan koyları ve kıyı şeritleriyle adları anılmaya değer yörelerdendir. Benzer özellikleri olmasına karşın askeri bölge içinde olduğundan halkın kullanımına kapalı olan Sütlüce de koyu ve yeşil alanlarıyla İstanbul’un doğal güzellikleri arasında sayılmaktadır.

    Beykoz’un 3 km kuzeyindeki Kaymak-donduran adlı dinlenme yeri de doğal değerlerce zengin bir alandır. İçinde yöreye adını veren çok soğuk bir su kaynağı da bulunan koru, ıhlamur, kestane ve meşe ağaçlarıyla çevrilidir. Günlük kapasitesi 1.500 kişi olan mesirede büfe,masa-bank,ocak, tuvalet gibi tesisler bulunmaktadır.

    Beykoz çevresinde yer alan bir başka mesire yeri de Beykoz Çayırı’dır. Yalıköy’ ün arkasındaki bu çok geniş çayır, ağaçlarla çevrilidir. Fatih’in av alanı olarak kullandığı, IV. Murad’ın cirit oynadığı, Sultan Se-lim’in ok talimleri yaptığı bu tarihi alanda, bugün de spor etkinliklerinde bulunulabil-mektedir. Çayır ile deniz arasındaki tepecikte, 200 dönümlük bir bahçe içinde Beykoz Kasrı bulunmaktadır. Kasrın bahçesi, doğal güzellikler arasında belirtilmesini gerektirecek bir özelliğe sahiptir. Çok iyi düzenlenmiş koruluğun içinde ender rastlanan ağaç türleri bulunmaktadır. Korunun ilgi çekici bir başka özelliği de ağaçlar arasındaki yapay mağarasıdır. Eskiden hamam olarak kullanılan bu mağaranın duvarları istiridye ka-buklarıyla kaplı olup, tepedeki bir delikten giren ışık bu kabuklarda yansıyarak olağanüstü bir görünüm yaratmaktadır.

    Boğaziçi’nin Çamlıca Tepesi’nden sonra en yüksek noktası olan Yuşa Tepesi de Beykoz yöresindedir. Hem yüksek hemde kıyıya yakın olması nedeniyle çok geniş görüş alanı olan tepede, Yuşa Peygamberin olduğu söylenen bir mezar bulunmaktadır. Mezarın boyunun çok uzun olması nedeniyle tepeye, kimi kaynaklarda Devler Tepesi de denilmektedir. Bir kır kahvesi de bulunan tepenin eteklerinde, istanbul’un fethinden sonra ilk imar edilen bahçe olan Tokat Bahçesi bulunmaktadır. İçinde bir de köşkün bulunduğu bahçenin çevresi daha sonra Macar Bahçesi adıyla bilinen bir mesireye dönüşmüştür.

    Beykoz yöresindeki ünlü tarihi mesirelerden biri de Sultaniye Mesiresi’dir. Başta ulu çınarlar olmak üzere, çeşitli ağaçların oluşturduğu korular içindeki bu mesire yeri, Osmanlılar Dönemi’nde padişahların ok talimleri yaptıkları bir yer olarak da özellik taşımaktadır. Bu mesirenin yakınlarındaki Gümüşsüyü adlı kaynak Boğaziçi’nin en iyi nitelikli sularındandır.

    Beykoz’a iki saat uzaklıkta, Tokat De-resi’nin güneydoğusundaki yemyeşil bir vadinin içinde bulunan Dereseki ve Akbaba köyleri de mesire yeri olarak kullanılan yörelerdir. Çevredeki ünlü meyve bahçeleri, korular ve iyi nitelikli içme suları yörenin özelliklerini oluşturmaktadır. Özellikle De-reseki’nin güneydoğusunda, 200 m yükseklikte, kavak ve meşe ağaçlarının çoğunlukta olduğu Karakulak Koruluğu önemlidir. Koruluğun içinde aynı adı taşıyan bir de kaynak bulunmaktadır. Bunun dışında yörede bulunan Al-i Bahadır, Koyun Korusu ve Alemdağ gibi yerler de diğer önemli mesirelerdir. Alemdağ’da bulunan su kaynakları bu yörenin daha çok tanınmasına yol açmıştır. Bu kaynaklardan biri ünlü Taşde-len Suyu’dur. Bileşiminde bulunan fosforik asit nedeniyle mideye ve böbrek hastalıklarına yararlı olan bu suyun çevresinde, masa-bank,ocak,tuvalet gibi tesisler bulunmaktadır. Mesire yerinin kapasitesi günde 1.000 kişi dolayındadır. Çevrede bulunan eski Ahmet Mithat Paşa Çiftliği’nden kaynayan Sırmakeş Suyu da İstanbul’un bilinen önemli kaynaklarındandır.

    İstanbul Şile yolunun 8. km’sinde, Alemdağ yakınlarında bulunan Ömerli Baraj Gölü’nün çevresi de çok büyük önem taşımamasına karşın zaman zaman kullanılan bir mesire yeridir.

    Beykoz yöresinde, mesire yeri niteliği taşıyan doğal güzellikler içinde en önemlilerinden biri Abraham Paşa Korusu’dur. Çok geniş bir alana yayılan bu koru, İstanbul mesireleri içinde gerek tarihi, gerek doğal değerlere sahip olma özelliğiyle çok yönlü önem taşımaktadır (Bak. istanbul’un Ünlü Koru ve Parkları).

    Beykoz’un kuzeyinde bulunan Anadolu Kavağı da mesire yerleri arasında sayılması gereken bir isimdir. Denizcilik Bankası’nın Boğaz gezisi yapan vapurlarının son durağı olan bu yerleşim, kıyı gazinoları, yeşil alanları, deniz sporları yapma olanaktan olan bir yöredir. Anadolu Kavağı’na Beykoz’dan otobüs de işlemektedir.

    Polonezköy: İstanbul’un Asya yakasındaki ünlü mesirelerinden biri de Polonezköy’dür. Beykoz’dan kalkan dolmuşlarla ya da özel taşıtlarla ulaşılan köy, doğal güzelliğinin yanı sıra halkının özellikleriyle de tanınmaktadır.

    1846′da ülkesinin işgale uğraması üzerine Polonya’yı terk eden Prens Kartarinsky, Osmanlı Devleti’nin kendisine verdiği bu yöreye adamlarıyla birlikte yerleşerek küçük bir koloni kurmuştu. Kendi özelliklerini ve geleneklerini koruyarak yaşamlarını sürdüren yöre halkı, çevreyi kendi anlayışlarına göre düzenlemiş, özgün tarzlı evleriyle Polo-nezköy’ü yaratmışlardı.

    Daha sonra Padişah Abdülmecid’in, yöre halkına, tarımsal etkinliklerinin vergiden muaf bırakılması imtiyazını tanımasıyla Polonezköy’e iyice yerleşen Polonyalılar, ülkelerine dönmemişlerdi.

    Günümüzde Polonezköy bir mesire-say-fiye yeri olarak önemli işlevler görmektedir. Köyü çevreleyen alan, çeşitli mevsimlerde, bakımlı ve verimli doğanın insan için sağlayacağı olanakları bütünüyle sunmaktadır. Yeşil alanlarda yürüyüşler yapılabilmekte, köyden kiralanan binek hayvanlarıyla turlar düzenlenebilmektedir. Köyün yakınında bulunan, içinde tesis olmayan küçük bir orman, piknik yeri işlevini görmektedir.

    Özellikle haziran ayı, kiraz mevsimi olması nedeniyle Polonezköy’ün en çok ilgi gören mevsimidir. Kış mevsiminde yöre, kar örtüsü altındaki doğasıyla ve av olanaklarıyla bir başka özellik kazanmaktadır.

    Köyün ilgi merkezi olmasının bir başka nedeni de Polonezköylüler’in geleneksel konukseverlikleridir. Günübirlik ya da belli sürelerle kiralanabilen köy evlerinde, tam pansiyon hizmet verilmektedir.

    Giderek ortadan kalkmakla beraber özgün Polonya yemeklerinin de yenebildiği Polonezköy tereyağı, peynir ve yoğurt gibi süt ürünleri ile de ün kazanmıştır.

    Polonezköy yakın dönemde kimi özelliklerini yitirmeye başlamıştır. İlk kuranlarının çoğu yurt dışına göçmüş, evler Türkler tarafından satın alınmış, özgün mimari özellikleri ortadan kalkmaya başlamış, sessizlik ve sükûnet yerini kalabalık ve gürültüye bırakmıştır.

    Sürecin kendisini tamamlaması halinde, ge’ecek kuşaklara yöre özelliklerinden çok şeyin aktarılamayacağı kesindir.

    Paşabahçe-Üsküdar Yöresi: Beykoz’un güneyinde yer alan Paşabahçe yöresi,Boğaz manzaraları ve yeşil alanlarıyla ilgi çekmektedir. Yöre tarihte incir bahçeleriyle ün kazanmış İneirköy Mesiresi’ni de kapsamaktadır.

    Paşabahçe’nin güneyinde Çubuklu Köyü bulunmaktadır. Çubuklu Bahçe denen tarihi bir mesirenin bulunduğu semtin yaslandığı sırtlar yemyeşil bir bitki örtüsü ve korularla kaplıdır. Tepede Mısır Hidivi Abbas Hilmi Paşa’nın köşkü bulunmaktadır. Köşkün çevresini saran 19 ha, koru eskiden bülbül-leriyle ün kazanmıştı. Bugün köşk ve çevresi belediyeye devredilmiş durumdadır. Halka açık olmakla birlikte sosyal ve turistik amaçlara hizmet edebilecek bir donanıma sahip değild’r.

    Boğaz boyunca daha güneyde, bir başka mesire ve sayfiye yeri olarak Kanlıca Körfezi bulunmaktadır. Türkler’in Boğaziçi’ne sahip oldukları ilk günlerden beri kalabalık ve bayındır bir yer olan Kanlıca, tarihi mesi-releriyle ünlüdür. Fıstıklı Yokuşu’ndan körfeze inen sahada, padişahların da kullandıkları eski Mihrabad Mesiresi bulunmaktadır.

    Fıstık, selvi ve çınar ağaçlarıyla kaplı 23 ha alanı olan bu mesireden ünlü Göztepe Suyu çıkmaktadır. Bugün bakımsız durumdaki bu korudan başka Kanlıca yöresinde Kavacık, Saffet Paşa Bağı ve Yazıcı Çiftliği mesireleri de bulunmaktadır. Bunların en önemlisi olan Kavacık, tepede, içinde iyi bir suyu, havuzu ve çeşmesi bulunan, halkın çok kullandığı eski bir çiftliktir.

    Kanlıca Körfezi de, kıyı boyunca yerleşik gazinoları, kahveleri ile başlıbaşına bir dinlence alanı oluşturmaktadır. Çayı, sütü ve yoğurduyla ünlü olan bu kahveler İstanbullular tarafından en çok kullanılan dinlenme yerlerinden biri olma özelliğini taşımaktadır.

    Kanhca’nın güneyindeki Anadoluhisarı yöresi de kıyı kahveleri ve Hisariçi ile sık gezilen yerlerdendir. Bu yöredeki Göksu ve Küçüksu derelerinin çevreleri İstanbul’un tarihi mesirelerindendir.Geniş bir yeşil alan olan Küçüksu Çayırı, İstanbul’da çok bilinen ve tatil günlerinde büyük kalabalıklar tarafından kullanılan bir alandır. Bu mesireler eski İstanbul’un mesireleri içinde en çok ilgi toplayanlardandı. Özellikle cuma günü yapılan Göksu âlemleri çok kalabalık olurdu. Göksu Deresi’nin 1 km içine kadar kayıklarla girilir, Göksu Çayırı, Küçüksu Çayırı, Baruthane Çayırı atlarla, arabalarla ya da yaya olarak gezilirdi.

    Ancak, bugün bu yöreler İstanbul’un artık sahip olmadığı değerler arasındadır. Kötü kullanım, sanayileşme ve kentleşme gibi etkilerle giderek alanları daralan ve yoğun bir çevre kirliliğinin etkisinde kalan bu tarihi mesireler yok olup gitmişlerdir.

    Anadoluhisan’ndan sonra sırasıyla Kandilli, Vaniköy, Kuleli, Çengelköy, Beylerbeyi ve Kuzguncuk yöreleri gelmektedir. Bu yöreler bugün daha çok kent içinde kalmışlarsa da yine de kıyı boyunca uzanan yalıları, yer yer yeşil alanları ve Boğaz manzaralı kıyı kahveleri ile İstanbullular için gezinti alanları oluşturan merkezlerdir.

    Eskiden bunlardan Kandilli’de, Evliya Çelebi’nin Bağ-ı İrem, Bağ-ı Cenan olarak vasıflandırdığı kasırlarla süslü Kandilli has bahçesi, dik yeşillik bir yamaca yaslanan Vaniköy’de Papaz Korusu denilen bir mesire, Kuleli yöresinde de Kule Bahçesi denilen bir has bahçe bulunmaktaydı.

    Kuleli’den sonra gelen Çengelköy Koyu da Boğaz’ın ilginç noktalarındandır. Çiçek-likleriyle ünlü Çengelköy’ün Beylerbeyi ile sınırını oluşturan Havuzbaşı Vadisi, yörenin bellibaşlı mesiresidir. Eski bahçeler arasında bulunan İstavroz Bahçesi’nin bulunduğu Beylerbeyi’nde ise Beylerbeyi Sarayı ile arkasındaki yeşil yamaçlar ilgi çekmektedir. Kuzguncuk yöresi de Boğaz manzaralı kıyı kahveleri ve meyhaneleriyle ünlüdür.



    Çamlıca Tepeleri: İstanbul’un en eski mesirelerinden olan Çamlıca tepeleri, bugünde çok bilinen ve değerlendirilen dinlence alanlarından biridir.

    İstanbul çevresindeki en yüksek noktalardan biri olan Büyük Çamlıca Tepesi (261 m), kuşkusuz İstanbul’u en güzel anlatan noktadır. Temiz havalarda Boğaz’ın iki yakasını, Anadolu sahillerini, Adaları ve tüm Marmara’yı görebilme olanağı bulunmaktadır. Özellikle gün batışı anında, İstanbul’un Avrupa yakasının profili güzel bir görüntü sergilemektedir.

    Tepede Türkiye Turing ve Otomobil Kurumu tarafından özgün üslubunda düzenlenmiş bir kahvehane ile üzerinde henüz tamamlanmamış bir döner lokanta bulunan televizyon kulesi bulunmaktadır.

    Tepenin, eskiden çevresinde bulunan çam ağaçlarından aldığı adla anılan suyu da ünlüdür. Bugün artık güneyindeki küçük bir çamlık sayılmazsa çıplak sayılabilecek tepeye, Üsküdar ya da Kadıköy’den otobüs veya dolmuşlarla çıkılabilmektedir.

    Büyük Çamlıca’nın hemen yanında daha alçak olan Küçük Çamlıca Tepesi vardır. Büyük Çamlıca’ya giden yol üstünde Kısık-lı’dan sağa dönülerek ulaşılan, park görünümlü bir alan içinde, bir çay bahçesi de bulunan Küçük Çamlıca Tepesi, Büyük Çamlıca’ya oranla daha az kullanılmaktadır.

    Kadıköy-Bostancı Yöresi:
     Boğaz’ın Marmara’ya açıldığı noktada, Haydarpaşa semtiyle başlayarak Marmara kıyısı boyunca Kadıköy, Feneryolu, Moda, Kalamış, Erenköy,Göztepe,Caddebostan, Suadiye ve Bostancı semtlerini kapsayan bu bölge,bugün tamamen konut alanı haline gelmiş, doğal değerlerinin hemen tümünü yitirmiş ve kirlenmiştir. Artık bu yörede kimi gezinti alanları, küçük parklar ve deniz kenarındaki gazino ya da çay bahçelerinin dışında sayılabilecek önemli dinlence alanları bulunmamaktadır.

    Ünlü Kuşdili Çayırı, Haydarpaşa Çayırı, Yoğurtçu Parkı, Moda Çayırı, Kalamış, Moda ve Fenerbahçe koyları yörenin bugüne ancak adları ulaşan tarihi mesireleridir.

    Moda Çayırı ve çevresindeki bağlar yok olmuş ve küçük bir çocuk parkına dönüşmüştür. Ünlü Kuşdili Çayın’ndan ise bugüne küçük bir açık alan kalmıştır. Bir zamanların sandal gezilerinin yapıldığı Kur-bağalıdere’nin hedef olduğu yoğun bir çevre kirliliği, gerek bu alanı gerek nispeten daha yeşil bir alan olarak kalıp, Yoğurtçu Parkı’ na dönüşen Yoğurtçu Çayırı’nı değerlendirilemez hale getirmiştir. Haydarpaşa Çayırı ise Haydarpaşa Istasyonu’nun alanında kalarak demiryolu sahasına dönüşmüştür.

    Kalamış, Moda ve Fenerbahçe koyları da kıyılarına kadar inen dev taş konutların arasında kalmış, yoğun bir çevre kirlenmesine hedef olarak doğal olanaklarını hemen tümüyle yitirmiştir.

    Kalamış Koyu çevresinde son zamanlarda belediyece yapılan çalışmalarla, kimi açık ve yeşil alanlar yaratılmaya çalışılmaktadır. Fenerbahçe Burnu’ndaki park ve sahil yolu çevre düzenlemesi bu arada sayılabilir.

    Aydos Yöresi: İstanbul’un doğal değerleri ile tarihsel değerlerinin iç içe geçtiği bir başka önemli yer de, Aydos Dağı ve yöresi-dir. Samandra, Aydos Tepesi ve Yakacık yörenin önemli noktalarıdır.

    Bu noktalar içinde en kuzeyde olanı Samandra’dır. Ankara asfaltından Yakacık çıkışında ayrılıp 9 km kuzeye gidilerek ulaşılan Samandra’ya, Üsküdar’dan dolmuş da bulunmaktadır.

    Tarihi adı Damatrys olan Samandra’nın bu ismi, Tarım Tanrıçası Demeter’den kaynaklanmaktadır. Gerçekten de yöre, bu ada uygun yemyeşil, geniş alanlarla çevrilidir. Gerek Bizanslılar, gerekse Osmanlılar tarafından av alanı olarak kullanılan ormanlarla çevrili Samandra yöresinde, şimdilerde bu olanak bulunmamaktaysa da yine de yörede sessizlik ve temiz hava egemendir.

    Samandra yakınındaki Kayışdağ’da doğal değerlerin yanı sıra, manastır ve dağın güney yamacındaki kale gibi Bizanslılar’dan kalma tarihi değerler görülebilmektedir.

    Samandra’nın güneyinde Aydos yöresi bulunmaktadır. Doğrudan dolmuş ya da otobüsün işlemediği Aydos Dağı’na özel araçlarla ulaşılabilmektedir. Tepeye Yakacık’tan 1,5 saatlik, Sultanbeyli’den yarım saatlik bir yürüyüşle çıkılabilmektedir.

    Alçak bir tepenin üstünde, taraçalar halinde yükselen kayalık bir yapısı olan ve Marmara yöresinin yüksek tepelerinden olan Aydos Tepesi’nde (537 m), güzel bir manzarayla tarihi değerlerin beraberce oluşturdukları az rastlanır bir ortam bulunmaktadır. Aydos Tepesi zengin bir manzaraya sahiptir. Kuzeyde yeşil alanlar güneyde ise Adalar ve Marmara görülebilmektedir. Özellikle mayıs ayında lavanta çiçeklerinin açtığı günler yörenin en güzel dönemidir.

    Daha güneydeki Yakacık’a ulaşım kolaydır. Ankara asfaltı üzerinde, Boğaz Köprüsü’nün Asya ucundan, 23 km mesafedeki Yakacık’a Kadıköy-Yakacık otobüsleriyle gidilebilmektedir. Kadıköy-Pendik dolmuşları da Yakacık’tan geçmektedir. Çay bahçeleri ve şifalı menba suyuyla ünlü olan yöre, Marmara Denizi’nin güzel bir görüntüsüyle de manzara olanakları sunmaktadır.

    AVRUPA YAKASI MESİRELERİ: İstanbul’un Avrupa yakası da Asya yakası gibi doğal değerler bakımından son derece zengindir. Bu yakada da mesire yerlerinin çoğ u Boğ az v e çev res inde yer almakt adır.

    Sarıyer Yöresi: Kuzeyde Rumeli Kavağı’ndan, daha güneyde Büyükdere’ye kadar olan kesimi kapsayan Sarıyer yöresi, Anadolu yakasındaki Beykoz yöresi gibi çok zengin doğal değerlere sahiptir. En kuzeyde Rumeli Kavağı,kıyı lokantaları, plajları ve çay bahçeleriyle Boğaz boyu mesire yerlerinin en uç noktasını oluşturur. Rumeli Kavağı ve Sarıyer arası çok güzel manzaralı yemyeşil bir bölgedir. Deniz düzeyinden yukarda, denize paralel uzanan bir yol boyunca solda, yeşil alanlar ve kahveler,sağda ise Boğaz’ın Karadeniz’e çıkışına kadar olan bir alanı gören manzara seyir terasları bulunur.

    Bu yol üzerindeki Tellibaba yoğun kullanımı olan bir yerdir. Tellibaba adlı bir yatırın bulunduğu bu noktada güzel manzaralı çay bahçeleri ve lokantalar bulunmaktadır.

    Sarıyer Koyu ise balıkçı kahveleri, balık lokantaları ve meyhaneleri ile ünlüdür, özellikle yaz günlerinde serin havası ile İstanbullular’in yoğun ilgisini çeken bu yerleşimin, çevresi de çok sayıda mesire yeri ile doludur. Sarıyer-Kilyos yolu üzerindeki yüksek yeşil alanlar, et lokantaları, kır kahveleri, güzel manzaralarıyla îstanbullular’ca çok sık kullanılan mesire yerleri arasındadır. Yöredeki Çırçır ve Hünkâr suları tarihi değeri de olan mesirelerdir. Hünkâr Suyu, Çırçır’ın karşısında ve daha yüksektedir. Sindirim sistemine yararlı nitelikleri olan her iki suyun çevresi, ağaçlıklı dağ manzaralarıyla çevrilidir. Sarıyer’den kolaylıkla ulaşılabilen mesire yerlerinde tesis olarak kır gazinoları bulunmaktadır.

    Sarıyer’in güneyinde Büyükdere yöresindeki Fatih Ormanı ile buradan başlayarak bütün Sarıyer yöresinin batısını ve kuzeybatısını kaplayan Belgrat Ormanı, doğal değerler bakımından son derece zengin olan çok önemli mesire yerleridir. Yörede bu tür koruların dışında Bilezikçi Çiftliği gibi özel kuruluşlar da kimi zaman yeşil alanlarını halkın kullanımına açmaktadır.

    Eskiden kimi Avrupa devletlerinin elçilerinin sayfiye yeri olarak da kullanılan Büyükdere yöresinde bu elçiliklerin büyük bahçeler içindeki köşkleri bulunmaktadır. Özellikle 30 dönümden büyük alanıyla Rus Elçiliği’nin korusu önemlice bir doğal zenginlik oluşturmaktadır. Tarihi değer taşıyan mesire yerlerinden olan Büyükdere Çayırlığı, eski özelliğini yitirmiş olsa da yörenin anılması gereken isimlerindendir. Büyükdere Çayırlığı bugün bir çayır olmaktan çok, yöreden geçen yolların kesiştiği geniş bir açık alan durumundadır.

    Büyükdere-Emirgan Arası: Büyükdere’ den güneye doğru Boğaz kıyı şeridi boyunca sıralanan Kireçburnu, Tarabya, Yeniköy, tstinye ve Emirgan yöreleri, gerek çoğunlukla açık olan Boğaz kıyı şeridi nedeniyle, gerek yeşil alanlarıyla gerekse de kahveleri, gazinoları, meyhaneleriyle İstanbul’un en çok kullanılan gezinti yerlerindendir.

    Doğal değerlerinin büyük çoğunluğunu yitirmiş olmasına karşın Tarabya Koyu ve çevresi, önemli bir dinlence merkezi niteliği taşımaktadır.

    Lüks lokantalar ve gazinolarla çevrili koy, çok sayıda kotra ve tekneye sığınak görevi yapmaktadır. Bu çevrede de yabancı ülke sefirlerinin korular içindeki yazlıkları bulunmaktadır. Bunların içinde özellikle Fransız, Alman ve İngiliz konsolosluklarının 30 dönümden büyük bahçeleri ve koruları önem taşımaktadır.

    İlk kez Sultan 2 . Selim’in dikkatini çeken yöreye padişah için bir kasır yaptırılmıştı. Bu kasrın çevresinde ağaç zenginlikleriyle dolu çok güzel bir bahçe bulunmaktaydı. Ancak bugün, yöredeki doğal değerler yok edilerek yerlerine lüks konutlar, uygun görünüşlü olmayan turistik tesisler ve oteller yapılmıştır.

    Yeniköy ve istinye yöresi de sahil boyunca yer alan plajları, kahvehaneleri ve lokantalarıyla Boğaz’ın gezilmeye elverişli yerlerindendir. Istinye çok güzel bir koya sahiptir. Ancak, burada bulunan bir tersane bu koyu başka amaçlarla yararlanılmaya kapalı tutmaktadır.

    Bu yörede bulunan eski Sait Halim Paşa Yalısı’nın 30 dönümden büyük bahçesi, korusu önemlice bir yeşil alan oluşturmaktadır.

    Emirgan yöresi, Boğaz’ın en çok tanınan, gerek mesire gerekse gezinti amacıyla en çok kullanılan yerlerindendir. Asırlık çınarlar altındaki çay bahçeleriyle ünlü olan Emirgan, İstanbulluların yaz-kış yararlandıkları bir dinlence merkezidir.

    Kıyıdaki çay bahçeleri ve Emirgan Parkı olarak bilinen Emirgan sırtlarını kaplayan yemyeşil korular, özellikle tatil günlerinde kapasitelerinin çok üstünde bir ilgiye hedef olmaktadır.

    Belediye otobüsleri ya da dolmuşlarla kolaylıkla ulaşılabilen, girişin paralı olduğu Emirgan Parkı, İstanbul parklarının en önemlilerindendir.

    Bebek Yöresi: Emirgan’ın güneyinde Rumelihisarı ve Bebek yöresi bulunmaktadır. Rumelihisarı çevresi de çay bahçeleri ve açık kıyı şeridiyle İstanbul’un gezinti yerlerinden birini oluşturmaktadır.

    Bu noktadan Bebek’e kadar olan bölgede sahil yolundan başlayarak yükselen sırtlar, yeşil alanlar durumundadır. Hisar-üstü’nde Boğaziçi Üniversitesi’nin alanında, tarihi Bebek bahçelerinin diğer yerlere oranla yeşil kalabilmiş kalıntıları görülebilmektedir. Eskiden büyük ağaç zenginliklerini barındıran muazzam bahçeler bugün artık yerinde durmamaktadır. Bu sırtların Boğaziçi Üniversitesi’nin alanına girmeyen bölümü parsellenip satılarak yerlerini apartmanlara bırakmıştır.

    Tevfik Fikret’in evi olan ve güzel bir doğal çevre içinde bulunan Aşiyan Müzesi ile Aşiyan Mezarlığı’nı da kapsayan bu yeşil sırtlarda, kişilere ait Ipar ve Kertel koruları bulunmaktadır.

    Beşiktaş Yöresi: Bebek’ten kent merkezine doğru yaklaşıldıkça Arnavutköy, Kuruçeşme, Ortaköy ve Beşiktaş yerleşimleri yer almaktadır. Bu merkezlerden Kuruçeşme’ deki Şeyhülislam Cemalettin Efendi Korusu ile Ortaköy’deki Ortaköy Korusu nispeten büyücek yeşil alanlardır. Doğal güzelliği nedeniyle çok eskiden beri özel bir önem taşıyan Beşiktaş yöresi bugün daha çok bir iş merkezi görünümündedir. Ancak İstanbul’un en önemli parklarından tarihi değeri de olan Yıldız Parkı ve Korusu bu yörede yer almaktadır. Ortaköy-Beşiktaş arasını hemen tümüyle dolduran bu yeşil alan İstanbullular için birçok yönleriyle önem taşımaktadır (Bak. istanbul’un Ünlü Koru ve Parkları).

    Beşiktaş’taki tarihi Yahya Efendi Mesiresi, bugün de küçük bir alan olarak varlığını korumaktadır. Yörede eski İstanbul’un önemli mesire yerlerinden biri olan Ihlamur Mesiresi’nin de kalıntıları bulunmaktadır. Osmanlı hükümdarlarının nişan talimleri yaptığı, elli yıl öncesine kadar değerlerini koruyabilmiş olan bu doğal zenginlikten bugün, çam, servi, çınar, ıhlamur ve meşe ağaçlarının arasındaki iki kasır ile odun-kömür depolarıyla işgal edilmiş gittikçe ölen bir yeşil alan kalmıştır.

    Beşiktaş yöresinde Dolmabahçe Sarayı’nın arkasındaki sırtlardan başlayarak, Spor Sergi Sarayı’nın bulunduğu noktaya kadar yükselen bir yeşil alan olan Maçka Parkı da İstanbul’un çok gelinen gezinti yerlerindendir. Bu parkın, Bayıldım Caddesi’yle Beşiktaş arasında kalan bölümünde, kimi spor tesisleri bulunmakta olup genel kullanıma açık değildir. Bu bölümün sona erdiği yüksek noktada bulunan Maçka Taşlık Gazinosu, İstanbul’un çok bilinen yerlerindendir. Güzel bir manzaraya sahip olan bu nokta tatil günlerinde büyük kalabalıkları çekmektedir. Yörede gazinonun dışında, yeşil alanlara veBoğaz manzarasına hâkim teraslar bulunmaktadır. Bu terasların altındaki çam ağaçlarının çoğunlukta olduğu Maçka Parkı ve Koruluğu kolay ulaşılabilir olması nedeniyle de çok kullanılan bir dinlence alanıdır. Park çevresinde, çocuk parkları, havuzlar, lunapark, masa-bank, büfe gibi tesisler bulunmaktadır.

    Taksim-Dolmabahce Yöresi: İstanbul’ un kent içinde kalan bu yöreleri önemli doğal olanaklara sahip değildir. Ancak, Dolmabahçe kıyılarındaki açık alanlar, olanaksızlıklar içindeki kentlilerce kullanılan nefes alma noktalan özelliği taşımaktadır. Tarihi iki sebil kahvesinin de bulunudğu bu çevre Boğaz’ın bir bölümünü gören, ancak bitki örtüsü bakımından iyice yoksul parklar durumundadır. Dolmabahçe’den başlayarak yükselen Taksim sırtları, küçük yeşil alanlar dışında tamamen yüksek binalarla çevrili bir iş merkezi görünümündedir. Bu binalar arasına sıkışmış tarihi Taksim Gezisi, bugün küçük bir park olarak varlığını sürdürmektedir. Taksim’den başlayıp Elmadağ’da biten bu parkta çeşitli ağaçlar, yeşil alanlar, banklar ve bir de çocuk bahçesi bulunmaktadır. Parktan Elmadağ yöresinde, Fransız Hastanesi’nin içinden, Taşkışla-Açık Hava Tiyatrosu yöresine çıkılmaktadır. Çok az ağaçlıklı, açık bir alan olan bu yöre daha çok Dolmabahçe’nin, Boğaz’ın ve yamaçlardaki yeşil alanın görüntüsüne hâkim büyücek bir manzara seyir terası durumundadır.

    Taksim çevresinde biri Boğaz, diğeri Haliç manzaralı iki özel nokta daha bulunmaktadır. Bu noktalardan birincisi Cennet Bahçesi denilen teraslar halinde düzenlenmiş çok bilinen bir çay bahçesidir. İkinci nokta ise Tepebaşı kahveleridir. Cennet Bahçesi nispeten yeşil ortamıyla güzel bir Boğaz manzarası sunarken, Tepebaşı kahveleri, bugün ancak tarihi değer taşımakta, konuklarına Halic’in derbeder görüntüsünden başka bir olanak sağlayamamaktadır.

    Haliç Yöresi: İstanbul’un tarihte kalmış doğal değerlerinin en önemlilerinden biri hiç kuşkusuz Haliç ve yöresidir. Halic’in Kâğıthane Deresi’yle birleştiği nokta ve Kâğıthane Deresi boyu, eski İstanbul’un çok ilgi gören mesirelerindendi. Eski kâğıt imalathanelerinin, un değirmenlerinin ve baruthanenin bulunduğu Kâğıthane yöresi, cirit oyunlarının, ok atışlarının ve yarışların düzenlendiği bir eğlence yeriydi.

    En gözde mevsimi ilkbahar olan, Sadabad diye de bilinen Kâğıthane Mesiresi’nin lalelerle, çınar ve kavak ağaçlarıyla örtülü alanı, yapay çavlanların bulunduğu Çağlayan yöresine kadar uzanmaktaydı. En parlak devri III. Ahmed zamanı olan mesire yerinde bu dönemde Sadabad Kasrı, Çağlayan Köşkü, tmrahor Köşkü, Kâğıthane Köşkü, Koşu Köşkü, Çadır Köşkü gibi çok değerli eserler, kasırlar yapılmıştı.

    Yoğun bir doğa kirlenmesiyle yok olan eski Kâğıthane Mesiresi, bugün tam bir harabedir. Yöredeki yapıtların çoğu II. Dünya Savaşı sırasında askeri tesislerin yapılabilmesi için yıkılmış, kalanı ise bakımsızlıktan çürümeye terk edilmiştir.

    Eski özelliklerini yitirmekle birlikte, varlığını sürdüren ünlü Piyerloti Kahvesi de bu yörededir.

    Eyüp sırtlarından Halic’e uzanan zengin bir manzaraya sahip bu tepe, Osmanlı Dönemi’nin son zamanlarıyla Cumhuriyet’in ilk yıllarında çok sık gidilen bir dinlence merkeziydi. Adını bir Fransız yazarından alan, bir zamanlar sanatçıların toplantı yeri olan bu tarihi şark kahvesi, bugün pis bir ortamda özelliklerinin tümünü yitirmiş durumdadır.

    Sarayburnu Çevresi: Doğal zenginlikler açısından İstanbul’un bir başka ilginç noktası da Sarayburnu Yarımadası’dır. Yörenin önemi asıl olarak Topkapı Sarayı’nın varlığından kaynaklanmaktadır. Kıyıdan başlayan alçak bir tepenin üstündeki Topkapı Sarayı ve bahçesi ile sarayın eski bahçesi olan, şimdiki Gülhane Parkı’mn bulunduğu Sarayburnu’nda, belediye tarafindan park olarak düzenlenmiş bir açık alan da vardır. Marmara Denizi’ni ve Boğaz’m girişini gören bu alan kent içinde az rastlanan açık yerlerdendir. Gülhane Parkı ise gerek tesisleriyle gerekse yeşil alanlarıyla İstanbulluların en çok kullandıkları dinlence yerlerinden biri durumundadır.

    Topkapı’nın Batısındaki Mesire Yerleri: İl alanı içinde Topkapı yöresini ve buradan başlayarak ilin batı sınırına kadar olan alanı kapsayan bu bölgede çok sayıda mesire yeri bulunmamaktadır. İstanbul’un bugün artık var olmayan bir başka tarihi mesiresi olan Çırpıcı Çayırı bu alan içinde kalmaktadır. Bugünkü Topkapı yöresinin sanayi alanları, eskiden Hıdrellez’in ilk haftalarından başlayarak akın akın İstanbulluların geldikleri yemyeşil bir alandı. İçinden iyi nitelikli artezyen suları da kaynayan bu tarihi mesirede çeşmeler, köprüler bulunmaktaydı. Kâğıthane denli önemli olan bu mesire bugün tamamen yok olmuş durumdadır.

    Daha batıda Yeşilyurt, Yeşilköy ve Florya yöresi, daha çok kent kullanımı altında olmasına karşın planlı bir gelişmeyle kurulduğundan, kentin diğer yörelerine göre daha çok nefes alma olanağı sağlayan yerleşimlerdir. Çevredeki küçük parklar, yeşil alanlar, kıyı kahveleri, yöre halkına hizmet edebilir kapasitede gezinti yerleri oluşturmaktadır.

    Bunlar arasında Florya yöresinin özel bir yeri vardır. Çok nitelikli bir plaja sahip olan bu merkez (Bak. Plajlar), yeşil alanlarıyla bir mesire yeri görevi de görmektedir. Taksim’den otobüs, SirkeciMen elektrikli tren gibi araçlarla kolayca ulaşılabilen Florya’da, At at ürk’ün emriyle kurulmuş Atatürk Ormanı bulunmaktadır. 230 ha alana yayılan çam ormanı, İstanbul’un önemli ko-rularındandır. Koru içindeki köşkler, parklar ve bahçeler mesirenin değerini artırmaktadır.

    Florya’nın batısında Büyük ve Küçük Çekmece arasında yer alan Haramidere Vadisi de İstanbuUular’m değerlendirdiği mesire yerleri arasındadır.



    İstanbul - Konu başlığı - İstanbulun doğal güzellikleri İstanbulun gezilecek yerleri İstanbul'un doğal güzelliği İstanbulun tarihi mekanları İSTANBUL MESİRE YERLERİ: istanbul, doğal yapısının zenginliğiyle, yararlanmak isteyenlere çeşitli olanakları

    hangisi kuru meyvelerden yapılan bir tatlıdır hoşaf komposto

    hangisi kuru meyvelerden yapılan bir tatlıdır hoşaf komposto


    Taze meyve ile yapılana komposto, kuru meyve ile yapılana da hoşaf denir sanırım.
    hoşaf nasıl yapılır,komposto nasıl yapılır,kuru meyve

    hangi bölgemiz kapladığı alana göre daha büyüktür Akdeniz doğu anadolu ege

    hangi bölgemiz kapladığı alana göre daha büyüktür Akdeniz doğu anadolu ege,hangi bölgemiz alan olarak daha büyüktür,hangi bölgemiz daha büyüktür,hangi bölge daha büyüktür


    Akdeniz Bölgesi
    Doğu Anadolu Bölgesi (doğru cevap)
    Ege Bölgesi


    BÖLGELERİMİZ
    Doğal, beşeri ve ekonomik özellikler yönünden sınırları içinde benzer özellikler gösteren ve diğer yerlerden ayrılan geniş alanlara bölge denir Türkiye 7 coğrafi bölgeye ayrılmıştır
    Kapladığı Alanlara Göre Bölgelerimizin Sıralanışı:
    1Doğu Anadolu Bölgesi (%21)
    2İç Anadolu Bölgesi (%20) 3Karadeniz Bölgesi (%18) 4Akdeniz Bölgesi (%15)
    5Ege Bölgesi (%10) 6Marmara Bölgesi (%8,5) 7Güneydoğu Bölgesi (%75)

    Bediüzzaman'ın idam öncesinde secde anı

    Bu Konuyla İlgili Etiketler: ayağa kalkmayışı, Bediüzzaman Saidi Nursi, Bediüzzaman Saidi Nursi hangi savaşlara katıldı, Bediüzzaman Saidi Nursi hangi savaşlarda savaştı, Bediüzzaman Saidi Nursi nasıl esir düştü, Bediüzzaman Saidi Nursi nasıl idama mahkum edildi, Bediüzzaman Saidi Nursinin ölüme mahkum edilmesi, Bediüzzaman Saidi Nursinin rus komutana cevabı, Bediüzzaman Saidi Nursinin secdedeki resmi, Bediüzzaman Saidi Nursinin son resimleri, risaleler, rus savaşı, üstad Bediüzzaman Saidi Nursi

    Rus Orduları Başkumandanı Nikola Nikoloviç karşısında ayağa kalkmayan esir Said Nursi, idama mahkum edilir. Nursi son arzusu olarak namaz kılmak ister. O namaz kılma anının fotoğrafı Rus devlet arşivinde ortaya çıktı.

    Bediüzzaman Said Nursi 1. Dünya Savaşı yıllarında doğu cephesinde gönüllü alay komutanı olarak hizmet eder. Savaş esnasında yaralanıp 2,5 yıl Rusya'da esir kalır. Kosturma'daki esaret günlerinde bir gün Rus Orduları Başkumandanı Nikola Nikoloviç kampa gelir. Bediüzzaman ayağa kalmaz. Bunun üzerine idam cezasına çarptırılır. Bediüzzaman son arzu olarak namaz kılmak ister. Rus komutan ve askerlerin şaşkın bakışları arasında namaz kılar. İşte tam o anda bu fotoğraf çekilir.

    Fotoğraf, Kosturmalı bir Nur Talebesi tarafından Rus devlet arşivinden çıkarılıp Bediüzzaman Said Nursi’nin talebesi Abdullah Yeğin'e ulaştırıldı. Fotoğrafı inceleyen Abdullah Yeğin, secdedeki kişinin Bediüzzaman olduğunu söyledi.

    Fotoğrafın Risale Haber’de yayınlanmasını da isteyen Abdullah Yeğin, “Kat’i kanaatim var ki bu fotoğrafta namaz kılan Bediüzzaman Said Nursi’dir. Üstad Hazretlerine çok benziyor. Silahlı askerler de Rus askerleridir. Bunu yayınlayabilirsin, yayınlamakta hiçbir mahzur yoktur” dedi.

    Yine Bediüzzaman’ın avukatlarından Gültekin Sarıgül de Risale Haber’e yaptığı açıklamada fotoğrafı incelediğini ve söz konusu kişinin Said Nursi olduğunu söyledi.

    FOTOĞRAFA YANSIYAN OLAY BEDİÜZZAMAN’IN TARİHÇE-İ HAYAT KİTABINDA ŞU ŞEKİLDE GEÇMEKTEDİR:
    Bir gün Rus Başkumandanı esirleri teftişe gelir. Teftiş esnasında, Bediüzzaman kumandana selâm vermez ve yerinden kalkmaz. Kumandan kızar, belki tanımamıştır diyerek tekrar önünden geçtiği zaman yine yerinden kalkmayınca, kumandan tercüman vasıtasiyle der:

    – Beni herhalde tanımadılar?

    Bediüzzaman:

    – Tanıyorum, Nikola Nikolaviç'tir.

    Kumandan:

    – Şu halde Rus ordusuna, dolayısiyle Rus Çarına hakaret ediyorlar.

    Bediüzzaman:

    – Hakaret etmedim. Ben bir Müslüman âlimiyim. İmanlı bir kimse, Cenab-ı Hakkı tanımayan bir adamdan üstündür. Binaenaleyh, ben sana kıyam etmem, der.

    Bunun üzerine Bediüzzaman divan-ı harbe verilir. Birkaç zabit arkadaşı, hemen özür dileyerek vahîm neticenin önlenmesine çalışmasını istirham ederler.

    Fakat Bediüzzaman:

    – Bunların idam kararı, benim ebedî âleme seyahat etmem için bir pasaport hükmündedir, deyip kemal-i izzet ve şecaatle hiç ehemmiyet vermez.

    Nihayet idamına karar verilir. Hüküm infaz edileceği vakit, namaz kılmak için müsaade ister; vazife-i diniyesini ifadan sonra, atılacak kurşunlara göğsünü gereceğini beyan eder. Tam bu esnada, namazını eda ederken, Rus kumandanı gelerek, Bediüzzaman'dan özür dileyip:

    – O hareketinizin, mukaddesatınıza olan bağlılıktan ileri geldiğine kanaat getirdim, rica ederim, beni affediniz Diyerek verilen idam hükmünü geri aldırır. (Tarihçe-i Hayat sayfa 114)

    BEDİÜZZAMAN’LA BERABER ESİR KAMPINDA BULUNAN ALİŞAN SOYLU HADİSEYİ OĞLU GÜLCEMAL SOYLU’YA ŞU ŞEKİLDE ANLATMIŞTIR:
    Babam Alişan Ağa, Bediüzzaman’ın, Kosturma esir kampını teftişe gelen Rus Başkumandanı Nikola’ya ayağa kalkmama hadisesinde oradaymış, her şeyi bizzat görmüş. Bize ağlayarak şunları anlatırdı:

    “Çok esir vardı kampta. Bir gün bir komutan geldi… Ama biz kim olduğunu bilmiyoruz… “Dikkat!” diye bir komut verildi; herkes, hepimiz ayağa kalktık... Bir tek kişi hariç… Bediüzzaman... Sonradan kim olduğunu öğrendiğimiz Rus Başkumandan Nikola bunu gördü. Hemen bir tercüman çağırtıp, ‘niçin ayağa kalkmadığını’ sordu. Bediüzzaman, “Tazim Allah’a olur” diye cevap verince; Nikola, kurşuna dizilmesini emretti. O’na ölüm emri verdiği zaman biz çok korktuk. Ölüm mangası da hemen hazırlandı. Sonra namaz için izin istedi Bediüzzaman. Namazını kıldı ve hemen çabuk çabuk geldi. Komutan: “İdam olunacağı zaman ağırdan alınır, sen çabuk geliyorsun?” diye sordu tercümanla. Bediüzzaman umursamaz bir tavırla: “Rabbime kavuşmak için çabuk geliyorum” dedi. Bu ihlas, komutanı çok etkiledi ve insafa getirdi… İdamı kaldırdı ve özür diledi.”

    Babam, Kosturma esir kampında 2,5 sene Üstadla beraber kalıyor. (Ömer Özcan Ağabeyler Anlatıyor-3 sayfa 95)
    RisaleHaber

    normal bir sigortalının genel sağlık sigortasından faydalanmak için en az kaç gün prim ödemesi gerekir 1 30 60

    normal bir sigortalının genel sağlık sigortasından faydalanmak için en az kaç gün prim ödemesi gerekir 1 30 60

    30 gün ödemesi gerekir

    Aşiyan ne demektir Aşk tepesi ağaçlı yol kuş yuvası

    Aşk tepesi ağaçlı yol kuş yuvası

    Kuş yuvası demektir.

    Sütle yoğurdu yayıkta beraber çalkalarsak ne olur

    sütle yoğurdu yayıkta beraber çalkalarsak ne olur

    Ayran ve tereyağı oluşur.

    Hani'de Jandarma ve emniyete pkk saldırısı

    Hani'de Jandarma ve emniyete pkk saldırısı,Hani'de Jandarma ve emniyete saldırı! en son haber, Hani'de Jandarma ve emniyete saldırı! haber, Hani'de Jandarma ve emniyete saldırı! haberi, Hani'de Jandarma ve emniyete saldırı! haberleri, Hani'de Jandarma ve emniyete saldırı! sondakika
    Diyarbakır'ın Hani İlçesi'nde bir grup PKK'lı terörist İlçe Jandarma Komutanlığı ile İlçe Emniyet Müdürlüğü'ne roketatar ve uzun namlulu silahlarla saldırı düzenledi.
    Diyarbakır'ın Hani ilçesi emniyet müdürlüğü binasına ve Jandarma Komutanlığı'na roket ve uzun namlulu silahlarla saldırı düzenlendi. Saldırı sebebiyle emniyet müdürlüğünün ikinci katında yangın çıktı.

    Olayda ölen olmadığı, bölgede çatışmaların sürdüğü belirtiliyor.

    Ayrıntılar geliyor..

    22 Mart 2011 Salı

    9.sınıf fizik ders kitabı cevapları

    9.sınıf fizik ders kitabı cevapları,9 sınıf fizik kitabı cevapları, fizik kitabı cevapları 9 sınıf, 9 sınıf fizik kitabı sayfa 120, 9 sınıf fizik kitabı cevapları sayfa 120, 9 SINIF FİZİK DERS KİTABI CEVAPLARI, 9 sınıf fizik kitabı sayfa 120 cevapları, 9 sınıf fizik sayfa 120, 9 sınıf fizik kitabı cevapları 120, fizik 9 sınıf kitabı cevapları, 9 sınıf fizik kitabı cevapları 2011

    1.v= π.r kare. h
    v=3.10′un karesi.50
    =3.500
    =1500
    a küp=axaxa
    =10.10.10
    =1000 cm küp
    1500:1000:15
    2- 0,8×100=80
    1,2×200
    =240
    240+80=320
    3-a küp=8.8.8=512
    a kare.h/3
    8 ‘in karesi.9/9
    =64.3=192
    512+192:704
    4-V=a.b.c
    2.5.10
    V=100
    200/100=2
    5-450.30:1350

    117 sayfa
    kimyasal değişimler
    sütün ekşimesi,peynirin küflenmesi
    hamurun mayalnaması
    meyvenin çürümesi
    denmirin paslanması
    doğal gazın yanması,
    fotosentez
    radyoaktif bozunma diğerleri fizek***l değişim
    2.soruların cevaplaru
    1.fiziksel
    2.kımyasal
    3.madde
    4.sıvı


    1)

    Parlak :

    A - D - E
    F - -

    Az parLak :

    B-C-
    - -

    2) D = E = F > A = B = C


    3)
    D => Zorunluluktan
    D => Zorunluluktan
    Y => İhtiyaçtan
    D =>Zorunluluktan



    4)
    rüzgar gülü ..... ampüL
    sıcaklık farkı ..... potansiyel fark
    rüzgar ..... akım şiddeti
    atmosfer ..... iletken



    5)

    1=10
    2=5
    3=15
    4=10
    5=5
    6=10
    7=5
    8=0



    6)


    Sapar veya sapmaz : sapmaz nedeni : telden akım geçmediği için
    Sapar veya sapmaz : sapar nedeni : Telden akım geçtiği için
    Sapar veya sapmaz : sapmaz nedeni : telde akım geçmediği için
    Sapar veya sapmaz : sapar nedeni : Telden akım geçtiği için



    B

    1)Akım
    2)Gerilim
    3)Volt
    4)Potalsiyel farkı
    5)Amper
    6)Direnç
    7)Azalır
    8)Manyetik
    9)Artar
    10)Mıknatıs




    C)


    1) D
    2) Y
    3) D
    4) Y
    5) Y
    6) D
    7)Y
    8) Y




    E.

    1) E
    2) B
    3) D
    4) C
    5) A
    6) A
    7) C
    8) D
    9) C
    10) B
    11) D
    12) C



    5.ünitenin klasik soruları.....


     1.hayır.çünkü anahtarlar açıktır.
    2.seri bağlanır
    3.paralel bağlanır.çünkü voltmetrenin iç direncinin büyük olması ve akım geçirmemesi.
    4.küçük dirençlerde akım daha fazla olduğu için
    5.moleküller birbirine yakın olduğu için.
    6.paralel bağlı olduğu için
    7.kesit büyük olursa direnç küçük olur direnç küçük olursa akım daha fazla geçer.
    8.özdeş olduğu için hepsinin üzerinden aynı akım geçer.





    6.ünitenin klasik soruları....
    1.katılarda ve derin ortamlarda daha hızlı ilerler.
    2.mekanik ve elektromanyetik
    3.birbirine ters orantılıdır.
    4.dalga boyuyla frekansı çarparız.
    5.titreşim olmadığı için
    6.dalga boyu artar ama frekans değişmez.
    7.hayır
    8.titreşimle
    9.radyo dalgaları elektro manyetik deprem dalgaları mekanik dalgalardır.elektro manyetik dalgalar ışık hızıyla mekanik dalgalar ise havave diğer ortamlar aracılığıyla yayılır.ikiside dalga boyu,hız ve frekansa sahiptir



    A. 1. soruyu yapmadım.

    2. soru: Statik sürtünme; cismi harekete geçirmek için ilk uygulanması gereken kuvvete ters yöndeeki kuvvettir. Statik sürtünme, kinetik sürtünmeden daha büyüktür. cisme etki eden bu statik sürtünmeyi yenersek cismi ondan sonra daha az enerji harcayarak hareket ettirebiliriz( hareketine devam ettirebiliriz).

    3. soru: tek kişi ipi bırakırsa diğer 3 kişi düşer bu eylemsizlik yasasına girer.

    4. soru: Aynı süratle geri döner. Araçların lastik çapı sürat göstergesine etki etmez.

    5. soru: hız sabit olduğundan ivme yoktur.

    6. soru: yapmadım.

    7. soru: 1. çıkış
    8. 9. 10. 11. 12. soruların cevapları kitabın arka bölümünde mevcut.
    B,C,D,E bölümünün cevaplarıda aynı şekilde kitabın cevap anahtarı bölümünde mevcut.

    D. bölümünden 1. soru: x'in karesi=3'ün karesi+4'ün karesi
    x'in karesi=9+16=25 ise x=5 olur.

    E bölümünden birkaç soruyu şöyle açıklayayım;
    3. soru: 10.2=20
    5.2=10
    15.2=30
    10+20+30=60
    60/6=10 (60=toplam yol 6= toplam süre)

    5. soru: K-> 7 kare
    L-> 9 kare
    K/L=7/9

    8. soru: (240+x)=10t
    240+2t=10t
    240=8t
    t=30saniye
    240+60=300

    3. ünite soruları
    1. soru
    sütün ekşimesi = kmysl dğşm
    reçelin şekerlenmesi =fzksl dğşm
    peynirin küflenmesi =kmysl dğşm
    hamurum mayalanması =kmysl dğşm
    meyvenin çürümesi = kmysl dğşm
    kağıdın parçalara ayrılması =fzksl dğşm
    buzun erimesi = fzksl dğşm
    camın kırıl ması =fzksel
    yağın donması = fzksl
    demirin paslanması = kmysl
    naftalinin süblümleşmesi = fzksl
    doğal gazın yanması = kmysl
    şekerin suda çözünmesi =fzksl
    fotosentez = kmysl
    gökkuşağı oluşması = fzksl
    radyoaktf bozunma = kmysl