Menü

ADS

26 Eylül 2013 Perşembe

Atatürk’ün sosyal bilimlere verdiği önemi bir örnekle açıklayınız.

Atatürk’ün sosyal bilimlere verdiği önemi bir örnekle açıklayınız.

ANKARA ÜNİVERSİTESİ DİL ve TARİH – COĞRAFYA FAKÜLTESİ (14 Haziran 1935)
Ankara Üniversitesi’nin fakülte olarak kurulan ilk yüksek öğrenim kurumu olan Dilgörev yüklediği bilim merkezidir.
Atatürk, fakültenin kurulmasını önerirken dilde, tarihte, coğrafi özelliklerin araştırılmasında bilimsel yöntemler izlenerek ulusal bilince sahip, özgür düşünen, araştıran, sorgulayan, bilim insanlarının yetiştirilmesini istemiştir.
Fakültenin kuruluş yasası TBMM tarafından 14 Haziran 1935’te kabul edilmiştir. 1936 yılında 195 öğrenci ile öğretime başlayan fakülte 13 Haziran 1946’ya kadar Milli Eğitim Bakanlığına çalışmalar yapmış, daha sonra Ankara Üniversitesi bünyesine alınmıştır.
Dil ve Tarih – Coğrafya Fakültesi Türk ve Anadolu tarihinin incelenmesinde kaynaklık edecek olan Sümerce ve Hititçeden, Latince ve Yunancaya Antik Batı ve Doğu dilleri yanında modern diller ile coğrafya, felsefe,psikoloji, sosyoloji ve antropoloji alanlarında eğitim veren bir bilim kurumudur.
Bu eğitim kurumunda birçok ünlü sosyal bilimci yetişmiş. Halil İnalcık ve Bahaeddin Ögel gibi ünlü sosyalbilimciler, bu fakültede eğitim almıştır.

TÜRK TARİH KURUMU (12 Nisan 1931)
Türkiye Cumhuriyetinin önceki tüm Türk devletleri ile bağı olduğunu ve dünya uygarlığının buluşma ve gelişmesinde Türk uygarlığının payı olduğunu düşünen Atatürk, tarih anlayışını geliştirmek ve bu amaçla araştırmalar yapmak için 12 Nisan 1931’de Türk Tarih Kurumunu kurmuştur.

Kurumun amacı Türk tarihini araştırarak elde edilen sonuçları yayımlamaktır. Bu amaçlar doğrultusunda;

- Bilimsel tartışma toplantıları düzenler,
- Türk Tarihi kaynaklarını inceler
- Türk Tarihini ve Anadolu’daki eski yerleşim hakkında belge ve bilgiler toplayabilmek amacı ile gerekli gördüğü yerlerde gezi, araştırma ve teknolojik kazılar organize eder.

YENİ TÜRK HARFLERİ (1 Kasım 1928)
Arap alfabesi ses uyumu bakımından Türkçeye uygun olmadığından okuma ve yazma güçlüğü ortaya çıkarıyordu. Bu nedenle ülkemiz¬de okuma ve yazma bilenlerin sayısı da oldukça azdı.
Latin alfabesinden yararlanılarak, Türk di¬linin yapısına uygun Türk alfabesi hazırlandı. Ye¬ni Türk harfleri, TBMM tarafından 1 Kasım 1928 tarihinde kabul edildi.


TÜRK DİL KURUMU (12 Temmuz 1932)
Cumhuriyet öncesi dönemde Osmanlı aydınları Arapça, Farsça ve Türkçe karışımı bir dil olan Osmanlıcayıkullanıyordu. Halk ise Türkçe konuşuyordu. Aydınlar ve halk arasında dil farklılığının olması kültürel bir ikiliğin yaşanmasına da neden olmuştu.
Cumhuriyetten sonra aydınların ve halkın yaşadığı bu ikiliği ortadan kaldırmak için çalışmalar başlamıştı.
Türk dilini yabancı sözcüklerden arındırmak Türkçenin öze dönmesini sağlamak ve Türkçeyi dünyanın en zengin dili haline getirmek amacıyla Atatürk, 12 Temmuz 1932’de Türk Dil Kurumunu açarak Türk dilinin gerçek bir bilim edebiyat ve sanat diline dönüşmesi çalışmalarını hızlandırmıştır.


HALKEVLERİ (1932)
Cumhuriyetin ilanından sonra yapılan in¬kılapların halka mal edilmesi ve halkın eğitilmesi için herkesin rahatlıkla çalışmalarına katılabilece¬ği yaygın bir teşkilata ihtiyaç vardı.
Atatürk’ün önderliğinde tarihinde resmen açılan halkevlerinin amaçları; halk arasında kültür ve düşünce birliğini gerçek¬leştirmek, Atatürk inkılaplarının benimsenmesini sağlamak, cumhuriyetin kültür atılımını yapmak, Türk milletini yeni amaçlar etrafında toplamak, kır -kent ile köylü – aydın ikiliğini ortadan kaldırmaktır,
Halkevleri kısa zamanda Türkiye’nin dört bir yanına yayıldı. 1931 ile 1952 yılları arasında 478 halkevi, 4322 halk odası açıldı.

Halkevleri Atatürk inkılaplarının benimsenmesinde özellikle;

• Dilin Türkçeleşmesi,
• Tarih bilincinin yerleştirilmesi,
• Geniş halk topluluklarına okuma ve yaz¬ma öğretilmesi,
• Millî ve manevi değerlerin topluma kazan¬dırılması konularında etkili oldu.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder