“IŞIK VE SES”
A.IŞIK
ÇEVREMİZDEKİ IŞIK KAYNAKLARI
Etrafa ışık yayarak, çevresini aydınlatan varlıklara ışık kaynakları denir. Güneş, yıldız, ampul, mum, trafik ışıkları, el feneri, ateş böcekleri birer ışık kaynağıdır.
1.Kendiliğinden çevresini aydınlatan ışık kaynaklarına doğal ışık kaynakları denir. Güneş, yıldız ve ateş böcekleri, doğal ışık kaynaklarına örnektir.
2.Normalde ışık vermediği halde yakıldığında, üzerinden elektrik akımı geçtiğinde çevresini aydınlatan varlıklara yapay ışık kaynakları denir. Ampul, mum, trafik ışıkları, el feneri, yapay ışık kaynaklarına örnektir.
Normalde ışık yaymadıkları halde, ortamda bulunan bir ışık kaynağı İle aydınlatıldığında, ışık yayıyormuş gibi görünen cisimler ise ışık kaynağı değildir. Bisiklet ve otomobillerde kullanılan reflektörler, ayna, alüminyum folyo, metal kaşık gibi varlıklar aslında ışık kaynağı değildir. Ama aydınlatıldıklarında ışık yayıyormuş gibi görünürler. Ay da benzer şekilde Güneş'ten aldığı ışınlarla, ışık kaynağı gibi görünür. Ama aslında Ay bir ışık kaynağı değildir.
Enerji varlıklar üzerinde çeşitli değişiklikler yapabilir. Işık da varlıklar üzerinde çeşitli değişiklikler yapabilir.
Güneş görmemesi için alüminyum folyo ile kaplanan bir bitki yaprağı zamanla sararır. Işıksız ortamda bitkiler büyüyemez. Yani bitkiler büyümek için ışığa ihtiyaç duyarlar. Bazı yiyecekler ışıkta fazla kalmaktan bozulur ve onların tatları değişir. Ayrıca uzun süre ışık altında kalan gazete elbise, perde gibi varlıkların renkleri solar. Hesap makinelerinde kullanılan piller ise ışığı elektriğe dönüştürerek kullanır. Varlıklar üzerindeki bu etkileri ışığın da bir enerji türü olduğunu gösterir.
GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE AYDINLATMA
Ateşin bulunması insanların yiyecek pişirme ve ısınma ihtiyaçlarını gidermekle kalmamış, gecelen karanlıktan korkmalarını da engellemiştir. Ancak ateş yakıcı olduğundan dolayı tehlikeliydi ve taşıması da zordu. Bu zorluğun aşılması için kandil, meşale gibi bazı aydınlatma teknolojileri devreye girdi.
Gün geçtikçe gelişen teknoloji insanları zamanla, gaz lambası ve mumla tanıştırdı. Bilim adamlarının yaptığı çalışmalar sayesinde teknoloji ilerlemiş ve 1880 yılında Thomos Edison'un elektrik ampulünü icat etmesi bu alanda bir dönüm noktası olmuştur. Şu anda ise bunlardan çok daha fazla gelişmiş bir teknolojinin ürünleri olan ampul ve flüoresans lamba günlük hayatımızda yaygın olarak kullanılmaktadır.
Aydınlatma, fotoğrafçı ve kameramanlar için çok önemlidir. Çünkü net fotoğraf ve görüntülerin elde edilebilmesi için uygun ışık şartları gereklidir.
YAŞAMIMIZI ETKİLEYEN AYDINLATMA
Elinizdeki kitabı okurken, aydınlatma için kullandığınız lamba yerine mum kullandığınızı düşünün. Farkedersiniz ki, ışık yeterli olmadığı için mum ışığı altında kitap okumak çok zordur. Edison ampulü icat etmemiş olsaydı, daha kısıtlı aydınlatma imkanlarıyla başbaşa olacaktık. Futbol karşılaşmaları gece oynanamaz, arabalarla gece yolculuk yapılamaz, önemli bir çok ameliyat yapılamazdı. Benzer örnekleri çoğaltmak mümkündür.
Uzun süre veya yakından televizyon izlediğimizde, bilgisayar kullandığımızda gözlerimiz rahatsız olur. Çünkü televizyon ve bilgisayar ekranından yayılan fazla ışık gözlerimize zarar verir.
Bulunduğumuz ortamları aydınlatırken uygun ve tasarruflu seçimler yapmalıyız. Işık kaynağının parlaklığı, konumu, çeşidi maliyeti ve elektrik enerjisi tüketimini bu durumda dikkate almalıyız.
Özellikle ders çalışırken veya kitap okurken ışığın sol arkadan gelmesine ve kitabın gözümüzden yaklaşık 35-40 cm uzakta olmasına dikkat etmeliyiz.
Aşırı aydınlatma göz sağlığımıza zararlı olduğu gibi aile ve ülke ekonomisine de zararlıdır. Bu nedenle gereksiz ve fazla aydınlatmalardan kaçınmalıyız. Yazın saatlerin bir saat ileriye, kışın ise bir saat geriye alınmasıyla Güneş ışığından daha uzun süre faydalanıyoruz. Böylece diğer aydınlatma kaynaklarından tasarruf sağlıyoruz.
IŞIK DA ÇEVRE KİRLİLİĞİNE NEDEN OLABİLİR Mİ?
Işığın yanlış yerde, yanlış miktarda, yanlış yönde ve yanlış zamanda kullanılmasına ışık kirliliği denir.
Güneş battıktan sonra etrafımızı seçebilmemiz için yolların, evlerin, okulların yapay ışık kaynaklarıyla aydınlatılması gerekir. Göz sağlığımız ve çalışmalarımızın verimli olması için de doğru aydınlatma çok önemlidir.
Caddelerden, binalardan, alışveriş ve eğlence yerlerinden yayılan fazla ışık, çevrenin aşırı aydınlatmasına sebep olur. Aşırı aydınlatma geceleri gökyüzündeki yıldızların ve gök cisimlerinin çoğunun gözlemlenmesini engeller.
Yüksek bina ve kulelerdeki ışıklar, özellikle göç yolundaki kuşların yönlerini şaşırarak, kulelere çarpıp ölmesine sebep olmaktadır. Deniz kenarındaki parlak ışıkları ay ışığı sanan, deniz kaplumbağası yavruları ise yönlerini şaşırmakta ve tekrar denizi bulana kadar Ölmektedirler.
Işık kirliliğinin önlenmesiyle, yukarıdaki belirttiğimiz olumsuz durumlar ortadan kalkacaktır. Çevremizdeki aydınlatma teknolojilerini bu açıdan gözden geçirerek alınabilecek tedbirleri bir an önce uygulamaya geçirelim.
B. SES
HER SESİN BİR KAYNAĞI VARDIR
Çevremizdeki çeşitli varlıkların oluşturduğu, işitme organımızla algıladığımız etki ses olarak tanımlanır. Sesi oluşturan varlığa İse ses kaynağı denir. Mesela; "cik cik" sesinin kaynağı bir kuş, "hav hav" sesinin kaynağı ise bir köpektir. Farklı seviyelerde su doldurulmuş şişelerin ağzına doğru üflediğimizde her birinden farklı sesler çıktığını görürüz. Çünkü aslında bu şişeler farklı ses kaynaklarıdır.
Ses kaynaklarını doğal ve yapay olmak üzere iki grupta inceleyebiliriz. Kendiliğinden ses çıkaran ses kaynaklarına doğal ses kaynakları denir. İnsan, hayvan, su gibi örnekler doğal ses kaynakları grubundandır. Kendiliğinden ses çıkaramayan ancak bazı etkilerle ses çıkarabilen ses kaynaklarına yapay ses kaynakları denir. Müzik aletleri, radyo, kapı zili, korna gibi örnekler yapay ses kaynakları grubundandır.
Öğretmenimiz sınıfın ortasında konuşurken hepimiz dinleriz. Sınıfta farklı konumlarda bulunan herkes öğretmenin sesini duyabilir. Çünkü öğretmenimizin konuşurken çıkardığı ses her yönde yayılarak her birimizin kulağına kadar ulaşır.
Işık ve görmeyle ilgili kısımda körebe oyunundan bahsetmiştik. Gözü kapatıldığı için çevresini göremeyen ebenin işitme duyusu yardımıyla etrafındakiler! fark ettiğinden söz etmiştik. Sesin kaynağını görmesek de sesin nereden geldiğini fark edebiliriz. Bu iki tane kulağa sahip olmamız sayesinde elde ettiğimiz bir avantajdır. Yani, yalnız kulaklarımızla bile yeterli ses çıkaran bir kaynağın yerini tahmin edebiliriz. Hatta kaynak hareket ederse, onun bize yaklaştığını veya bizden uzaklaştığını bile farkedebiliriz. Bu özelliğimiz ve duyduğumuz ambulans veya polis arabası sireni sayesinde bu araçların bize yaklaşıp yaklaşmadığını anlayabiliriz. Çünkü kaynaklardan gelen sesler kaynak bizden uzakta iken alçak, bize yakın iken yüksek olarak algılanır.
TİTREŞİM SONUCU : SES
Esnek bir cetveli eğip bıraktığımızda, teneke kutuya vurduğumuzda, gergin bir paket lastiğine dokunduğumuzda, bir, kavanozun ağzına gerilmiş balona vurduğumuzda bu cisimlerin titreştiğini görürüz. Bu titreşimler, yapılan işlemler sırasında oluşan sesin de sebebidir. Yani cisimlerin titreşmesi sonucu ses oluşur. Ancak şunları bilmeliyiz ki, ses çıkaran her maddenin titreşimini gözle göremeye-biliriz veya titreştiğini gördüğümüz her şeyin sesini duyamayabiliriz. Mesela televizyondan çıkan sesi oluşturan titreşimi göremeyiz ve bir kelebeğin kanat çırpışıyla oluşan sesi duyamayız.
SESİN İŞİTMEDEKİ ÖNEMİ
Kar tanelerinin yere düşerken çıkardığı sesi duyamadığımız gibi balıkların kendi aralarındaki konuşmalarını da duyamayız. Ayrıca kanımızın damarlarımızda dolaşması sırasında oluşan sesi de duyamayız. Sesi çok kısılmış bir radyoyu da duymakta zorluk çekeriz. Daha iyi duyabilmek için sesi yükseltiriz. Uzaktaki birine sesimizi duyurabilmek için bağırırken, söylediklerimizi yanımızdakinden başkası duymasın diye fısıldarız.
Sesleri duymamızı sağlayan, hafif sesleri kuvvetli seslerden ayıran özelliğe sesin şiddeti denir.
Bazı düşük şiddetli sesleri duyabilmek, işitme yetimizin sınırlarını genişletmek için kullandığımız aletler vardır. Mesela nefes alırken akciğerlerimizde oluşan sesi, sindirim sırasında mide ve bağırsaklarımızda oluşan sesi duyabilmek için steteskop denen aleti kullanırız. Ayrıca, işitme cihazı da çevremizdeki seslerin şiddetini artırmaya yarayan bir teknoloji ürünüdür.
Benzer şekilde duymak istediğimiz bazı seslerin şiddetini azaltmak için de teknolojiden yararlanırız : Çift kat cam kullanılmış pencereler, atış poligonlarında çıkan yüksek şiddetteki sesin dışarıdan duyulmasını engelleyen duvar kaplamaları, otomobillerin motorlarında oluşan sesin kabine ulaşmasını engelleyen ürünler teknolojinin bu alandaki faydalı olarak sayabileceğimiz örneklerdir. Verdiğimiz bu örnekler aynı zamanda işitme sağlığımızın korunmasına da yardımcı olur. Çünkü, çok yüksek şiddetli seslere uzun süre maruz kalmak işitme sağlığımızı tehlikeye sokar. İşitme kaybına uğramamak için böyle yüksek şiddetli seslerden korunmalıyız. Mesela, müziği alçak sesle dinlemeli, iş makinelerinin çalıştığı ortamlardan uzak durmalıyız.
SES DE ÇEVREYİ KİRLETİR
Düzensiz ve şiddeti yüksek kulağa hoş gelmeyen seslere gürültü veya ses kirliliği denir. Çevremizde ses kirliliğinin yoğun olduğu bir çok yer vardır. Tenefüste okul koridoru, kantin veya açık alanlardan pazar yeri, bir çok insanın birlikte yüksek sesli müzik dinleyerek eğlendiği mekanlar ses kirliliğinin yoğun olduğu yerlere örnektir.
Sınıfta bile her arkadaşımızın kendi halinde konuşması ses kirliliğine neden olur. Gürültü insanları rahatsız ettiği gibi hayvanların da ürküp kaçmalarına sebep olur.
Ses kirliliğini önlemek için;
- İnsanların toplu olarak bulunduğu yerlerde alçak sesle konuşmak tercih edilebilir.
- Oluşan sesin başkalarına ulaşmasını engelleyecek teknolojik imkanlardan yararlanılabilir.
- Radyo ve televizyon izlerken sesin kısık olmasına dikkat edilebilir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder