Menü

ADS

11 Mart 2013 Pazartesi

4. Sinif Fen ve Teknoloji Işik Ve Ses Ünitesi Özeti

4. Sınıf Fen Işık Ve Ses Ünitesi Özeti, 4. Sinif Fen ve Teknoloji Işik Ve Ses Ünitesi Özeti , 4. Sınıf Fen Işık Ve Ses Ünitesi Özeti indir. 4. sınıf fen Işık Ve Ses Ünitesi Özeti
“IŞIK VE SES”
A.IŞIK
ÇEVREMİZDEKİ IŞIK KAYNAKLARI
Etrafa ışık yayarak, çevresini aydınlatan varlıklara ışık kaynakları denir. Güneş, yıldız, ampul, mum, trafik ışık­ları, el feneri, ateş böcekleri birer ışık kaynağıdır.
1.Kendili­ğinden çevresini aydınlatan ışık kaynaklarına doğal ışık kaynakları denir. Güneş, yıldız ve ateş böcekleri, doğal ışık kaynaklarına örnektir.
2.Normalde ışık vermediği halde yakıldığında, üzerinden elektrik akımı geçtiğinde çevresi­ni aydınlatan varlıklara yapay ışık kaynakları denir. Am­pul, mum, trafik ışıkları, el feneri, yapay ışık kaynaklarına örnektir.
Normalde ışık yaymadıkları halde, ortamda bulunan bir ışık kaynağı İle aydınlatıldığında, ışık yayıyormuş gibi gö­rünen cisimler ise ışık kaynağı değildir. Bisiklet ve otomo­billerde kullanılan reflektörler, ayna, alüminyum folyo, metal kaşık gibi varlıklar aslında ışık kaynağı değildir. Ama aydınlatıldıklarında ışık yayıyormuş gibi görünürler. Ay da benzer şekilde Güneş'ten aldığı ışınlarla, ışık kaynağı gi­bi görünür. Ama aslında Ay bir ışık kaynağı değildir.
Enerji varlıklar üzerinde çeşitli değişiklikler yapabilir. Işık da varlıklar üzerinde çeşitli değişiklikler yapabilir.
Güneş görmemesi için alüminyum folyo ile kaplanan bir bitki yaprağı zamanla sararır. Işıksız ortamda bitkiler büyüyemez. Yani bitkiler büyümek için ışığa ihtiyaç duyar­lar. Bazı yiyecekler ışıkta fazla kalmaktan bozulur ve on­ların tatları değişir. Ayrıca uzun süre ışık altında kalan ga­zete elbise, perde gibi varlıkların renkleri solar. Hesap makinelerinde kullanılan piller ise ışığı elektriğe dönüştü­rerek kullanır. Varlıklar üzerindeki bu etkileri ışığın da bir enerji türü olduğunu gösterir.
GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE AYDINLATMA
Ateşin bulunması insanların yiyecek pişirme ve ısınma ihtiyaçlarını gidermekle kalmamış, gecelen karanlıktan korkmalarını da engellemiştir. Ancak ateş yakıcı olduğun­dan dolayı tehlikeliydi ve taşıması da zordu. Bu zorluğun aşılması için kandil, meşale gibi bazı aydınlatma tekno­lojileri devreye girdi.
Gün geçtikçe gelişen teknoloji insanları zamanla, gaz lambası ve mumla tanıştırdı. Bilim adamlarının yaptığı ça­lışmalar sayesinde teknoloji ilerlemiş ve 1880 yılında Thomos Edison'un elektrik ampulünü icat etmesi bu alan­da bir dönüm noktası olmuştur. Şu anda ise bunlardan çok daha fazla gelişmiş bir teknolojinin ürünleri olan am­pul ve flüoresans lamba günlük hayatımızda yaygın ola­rak kullanılmaktadır.
Aydınlatma, fotoğrafçı ve kameramanlar için çok önemli­dir. Çünkü net fotoğraf ve görüntülerin elde edilebilmesi için uygun ışık şartları gereklidir.
YAŞAMIMIZI ETKİLEYEN AYDINLATMA
Elinizdeki kitabı okurken, aydınlatma için kullandığınız lamba yerine mum kullandığınızı düşünün. Farkedersiniz ki, ışık yeterli olmadığı için mum ışığı altında kitap oku­mak çok zordur. Edison ampulü icat etmemiş olsaydı, da­ha kısıtlı aydınlatma imkanlarıyla başbaşa olacaktık. Fut­bol karşılaşmaları gece oynanamaz, arabalarla gece yol­culuk yapılamaz, önemli bir çok ameliyat yapılamazdı. Benzer örnekleri çoğaltmak mümkündür.
Uzun süre veya yakından televizyon izlediğimizde, bilgi­sayar kullandığımızda gözlerimiz rahatsız olur. Çünkü te­levizyon ve bilgisayar ekranından yayılan fazla ışık göz­lerimize zarar verir.
Bulunduğumuz ortamları aydınlatırken uygun ve tasar­ruflu seçimler yapmalıyız. Işık kaynağının parlaklığı, ko­numu, çeşidi maliyeti ve elektrik enerjisi tüketimini bu du­rumda dikkate almalıyız.
Özellikle ders çalışırken veya kitap okurken ışığın sol ar­kadan gelmesine ve kitabın gözümüzden yaklaşık 35-40 cm uzakta olmasına dikkat etmeliyiz.
Aşırı aydınlatma göz sağlığımıza zararlı olduğu gibi aile ve ülke ekonomisine de zararlıdır. Bu nedenle gereksiz ve fazla aydınlatmalardan kaçınmalıyız. Yazın saatlerin bir saat ileriye, kışın ise bir saat geriye alınmasıyla Gü­neş ışığından daha uzun süre faydalanıyoruz. Böylece di­ğer aydınlatma kaynaklarından tasarruf sağlıyoruz.

IŞIK DA ÇEVRE KİRLİLİĞİNE NEDEN OLABİLİR Mİ?
Işığın yanlış yerde, yanlış miktarda, yanlış yönde ve yan­lış zamanda kullanılmasına ışık kirliliği denir.
Güneş battıktan sonra etrafımızı seçebilmemiz için yolla­rın, evlerin, okulların yapay ışık kaynaklarıyla aydınlatıl­ması gerekir. Göz sağlığımız ve çalışmalarımızın verimli olması için de doğru aydınlatma çok önemlidir.
Caddelerden, binalardan, alışveriş ve eğlence yerlerinden yayılan fazla ışık, çevrenin aşırı aydınlatmasına sebep olur. Aşırı aydınlatma geceleri gökyüzündeki yıldızların ve gök cisimlerinin çoğunun gözlemlenmesini engeller.
Yüksek bina ve kulelerdeki ışıklar, özellikle göç yolunda­ki kuşların yönlerini şaşırarak, kulelere çarpıp ölmesine sebep olmaktadır. Deniz kenarındaki parlak ışıkları ay ışığı sanan, deniz kaplumbağası yavruları ise yönlerini şa­şırmakta ve tekrar denizi bulana kadar Ölmektedirler.
Işık kirliliğinin önlenmesiyle, yukarıdaki belirttiğimiz olumsuz durumlar ortadan kalkacaktır. Çevremizdeki ay­dınlatma teknolojilerini bu açıdan gözden geçirerek alına­bilecek tedbirleri bir an önce uygulamaya geçirelim.

B. SES
HER SESİN BİR KAYNAĞI VARDIR
Çevremizdeki çeşitli varlıkların oluşturduğu, işitme organı­mızla algıladığımız etki ses olarak tanımlanır. Sesi oluştu­ran varlığa İse ses kaynağı denir. Mesela; "cik cik" sesi­nin kaynağı bir kuş, "hav hav" sesinin kaynağı ise bir kö­pektir. Farklı seviyelerde su doldurulmuş şişelerin ağzına doğru üflediğimizde her birinden farklı sesler çıktığını gö­rürüz. Çünkü aslında bu şişeler farklı ses kaynaklarıdır.
Ses kaynaklarını doğal ve yapay olmak üzere iki grupta inceleyebiliriz. Kendiliğinden ses çıkaran ses kaynakları­na doğal ses kaynakları denir. İnsan, hayvan, su gibi örnekler doğal ses kaynakları grubundandır. Kendiliğin­den ses çıkaramayan ancak bazı etkilerle ses çıkarabilen ses kaynaklarına yapay ses kaynakları denir. Müzik aletleri, radyo, kapı zili, korna gibi örnekler yapay ses kaynakları grubundandır.
Öğretmenimiz sınıfın ortasında konuşurken hepimiz din­leriz. Sınıfta farklı konumlarda bulunan herkes öğretme­nin sesini duyabilir. Çünkü öğretmenimizin konuşurken çıkardığı ses her yönde yayılarak her birimizin kulağına kadar ulaşır.
Işık ve görmeyle ilgili kısımda körebe oyunundan bahset­miştik. Gözü kapatıldığı için çevresini göremeyen ebenin işitme duyusu yardımıyla etrafındakiler! fark ettiğinden söz etmiştik. Sesin kaynağını görmesek de sesin nere­den geldiğini fark edebiliriz. Bu iki tane kulağa sahip ol­mamız sayesinde elde ettiğimiz bir avantajdır. Yani, yal­nız kulaklarımızla bile yeterli ses çıkaran bir kaynağın ye­rini tahmin edebiliriz. Hatta kaynak hareket ederse, onun bize yaklaştığını veya bizden uzaklaştığını bile farkedebiliriz. Bu özelliğimiz ve duyduğumuz ambulans veya polis arabası sireni sayesinde bu araçların bize yaklaşıp yak­laşmadığını anlayabiliriz. Çünkü kaynaklardan gelen sesler kaynak bizden uzakta iken alçak, bize yakın iken yüksek olarak algılanır.

TİTREŞİM SONUCU : SES
Esnek bir cetveli eğip bıraktığımızda, teneke kutuya vur­duğumuzda, gergin bir paket lastiğine dokunduğumuzda, bir, kavanozun ağzına gerilmiş balona vurduğumuzda bu cisimlerin titreştiğini görürüz. Bu titreşimler, yapılan iş­lemler sırasında oluşan sesin de sebebidir. Yani cisimle­rin titreşmesi sonucu ses oluşur. Ancak şunları bilmeliyiz ki, ses çıkaran her maddenin titreşimini gözle göremeye-biliriz veya titreştiğini gördüğümüz her şeyin sesini duyamayabiliriz. Mesela televizyondan çıkan sesi oluşturan titreşimi göremeyiz ve bir kelebeğin kanat çırpışıyla olu­şan sesi duyamayız.

SESİN İŞİTMEDEKİ ÖNEMİ
Kar tanelerinin yere düşerken çıkardığı sesi duyamadığı­mız gibi balıkların kendi aralarındaki konuşmalarını da du­yamayız. Ayrıca kanımızın damarlarımızda dolaşması sı­rasında oluşan sesi de duyamayız. Sesi çok kısılmış bir radyoyu da duymakta zorluk çekeriz. Daha iyi duyabil­mek için sesi yükseltiriz. Uzaktaki birine sesimizi duyura­bilmek için bağırırken, söylediklerimizi yanımızdakinden başkası duymasın diye fısıldarız.
Sesleri duymamızı sağlayan, hafif sesleri kuvvetli sesler­den ayıran özelliğe sesin şiddeti denir.
Bazı düşük şiddetli sesleri duyabilmek, işitme yetimizin sınırlarını genişletmek için kullandığımız aletler vardır. Mesela nefes alırken akciğerlerimizde oluşan sesi, sindi­rim sırasında mide ve bağırsaklarımızda oluşan sesi du­yabilmek için steteskop denen aleti kullanırız. Ayrıca, işitme cihazı da çevremizdeki seslerin şiddetini artırma­ya yarayan bir teknoloji ürünüdür.
Benzer şekilde duymak istediğimiz bazı seslerin şiddeti­ni azaltmak için de teknolojiden yararlanırız : Çift kat cam kullanılmış pencereler, atış poligonlarında çıkan yüksek şiddetteki sesin dışarıdan duyulmasını engelleyen duvar kaplamaları, otomobillerin motorlarında oluşan sesin ka­bine ulaşmasını engelleyen ürünler teknolojinin bu alan­daki faydalı olarak sayabileceğimiz örneklerdir. Verdiği­miz bu örnekler aynı zamanda işitme sağlığımızın korun­masına da yardımcı olur. Çünkü, çok yüksek şiddetli seslere uzun süre maruz kalmak işitme sağlığımızı tehlikeye sokar. İşitme kaybına uğramamak için böyle yüksek şid­detli seslerden korunmalıyız. Mesela, müziği alçak sesle dinlemeli, iş makinelerinin çalıştığı ortamlardan uzak dur­malıyız.
SES DE ÇEVREYİ KİRLETİR
Düzensiz ve şiddeti yüksek kulağa hoş gelmeyen sesle­re gürültü veya ses kirliliği denir. Çevremizde ses kirli­liğinin yoğun olduğu bir çok yer vardır. Tenefüste okul ko­ridoru, kantin veya açık alanlardan pazar yeri, bir çok in­sanın birlikte yüksek sesli müzik dinleyerek eğlendiği me­kanlar ses kirliliğinin yoğun olduğu yerlere örnektir.
Sınıfta bile her arkadaşımızın kendi halinde konuşması ses kirliliğine neden olur. Gürültü insanları rahatsız ettiği gibi hayvanların da ürküp kaçmalarına sebep olur.
Ses kirliliğini önlemek için;
- İnsanların toplu olarak bulunduğu yerlerde alçak ses­le konuşmak tercih edilebilir.
- Oluşan sesin başkalarına ulaşmasını engelleyecek teknolojik imkanlardan yararlanılabilir.
- Radyo ve televizyon izlerken sesin kısık olmasına dikkat edilebilir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder