Menü

ADS

20 Mayıs 2013 Pazartesi

İnsanların hangi faaliyetleri sonucu doğal denge bozulmaktadır?

İnsanların hangi faaliyetleri sonucu doğal denge bozulmaktadır? İlgili gazete, dergi ve internet haberleri...
İnsan Kaynaklı Bozulmalar
1.Aşırı Nüfus Artışının Etkileri

Belirli bir bölgede toplu olarak yaşayan insanlar,o yerin nüfusunu meydana getirirler.
O bölgenin nüfusu,ölüm ve doğumlara göre değişir. Bundan önceki yüzyıllarda ölüm ve doğum oranları birbirine yakın olduğu için Dünya’nın nüfusu fazla artmamıştır.17. yüzyılda Dünya nüfusu 500 milyon civarında iken bu gün 6,5 milyar dolayında olduğu bilinmektedir.
Son yıllardaki tıp ve teknolojik alanlardaki hızlı gelişmeler,insanın refah düzeyini ve ömrünü artırmıştır. Bu olay,nüfus artışında çok etkili olmuştur.
Artan nüfusun ihtiyaçları karşısında,sınırlı olan Dünya’daki doğal kaynaklar hızla tüketilmekte ve yetersiz kalmaktadır. İnsanların giyim,beslenme,barınma ve sosyal ihtiyaçları hızla çoğalmaktadır. Bu ihtiyaçlarını karşılamak için çok fazla ham madde tüketmek zorunda kalmışlardır. Bu durum ise çevre kirliliğine neden olmaktadır..
Kırsal yerleşim bölgelerinde artan nüfusun ihtiyaçlarını karşılamak için daha fazla tarlaya gereksinim duyulmaktadır. Bunun için ormanlık alanlar yakılıp kesilmekte ve meralar tarım alanlarına açılmaktadır. Bu durum,o bölgenin doğal hayat düzenini olumsuz etkilemekte ve çevre sorunlarına neden olmaktadır.
Ayrıca,son yıllarda kırsal kesimden kentlere hızlı göç olayları yaşanmaktadır. Bu durum sosyal ve ekonomik sorunlara neden olduğu gibi plansız,alt yapısız ve kontrolsüz yerleşime neden olmaktadır. Bu olumsuz gelişmeler, çevreyi hızla kirletmektedir.

II. Plansız Sanayileşmenin Etkileri

Toplumun artan ihtiyaçlarını karşılamak için sanayileşmek gereklidir. Çağdaş uygarlık düzeyini yakalayabilmek için tüm toplumların sanayileşmeleri şarttır. Sanayi tesisleri pahalı yatırımlardır. Sanayi tesislerinin, daha ekonomik üretim yapması ve daha az çevre kirliliğine neden olması için belirli bir bölgede toplanmaları gerekir. Bu şekilde ihtiyaçları daha kolay sağlanır. Bu bölgede meydana gelecek sorunlara, toplu olarak daha kolay çözümler bulunabilir.
Sanayi tesisleri, toplumun ihtiyaçlarına göre planlanmadan ve gelişi güzel yerlere kurulursa daha büyük sorunlara yol açar. Sanayi kuruluşlarının sıvı, katı, ve gaz halindeki artıkları çevre kirliliğine neden olur. Sıvı atıklar su kaynaklarına dökülerek biyolojik yaşamı ve tarımı olumsuz etkiler. Su ekosistemi ortamlarına zarar verir.
Kimyasal karakterli katı atıklar ise toprağı kirleterek biyolojik dengenin bozulmasına sebep olur. Katı atıkların atıldıkları çöplük alanlara yağan yağmurlar,buradaki maddeleri çözerek toprağın derinliklerine sızarlar. Böylece, yer altı su kaynaklarının kirliliğine yol açar.
Sanayi tesislerinin bacalarından çıkan kükürt dioksit,karbon dioksit ,karbon monoksit azot oksit ve metan gibi gaz atıklar ise havayı kirletir. Bu zehirli ve zararlı gazlar,atmosfer içinde birikerek yeryüzündeki ısının uzaya yayılmasını engeller. Bu durum, Dünya’nın ısınmasını sağlar. Bu olaya sera etkisi adı verilir. Sera etkisi olayı,ekolojik dengeyi bozarak iklimin değişmesine neden olur. Ayrıca,kükürt dioksit gazı atmosferdeki su buharıyla birleşerek sülfürik asitleri meydana getirir.oluşan sülfürik asitler yağışlarla yeryüzüne düşer. Asit yağmurları;ormanlara,doğa l bitki örtüsüne,su ve karada yaşayan canlılara zararlar verir. Kısacası doğal dengeyi bozar. Ulaşım amacıyla yapılan yol ve liman çalışmaları da çevre tahribatına neden olmaktadır.

III.Doğal Kaynakların Bilinçsiz Kullanımı

Çevre tahribatı ve kirliliğine sebep olan faktörlerden biri de ekonomik sorunların getirdiği faaliyetlerdir. Ekonomik ihtiyaçlarını karşılamaya çalışan insanlar,bilinçli ve bilinçsiz olarak çevreye zarar veririler. Aşırı kaynak tüketmek durumunda kalırlar. Tarımla uğraşan insanlar,daha iyi ekonomik koşullara ormanlık bölgeleri yakarak veya keserek tarım alanları açmaya yönelirler.
Bu ve benzer faaliyetler sonucu ulusal değerlerimiz sayılan ormanlar büyük zarar görür. Plansız kentleşme ve turizm yatırımları da ormanlarımıza büyük zara verir.
Tarımla uğraşan insanlar,daha çok üretim yapabilmek adına yapay gübreler,kimyasal ve hormonlu ilaçlar kullanmaktadırlar. Anız yakımı,yanlış ekim ve sürüm faaliyetleri de buna eklenerek toprağın yapısını ve ekolojik dengeyi bozar.
Toplum ve bireylerin yaşam düzeyleri,ekonomik kalkınmaya bağlıdır. Ekonomik kalkınma milli gelirle ölçülebilir. Ulusal kaynakların tüketimi ve çevre tahribatı,milli gelirin düşük olduğu bölgelerde daha sık yaşanır. Çünkü;insanlar için yaşam,çevre değerlerinden daha önceliklidir. Isınma,barınma ve beslenme ihtiyaçlarını ucuz bir şekilde karşılamaya çalışırlar. Kalitesiz kömür kullanarak çevreyi kirletirler. Barınma ve beslenme gereksinimleri için de aynı şekilde davranarak daha çok hammadde tüketmek zorunda kalırlar.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder