Aramalar: eski uygarlıkların kullandıkları sayılar, uygarlıkların kullandıkları sayı sistemleri, eski sayılar, eski uygarlıkların kullandığı sayılar, eski uygarlıkların kullandıkları sayı sistemleri, eski uygarlıkların kullandıkları sayılar vikipedi, eski uygarlıkların kullandıkları sayılar ve sistemler, eskı uygarlıkların sayma sistemleri, uygarlık ve sayılar, eski uygarlıkların kullandıkları sayı ve sistemleri
Eski Uygarlıklarlar İlkçağdan itibaren rakamları kullanma gereği duymuşlardır. Rakamlar ve sayılae için için kil tabletler üzerine çizikler yaparak, veya kesilmiş ağaç dalına çentikler yapmışlardır. İlkçağda kullanılan bu çentik ve çizikler sayıların gelişmesinde nemli rol oynamıştır.İlk ilkel insanlar, sayıları ifade etmek için de için, değişik ses ve kelimeler de kullanmışlardır. Bugün sayıları belirten standart hale gelmiş sembol (şekil) ve sözcükler vardır. Günümüzde; sayılar, hem 1, 2, 3 gibi sembollerle ve hem de yazı ile bir, iki, üç, gibi yazabiliyoruz. Fakat bilinen eski sayma sistemlerinden biri, Eski Mısırlıların kullandıklarıdır. Eski Mısırlıların kullandıkları resim yazısının (hiyeroglif) başlangıç tarihi, M.Ö. 3300 yılına kadar geri gider. Eski Mısırlılara ait sayma sistemi, ilkçağ mağara, insanının önceleri kullandığı sayma sisteminin gelişmiş şeklidir.
Eski Mısır aritmetiği hakkındaki bilgilerimiz, papirüs tomarlarından elde edilmektedir. Bugün bu papirüsler; bilim tarihinde, M.Ö. 1900-1800 yılları için adlandırılan, Kahun ve Berlin papirüsleri ile, M.Ö. 1700 ile 1600 yılları için adlandırılan Hiksoslar Devrinden M.Ö. 1788-1580 kalma Rhind ve Moskova matematik papirüsleridir. Mısır matematiği hakkındaki diğer kaynaklar, birkaç parşömen tomarı ile kil ve tahta tabletlere dayanmaktadır.
Eski Mısır’da rakam ve sayılar bazı sembollerin (şekillerin) yan yana gelmesiyle ortaya çıkıyordu. Bütün rakamlar, 7 değişik şeklin bir araya gelmesiyle ve yazım biçimi de, sağdan sola doğru ifade ediliyordu
Bugün Kullanılan sembollerle ifade
Sayıları da, bu sembollerle göstererek bir sayı sistemi geliştirmişlerdir. Eski Mısırlıların, 1 den 1.000.000 a kadar olan sayıları göstermek ve yazmak için kullandıkları semboller (şekiller) yukarıda gösterilmiştir.
Tablonun incelenmesinden anlaşılacağı gibi, 9 sayısını ifade etmek için, 9 ayrı şekil, 90 sayısını ifade edebilmek için, 9 adet başka bir şekil; 99 için 18 aynı şekil, 999 sayısı için ise, 27 ayrı şekil (sembol) kullanmak gerekli olmaktadır.
Eski Mısırlılar; bu sembolleri, gerektiğinde tahta, ağaç ve taş üzerine de oymuşlardır. Bu rakamları bir kaç kez kullanarak, istenilen sayıları göstermişlerdir. Bu sistemde; gruplamalar onarlık yapıldığından, sistem onluk sistemdir.
Eski Mısır sistemi, aşağıdaki belirtilen özelliklerinden dolayı, mağara insanının kullandığı sistemin geliştirilmiş şekli idi:
a) Bir kümede bulunan şeylerin toplam sayısı, sadece bir tek sembolle belirtilmiştir. Örneğin: 10 sayısının bir topuk kemiği sembolü ile belirtilmesi gibi.
b) Diğer sayıları göstermek için, aynı semboller tekrarlanmıştır.
c) Bu sistemde 10 luk gruplar esas alınmıştır. On düşey çizgi, bir topuk kemiği sembolünü, on topuk kemiği sembolü de, bir çengel sembolüne eş değerdir. Bu şekilde devam eder. Konu hakkında bir fikir vermesi bakımından aşağıdaki tabloda on tabanlı sayıların, eski Mısır sayma düzeninde nasıl yapıldığı gösterilmiştir.Eski Mısırlılar sıfır kavramını da bilmiyorlardı ve sıfırı gösterecek bir işaret (sembol) kullanmamışlardı. Fakat sayıları, çarpma ve çıkarma tablolarına, ehramların yapılış tarihlerinden itibaren sahip bulunuyorlardı.
Mezopotamyalılarda rakamlar, çivi yazısında görülen çivi yada oduncu kamasına benzeyen şekillerden ibarettir.
Bu işaretlerin (sembollerin) uygun biçimde, yan yana veya büyük sayıları gösterebilmek için toplu olarak veya tekrarlayarak grup halinde yazmak suretiyle 60′a kadar sayıları ifade edebiliyorlardı.
Bu tür yazım şeklinde, 0.1 ve 0.01 ile 0.001 gibi rakamların arasındaki farkı anlamak bir hayli güçtü. Bunu anlayabilmek için; metin, konu ve karine yardımıyla sonuç çıkarma yollarına gidilirdi.
Mezopotamyalılar da, sıfır sembolünü kullanmamışlardır. Ancak astronomilerinde bu maksatla, özel bir sembol kullandıkları anlaşılmaktadır.
Roma rakamlarına dayalı, Roma sayma düzenine göre, toplama ve çıkarma işlemlerinin yapılmasında, bazı temel özellik ve sınırlamalar vardır. Bunları özetlersek :
A -Toplama İşlemindeki Özellik ve Sınırlamalar
a) Yanyana yazılan ve aynı sembolü gösteren, iki ya da üç temel rakam birbiriyle toplanarak, toplama karşı gelen sayı elde edilir .
Örnek :
I I I = 1 + 1 + 1 = 3
X X = 10 + 10 = 20
Uyarı : Bu rakamların yazılışları ile ilgili önemli özellik : I, X, C sembolleri yanyana, 3′ten fazla; V, L, D, M sembolleri de, 1′den fazla yazılamaz.
b) Büyük rakamların sağına yazılan küçük rakamlar, kendisi ile toplanarak toplama karşı gelen sayı elde edlir.
Örnek :
XV = 10 + 5 = 15
DLXI = 500 + 50 + 10 + 1 = 561
C) Küçük değerleri gösteren semboller (rakamlar), büyük değerleri gösteren sembollerin sağına yağıldığında, bu değerler toplanarak toplama karşı kelen sayı elde edilir.
Örnek :
MDCLXVI = 1000 + 500 + 100 + 50 + 10 + 5 + 1 = 1666
DLXI = 500 + 50 + 10 + 1 = 561
B -Çıkarma İşleminde Özellik ve Sınırlamalar
a) 5 ile başlayan V, L, D sembolleri, çıkarma amacı ile, kendinden büyük değer belirten sembollerin soluna yazılmaz.
b) Bir sayı, ancak aşağıdaki durumlarda çıkarılabilir.
I sadece V ve X den çıkarılabilir.
X sadece L ve C den çıkarılabilir.
C sadece D ve M den çıkarılabilir.
c) Küçük değerli semboller, büyük değerli sembollerin, soluna yazıldığında, büyük değerden küçüğü çıkarılır, bu fark sayıyı verir
Örnek :
IX = 10 -1 = 9
XL = 50 -10 = 40
d) İki büyük değerli sembol (rakam) arasına yazılan küçük değerli sembol, sağındakinden çıkarılmak suretiyle, sonuca denk gelen sayı elde edilir.
Örnek :
CXL = 140
LIX = 59
d) Roma sembollerinin değer bir özelliği de, binleri göstermek için sembolün üzerine bir yatay çizgi, milyonları göstermek için de; ilgili sembolün üzerine iki yatay çizgi çizilerek ifade edilir.
Görülüyor ki; Roma sayma düzeni, sadece toplama ve çıkarma işlemine dayanmaktadır. Sıfır ve basamak sistemi (kavramı) yoktur. Bu nedenle, aritmetik işlem yapmaya uygun değildir. Şöyle ki : Roma’da Forum Meydanı’ndaki süslü hitabet kürsüsünün “Columna Restrata” sütünunda 2.200.000 sayısını belirtmek için yirmi iki adet “yüz bin” i gösteren sembol (sayı işareti) oyulmuştur.
Roma rakamları bu özellikleri dolayısıyla; bugün matematik işlemleri yapmak amacıyla kullanılmamaktadır. Ancak, çok sınırlı olan, bazı özel gösterimler için kullanılmaktadır.
ESKİ UYGARLIKLARIN MATEMATİKLERİ
Doğu Matematiği
Doğu matematiği uygulamalı bilim kökenliydi .Takvimin hesaplanması tarımsal üretim ve bayındırlıkla ilgili işlerin örgütlenmesi vergilerin toplanması uygulamalı aritmetik ve ölçme sorunlarına öncelikle ağırlık verilmesini gerektirdi .Bununla birlikte yüzyıllar boyunca özel bir zanaat olarak gelişen bilim yalnızca uygulamaya yönelik değildi ; sırlar öğretilirken soyutlamaya yönelik eğilimler de ortaya çıktı .Aritmetiğin cebire dönüşmesi yalnızca daha pratik hesaplamalar sağladığı için olmadı ; bu aynı zamanda yazıcı okullarında öğretilen bir bilimin doğal bir gelişimiydi .Aynı nedenlerle ölçme ile ilgili bilgiler kuramsal geometrinin başlangıcını oluşturdu .
Mısır Matematiği
Mısır matematiğine ilişkin bilgilerimizin çoğu iki kaynağa dayanır .Bunlar 85 problemi içeren Rhind Papirüsü ve bundan belki de 200 yıl öncesine ait olan ve 25 problemi kapsayan Moscow Papürüsüdür .Bu elyazmaları düzenlenirken içerdikleri problemler zaten eskiden beri biliniyordu ; ama yakın dönemden hatta Roma döneminden kalma az sayıdaki papirüsteki yöntemler de bundan farklı değildi .Kullandıkları matematik onlu sayı sistemine dayanıyordu ve 10dan büyük her 10lu birim için özel simgeler kullanılıyordu .Bu tür sistemleri Roma rakamlarından biliyoruz : MDCCCLXXVII = 1878 .Bu sistemi kullanan Mısırlılar çarpmayı ardışık toplamalara indirgeyen toplama ağırlıklı bir aritmetik geliştirdi .Örneğin bir sayıyı 13 ile çarpmak için onu önce 4 ve 8le çarpıyorlardı daha sonra çıkan sonucu sayının kendisine ekliyorlardı .Bu işlemi yaparak inceleyelim :
Normal çarpma işlemi :3´13=39
Mısırlıların kullandığı yöntem :
3´4 =12
3´8 =24
24+12 =36
36+3 =39
Görüldüğü gibi sonuç aynı .Mısır matematiğinin en önemli yönü kesirlerle yapılan hesaplamalardır .Bütün kesirler payı bir olan birim kesirlerin toplamı olarak yazılırdı .
Bazı problemlerin teorik yanları ağır basıyordu .Örneğin 100 somun ekmeği 5 kişi arasında her birine düşen pay aritmetik olarak artarak ve en büyük 3 payın toplamının yedide biri en küçük iki payın toplamına eşit olacak biçimde bölüştürülmesi problemi böyleydi .7 evin her birinin 7 kedisi her kedinin kovaladığı 7 farenin olduğu problem geometrik olarak artan bir serinin toplamının formülünü bildiklerini gösteriyordu .
Böyle problemler için yazılmış şiirler şarkılar bile vardır .Şu şiiri anımsayalım :
St. Ivese giderken
7 karısı olan bir adamla karşılaştım
Her karısının yedi sepeti
Her sepetin yedi kedisi
Her kedinin yedi yavrusu vardı
Her yavrununda yedi çıngırağı vardı
Yavrular kediler sepetler kadınlar ve çıngıraklar
Kaç tanesi St. Ivese gidiyordu ?
Mezopotamya Matematiği
Mezopotamya matematiği Mısır matematiğinin hiçbir dönemde ulaşamadığı bir düzeye erişti .Burada yüzyıllar içinde bile ilerlemeyi fark edebiliriz .M.Ö 2100deki en eski metinlerde bile gelişmiş hesap izleri bulunur .Bu metinlerde 10lu sistemin üzerine 60lı sistemin eklendiği çarpım tabloları bulunmaktaydı .1 60 3600 ; hatta 60 üstü ve 60 üstü 2yi gösteren çiviyazısı simgeler kullanılmıştı .Ama bu onların matematiğinin tipik özelliği değildi .Mısırlılar daha büyük her sayıyı yeni bir simge ile gösterirken Sümerliler aynı simgeyi kullanıp değerini bulunduğu yere göre belirliyorlardı .
Ayrıca 60lı sayı sistemi insanlığın kalıcı bir kazanımı oldu .Günümüzde kullandığımız saatin 60 dakika ve 3600 saniyeye bölünmesinin de dairenin 360 dereceye her derecenin 60 dakikaya her dakikanın da 60 saniyeye bölünmesinin kökeni de Sümerlilere kadar uzanır .Birim olarak 10 yerine 60ın alınmasının sebebi ölçme sistemlerini birleştirmek olabileceği gibi 60ın birçok böleninin olması da nedenlerden biri olabilir .
MISIR HİYEROGLİFLERİ
Eğer yazılarınızı eski Mısır hiyeroglifleriyle yazarsanız çoğu kişi bunları okumaya çalışmaktan vazgeçecektir .
Eski Mısır Hiyerogliflerinden Mısır rakamlarını öğrenmek çok kolaydır ; çünkü hepsinin bir görsel anlamı vardır .Büyük bir olasılıkla yazı yazmaya başlamadan once Mısırlılar sayı saymak için parmaklarını kullanıyorlardı .Başka birinin okuması için sayı düzenlemeleri gerektiğinde de yine büyük bir olasılıkla yan yana sıralanmış yapraklar ip parçaları ve çiçekler bırakıyorlardı .Neden mi böyle düşünüyoruz ? Çünkü daha sonradan hiyeroglif yazı sistemini geliştirdiklerinde yaprak ip parçaları çiçek ve hatta yılan ve iribaşlar kullanmışlar
31 Aralık 2012 Pazartesi
30 Aralık 2012 Pazar
Hz Muhammed’in danişma (istişare) ya verdiği önemle ilgili bir söz
Peygamberimiz, önemli bir karar vermeden önce mutlaka etrafındaki insanların düşüncelerini öğrenir, kendisine bir öneri teklif edildiğinde bunu dikkate alırdı. Bedir Savaşında ashaptan Hubab isimli zat, Müslümanların mevzilendiği yeri beğenmemişti. Resûlullâh’a (s.a.v.) gelerek:
“–Ey Allah’ın elçisi, buraya Allah’ın emriyle mi indin yoksa bir savaş taktiğiyle mi?” diye sordu. Peygamberimiz:
“–Savaş taktiğiyle” deyince, Hubab:
“–Ey Allah’ın elçisi, Bedir köyünün en sonundaki
uyu etrafında mevzi alalım. Böylece putperestleri susuz bırakmış oluruz.” dedi. Peygamberimiz onun bu teklifini beğendi ve hemen harekete geçtiler.
Savaş olup Müslümanlar büyük bir zafer kazandıktan sonra elde edilen esirlerin ne yapılacağı konusunda Peygamberimiz ashabıyla yine istişâre etti. Putperestlerin kendilerine yaptıklarını affedemeyen bazı kızgın kimseler, hepsinin öldürülmelerini önerdi. Peygamberimiz bunu beğenmedi. Affedici olanlar:
“–Ey Allah’ın elçisi! Bunlar bizim ne de olsa akrabalarımız, serbest bırakalım” dediler. Peygamberimiz bunu da beğenmedi. Öyle ya, yaptıklarının bir bedeli olmalıydı. Diğer fikirler de dinlendi, sonunda Peygamberimiz şöyle karar verdi: Müşriklerden okuma yazma bilenlerin her biri on kişiye okuma yazma öğretirse serbest bırakılacaktı. Okuma yazma bilmeyen müşrikler ise fidye (tazminat) vereceklerdi. Bu güzel kararla pek çok Müslüman okuma yazma öğrenmiştir.
Peygamberimiz istişâre etmenin önemini şöyle vurgulamıştır:
“İstihâre eden ümitsizliğe düşmez, İstişâre eden pişman olmaz, iktisatlı davranan aç kalmaz.”
Yüce Allah Peygamberimizin ve Müslümanların, ortak meselelerini danışarak, istişâre ederek çözmelerini övmüş, şöyle buyurmuştur:
“(Onlar öyle iman edenlerdir ki bütün ortak meselelerini) aralarında danışma ile karara bağlarlar.” (Şûra, 38)
Devlet yönetiminde, uzman olanların görüşlerinin alınması, verilecek karardan etkilenecek olan insanlardan görüş alınması, işlerin sağlıklı bir şekilde yürütülebilmesi açısından önemlidir.
“–Ey Allah’ın elçisi, buraya Allah’ın emriyle mi indin yoksa bir savaş taktiğiyle mi?” diye sordu. Peygamberimiz:
“–Savaş taktiğiyle” deyince, Hubab:
“–Ey Allah’ın elçisi, Bedir köyünün en sonundaki
uyu etrafında mevzi alalım. Böylece putperestleri susuz bırakmış oluruz.” dedi. Peygamberimiz onun bu teklifini beğendi ve hemen harekete geçtiler.
Savaş olup Müslümanlar büyük bir zafer kazandıktan sonra elde edilen esirlerin ne yapılacağı konusunda Peygamberimiz ashabıyla yine istişâre etti. Putperestlerin kendilerine yaptıklarını affedemeyen bazı kızgın kimseler, hepsinin öldürülmelerini önerdi. Peygamberimiz bunu beğenmedi. Affedici olanlar:
“–Ey Allah’ın elçisi! Bunlar bizim ne de olsa akrabalarımız, serbest bırakalım” dediler. Peygamberimiz bunu da beğenmedi. Öyle ya, yaptıklarının bir bedeli olmalıydı. Diğer fikirler de dinlendi, sonunda Peygamberimiz şöyle karar verdi: Müşriklerden okuma yazma bilenlerin her biri on kişiye okuma yazma öğretirse serbest bırakılacaktı. Okuma yazma bilmeyen müşrikler ise fidye (tazminat) vereceklerdi. Bu güzel kararla pek çok Müslüman okuma yazma öğrenmiştir.
Peygamberimiz istişâre etmenin önemini şöyle vurgulamıştır:
“İstihâre eden ümitsizliğe düşmez, İstişâre eden pişman olmaz, iktisatlı davranan aç kalmaz.”
Yüce Allah Peygamberimizin ve Müslümanların, ortak meselelerini danışarak, istişâre ederek çözmelerini övmüş, şöyle buyurmuştur:
“(Onlar öyle iman edenlerdir ki bütün ortak meselelerini) aralarında danışma ile karara bağlarlar.” (Şûra, 38)
Devlet yönetiminde, uzman olanların görüşlerinin alınması, verilecek karardan etkilenecek olan insanlardan görüş alınması, işlerin sağlıklı bir şekilde yürütülebilmesi açısından önemlidir.
Aramalar:
- hz muhammedin dayanışmaya verdiği önemle ilgili bir sözü
- hz muhammedin danışmaya verdiği önem ile ilgili sözler
- hz muhammedin danışmaya verdiği önemle ilgili bir sözü
- hz muhammedin istişareye verdiği önemle ilgili sözleri
- hz muhammedin danışmaya verdiği önem
- hz muhammedin danışma ile ilgili sözleri
- hz muhammedin istişare ile ilgili sözleri
- hz muhammedin danışmaya verdiği önemle ilgili söz
- hz muhammedin istişareye verdiği önemle ilgili bir sözü
- hz muhammedin dayanışmaya verdiği önemle ilgili sözleri
5. Sinif Fen Ve Teknoloji 1. Dönem 3. Yazılılar
5. Sınıf Fen Ve Teknoloji 1. Dönem 3. Yazılılar, 5. Sinif Fen ve Teknoloji 1. Dönem 3. Yazılı Soruları, 5. Sınıf Fen Ve Teknoloji 1. Dönem 3. Yazılılar indir. 5 adet yazılı
D) Boş kapta hava direnci yoktur.
5. Sınıflar Fen Ve Teknoloji Dersi I. Dönem III. Yazılı
Adı Soyadı:...................................................... No:...........
*Her soru 4 puandır.
BAŞARILAR
DOĞRU OLANLARA ( D ), YANLIŞ OLANLARA ( Y ) YAZINIZ.
1-Proteinler vücutta yapıcı – onarıcı olarak görev yaparlar. ( )
2- Isıtılan katı ve sıvılar genleşir, gazlar genleşmez.( )
3- Bir litre su 1000C de kaynarsa, 2 litre su 2000C de kaynar. ( )
4- Bayrağın dalgalanmasını sağlayan kuvvet, temas gerektirmeyen kuvvettir. ( )
5- Sürtünme kuvveti, her zaman hayatımızı kolaylaştırır. ( )
AŞAĞIDAKİ KELİMELERDEN EN UYGUN OLANLARI KULLANARAK, CÜMLELERDEKİ BOŞLUKLARI DOLDURUNUZ.
( akciğerlerimiz – kaynama – böbreklerimiz – donma – çeker – sürtünme – yerçekimi – hareket – iter )
6- Kanımızı süzerek, atık maddelerden arındıran organımız …………………... dir.
7- Saf maddelerin erime sıcaklıkları, ………………… sıcaklıklarına eşittir.
8- Havaya atılan her cisim, ……………….. etkisiyle yere düşer.
9- Sürtünme kuvvetini yenemediğimiz cisimleri ……………….. ettiremeyiz.
10- Mıknatısın aynı isimli kutupları birbirini ……………….. .
11- Yandaki düzenekte eşit kollu terazinin iki ucuna asılan şekildeki kovalar dengededir. Soldaki kovanın içinde su, sağdaki kovanın içinde taş bulunmaktadır. Düzenek, soba yanan bir odada 5 saat bekletildikten sonra;
I. Terazinin dengesi bozulmaz.
II. Sağ kovadaki maddenin miktarı azalır.
III. Soldaki kova yukarıya çıkar.
IV. Sağdaki kova yukarıya çıkar.
Yukarıdaki olaylardan hangisi gerçekleşir?
A) I B) II
C) III D) IV
13- Yukarıdaki mıknatıslardan, hangi konumdaki, ya da konumdakiler birbirini çeker?
A) yalnız I B) Ive II
C) yalnız II D) I ve III
14- Ocakta kaynamakta olan bir tencere su, kaynamaya başladığı anda sıcaklığı 100 0C olarak ölçülüyor.
Bu suyu, 1 saat daha kaynatmaya devam edersek aşağıdakilerden hangisi olur?
A) Suyun sıcaklığı artar.
B) Tenceredeki su miktarı değişmez.
C) Tenceredeki su miktarı artar.
D) Suyun sıcaklığı değişmez.
15- Aşağıda verilen kuvvetlerin temas gerektirip gerektirmediğini tabloda işaretleyiniz
Temas gerektiren kuvvet | Temas gerektirmeyen kuvvet | |
Hava direnci | ||
Yer çekimi kuvveti | ||
Sürtünme kuvveti | ||
Su direnci | ||
Mıknatıs kuvveti |
16- Aşağıdaki olaylardan hangisindeki kuvvet çeşidi diğerlerinden farklıdır?
A) Mıknatısın demiri çekmesi
B) Saça sürtülmüş tarağın kâğıt parçalarını çekmesi
C) Rüzgârın yaprağı sallaması
D) Ağaçtan kopan yaprağın yere düşmesi
17- Aşağıdaki öğrencilerden, hangilerinin mıknatıslarla ilgili verdiği bilgi yanlıştır?
*Saliha: Mıknatıslar ikiye bölündüğünde özelliklerini kaybederler.
*Gökhan: Mıknatıslar cam ve alüminyumu çekmezler.
*Ali: Mıknatısların N ve S olmak üzere iki kutupları vardır.
A) Yalnız Saliha’nın B) Yalnız Gökhan’ın
C) Gökhan Ve Saliha’nın D) Ali ve Gökhan’ın
18- Erime ve donma arasındaki ilişki, buharlaşma ile aşağıdakilerden hangisi arasında vardır?
A) Çözülme B) Yoğuşma
C) Kaynama D) Isınma
19- Maddenin, bulunduğu halden diğer hale geçmesine, hal değişimi denir.
Aşağıdaki olayların hangisinde hal değişimi olmamıştır?
A) Mumun erimesi B) Çamaşırların kuruması
C) Camın kırılması D) Elimizdeki kolonyanın uçması
20- Bir cismi, aşağıdaki zeminlerden hangisinin üzerinde iterek daha kolay hareket ettirebiliriz?
A) asfalt zemin B) kumlu zemin
C) toprak zemin D) çimenli zemin
21- Aşağıdakilerden hangisi, sürtünmeyi azaltmak için yapılan bir uygulama değildir?
A) Cismin hareket edeceği zeminin yağlanması B)Taşınacak ağır eşyalara tekerlek takılması
C) Karlı havalarda araç lastiklerine zincir takılması D) Makine parçalarının yağlanması
22- Yandaki tabloda verilen maddelerin,
mıknatıs tarafından çekilip – çekilmeme
durumlarını işaretleyiniz.
Mıknatıs çeker | Mıknatıs çekmez | |
toplu iğne | ||
demir tozu | ||
Plastik tarak | ||
metal ataş | ||
altın yüzük |
23- “Yakıtlar çevreyi az veya çok kirletir.” Aşağıda verilen yakıtlardan hangisi çevreyi en az kirletir?
A) odun B) kömür
C) doğal gaz D) gazyağı
24- Sürtünme kuvveti ile ilgili olarak verilen bilgilerden hangisi, her zaman kesinlikle doğrudur?
A) Sürtünme kuvveti hayatımızı zorlaştırır.
B) Sürtünme kuvveti duran bir cismi hareket ettirir.
C) Sürtünme kuvveti, temas gerektirmeyen kuvvettir.
D) Sürtünme kuvveti, temas gerektiren kuvvettir.
25- Özdeş iki silgiden, su dolu kabın içine bırakılan silgi, aynı anda boş kabın içerisine bırakılan silgiden daha sonra (daha uzun sürede) kabın tabanına inmiştir.
Buna göre, aşağıdakilerden hangisi doğrudur?
A) Su direnci hava direncinden daha azdır.
B) Su direnci hava direncinden daha fazladır.
C) Özdeş cisimlere; hava direnci, su direncinden daha çok etki eder. D) Boş kapta hava direnci yoktur.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)