Menü

ADS

29 Kasım 2013 Cuma

Türk milletinin insanlığa yaptığı hizmetler buluşlar ve icatlar nelerdir?

Türk milletinin insanlığa yaptığı hizmetler buluşlar ve icatlar nelerdir?


Bu yazımızda Türk Milletinin insanlığa yaptığı hizmetler buluşlar ve icatlar nelerdir bunları inceleyeceğiz. Türk milleti tarih boyunca insanlığa önemli hizmetler yapmış olup birçok buluşa imza atmışlardır. Şimdi bu buluş ve icatların yanı sıra hizmetleri inceleyelim.
  1. Tarihte ilk kez göz hastalıkları üzerine bir kitap Ali Bin İsa tarafından yayınlanmıştır.
  2. Batıya hastalıkların tedavi şekilleri ve metodları Ali Bin Rıdvan tarafından öğretilmiştir.
  3. Ali Kuşcu önemli astronomik çalışmalar imza atmıştır. Bilim adamlarına ilham kaynağı olmuştur.
  4. İbn-i Sina yapmış olduğu araştırmalar ile doktorların sultanı olarak adlandırılmıştır. Öyle ki kitapları 600 yıl boyunca Avrupa’da temel ders kitabı olarak okutulmuştur.
  5. Cebirsel araştırmaları ve newton formülünü bulan Ömer Hayyam fiziğe büyük hizmetler yapmıştır.
  6. Piri Reis Amerikayı keşfeden günümüz dünya haritasına benzer bir haritayı 400 sene önce çizen önemli coğrafyacıdır.
  7. Mimari alanda birçok inşaat mühendisi, mimar hala Mimar Sinan eserlerini inceler.
Ek olarak şu bilgileri de sunmakta fayda var;

Türk milletinin insanlığa yaptığı hizmetler nelerdir?,Türk milletinin insanlığa yaptığı hizmetler,Türk milletinin insanlığa yaptığı hizmetler nedir,Türklerin insanlığa yaptığı hizmetler nelerdir?
1. Dünyanın en eski ulusu Türk ulusudur.
2. Beyaz (Ari) ırktan olan Türkler Orta Asyada ilk ileri uygarlığı yaratmışlardır.
3. Türkler, demiri ilk kullanan ve Avrupa’ya götüren ulustur.
4. Tekerliği ilk kullanan ulustur. Hitit Türkleri Anadolu’ya gelmeden önce, Türkler daha Orta Asya’da iken tekerli savaş arabalarına sahiptiler ve Türk-Çin savaşlarında kullanmışlardır.
5. Orta Asyadan doğal nedenlerle göç etmek zorunda kalan Türkler gittikleri yerlere ileri uygarlıklarını da götürmüşlerdir.
6. Anadoluya gelen Türkler Hititleri ve Truvalıları; Mezopotamyaya göçeden Türkler Sümerleri; Avrupaya göç eden Türkler ise Etrüskleri teşkil etmişlerdir. Etrüksler ise Roma İmparatorluğunu kuran halktır.
Egeye göç eden Türkler ise Yunanlılardan çok daha önce bu bölgede ileri bir uygarlık yaratmışlardır.
7. Atomun parçalanacağını ve bu yolla yok edici bir enerjinin açığa çıkacağını Einstein’dan önce söyleyen, Anadolu’da yaşayan Cabir Bin Hayyan adlı bir Türk bilginidir. (721-805)
8.Aristoteles ve Batlamyus’un kuramlarına karşı çıkarak dünyanın durağan değil, dönen bir kütle olduğunu söyleyen ilk kişi büyük Türk bilginlerinden Biruni’dir. (973-1051)
Ayrıca Cevherlerin Özellikleri Üstüne adlı yapıtında, 23 katı cismin ve 6 sıvının özgül ağırlıklarını bugünkü değerlerine çok yakın olarak saptamıştır.
9. Yoğurt ve kahve kullanımı
10. Barutun savaşlarda ilk kullanımı
11. Yerleşik hayata ilk geçen kavimlerden olduğu söylenmektedir.
Ayrıca Cevherlerin Özellikleri Üstüne adlı yapıtında, 23 katı cismin ve 6 sıvının özgül ağırlıklarını bugünkü değerlerine çok yakın olarak saptamıştır.http://matematik-tr.com/2011/11/turk-milletinin-insanliga-yaptigi-hizmetler-nelerdir.html
Aslına bakılırsa oldukça fazla özellikle icatlar konusunda ama biz alçak gönüllü mütavazi bir milletiz icatlarımızın patentlerini yabancı insanlara satarak onları kahraman, süper dahi çaldıklarıyla zeki gösterecek görebilecek kadar mesela japon yapıştırıcısı kaç insan biliyor bu yapıştırıcının bir türk öğrenci tarafından geliştirilip tubitak bilim yarışmasında dereceye girdiğini bütün uğraşlara rağmen patent alamayan adını bile bilmediğimiz dahi şahsın formülünü japonyaya sattığını iyi yemeğin y sinden anlamayan makarna yemekten başka birşey bilmeyen italyanların ünlü makarnasının bile atasının erişteyi ilk icat eden türk milleti olduğunu. 100 yıllar önce türklerde kıtlıktan dolayı Allah ne verdiyse bütün sebzeleri bir araya katıp ekmeğin üzerine dökmeleri üzerine fakir yemeği diye tanımladıkları sırf bir malzemenin o günlerde birini doyurmamasından dolayı ihtiyaçtan üretilen bu yemeğin şimdi italyanların ünlü spesyeli olan pizza olduğunu kim biliyor çok değil yakın bir zaman önce yoğurdun içine su katan bir amerikalının water yogurt water yogurt yeni bir şey buldum yoğurda su kattım müthiş bir içecek yarattım diye ortalığı ayağa kaldırmasına ne diyorsunuz varın siz düşünün bizde niye ünlü bilim adamları yok bunlar küçük örnekler araştırın daha çok bulabilirsiniz türk milletinin insanlığa yaptığı hizmetler;
1-mimari
2-ebru
3-müzik
4-edebiyat
5-çinicilik
6-hatdır

28 Kasım 2013 Perşembe

Düzgün ve dağınık yansıma nasıl meydana gelir?

Düzgün ve dağınık yansıma nasıl meydana gelir?

3- Yansıma Çeşitleri :
Cisimlerin yüzeylerinin farklı özelliklere sahip olması, ışınları farklı şekillerde yansıtmalarına neden olur. Cisimlerin sahip olduğu yüzey şekillerine göre düzgün yansıma ve dağınık yansıma olarak iki çeşit yansıma görülür. Işık kaynağı olmayan cisimlerin görülmesinin nedeni farklı yüzeylerde gerçekleşen düzgün ve dağınık yansıma olaylarıdır. Düzgün ve dağınık yansıma olayları nedeniyle cisimler daha parlak veya daha mat görünürler.

SORU :

1- Güneş ışığı alan bir yerde iken bu ışık başka bir yere gönderilebilir mi?
2- Güneş ışığı alan bir yerde iken bu ışık başka bir yere nasıl cisim kullanılarak gönderilebilir?


a) Düzgün Yansıma :
Düzgün ve parlak yüzeylere (düzlem ayna gibi) gelen paralel ışık ışınlarının çarptığı yüzeyden paralel yansımasına düzgün yansıma denir. (Düzlem aynadaki yansıma).
• Cisimlerin bir yüzeyde net görüntülerinin oluşması için düzgün yansımanın gerçekleşmesi gerekir.
• Işık ışınlarının geldiği yerin net olarak görülebilmesi için ışınların düzgün yansıma yapması gerekir.
• Düzgün yansıma sonucu yayılan ışınların görülebilmesi için gözün uygun bir yerde olması gerekir.
• Düzgün yansıma, ayna gibi düzgün ve pürüzsüz yüzeylerde gerçekleşir.
• Düzgün yansımaya uğrayan cisimler parlak görünürler.




ÖRNEKLER :

1- Rüzgârsız bir günde, su birikintisinde veya gölde cisimlerin görüntülerinin düzgün görülmesinin sebebi düzgün yansımadır.
2- Buruşuk olmayan alüminyum folyoda düzgün yansıma görülür.

NOT : 1- Parlak yüzeyli cisimler daima düzgün yansımaya neden olmayabilirler. Düzgün
yansımaya neden olabilmesi için yüzeyin aynı zamanda düzgün de olması gerekir.

SORU : 1- Durgun su yüzeyindeki dalga ve titreşimler sudaki düzgün görüntüyü
nasıl bozar?

b) Dağınık Yansıma :
Pürüzlü yüzeylere paralel gelen ışık ışınlarının çarptığı yüzeyden birbirine paralel olarak yansımamasına dağınık yansıma denir.
• Dağınık yansıma sonucu cisimlerin bir yüzeyde net görüntüsü oluşmaz.
• Göz sağlığı ve cisimlerin renklerinin ve şekillerinin daha iyi görülmesi için dağınık yansıma gereklidir.
• Dağınık yansımaya uğrayan cisimler mat görünürler.
• Dağınık yansıma, kumaş, döşeme, kâğıt gibi pürüzlü yüzeylerde gerçekleşir.





NOT :

1- Yansıma kanunları sadece düzgün yüzeyler için değil pürüzlü yüzeyler için de
geçerlidir. Yani hem düzgün hem de dağınık yansımada yansıma kanunları geçerlidir.
2- Buruşturulmuş alüminyum folyo yüzeyi pürüzlüdür ve bu pürüzleri oluşturan her bir parça ayrı ayrı birer düz ayna gibi davranır ve bu küçük aynalara gelen ışınlar yansıma kanunlarına göre yansır. Yansıyan ışınlar farklı yönlerdeki yüzey parçalarına çarptıkları için farklı yönlerde yansırlar. Buruşturulmuş alüminyum folyoda dağınık yansıma görülür.
3- Fotoğrafçıların kullandığı spot lambaların etrafındaki çanak parlak ve pürüzlüdür. Pürüzlü olmasının nedeni dağınık yansıma oluşturmak ve daha iyi aydınlanma sağlamaktır. Lambanın etrafındaki çanaktaki pürüzlerin her biri farklı açılarla yerleştirilmiş küçük birer ayna gibi davranır ve ışınlar bu aynalardan farklı doğrultularda yansırlar. Bu sayede daha iyi aydınlanma sağlanmış olur.

SORU :

 1- Işık kaynağı olmayan cisimlerin görülme sebebi nedir? (Işık
kaynağından aldıkları ışığı yansıtarak göze ulaştırmalarıdır.)

Düz yüzeylerden yansıyan ışık nasıl bir yol izler? Açıklayınız.

Düz yüzeylerden yansıyan ışık nasıl bir yol izler? Açıklayınız.

Düzgün ve parlak yüzeylere (düzlem ayna gibi) gelen paralel ışık ışınlarının çarptığı yüzeyden paralel yansımasına düzgün yansıma denir. (Düzlem aynadaki yansıma).
• Cisimlerin bir yüzeyde net görüntülerinin oluşması için düzgün yansımanın gerçekleşmesi gerekir.
• Işık ışınlarının geldiği yerin net olarak görülebilmesi için ışınların düzgün yansıma yapması gerekir.
• Düzgün yansıma sonucu yayılan ışınların görülebilmesi için gözün uygun bir yerde olması gerekir.
• Düzgün yansıma, ayna gibi düzgün ve pürüzsüz yüzeylerde gerçekleşir.
• Düzgün yansımaya uğrayan cisimler parlak görünürler.

Güneş’ten Ay’a ulaşan ışık demetlerini niçin göremezsiniz?

Güneş’ten Ay’a ulaşan ışık demetlerini niçin göremezsiniz?

Güneş ışınları bütün uzaya ulaştığı halde bu ışınlar ay veya diğer gezegenler gibi gök
cisimlerine çarpınca fark edilir. Güneş ve diğer yıldızların yaydığı ışınlar görünmezken sadece kendileri ve ışınlarının çarptığı cisimler üzerindeki parlaklıkları görülür.

Ay, ışık kaynağı olmadığı halde Güneş’ten aldığı ışığı yansıtarak Dünya’ya ulaştırdığı için görünür.

Işık kaynağı olmayan cisimler nasıl görünür hâle gelebilir?

Işık kaynağı olmayan cisimler nasıl görünür hâle gelebilir?

Cisimlerin yüzeylerinin farklı özelliklere sahip olması, ışınları farklı şekillerde yansıtmalarına neden olur. Cisimlerin sahip olduğu yüzey şekillerine göre düzgün yansıma ve dağınık yansıma olarak iki çeşit yansıma görülür. Işık kaynağı olmayan cisimlerin görülmesinin nedeni farklı yüzeylerde gerçekleşen düzgün ve dağınık yansıma olaylarıdır. Düzgün ve dağınık yansıma olayları nedeniyle cisimler daha parlak veya daha mat görünürler.

SORU : Işık kaynağı olmayan cisimlerin görülme sebebi nedir? 
(Işık kaynağından aldıkları ışığı yansıtarak göze ulaştırmalarıdır.)

Cisimlerin Görülmesi :
Herhangi bir cismin görülebilmesi için o cismin ya ışık kaynağı olması ya da ışık kaynağı tarafından aydınlatılmış olması ve cisimden çıkan ya da yansıyan ışınların göze gelmesi gerekir.
Işık kaynağı olan cisimler ürettiği ışığı doğrudan etrafına yayarlar. Cisimden çıkan ışınlar (yansıma veya kırılmaya uğramadan) doğrudan göze geliyorsa cismin kendisi görülür ve görülen bu cisim ışık kaynağıdır.
Işık kaynağı olmayan cisimler üzerine düşen ışık ışınlarını yansıtırlar. Işık kaynağı olmayan cisimlerin görülebilmesi için, ışık kaynağından o cisim üzerine ışık ışınlarının düşmesi ve ışık ışınlarının cisimde düzgün veya dağınık yansımaya uğradıktan sonra göze gelmesi gerekir. Işık kaynağından çıkan ışık ışınlarını alarak yansıtan ve görünür hale geçen cisimlere aydınlatılmış cisim denir.
Işık kaynağı olmayan cisimlerin görülmesinin nedeni farklı yüzeylerde gerçekleşen düzgün ve dağınık yansıma olaylarıdır. Düzgün ve dağınık yansıma olayları nedeniyle cisimler daha parlak veya daha mat görünürler. Cisimlerin daha parlak veya mat görünmesinin nedeni, ışığı yansıtma özelliklerinden kaynaklanır. Üzerine düşen ışığı fazla yansıtan cisimler parlak, az yansıtan (fazla soğuran) cisimler mat görünürler. Hiç yansıtmayan cisimler siyah renkli görünürler.

NOT :

1- Güneş ışınları bütün uzaya ulaştığı halde bu ışınlar ay veya diğer gezegenler gibi gök
cisimlerine çarpınca fark edilir. Güneş ve diğer yıldızların yaydığı ışınlar görünmezken sadece kendileri ve ışınlarının çarptığı cisimler üzerindeki parlaklıkları görülür.
2- Ay, ışık kaynağı olmadığı halde Güneş’ten aldığı ışığı yansıtarak Dünya’ya ulaştırdığı için görünür.
3- Sisli havalarda araba farları yanınca (açısı genişleyen) ışık demeti görülür. Bunun nedeni, su damlacıklarından oluşan sisin, araba farından çıkan ışık ışınlarını geri yansıtmasıdır.
4- Yağmurun ardından Güneş ışığı görünür hale gelir. Bunun nedeni, Güneş ışınlarının yağmurun ardından su damlacıklarından ya da toz zerreciklerinden yansıyarak göze gelmesidir.
5- Açık renkli cisimler ve parlak yüzeyler, üzerine düşen ışığın büyük bir kısmını yansıtırlar.
Koyu renkli cisimler ve mat yüzeyler, üzerine düşen ışığın büyük bir kısmını soğurur, az kısmını yansıtırlar.
Işık kaynağından gelen ışınları hiç yansıtmayan cisimler siyah görünürler.
6- Gece sokağa çıkıldığında açık renkli kıyafetler giyilmesinin nedeni daha iyi görülmek içindir.
7- Gece ıslak asfalt yolda araba kullanmak, karşıdan gelen araçların lambalarından çıkan ışık ışınlarını göze yansıtacağı için daha zordur. Asfalt pürüzlü yüzey olup normalde dağınık yansıma yapmasına rağmen, ıslak asfalt düzgün düzey gibi davranarak düzgün yansımaya neden olur.
8- Sayfaları parlak kâğıtlı kitabı okumak, üzerine düşen ışınlar düzgün yansımaya uğrayacağı ve göze fazla ışık geleceği için daha zordur. Saman kâğıtlı kitapta dağınık yansıma sonucu ışınlar her yöne gider ve göze fazla ışık gelmesi engellenir.
9- Cisimlerin görülebilmesi için ya ışık kaynağı olması ya da ışık kaynağı tarafından aydınlatılmış olması gerekir ve cisimlerden çıkan ışınların göze gelmesi gerekir. Cisimlerin görülebilmesi için cisme bakmaya gerek yoktur. Sadece ışınların göze gelmesi gerekir.
10- Cisimlerin görülmesinde ışık cisimden çıkıp göze gelir. Gözden çıkıp cisimlere çarparak görme olayı gerçekleşmez.
11- Karanlık bir ortamda herhangi bir madde yokken bu ortama düşürülen ışık ışınları görülmez yani ortam aydınlanmaz. Bunun nedeni, ışığın yansımasını sağlayacak madde bulunmamasıdır.
Karanlık ortamda çeşitli cisimler varken maddesel ortam oluşturur ve bu cisimler görünür. Bunun nedeni, cisimlerin ışığı yansıtarak göze gelmesini sağlamasıdır.
12- Yansıyan ışık demetinin daha iyi gözlenmesi için ışığın yansıdığı ortam unla veya tebeşir tozuyla tozlu hale getirilir. 

Gelen ışın ve yansıyan ışın nedir?

Gelen ışın ve yansıyan ışın nedir? Açıklayınız.

 1- Yansıma :
Işığın yayılması sırasında ışık kaynağından çıkan ve ışığın yolunu belirleyen en ince ışık demetine ışık ışını denir. Işık kaynağından çıkan veya parlak bir yüzeyden yansıyan ışık, ışık ışını denilen düz (doğrusal) bir çizgiyle gösterilir. Işığın yayılma ve ilerleme yönü gösterilirken de düz (doğrusal) çizgi üzerine ok işareti konur.
Işık kaynağından çıkan ışık ışınlarının saydam ortamlarda hareket ederek herhangi bir yüzeye çarpıp geldiği ortama geri dönmesine yansıma denir. Yansıma olayında ışığın hiçbir özelliği (rengi, hızı, frekansı) değişmez. Sadece hareket yönü değişir.

SORU :

1- Bir duvara düşen, aynanın veya saatin oluşturduğu ışıklı bölgenin yeri
nasıl değişir? (Aynanın veya saatin hareketine bağlı olarak değişir.)
2- Gelen ışın ile yansıyan ışın arasında nasıl bir ilişki vardır? (Matematiksel bir ilişki vardır. Gelme açısı daima yansıma açısına eşittir.)

2- Yansıma Kanunları :
Yansıtıcı yüzeye gönderilen ve doğrultusunu değiştiren ışık ışınına gelen ışın denir. Yansıtıcı yüzeye çarpıp geldiği ortama geri dönen ışık ışınına yansıyan ışın denir. Yansıtıcı yüzeyle 900 lik açı yapacak şekilde çizilen (hayali) dikmeye yüzeyin normali (yansıtma yüzeyinin normali) denir.
Yansıma olayında gelen ışınla yüzeyin normali arasındaki açıya gelme açısı, yansıyan ışınla yüzeyin normali arasındaki açıya yansıma açısı denir.
Yansıma kanunları;
1- Gelen ışın, normal ve yansıyan ışın aynı düzlem üzerindedir. (Yani aynı düzlem üzerinde gösterilebilir).
2- Gelme açısı yansıma açısına eşittir.


Işık düz yüzeylerde nasıl yansır?

Işık düz yüzeylerde nasıl yansır? 
Düz yüzeylerden yansıyan ışık nasıl bir yol izler, Işık Düz Yüzeylerde Nasıl Yansıma Yapar
Işığın yayılması esnasında ışık kaynağından çıkan ve ışığın yolunu belirleyen en ince ışık demetine ışık ışını denir. Işık kaynağından çıkan veya parlak bir yüzeyden yansıyan ışık, ışık ışını denilen düz (doğrusal) bir çizgiyle gösterilir. Işığın yayılma ve ilerleme yönü gösterilirken de düz (doğrusal) çizgi üzerine ok işareti konur.
Işık kaynağından çıkan ışık ışınlarının saydam ortamlarda hareket ederek herhangi bir yüzeye çarpıp geldiği ortama geri dönmesine yansıma denir. Yansıma olayında ışığın hiçbir özelliği (rengi, hızı, frekansı) değişmez. Sadece hareket yönü değişir.

26 Kasım 2013 Salı

Ülkemizdeki madenlerin kullanılma alanları nelerdir?

Ülkemizdeki madenlerin kullanılma alanları nelerdir?

Madenler :
Kayaçları oluşturan mineraller ve bazı değerli taşlar, günlük hayatta kullanılan pek çok eşyanın hammaddesidir. Ekonomik değeri olan kayaç ve minerallere maden denir. Madenler hammadde olarak kullanıldığı için teknolojinin gelişmesine katkı sağlamıştır.

• Bakırın kullanım alanları :
• Elektrik ve elektronik sanayinde (elektrikli cihaz ve kablo yapımında).
• İnşaat sanayinde.
• Ulaşım sanayinde.
• Kimyada.
• Kuyumculukta.
• Boya sanayinde.
• Turistik eşya yapımında.

• Kurşunu
n kullanım alanları :
• Akü imalatında.
• Yeraltı haberleşme kablolarının kaplanmasında.
• Çelik direklerde aşınmayı önlemek için boyanmasında. (Kurşun oksit boyalar).
• Radyasyonu en az geçiren metal olması nedeniyle bu ışınlardan korunmada.
• Renkli televizyon tüplerinin yapımında.
• Cephane üretiminde.

• Çinkonu
n kullanım alanları :
• İnşaat sektöründeki sacların ve direklerin parlatılmasında (galvanizlenmesinde).
• Pirinç alaşımı ile otomotiv sanayinde (döküm kalıpları yapımında).
• Yağlı boya ve lastik üretiminde. (Çinko oksit).

• Demiri
n kullanım alanları :
• Otomotiv sanayinde.
• Çelik üretiminde.
• İnşaat sektöründe.
• Ray yapımında.

• Kromu
n kullanım alanları :
• Paslanmaz çelik yapımında. (Ferrokrom).
• Silah yapımında.
• Metal kaplamada.
• (Krom çeliğe sertlik, kırılma ve darbelere karşı direnç, aşınma ve oksitlenmeye karşı koruma sağlar. Bu nedenle kromun çeşitli alaşımları mermi, denizaltı, gemi, uçak, top ve silahlarla ilgili destek sistemlerinde kullanılır).
• (Krom paslanmayı önleyici özelliğinden dolayı uçak ve gemi sanayinde kullanılır).

• Nikeli
n kullanım alanları :
• Petrol endüstrisinde.
• Çatal, bıçak takımları, çekiç, pense gibi aletlerle diğer birçok ev ve hastane aletlerinin yapımında.
• Uçak ve gemi endüstrisinde. (Nikel süper alaşımları yüksek ısıda basınç ve korozyona dayanıklı olduğundan, uçakların gaz türbinlerinde, jet motorlarının yapımında, ayrıca uçakların elektrolizle kaplanan bölgelerinde ve gemi yapımında tuz korozyonuna karşı engelleyici olarak).
• Motorlu araçlar ve parçalarında.
• Elektrikli makineler ve parçalarında.
• Kalay :
• Teneke yapımında.
• Kaplamacılıkta.
• Çeşitli alaşımlar, lehim ve kimyasal madde yapımında kullanılır.
• Otomotiv endüstrisinde. (Motor yataklarında, kaporta, radyatör, yağ ve hava filtrelerinde kullanılır).
• Uçak ve gemi endüstrisi ile elektronik ve elektrik sanayinde.
• Matbaacılıkta, mutfak malzemeleri ve cam endüstrisinde.

• Altını
n kullanım alanları :
• Kuyumculukta.
• Altın kaplama ve süslemede.
• Elektrik ve elektronik eşyalarda.
• Diş hekimliğinde.
• Dekor malzemesi yapımında.
• Madalya yapımında.
• Resmi paralarda.
• (Ayrıca, gümüş, platin ve paladyum gibi metallerle alaşım halinde uzay endüstrisinde, tekstil sanayinde altın tel ve iplik yapımında ve kimya endüstrisinde paslanmaya dayanıklı alet yapımında kullanılmaktadır).

• Gümüşü
n kullanım alanları :
• Fotoğraf sanayinde
• Elektronik sanayinde.
• Para üretiminde.
• Süs eşyası ve takı yapımında.
• Dişçilikte.
• Ayna sırlarının yapımında.
• Pil yapımında.

• Talkı
n kullanım alanları :
• Seramikte.
• Boya yapımında.
• Çatı kaplamasında.
• Böcek ilacı üretiminde.
• Kauçuk ve kağıt sanayinde.
• Kozmetik sanayinde.
• Hayvan yemi ve gübre üretiminde.

• Mikanı
n kullanım alanları :
• Elektrik – elektronik sanayinde.
• Telefon santrallerinde.
• Plastik endüstrisinde.
• Otomobil, elektrik ve yapı sanayinde.
• (Kauçuk endüstrisinde, cerrah eldivenlerinden oto lastik üretimine kadar değişen geniş bir kullanım alanına sahiptir).
• (Yalıtkan sanayinde düşük yoğunluklu ateşe dayanıklı ürünlerin kullanıldığı alanlarda yalıtkan olarak kullanılmaktadır).
• (Ayrıca kağıt, kozmetik, döküm, tekstil ve gübre sanayinde, kaynak elektrotu imalinde, inci parlatma boya maddelerinde, yangın söndürme malzemesi imalinde, akustik ürünlerde yapıştırıcı olarak kullanılır).

• Cıvanı
n kullanım alanları :
• İlaç ve boya sanayinde.
• Dişçilikte.
• Termometre yapımında.

25 Kasım 2013 Pazartesi

Binalarda ısı yalıtımı neden önemlidir? Binalarda ısı yalıtımının enerji tüketimi ile ilişkisini açıklayınız.

 Binalarda ısı yalıtımı neden önemlidir?, Binalarda ısı yalıtımının enerji tüketimi ile ilişkisini açıklayınız.

Binalarda Isı Yalıtımının Sağlanması :
Isı yalıtımı olmayan binalarda; kışın evin içi sıcaksa ısı akışı içerden dışarı doğru, yazın evin içi soğuksa ısı akışı dışarıdan içeri doğrudur.
Binalarda pencere (%25), tavan (çatı) (%25), tavan arası(%20), taban (kat arası = yer döşemesi) (%15) ve bina girişinde (%25) ısı yalıtımına ihtiyaç duyulur.
Binalarda ısı yalıtımının sağlanması için;
• Dış cephe duvarlarında,
• Cam ve doğramalarda,
• Çatı ve döşemelerde,
• Tesisat borularında,
• Havalandırma kanallarında,
• Buhar iletim borularında,
• Toprakla temas eden bölümlerde ve katları ayıran bölümlerde,
• Garaj, depo gibi ısıtılmayan bölümlere bakan duvarlarda ısı yalıtımı yapılmalıdır.
Binaların doğru biçimde yalıtılmasıyla %25–50 oranında daha az yakıt kullanarak aynı düzeyde ısınması sağlanabilir. Binanın iç kısmını dış ortamdan ayıran kapılar, pencereler, duvarlar, çatı gibi temel bölümler binanın kışın sıcak, yazın ise serin tutulmasını sağlar. Tüm dünyada bina yalıtımının daha iyi olabilmesi için, birçok yöntem ve malzemeden yararlanılmaktadır. (Sıcaklık azaldıkça ısı kaybını azaltan kapı ve pencereler veya sıcak bölgelerde kullanılan ve özel bir malzemeyle kaplı olduğu için yalnızca gün ışığını geçiren fakat ısıyı geçirmeyen pencere camları).
Yazın parkların ya da ağaçlık alanların kent merkezlerinden daha serin, ağaç yapraklarından buhar halinde kaybedilen su ağacın çevresindeki havanın sıcaklığında 5 °C’a kadar düşüş sağlayabilirler. Evlere en kolay ve ucuz yalıtım ağaç dikilerek yapılabilir. Isınma ve soğutmaya etkili bir çözüm yolu olan bu işlem, biraz uzun vadeli bir yatırım gibidir. Akıllıca yapılmış bir planlamayla bahçeye dikilen ağaçlar, evin ısıtılması ve soğutulması için tüketilen enerji miktarını %25 oranında azaltabilir.
Bahçeye dikilen ağaçlar, sayesinde kışın evlerin sıcak kalması sağlanırken yazın da serin olması sağlanır. Soğuk bir yerde oturuluyor ve kışın evin sıcak olması isteniyorsa bunun için sık dallı ve yapraklı ağaçlar tercih edilmelidir. Sıcak bölgede oturuluyor ve evin serin tutulması isteniyorsa seyrek dallı ve yapraklı ağaçlar seçilmelidir.

Yalıtım ve Enerji Tüketimi :
Ev ve iş yerlerinde kullanılan yalıtım malzemeleri sayesinde sağlanan yalıtım, enerji tüketimin azalmasına, doğal kaynakların ve onların dengesinin korunmasına ve ülke ekonomisine katkı sağlar. Ayrıca ısı yalıtımı sayesinde daha az yakıt madde yakılacağından atmosfere daha az karbondioksit ve diğer zararlı gazların yayılmasını sağlar ve bu sayede sera etkisi azaltılır ve küresel ısınma önlenir.
Yalıtım sayesinde kışın yakıt malzemeleri (kömür, petrol, doğal gaz) daha az kullanılır. Yazı ise serinlemek için elektrikli araçlar kullanılmadan rahatça yaşanabilir.
Binalarda yapılan yalıtım enerji tasarrufu sağlar. Enerji tasarrufu sayesinde rahat ve konfordan vazgeçmeden enerji verimli şekilde kullanmak ve israf etmemektir.

Isı yalıtım malzemelerine örnekler veriniz ve bu malzemelerin nerelerde kullanıldığını söyleyiniz

 Isı yalıtım malzemelerine örnekler veriniz ve bu malzemelerin nerelerde kullanıldığını söyleyiniz

Isı yalıtımını sağlamak için kullanılan malzemelere yalıtım malzemeleri denir. Yalıtım malzemeleri sayesinde besin maddeleri istenilen sıcaklıklarda muhafaza edilebilir, suyun içilme sıcaklığı sağlanır, evlerde ısı yalıtımı sağlanır.
Her yalıtım malzemesinin kullanım amacı farklıdır. Farklı bölgelerin veya bir bölge içinde farklı yerlerin yalıtımında da farklı yalıtım malzemeleri kullanılabilir. (Duvarda, pencerede, soğuk hava depolarında, fırınlarda farklı yalıtım malzemeleri kullanılır).
İyi bir ısı yalıtımının sağlanması için kullanılacak yalıtım malzemeleri; ısı akışını yavaşlatmalı, çok yüksek veya çok düşük sıcaklıklara maruz kaldığında özelliğini kaybetmemelidir.


Günlük hayatta kullanılacak yalıtım malzemeleri;
• Çevreye zarar vermemelidir.
• Ekonomik olmalıdır.
• Hafif olmalıdır.
• Yanmaz olmalıdır.
• Kolay uygulanabilmelidir.
• Zaman için de bozulup çürümemelidir, uzun ömürlü olmalıdır.
• Isı iletkenlik değerinde zamanla değişme olmamalıdır.
• Asit ve asit yağmurlarına karşı dayanıklı olmalıdır.
• Elastik olmalıdır.
• Böcek ve mikroorganizmalar tarafından tahrip edilmemelidir.
• Aşınma ve paslanma yapmamalıdır.
Yalıtım malzemeleri olarak; plastik köpük, ahşap, asbest, taş yünü, katran, cam yünü ve silikon yünü kullanılır. (Mineral yünler = cam yünü ve taş yünü, polistiren köpük levhalar, poliüretan köpük levhalar).

Yalıtım yerine iletimin de tercih edildiği durumlar var mıdır? Örnekler veriniz.

Yalıtım yerine iletimin de tercih edildiği durumlar var mıdır? Örnekler veriniz.

Maddelerdeki ısı akışını hızlandırmak için iletken malzemeler kullanılmasına iletim denir. İletim olayında ısıyı iyi ileten iletken malzemeler kullanılır.
Pişirme amaçlı kullanılan araçlarda ısı iletiminin iyi olması amaçlanır. Pişirme amaçlı kullanılan toprak ve seramik kaplarda, toprak ısıyı yavaş iletilmesine rağmen ısıyı düzgün olarak ilettiği ve pişme kalitesini arttırdığı için bu kaplar kullanılır.

ÖRNEKLER :

1- Isı kaynağı olan ocaktan yayılan ısının tenceredeki yemeğe kısa sürede ulaşması için ısıyı iyi ileten malzemeler kullanılır.
2- Kalorifer tesisatının yapımında ısıyı iyi ileten malzemeler kullanılır.

Isı yalıtımı nedir? Açıklayınız.

 Isı yalıtımı nedir? Açıklayınız., Isı yalıtımı tanımı, Isı yalıtımı açıklaması nedir?

Maddelerdeki ısı akışını yavaşlatmak için yalıtkan malzemeler kullanılmasına yalıtım denir.
Maddelerde yalıtımın yapılmasının nedeni bazı maddelerin bulunduğu ortama göre sıcak, bazılarının da soğuk tutulması gerektiği içindir.
Yalıtım için kullanılan malzemelerin ortak özelliği bu malzemelerin yapısında hava bulunmasıdır. Hava iyi bir yalıtkandır. Çünkü havayı oluşturan tanecikler arasındaki boşluk miktarı çok fazladır. Bu nedenle havayı oluşturan tanecikler arasındaki ısı iletimi çok yavaş olur.
Plastik köpüğün yapısındaki boşluklarda da hava bulunduğu için plastik köpükte ısı yalıtkan olarak kullanılır ve ısı yalıtımı sağlanır.

ÖRNEKLER :

1- Kışlık kıyafetlerin, battaniyelerin, bina yalıtım malzemelerinin içinde hava vardır.
2- Cam, plastik, köpük, kağıt, metal bardaklara sıcak çay konduğunda bir süre sonra bardaklardaki çayların sıcaklıklarının farklı olmasının nedeni bazı bardakların ısıyı iyi iletip içindeki çayın ısısının etrafa yayılmasını sağlaması, bazılarının da ısıyı iyi iletemeyip çayın ısısının bardakta kalmasını sağlamasıdır. Köpükten yapılan bardakların ısıyı daha az iletmesinin nedeni köpüğün yapısında hava boşluklarının bulunması ve ısı aktarımının yavaş gerçekleşmesidir. Isı aktarımı bu bardakta yavaş olduğu için eli yakmaz.
3- Köpükten yapılan tabakların kullanılması.

Isı yalıtımı hangi durumlarda gerekli olabilir?

Isı yalıtımı hangi durumlarda gerekli olabilir?, Isı yalıtımı hangi durumlarda gereklidir?

Büyük alet/araçların birçoğunda yalıtım yer alır. Örneğin, fırınlarda, soğutucularda, dondurucularda ve su ısıtıcılarında. Çoğu halde, yalıtım çevreye olan ısı kaybını engellemeye yarar. Diğer hallerde ise, çevreden gelen ısıya karşı koruma sağlar.

Soğuk kış günlerinde kalorifer borularının ve çatıların çeşitli malzemelerle sarılmasının nedeni nedir?

Soğuk kış günlerinde kalorifer borularının ve çatıların çeşitli malzemelerle sarılmasının nedeni nedir?

Soğuk kış günlerinde kalorifer borularının ve çatıların çeşitli malzemelerle sarılmasının nedeni yalıtımdır. Evlerin içerisindeki ısıyı muhafaza edip, ısı kaybını ve soğumayı önlemek için çeşitli yalıtım malzemeleriyle kalorifer boruları ve çatılar sarılır.

Geceleri yeryüzü neden soğur?

Geceleri yeryüzü neden soğur?

Geceleri güneş ısı ve ışınlarından mahrum kalan dünyamız soğur.

Sizce dünyayı ısıtan enerji nereden sağlanıyor? Bu ısı bize nasıl geliyor? Dünyamızı ısıtan enerji güneşten sağlanıyor. Güneş dünya da canlı ve cansız varlıklar için ısı ve ışık kaynağıdır.Aynı sıcak hava yaşarken başka bir yerde soğuk hava yaşanmasının nedeni nedir? Isınmanın farklı olması gelen güneş ışınlarının bolluğundan ve geliş açısından kaynaklanır.

Geceleri yeryüzü niçin soğur? Geceleri gündüzlerden neden soğuktur? Geceleri dünya’nın bir yarım küresine ışın gelir, bir yarım küresine ışın gelmez. Bu yüzden geceleri yar yüzü soğur. Ayrıca dünyamız sera gazlarının etkisindedir. Geceleri güneş ışığı gelmez, ancak ay ve yıldızların ışığı gelir. Bunlarda enerjisini güneşten alır. Ancak dünyayı ısıtmazlar. Dünyamız yinede geceleri ısı enerjisi almasa da fazla soğumaz. Bunun nedeni de dünyamızın atmosfere sahip olmasıdır. Atmosfere sahip olmayan diğer gezegenler de günlük sıcaklık farkı çok fazla olmaktadır. Gündüzleri çok sıcak geceleri ise çok soğuk olmaktadır.

Dünyamızın atmosferinin olması bizim için büyük avantajdır.

23 Kasım 2013 Cumartesi

Doğrudan temas olmadan ısı aktarımı olabilir mi? Örnekler

Doğrudan temas olmadan ısı aktarımı olabilir mi?,Doğrudan temas olmadan ısı aktarımına örnekler, Örnekler vererek açıklayınız.

Evet bu şekilde ısı aktarılır ve buna ışıma (radyasyon) yoluyla ısı aktarımı denir. Güneş ışınları Dünya'yı bu şekilde ısıtmaktadır.

Mutlak sıfır olan ve atomların tamamen hareketsiz olduğu -273 santigrat derecenin üstünde sıcaklığa sahip bütün maddeler, sıcaklıklarına göre belirli bir dalga boyunda ışık yayarak ısılarını iletirler. Kızılötesi kameralar da bu şekilde çalışır ve 36 santigrat derecede sabit olduğu bilinen insanları çok uzak mesafelerden kolaylıkla ayırt edebilirler. 

21 Kasım 2013 Perşembe

Isı iletkeni ve ısı yalıtkanı maddelere üçer örnek veriniz

Isı iletkeni ve ısı yalıtkanı maddelere üçer örnek veriniz.

Bütün maddelerin ısı iletkenlikleri farklıdır. Isının bir maddedeki yayılma hızı o maddenin iletken mi yoksa yalıtkan mı olduğunu belirtir.
Isıyı iyi ileten maddelere ısı iletkeni denir. Isı iletkenlerini oluşturan tanecikler arasındaki boşluk çok azdır ve tanecikler düzenlidir. Isı iletkenleri kısa sürede büyük miktarda ısı iletirler. Metaller (Bakır, alüminyum, demir,…), diğer maddelere göre ısıyı daha hızlı iletirler ve ısı iletkenidirler.
Isıyı iyi iletemeyen maddelere ısı yalıtkanı denir. Isı yalıtkanlarını oluşturan tanecikler arasındaki boşluk çok fazladır ve tanecikler düzensizdir. Isı yalıtkanları kısa sürede çok az miktarda ısı iletirler. Tahta, plastik, beton, hava ısı yalıtkanıdır. Plastik köpük, cam yünü, pamuk, saman, asbest, çift camlı pencerelerdeki hava boşluğu, termoslardaki iç ve dış yüzey arasındaki havasız ortam (vakum) ısı yalıtımı için kullanılır.

Isı iletkeni ve ısı yalıtkanı ne demektir?

Isı iletkeni ve ısı yalıtkanı ne demektir?

Maddelerin Isı İletkenlikleri :
Bütün maddelerin ısı iletkenlikleri farklıdır. Bazı maddeler ısıyı hızlı, bazıları da yavaş iletirler. Isı enerjisinin iletim yoluyla yayılması bütün maddelerde görülür. Bütün maddeler taneciklerden oluştuğu için katı, sıvı ve gazlar ısı enerjisini iletim yoluyla yayabilirler.
Isı enerjisinin iletim yoluyla yayılabilmesi için maddeyi oluşturan taneciklerin birbiri ile çarpışması ve çarpıştığı taneciği de titreştirmesi (yani ona ısı enerjisi aktarması) gerekir. Bu nedenle ısı enerjisinin iletim yoluyla daha iyi yayılabilmesi için tanecikler arasındaki boşluğun az olması ve taneciklerin düzenli olması gerekir.
Isı enerjisinin iletim yoluyla yayılması katı maddelerde, sıvı ve gaz halindeki maddelerden daha kolay gerçekleşir. Bunun nedeni ise katı taneciklerinin düzenli ve aralarındaki boşluğun çok az olmasıdır. Sıvı ve gaz halindeki maddenin tanecikleri arasındaki boşluk katılara göre daha fazla ve tanecikler daha düzensiz olduğu için ısı enerjisinin sıvı ve gazlarda iletim yoluyla yayılması katılara göre çok daha yavaş gerçekleşir.
Bütün maddelerin ısı iletkenlikleri farklıdır. Isının bir maddedeki yayılma hızı o maddenin iletken mi yoksa yalıtkan mı olduğunu belirtir.
Isıyı iyi ileten maddelere ısı iletkeni denir. Isı iletkenlerini oluşturan tanecikler arasındaki boşluk çok azdır ve tanecikler düzenlidir. Isı iletkenleri kısa sürede büyük miktarda ısı iletirler. Metaller (Bakır, alüminyum, demir,…), diğer maddelere göre ısıyı daha hızlı iletirler ve ısı iletkenidirler.
Isıyı iyi iletemeyen maddelere ısı yalıtkanı denir. Isı yalıtkanlarını oluşturan tanecikler arasındaki boşluk çok fazladır ve tanecikler düzensizdir. Isı yalıtkanları kısa sürede çok az miktarda ısı iletirler. Tahta, plastik, beton, hava ısı yalıtkanıdır. Plastik köpük, cam yünü, pamuk, saman, asbest, çift camlı pencerelerdeki hava boşluğu, termoslardaki iç ve dış yüzey arasındaki havasız ortam (vakum) ısı yalıtımı için kullanılır.

Katılarda ısı iletimi nasıl gerçekleşir?

Katılarda ısı iletimi nasıl gerçekleşir?

Isı Enerjisinin İletim Yoluyla Yayılması (İletim) (Taneciklerin Çarpışmasıyla Isının Yayılması) :
Maddeyi oluşturan taneciklerin birbirine çarpması ile ısı enerjisinin aktarılmasına ısının iletim yoluyla yayılması denir. Isı enerjisinin iletim yoluyla yayılması bütün maddeler taneciklerden oluştuğu için katı, sıvı ve gazlarda görülür. Fakat ısının iletim yoluyla yayılması katı maddelerde, sıvı ve gaz halindeki maddelerden daha kolay gerçekleşir. Katılar ısı enerjisini sadece iletim yoluyla yayarlar.
Katı haldeki maddenin bir ucu ısıtıldığında ısınan uçtaki tanecikler diğerleri ile çarpışarak ısıyı diğer uca aktarırlar.
Katı haldeki madde ısıtıldığında, ısı enerjisini alan katı madde tanecilerinin hareket (kinetik) enerjisi arttığı için titreşim hızı da artar. Titreşen tanecikler (yerinden ayrılamayacağı için) etrafındaki diğer taneciklere çarparak diğer tanecikleri de titreştirir ve o taneciklerin de titreşim hızını bu nedenle de hareket enerjisini arttırır. Böylece ısı enerjisi bir tanecikten diğerine aktarılarak madde boyunca iletilmiş yani yayılmış olur. 

Kışın koyu renkli yazın ise açık renkli kıyafetlerin giyilmesinin nedeni nedir?

Kışın koyu renkli yazın ise açık renkli kıyafetlerin giyilmesinin nedeni nedir?

 Işın Soğurma ve Işın Yansıtmanın Maddenin Rengine ve Parlaklığına Bağlılığı :
Maddelerin, üzerine düşen ışınları tutmasına soğurma (ışın yutma = ışın emme = ışın tutma) denir. Farklı renkteki yüzeyler üzerine düşen ışınları farklı miktarlarda tutarlar.
Koyu renkli yüzeyler üzerine düşen ışınların çoğunu soğururken çok az kısmını yansıtırlar. Açık renkli yüzeyler üzerine düşen ışınların çoğunu yansıtırken çok az kısmını soğururlar. Bu nedenle koyu renkli yüzeyler daha fazla ışın soğurduğu için açık renkli yüzeylere göre daha fazla ısınırlar.
Mat (parlak olmayan) yüzeyler üzerine düşen ışınların çoğunu soğururken çok az kısmını yansıtırlar. Parlak yüzeyler üzerine düşen ışınları yansıtırlar. Bu nedenle mat yüzeyler daha fazla ışın soğurduğu için parlak yüzeylere göre daha fazla ısınırlar.
Parlak ve yansıtıcı yüzeyler, üzerine düşen ışınları yansıttığı için ısınmazlar. Bu nedenle parlak ve yansıtıcı yüzeyler, ısı yalıtımı gerektiren yüzeylerin kaplanmasında kullanılır.


Kışları koyu renkli kıyafetler giyilmesinin nedeni, ışınları daha fazla soğurabilmesi
içindir.
Yazları açık renkli kıyafetler giyilmesinin nedeni, ışınları daha az soğurması, büyük bir kısmını yansıtmasıdır.

Gece ve gündüz arasındaki sıcaklık farkının nedeni ne olabilir?

Gece ve gündüz arasındaki sıcaklık farkının nedeni ne olabilir? Araştırınız.

Dünya geceleyin güneş ışığını alamadığı için soğur, gündüzleyin ise güneş ışığını alması sebebiyle ısınır. Gece ile gündüz arasında bu şekilde bir ısı farkı oluşur.

Nemin ve denizellik etkisinin fazla olduğu yerlerde gece ile gündüz arasındaki ısı farkı daha az olur. Karasal bölgelerde ise gece ve gündüz arasındaki ısı farkı daha fazla olur.

Gece ve gündüz arasındaki sıcaklık farkının nedeni Nedir?

Dünya gündüz Güneş’ ten ışıma yoluyla gelen ışınlar sayesinde ısınır. Fakat geceleriGüneş’ ten ışıma yoluyla ısı alamaz. Gündüz Güneş’ ten ışıma yoluyla gelen ışınlar sayesinde ısınan Dünya etrafına göre daha sıcak olduğu için gece etrafına ışıma yoluyla ısı yayar. Bu nedenle Dünya gece ısı yaydığı için ısı kaybeder ve geceleri Dünya yüzeyi (taştoprak deniz göl kaya) daha soğuk olur.

15 Kasım 2013 Cuma

Isınan maddelerin moleküllerinde meydana gelen hareketlenme neden kaynaklanmaktadır?

Isınan maddelerin moleküllerinde meydana gelen hareketlenme neden kaynaklanmaktadır?

Mğer maddeye ısı veririlirse, maddenin moleküllerinin kinetik enerjileri artar. Moleküller daha hızlı hareket eder ve daha çok birbirileriyle çarpışırlar.

ısınan maddelerin moleküllerinde meydana gelen hareketlenme neden kaynaklanmaktadır, ısınan maddelerin moleküllerinde meydana gelen hareketlenme neden kaynaklanır, ısının maddelerin moleküllerinde meydana gelen hareketlenme neden kaynaklanır, ısının maddelerin moleküllerinde meydana gelen hareketlenme neden kaynaklanmaktadır

Maddeler arasındaki ısı aktarımının nasıl gerçekleştiğini açıklayınız.

Maddeler arasındaki ısı aktarımının nasıl gerçekleştiğini açıklayınız, Maddeler arasındaki ısı aktarımı nasıl gerçekleşir,Maddeler arasındaki ısı aktarımı nasıl gerçekleşmektedir?

Isı aktarımı, sıcaklıkları farklı iki veya daha fazla nesne arasında iletim, taşınım ya da ışınım yoluyla (veya bu yolların birbiri ile olan birleşimları yoluyla) gerçekleşen enerji aktarımının incelenmesidir.

Taşınımla Isı Aktarımı temel olarak moleküllerin kitleler halinde hareketinden kaynaklanır. İki farklı sıcaklıktaki yüzey arasında hareket halindeki akışkan bu hareketi sırasında ısı taşınımını sağlar.
İletimle Isı Aktarımı ise durgun bir ortamda gerçekleşir, birbirleriyle temas halindeki moleküllerin kafes yapısındaki titreşimler sayesinde ısı bir sonraki moleküle taşınır.
Işınımla Isı Aktarımında ise ısı aktarımı için bir ortama gerek duyulmaz. Birbirini gören yüzeyler arasında sıcaklık farkı olduğu sürece ışınımla ısı aktarımı olduğunu söylemek mümkündür.

Maddeler ısındıkça atom ve moleküllerinde nasıl bir değişme gözlenir?

Maddeler ısındıkça atom ve moleküllerinde nasıl bir değişme gözlenir?

Maddeler ısıtıldığında ya da soğutulduğunda maddeyi oluşturan taneciklerin hızları ve aralarındaki boşluk miktarı değişirken maddeyi oluşturan taneciklerin büyüklüklerinde (belirgin olarak) değişme olmaz. Maddeyi oluşturan tanecikler görülemeyecek kadar küçük olduğu için ısı alan veya ısı veren maddelerde gözlenen hareketler taneciklere değil tanecik (molekül) yığınlarına aittir. 


Maddenin tanecikli yapısı nedeniyle ısıtılan maddedeki tanecikler sıcaklığın etkisiyle enerji kazanarak hızlanırlar,birbirlerine daha çok çarparlar.

Elinize aldığınız bir buz parçası erirken eliniz neden üşür?

Elinize aldığınız bir buz parçası erirken eliniz neden üşür?

Buz parçası erimek için dışarıdan ısı almaktadır, elimiz ise ısı vermektedir. BU sebepten dolayı buz parçası erirken, ısı kaybeden elimiz üşür.

14 Kasım 2013 Perşembe

Sıcak olan bir madde nasıl soğur? Soğuk olan bir madde nasıl ısınır?

Soğuk olan bir madde nasıl ısınır?

Sıcaklığın varolmasının nedeni ısı enerjisidir.Sıcaklık maddenin aldığı veya verdiği ısı enerjisinin bir göstergesidir. Bir madde dışarıdan ısı enerjisi aldığında yani madde ısıtıldığında verilen ısı enerjisini maddeyi oluşturan tanecikler alır ve tanecikler bu enerjiyi hareket enerjisine dönüştürür. Yani maddeyi oluşturan taneciklerin hareket enerjileri artar. Bu nedenle de maddenin sıcaklığı artar. 

Sıcak olan bir madde nasıl soğur?

Bir madde dışarıya ısı enerjisi verdiğinde yani madde soğutulduğunda maddeyi oluşturan taneciklerin hareket enerjileri azalır. Bu nedenle de maddenin sıcaklığı azalır ve soğur.. 

Teknolojik gelişmelerin solunum sisteminin sağlığı üzerindeki olumlu ve olumsuz etkileri nelerdir?

Teknolojik gelişmelerin solunum sisteminin sağlığı üzerindeki olumlu ve olumsuz etkileri nelerdir?

Teknolojik gelişmelerin solunum sistemimize yararlarından çok zararları vardır. Fabrikalardan çıkan kirli hava, deodorantlar ,parfümler ve araçların egzozları hava kirliliğini ortaya çıkaran sebeplerdendir. Soluduğumuz bu kirli hava solunumun sistemimize inanılmaz derecede zarar verir. Kirli havanın ciğerlerimize dolmasıyla yapısı değişen akciğerlerimiz vücudumuza olumsuz yönde etki eder.


Fabrikalardan çıkan kirli hava, deodorantlar, parfümler ve araçların egzozları hava kirliliğini ortaya çıkaran sebeplerdendir. Soluduğumuz bu kirli hava solunumun sistemimize inanılmaz derecede zarar verir. Kirli havanın ciğerlerimize dolmasıyla yapısı değişen akciğerlerimiz vücudumuza olumsuz yönde etki eder. Bu olumsuz etkisinden sonra teknolojinin gelişmesiyle sağlık sektöründe icat edilen yeni makinelerin solunum sistemimizde ki hastalıkların tedavisinde kullanılır.


Teknolojinin gelişmesiyle sağlık sektöründe icat edilen yeni makinelerin solunum sistemimizde ki hastalıklara faydasını söylemeden geçemeyiz... 


 Konu Etiketleri: teknolojik gelişmelerin solunum sistemine olumlu katkıları, teknolojik gelişimlerin solunum sistemine olumsuz etkileri nelerdir, teknolojik gelişmelerin solunum sistemi sağlığına olumlu ve olumsuz etkileri, teknolojik gelişmelerin solunum sistemine olumlu etkileri, teknolojik gelişmelerin solunum sistemine olumlu katkıları nelerdir, teknolojik gelişmelerin solunum sistemi sağlığına olumlu etkileri, teknolojinin solunum sistemine yararları, teknolojik gelişmelerin solunum sistemine olumlu ve olumsuz etkileri, teknolojik gelismenin solunum sistemine olumlu ve olumsuz etkileri, teknolojik gelişmelerin solunum sistemi olumlu katkıları

Soluk alırken akciğerlerimiz neden şişip inme hareketi yapar?

Soluk alırken akciğerler neden şişip inme hareketi yapar?,Soluk alırken akciğerlerimiz neden şişip inme hareketi yapar? 

Diyafram, soluk alındığında kasılır ve aşağıya doğru inerek göğüs boşluğunun hacmini artırır. Böylece akciğerlerin şişmesine zemin hazırlar. Soluk verildiğinde ise gevşer ve yukarı doğru çıkarak göğüs boşluğunun hacmini daraltır. Akciğerlerin daralarak eski haline dönmesini sağlar.

Bütün maddeler ısıyı iletebilir mi?

Bütün maddeler ısıyı iletebilir mi?

Maddelerin ısıl iletkenliği ikiye ayrılır: Isıl İletken ve Isıl Yalıtkan. Bu bağlamda, tüm madde ve cisimlerin iletken olması söz konusu değildir. Isıl iletken maddelere metaller, tuzlu su; ısıl yalıtkan maddelere ametaller ve şekerli su verilebilir. 

Bütün maddelerin ısı iletkenlikleri farklıdır. Isının bir maddedeki yayılma hızı o maddenin iletken mi yoksa yalıtkan mı olduğunu belirtir. Isı enerjisi daima sıcaklığı fazla olan maddelerden sıcaklığı az olan maddeye doğru yayılır.

Solunum sistemini oluşturan yapı ve organlar nelerdir?


Solunum sistemini oluşturan yapı ve organlar nelerdir?, Solunum sistemini oluşturan yapılar nelerdir?, Solunum sistemini oluşturan organlar nelerdir?

Solunum sonucu su ve karbondioksit gibi artık ürünler ortaya çıkmaktadır. İnsanlarda; vücuda oksijen almak ve vücuttan karbondioksiti uzaklaştırmak için kullanılan organlara solunum sistemi denir. 
Burun: Solunum sisteminin ilk kanalıdır. Burnun görevleri:
·         Soluduğumuz havanın koksunu alır.
·         Soluduğumuz havayı nemlendirir.
·         Soluduğumuz havayı vücudumuzun sıcaklığı kadar ısıtır.
·         Soluduğumuz havayı temizler.
Yutak: Yemek borusu ve soluk borusunun birleştiği yerdir. Yutak; soluduğumuz havanın soluk borusuna; yediğimiz lokmalarında yemek borusuna geçmesini sağlar.
Gırtlak: Soluk borusunun başlangıcında bulunan kıkırdak bir yapıya sahiptir. Yutak ile soluk borusu arasında bulunur. Konuşmamızı sağlayan ses telleri burada bulunur.
Soluk borusu: Gırtlak ile akciğerler arasında uzun kanal şeklindeki hava taşıyıcı yapıdır. Üst üste dizilmiş halka şeklinde kıkırdaklar vardır. Nemlidir. Düz kaslardan oluşur.
Bronşlar ve bronşçuklar: Soluk borusu ikiye ayrılarak bronşları oluşturur. Bronşlar, soluk borusunun sağ ve sol akciğerlere bağlanmasını sağlar. Bronşların içinde de birçok kollar vardır. Bunlarda bronşçuklardır. Bronş ve bronşçuklar, akciğer ile soluk borusunun arasında hava iletimini sağlar.
Akciğerler: Solunum sisteminin en temel organıdır. Göğüs boşluğunda bulunurlar ve göğüs kafesi tarafından korunurlar. Akciğerlerin her nefes alıp vermede, hacmi genişler ve küçülür. 

Egzersiz yaptığınızda neden daha hızlı nefes alıp veriyorsunuz?

Egzersiz yaptığınızda neden daha hızlı nefes alıp veriyorsunuz?,Egzersiz yaptığımızda neden daha hızlı nefes alıp veririz?

Spor yaptığı zaman kalbin kaslarına daha fazla kan pompalar ve daha hızlı ritimde calışır ki daha cok oksijen kaslara ulaştırılsın ve glikoz oksijenle yakılıp enerji acığa çıksın bu nedenle kalp hızlı atar ve hızlı soluk alıp verilir.

13 Kasım 2013 Çarşamba

Neden soğuk bir havada verdiğiniz nefesi daha rahat gözlemleyebiliyorsunuz?

Neden soğuk bir havada verdiğiniz nefesi daha rahat gözlemleyebiliyorsunuz?, Soğuk havalarda nefes neden daha rahat görülür?

Çünkü bizim nefesimiz dışarıdakine göre daha sıcaktır. Bunun sebebi ise dışardan alınan nefesin vücudumuzun içinde gezerek ısınmasıdır. Böylece nefesimiz gayet açık bir şekilde görülür...

Teknolojik gelişmelerin dolaşım sistemi üzerinde olumlu ve olumsuz etkileri neler olabilir?

Teknolojik gelişmelerin, dolaşım sistemi üzerinde olumlu ve olumsuz etkileri neler olabilir?, Teknolojik gelişmelerin dolaşım sistemi üzerinde olumlu ve olumsuz etkileri nelerdir?Örneklerle açıklayınız.

Teknolojinin ilerlemesiyle birlikte, hava kirliliği ve sanayileşme, buna bağlı oluşan stres, yapay gıdalar, gdo lu ürünler, kalp sağlığını ve dolaşım sistemi sağlığını olumsus etkiler.
Ancak bazı dolaşım sistemi hastalıklarının teşhis ve tedavisinde de teknolojinin aşırı faydaları vardır.

12 Kasım 2013 Salı

Kan bağışı neden önemlidir?

Kan bağışı neden önemlidir?

Halen kanın temin edilebildiği tek kaynak insandır. 

Kan bağışında bulunan kişi "donör" olarak adlandırılmaktadır. 

Sağlıklı ve gönüllü olarak kan bağışında bulunan kişilerin yeterli sayıda olması, sizin, ailenizin, arkadaşlarınızın veya kan ihtiyacı olabilecek herhangi birinin ihtiyacını karşılayacak ve belki de hayatını kurtaracaktır. 


Kan Vermenin Faydaları 

*Kemik iliğinin yağlanmasını önleyip, kan yapımı canlı tutulur. 
*Verilen kanın yerine, anında vücuttan genç hücreler dolaşımına katıldığı için, bağışçı daha dinç ve canlı olur. 
*Kandaki yüksek yağ oranı düşer. 
*Kan bağışı kalp krizi ihtimalini %90 azaltır. 
*Kan bağışlayan kişide baş ağrısı, stres, yüksek tansiyon, yorgunluk gibi rahatsızlıkların giderilmesinde çok büyük katkısı olur. 
*Kan bağışçısı her kan verdiğinde: 
AIDS , Hepatit B , Hepatit C , Sifiliz 
Kan grubu taramasından ücretsiz olarak yararlanmış olur. 

*Trafik kazasında yaralanan bir kimsenin, kan uyuşmazlığı olan bir bebeğin, kan bulunmazsa ölecek bir hastanın sizin verdiğiniz kanla kurtulmasının, size verdiği manevi duygu ölçüsüzdür. Bağışınız çok insancıl ve onurlu bir davranıştır.

Neden herkese kan veremeyiz?

Neden herkese kan veremeyiz?

Farklı Kan Grubundan Birine Neden Kan Veremeyiz

Kan gruplarının özellikleri ve Rh faktörü kalıtsaldır.

Kan grupları uyuşmayanlar arasındaki kan alışverişi sonucu kan alan kişide aglütinasyon olur ve kan alanı öldürür. Kan aktarımında Rh faktörü göz önünde tutulmalıdır. Bunun nedeni, Rh negatif guruba girenlerin kan serumunda antikor bulunmasıdır. Evlenmelerde Rh faktörünün önemi bu nedenle büyüktür. Rh faktörü pozitif bir erkekle Rh faktörü negatif olan bir kadının evlilikleri sonucu çocuk, babanın Rh pozitif faktörlü kanını alabileceğinden, annenin Rh negatif faktörlü kanında çocuktan anneye geçen Rh pozitif faktörüne karşı oluşacak antikorlar çocuğa geçer ve çocukta ağır bir hastalık oluşarak ölüme neden olur. 

11 Kasım 2013 Pazartesi

Aşı ve serum, hastalanmadan önce mi, yoksa sonra mı verilir? Nedenleriyle açıklayınız

Aşı ve serum, hastalanmadan önce mi, yoksa sonra mı verilir? Nedenleriyle açıklayınız.

Aşı hastalanmadan önce, serum hastalandıktan sonra verilir.Çünkü aşı hastalanmadan önce verildiğinde insanı korur. Aşıda, zayıflatılmış mikroplarla, bağışıklık sisteminin kuvvetlendirilmesi amaçlanır.
Serum, hastalıktan sonra verilir, çünkü mikropları öldürür, vücudu kuvvetlendirir.

Hastalandığınız zaman neden akyuvar hücreleriniz sayıca artar?

Hastalandığınız zaman neden akyuvar hücreleriniz sayıca artar?,Hastalanınca neden akyuvar hücrelerinin sayısı artar?,hasatalıkta akyuvar hücreleri neden çoğalır?

Akyuvar hücreleri, vücudun savunmasında rol oynar. Akyuvarlar ne kadar fazla olursa, hücre savunması da artacaktır. Bu yüzden vücut bir enfeksiyon halindeyse, mikroorganizmalarla savaşacak akyuvarlar sayıca artarlar. 

Kanın yapısında bulunan alyuvar, akyuvar ve kan pulcuklarının görevleri nelerdir?

Kanın yapısında bulunan alyuvar, akyuvar ve kan pulcuklarının görevleri nelerdir?,alyuvarların görevleri,akyuvarların görevleri,kan pulcuklarının görevleri nelerdir?

Kanın Yapısı
Kan; doku, kan hücreleri ve plazma denilen ana maddeden oluşmaktadır.

1-Kan plazma
Kan dokunun yaklaşık %55 kadarı kan plazmasından oluşmaktadır. Plazmanın %90-92 ‘si su, %7-8’i kan proteinleri, geri kalanı da yine organik ve inorganik moleküllerdir. Plazmada monomer halinde karbonhidratlar, aminoasitler, yağ asitleri, gliserol, mineraller, tuzlar, hormonlar, antikorlar, azotlu atıklar, solunum gazları ve kan hücreleri bulunmaktadır. Plazmanın kan hücreleri ve pıhtılaşmayı sağlayan fibrinojen gibi kan proteinleri hariç geri kalan kısmına serum adı verilir.

2-Kan hücreleri: Kanın yaklaşık %45’ini oluşturur. Üç çeşit kan hücresi vardır.

a.) Alyuvarlar (eritrositler)
Karaciğer, dalak ve en çok kırmızı kemik iliğinde üretilirler. İlk yapıldıklarında çekirdekli olan alyuvarlar, olgunlaştıklarında çekirdeklerini kaybederler. Ortalama 120 gün yaşayabilen alyuvarlar, bölünmezler; dalak ve karaciğerde parçalanırlar. Alyuvarlar taşıdıkları hemoglobin sayesinde O2 ve CO2 ve taşırlar. Hemoglobin taşıdığı demir minarelerinden dolayı kırmızı renklidir. Deniz seviyesinden yükseklere çıkıldıkça atmosferdeki oksijen oranı düşer. Bu durumda oksijen ihtiyacını karşılamak için alyuvarların sayısı artar. Alyuvar zarında bulunan protein çeşitlerine göre kan grupları belirlenir.
b.) Akyuvarlar (lökositler)
Mikrobik etkenlere karşı vücut bağışıklığından sorumlu ola hücrelerdir. Kemik iliklerinde ve lenf düğümlerinde üretilirler. Çekirdekli hücrelerdir. Aktif hareket etme özellikler olan akyuvarlar kana karıştıktan sonra bölünemezler. En fazla 3-4 gün yaşarlar. Vücuda giren antijen ve mikroorganizmaları fagositozla parçalayarak etkisiz hale getirirler. Ayrıca vücuda giren antijenlere karşı antikor üreterek de bağışıklıkta rol oynarlar. Bazı çeşitleri kılcal damarlardan doku sıvısına çıkabilirler. Yaşlanmış ve yıpranmış hücre ve doku artıklarını parçalayarak ortamdan kaldırırlar.
c.) Kan pulcukları:
Kırmızı kemik iliğinde büyük yapılı hücrelerin parçalanması sonucu hücre parçacıklarıdır. Hücresel bir yapı göstermezler. Damar yaralanması olduğunda kanın pıhtılaşmasını enzim bulundururlar.

Büyük ve küçük kan dolaşım sistemi nedir?

 Büyük ve küçük kan dolaşım sistemi nedir?

Kan Dolaşımı
Amaç: Kalpteki Kirli kanın akciğere temizlenerek kalbe geri getirilmesidir.
İzlediği yol: Sol karıncık – Akciğer atardamarı - Akciğer – Akciğer toplardamarı – kalbin sol kulakçığı
Büyük Kan dolaşımı:
Amaç: Kalbteki temiz kanın vücut dokularına dağıtılması, hücrelerin besin ve oksijen ihtiyacını karşılanması ve dokulardaki ayrık maddelerin uzaklaştırılmalarının sağlanması.
İzlediği Yol: sol karıncık – Aort atardamarı – vücut dokuları – alt ve üst ana toplardamar – kalbin sağ kulakçığı
Kan dolaşımındaki damarların genel içeriği ve kanın akış yönü bilinmelidir.
Bazı önemi damarların içerikleri şöyledir.
Açlık durumunda glikoz oranın en yüksek olduğu damar, karaciğer toplardamarıdır.
Tokluk durumunda besin oranın en yoğun olduğu damar, kapı toplardamarıdır.
Üre miktarının en yoğun olduğu, amonyak miktarının en az yoğun olduğu damar, karaciğer toplardamarıdır.
Üre miktarının en az yoğun olduğu damar, böbrek toplardamarıdır.
Atardamardaki azotlu artık madde oranları yaklaşık olarak aynıdır.
Aorttan ayrılan bütün atardamarların içerikleri aynıdır.

Büyük Kan Dolaşımı Nedir Nasıldır?
Kalp görevi yapan organdan pompalanan kan, tüm vücudu damarlar içinde dolaşarak organ ve dokuların gereksinimi olan maddeleri onlara verir ve onların artıklarını alarak kalbe geri döner. Bu dolaşıma "büyük dolaşım" adı verilir. Büyük dolaşımda, kan, sol karıncıktan"aorta" adı verilen ana atar damarla çıkar, tüm bedeni dolaştıktan sonra sağ kulakcığa"vena cava superior" adı verilen üst toplar damar ile geri döner. Kalbe geri dönen bu kan, oksijeni azalmış buna karşın karbondidksiti artmış, kirli kandır. Kalbe dönen kirli kan, bu kez akciğerlere pompalanarak gönderilir ve orada, oksijeni zenginleştirilmiş temiz kana dönüştürülerek kalbe geri döner.

Küçük Kan Dolaşımı Nedir Nasıldır?
Küçük dolaşım, sağ karıncıktan çıkan ve"arteria pulmonalis" adı verilen akciğer atar damarı ile akciğerlere ulaşan kanın temizlenmesi sonucu,"vena cava inferior" adı verilen alt toplar damar aracılığıyla sol kulakcığa donüşü ile gerçekleşir. Bu dolaşım sonunda oksijenden zengin olan kan, "büyük dolaşım" olarak bedenin tümünü tekrar dolaşmaya hazır duruma getirilir.

Kalbin, kan pompalarken yaptığı kasılıp gevşeme hareketini çizerek açıklayabilir misiniz?

Kalbin, kan pompalarken yaptığı kasılıp gevşeme hareketini çizerek açıklayabilir misiniz?,Kalbin, kan pompalarken yaptığı kasılıp gevşeme hareketi nasıldır,Kalbin, kan pompalarken yaptığı kasılıp gevşeme hareketi resimli,Kalbin, kasılıp gevşeme hareketi nedir resimli

Kalbin Çalışması

Kalbin çalışması kulakçık ve karıncıklardaki kalp kaslarının kasılıp gevşemesi ile gerçekleşir. Kalp kaslarının kasılmasına sistol, gevşemesine  diastol denir.
Kulakçık ve karıncıklar birbirine zıt olarak çalışırlar. Yani kulakçıklar kasılırken karıncıklar gevşer. Kalbin her odacığı kasılma ile içerisindeki kanı boşaltırken, gevşeme sayesinde kalp tekrar kan ile dolar. Kulakçıkların kasılması ile kan kulakçılardan karıncıklara geçer. Bu sırada karıncıklar gevşer. Hemen sonra karıncıklar kasılır ve karıncıklardaki kan atardamarlara geçer.
Bu sırada kulakçıklar gevşer ve toplardamarlardaki kan kulakçıklara dolar. Kalbin yapısındaki tek yönlü kapakçıklar kapandığında kanın geri dönmesi engellenir.
Kalbin çalışması otonom sinirlerle kontrol edilir. Otonom sinirlerin etkisiyle sağ kulakçık duvarında bulunan S.A (sinoatriyal düğüm) uyarılırsa kulakçıklar kasılır. S.A düğümden yayılan uyarılar fibrillerle kulakçıklarla karıncıklar arasında bulunan ikinci sinir düğümü olan A.V’yi (Atrio ventriküler düğüm) uyarır. A.V’den çıkan his demetleri tüm karıncığa yayılır. A.V düğümünün uyarılması ile uyartılar his demetlerine (purkinje lifleri) geçer ve karıncıklar kasılır.
Kalbin çalışma hızı yaşa göre değişir. Bebeklerde dakikada ortalama 120 kez kasılıp gevşerken, ergin insanda dakikada ortalama 70-80 kez kasılıp gevşemektedir. Kalp atışı bir kasılma ve gevşemeden ibarettir. Dakikada ortalama 70 kez kasılıp gevşeyen bir kalbin her atışı 0.85 sn sürer.
Önce kulakçıklar 0.15 sn kasılır. Sonra karıncıklar 0.3 sn kasılır. Daha sonra bütün kalp 0.4 sn dinlenir.

Dolaşım sistemini oluşturan yapı ve organları açıklayabilir misiniz?

Dolaşım sistemini oluşturan yapı ve organları açıklayabilir misiniz?,Dolaşım sistemini oluşturan yapı ve organlar nelerdir?

İnsanda dolaşım sistemi kalp, kan ve damarlardan meydana gelir.

Kalpten pompalanan kan, damarlar içinde vücudun bütün dokularının en uç kısımlarına kadar ulaşır. Ayrıca dolaşım sistemine yardımcı olarak lenf sistemi bulunur.
İnsanda dolaşım sistemi kalp, kan ve damarlardan meydana gelir.

Kalpten pompalanan kan, damarlar içinde vücudun bütün dokularının en uç kısımlarına kadar ulaşır. Ayrıca dolaşım sistemine yardımcı olarak lenf sistemi bulunur.

Kirlenen kan nasıl temizleniyor?

Kirlenen kan nasıl temizleniyor?
Kan atardamar toplardamar ve kılcal damarlardan oluşan damar ağının içinde dolaşan; akıcı plazma ve hücrelerden (alyuvar akyuvar ve kan pulcukları) meydana gelmiş kırmızı renkli hayati bir sıvıdır.

Kandaki hücreler vücuttaki kan miktarının yarısını oluşturmalarına rağmen yan yana dizildikleri takdirde 96.500 km'lik bir çizgi oluşturabilecek kadar fazladırlar. Bu dünyanın çevresini iki kez dolaşmaya yeterli bir uzunluktur.
Kanın en önemli görevi kalpten dokulara metabolik hadiseler için gerekli oksijeni taşımaktır.
Kan kalbin pompa vazifesi yaptığı bir kapalı sistemde dolaşır. Bu sistem kalp ile dokular arasında ve kalp ile akciğer arasında olmak üzere iki bölümdür. Bunlardan birincisine “büyük dolaşım sistemi” ikincisine de “küçük dolaşım sistemi” denilir. Toplardamarlardan gelen kan kalbin sağ kulakçığına dökülür. Buradan sağ karıncığa geçen kan kalbin kasılmasıyla akciğere yollanır. Akciğerde temizlenen kan kalbin sol kulakçığına gelir buradan da karıncığa geçtikten sonra vücuda pompalanır. Kan kılcal damarlardan geçerken oksijenini bırakır ve karbondioksit alır.

Erimiş besinleri ve oksijeni iş görülen yerlere götüren kan oradan aldığı karbondioksitlerle kirlenir. Akciğerlerle solunum yaptığımızda karbondioksit dışarı atılır ve vücuda oksijen alınır. Oksijen taşıyan ve açık kırmızı renkte olan kan temiz kandır. Akciğere karbondioksit götüren ve rengi koyu kırmızı olan kan da kirli kandır.

Kirli kanın temizlenmesi akciğer denilen ve göğüs kafesi içinde bulunan organımız tarafından sağlanır. Kalpten kan götüren damarlara atardamar kalbe kan getiren damarlara da toplardamar denir. Bu iki damar birbirine kılcal damarlar denilen daha küçük damarlarla bağlanmışlardır.
Kirlenerek kalbe dönen kan atardamarlarla akciğere gönderilir. Akciğerle solunum yaptığımızda temizlenen kan toplardamarlarla tekrar kalbe döner. Akciğerle kalbimiz arasında çalışma yönünden bir uyum vardır.

Konu etiketleri: kan nerede temizlenir, kan nasıl temizlenir, vücuttaki kan nasıl temizlenir, kan nerede ve nasıl temizlenir, akciğer nasıl temizlenir, kan nasil temizlenir, kan akciğerlerde nasıl temizlenir, vücuttaki kanı ne temizler, kan nerde temizlenir, kan vücutta nasıl temizlenir, kanın temizlenmesi, akciğer kanı nasıl temizler, kan akciğerlerden nasıl temizlenir, kanı hangi organ temizler, akciğerler kanı nasıl temizler

Kan, vücudunuzda nasıl hareket ediyor?

Kan, vücudunuzda nasıl hareket ediyor? 

Kalbin çalışması kasılıp gevşeme şeklinde olur.
Kulakçıklar ve karıncıkların sıra ile kasılıp gevşerler.
İki karıncık kasılırken iki kulakçık da gevşerler. Bu dakikada 70-80 kere tekrar eder.
Kulakçıkların kasılması ile sol karıncıktan temiz kan vücuda, sağ karıncıktan kirli kan temizlemek için akciğere gider.
Aynı anda gevşeyen kulakçıklardan, sol kulakçığa akciğerden gelen temiz kan , sağ kulakçığa vücuttan gelen kirli kan dolaşır.
Bu temiz ve kirli kan kulakçıkalrın kasılması ile gevşeyen karıncıklara dolar.
Yaşadığımız süre zarfında kanın vücutta dolaşımı devam eder.


Konu etiketleri: kan damarlar içinde nasıl hareket eder, kan damarlar içerisinde nasıl hareket eder, kanın hareketi nasıldır, kanın damarlar içerisinde nasıl hareket eder, kan damarların içinde nasıl hareket eder, kan nasıl hareket eder, kan damarlarda nasıl hareket eder, vücudumuz nasıl hareket eder, kan damar içinde nasıl hareket eder, kan vücutta nasıl dolaşır, kan damarda nasıl hareket eder, kan damarlarda nasıl dolaşır, kanımız hangi hızla hareket ediyor, kan hareketi, kan damarlarımızda nasıl hareket eder,

9 Kasım 2013 Cumartesi

Türk kadın hakları ile ilgili kuruluşlar hakkında bilgi, Türk kadın hakları ile ilgili kuruluşlar nelerdir?

Türk kadın hakları ile ilgili kuruluşlar hakkında bilgi, Türk kadın hakları ile ilgili kuruluşlar nelerdir?
8 Mart Kadın Platformu 0212 232 10 00 
Anne-Çocuk Eğitim Vak. 0212 225 00 63 
Anne ve Bebek Sağlığı Vak. 0216 345 52 54 
Bizim - Lösemili Çocuklar Vakfı 0212 631 13 10 
Çagdas Eğitim Vakfı 0212 256 02 68 
Çevko Çevre Korunma Ambj. ve Atıkların Der. 0212 288 19 36 
Çevre Gönüllüleri Der. 0212 245 00 36 
Çevre Koruma & Ambj Atıkları Değerlendirme 0212 266 45 27 
Çocuğu İstismardan Kor. ve Rehabilitasyon 0216 348 05 24 
Çocuk Böbrek Sağlığı Der. 0212 531 39 89 
Çocuk Vakfı 0212 240 23 83 
Cumhuriyet Vakfı 0212 512 05 05 
Darüşşafaka Cemiyeti 0212 286 22 00 
Dayanışma Vakfı 0212 631 14 50 
Doğal Hayatı Koruma Der. 0212 528 20 30 
Dost Yaşam Down Sendromu Vakfı 0216 348 07 69 
Emekçi Kadınlar Birliği Kültür Sanat Merkezi 0212 245 31 69 
İstanbul Çevre Koruma Vak. 0212 631 22 41 
İstanbul Çocuk Sağlığı Der. 0212 230 59 13 
İstanbul Eğitim Kültür Vak. 0216 326 34 15 
İstanbul Eğitim Vak. 0212 251 06 04 
İstanbul Estetisyenler Der. 0212 222 15 11 
İstanbul Fotoğraf ve Sinema Amatörleri Der. 0212 252 44 61 
İstanbul Halk Dansları ve Turizm Derneği 0216 418 58 89 
İstanbul Hasta Çocukları Koruma Derneği 0212 588 49 18 
İstanbul Hayır İsleri Der. 0216 323 16 12 
İstanbul Hayvan Sevenler Der. 0216 337 55 83 
Ka-der 0212 274 09 54 - 55 
Kadıköy Folklor Der. 0216 347 04 79 
Kadıköy Sağlık Eğitim Merkezi Vakfı 0216 348 68 28 
Kadın Araştırmalar Der. 0212 511 98 26 
Kadın Emeğini Değerlendirme Vakfı 0212 249 07 00 
Kadın Eserleri Kütüphanesi Bilgi Mrk Vak. 0212 534 95 50 
Kadın Haklarını Arşt. Geliştirme 0216 359 82 87 
Kadın Haklarını Koruma Der. 0212 245 77 99 
Kadının İnsan Hakları Projesi 0216 357 21 42 
Kadınlarımız Fikir ve Kültür Der. 0216 349 03 79 
Kalite Der. 0216 411 20 47 
Mor Çatı Kadın Siığınağı Vak. 0212 248 16 80 
Ruh Hastalarını Readaptasyon Der. 0212 247 69 41 
Saglık Vakfı 0212 532 53 15 
Saglık ve Çevre Hiz Arş Uygulama Vakfı 0216 418 68 49 
Sağlık ve Eğitim Vakfı 0212 512 18 78 
Sağlık ve Yeşil Çevre Der. 0216 382 71 09 
Sokak Çocukları Der. 0212 231 95 73 
Türk Eğitim Vakfı 0212 275 52 60 
Turk Kultur Vakfı 0212 246 23 28 
Tuvana Okuma İstekli Çocuk Eğitim Vakfı 0212 282 89 16 
Umut Çocukları Der. 0212 297 61 06 
Yakınları Kaybolmuş Aileler Der. 0212 635 28 64 
Yasamı Paylaşalım Kadıkoy Kadın Grubu 0216 346 45 60 
Zihinsel Ozurlulere Destek Der. 0212 235 75 06

İnsan haklarının günümüzde hangi belgelerle koruma altına alınmıştır?

 İnsan haklarının günümüzde hangi belgelerle koruma altına alındığını araştırınız, İnsan haklarının günümüzde hangi belgelerle koruma altına alınmıştır?, İnsan haklarını koruma altına alan belgeler nelerdir?

Uluslar Arası Belgeler:
İnsan haklarının uluslar arası belgelerle de korunması gerekmiştir. Bu konudaki başlıca belgeler şunlardır:

1. İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi
2. Kişisel ve Siyasi Haklara İlişkin Uluslar Arası Sözleşme
3. Ekonomik,Sosyal ve Kültürel Haklara İlişkin Uluslar Arası Sözleşme
4. İnsan Haklarını ve Ana Hürriyetleri Korumaya Dair Sözleşme 
5. Avrupa Sosyal Şartı
6. İşkence ve İnsani Olmayan Yada Küçültücü Ceza ve Muamelelerin Önlenmesine Dair Avrupa Sözleşmesi
7. Her Türlü Irk Ayrımcılığının Önlenmesine Dair Uluslar Arası Sözleşme
8. Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Hakkında Uluslar Arası Sözleşme
9. Çocuk Hakları Sözleşmesi 

10. Paris Antlaşması
11. Güney Afrika’daki Sistemli Irk Ayrımcılığı Suçunun Cezalandırılması ve Kaldırılması Uluslar Arası Sözleşmesi
12. Helsinki Sonuç Belgesi



Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Belgeleri ve Türkiye

Birleşmiş Milletler Evrensel İnsan Hakları Bildirgesi‘nde yer alan kişisel ve siyasal haklar listesi; yaşama hakkı, kişi özgürlüğü ve güvenliği, köleliğin, işkencenin ve insanlık dışı ceza ve muamelelerin yasaklanması, kişilik hakkı, eşitlik ve ayrım yasağı, keyfi tutuklama ve sürgün yasağı, doğru yargılama, suçsuzluk varsayımı ve suç ve ceza kurallarının geriye yürümemesi, özel yaşamın korunması, mülkiyet hakkı, düşünce, din, toplanma ve dernek hakları, serbestçe dolaşma ve yerleşme, sığınma, sığınmacı haklarını içermektedir. Demokrasi ilkesi, bildirgede özgün bir biçimde ifade edilmiştir. Bildirge sadece kişisel haklara değil (2-21), ekonomik, sosyal ve kültürel haklara da yer vermektedir (madde 22-27). Bildirgenin 28. maddesi, devletlere iç hukukta uygulama sorumluluğu getirmektedir. 30. madde ise özellikle devletlerin sınırlama yetkisine bir sınır getirmekte, sınırlama bahanesi ile özgürlüklerin yok edilmesini yasaklamaktadır. Evrensel insan hakları kuralları Kişisel ve Siyasal Haklar (1966) ile Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar (l 966) Sözleşmeleri‘nde ayrıntılandırılmıştır. Her iki sözleşmede de halkların kendi durumlarını belirleme hakkı ve ayrımcılık yasağı (ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasi ve sair düşünce, ulusal veya da toplumsal köken, servet, soy ya da benzer durumların ayrım nedeni olmaması) ortak hükümler olarak yer almaktadır. Türkiye, 27 Mayıs 1949 yılında Evrensel İnsan Hakları Bildirgesi‘ni Resmi Gazete‘de yayınlamış olmasına rağmen, Kişisel ve Siyasal Haklar Sözleşmesi ve Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar Sözleşmesini imzalamamıştır. Birleşmiş Milletler, 50‘nin üzerinde kural, ilke, sözleşme, bildirge, statü ve protokole sahiptir. 

Türkiye‘nin imzaladığı belgeler ise sadece 17 adettir. Bunlar;


- Birleşmiş Milletler Anlaşması 15 Ağustos 1945 tarihli yasa ile onaylanmıştır.
- İnsan Hakları Everensel Beyannamesi 10 Aralık 1948‘de imzalanmış 6 Nisan 1949‘da yürürlüğe girmiştir. Bakanlar Kurulu Kararı, bildirgenin yayımından sonra okullarda ve diğer öğretim müesseselerinde okutulması ve yorumlanmasını öngörmüştür
- 25 Mayıs 1959 tarihli Kadınların Siyasi Haklarına Dair Sözleşme - Türkiye 1959
- Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Uluslararası Sözleşmesi (BM 1981 - Türkiye Haziran 1985))
- Jenosit‘in Önlenmesi ve Cezalandırılması Hakkında Sözleşme (BM 1948 - Türkiye Mart 1950
- Esaretin Men‘i Hakkında (25 Eylül 1926 tarihli) Mukavelename - Türkiye 8 Haziran 1933
- Kölelik, Köle Ticareti, Köleliğe Benzer Uygulama ve Geleneklerin Ortadan Kaldırılmasına Dair Ek Sözleşme - Türkiye 6.1.1964
- Mültecilerin Durumuna Dair Sözleşme - Türkiye 26 Ağustos 1961
- Çocuk Hakları Bildirgesi - BM: 20 Kasım 1989 - Türkiye 1995
- İşkence ve Başka Zalimce İnsanlık dışı ya da Onur kırıcı Davranış ya da Cezaya Karşı Sözleşme (BM: Haziran l987, Türkiye 25 Ocak 1988)
- Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) 1948 - (çalışma politikasına ilişkin 122 no.lu sözleşme BM: 1964, 9.11.1976; 87 No.lu ILO sözleşmesi: örgütlenme özgürlüğü; 98 No.lu ILO sözleşmesi:Sendika kurma ve toplu pazarlık hakkı,
- Tarım İşçilerinin Dernek Kurma ve Birleşme Haklarına Dair 11 Sayılı Sözleşme (24 Ekim 1960, Türkiye 24 Ekim 1960)
- Örgütlenme ve Toplu Pazarlık ilkelerinin Uygulanmasına İlişkin 98 no.lu (ILO) Sözleşme, Sendika hakkını daha ileri düzeyde gerçekleştirme (18 temmuz 1951 - 8 Ağustos 1951)
- Zorla ya da Zorunlu Çalıştırma Yasağı BM 17 Ocak 1979 - Türkiye 14 Aralık 1960)
- Çalışma yasasında ayrımcılığın, özellikle kadınlara karşı ayrımcılığın kaldırılması amacıyla (ILO) tarafından benimsenen Çalışma ve Meslek Bakımından Ayrımcılığa ilişkin 111 no.lu sözleşme (BM: 15 Haziran 1960 - Türkiye: 13 Aralık 1966)
- Erkeklerle kadınların eşit değerde iş için eşit ücretlendirilmesine ilişkin 100 no.lu sözleşme (Türkiye: 13 Aralık 1966)

İnsan Haklarının Korunmaması Sonucu Ortaya Çıkan Sorunlar Nelerdir?

İnsan Haklarının Korunmaması Sonucu Ortaya Çıkan Sorunlar Nelerdir?

İnsan haklarının tanınması ve korunması uzun mücadeleler sonucunda mümkün olabilmiştir. 
Eğer insan hakları korunmazsa şu olumsuz durumlar ortaya çıkar:
a)Toplumda huzur ve güven kalmaz. 
b)Kimse başkalarının haklarına saygı göstermez. 
c)İnsanların devlete olan güvenleri zayıflar. 
d)Güçlü olanlar güçsüzleri ezerek, daha güçlü duruma gelirler. 
e)Toplumdaki insanlar arasında eşitlik söz konusu olmaz. 
f)Demokrasi, yerini baskıcı yönetime bırakır. 
g)Toplum başka bir devletin egemenliğine girebilir. 

* İnsan hakları korunduğu zaman bütün bu olumsuzluklar ortadan kalkar. İnsan haklarını korumak ve yaşatmak hepimizin en başta gelen görevidir. 

Demokratik yönetimlerde birey haklarının nasıl korunmaktadır?

Demokratik yönetimlerde birey haklarının nasıl korunduğunu araştırınız, Demokratik yönetimlerde birey haklarının nasıl korunmaktadır?,Demokratik yönetimlerde birey hakları nelerdir?

İnsan hakları, insanın sahip olduğu haklardır. İnsanın bazı özellikleri ve taşıdığı imkanlar onu diğer canlılardan ayırır. İnsan haklarının temelinde, hiçbir canlıda bulunmayan özellikleri nedeniyle ,insanın değerinin korunması gerekliliği yatar. İnsan hakları korunmazsa,insanın değeri yok sayılmış olur ve birçok sorun ortaya çıkar. 

İnsan haklarının korunması konusunda , demokratik yönetimler bitey haklarını koruyucu yasalar çıkarmakta, uygulamalar geliştirmektedirler.

 İnsan Haklarınının Korunmasında İnsan Hakları Eğitiminin Önemi:
Halkı insan haklarına saygılı yetiştirmenin ön koşulu , onlara eğitim yoluyla insan haklarını tanıtmak ve bu haklardan nasıl yararlanacaklarını öğretmektir. Bunun için de okul yanında kitle iletişim araçlarından yararlanmak gerekir. Televizyon ,radyo ve yazılı basın insan hakları eğitiminde devlete ve topluma destek olmalıdır. 

Demokratik bir ortamın oluşması için neler yapabilirsiniz?

Demokratik bir ortamın oluşması için neler yapabilirsiniz?, Demokratik bir ortamın oluşması için neler yapabiliriz?

  • Arkadaşlarımıza söz hakkı verebiliriz.
  • İnsanların sözünü kesmeyebiliriz.
  • Paylaşımcı ve işbirlikçi olabiliriz.
  • İnsanlara eşitlikçi davranabiliriz.
  • Oy kullanarak seçimlere katılabiliriz.
  • Başka fikirlere saygılı ve hoşgörülü olabiliriz.


Çevrenizdeki demokratik uygulamalar nelerdir?

Çevrenizdeki demokratik uygulamalara örnekler veriniz,Çevrenizdeki demokratik uygulamalar nelerdir?,Çevrenizdeki demokratik uygulama örnekleri nelerdir?

  • Sınıfımızda başkan seçeriz
  • Öğretmenimize sorular sorabilir, bir konuda fikrimizi açıklayabiliriz.
  • Ders seçme hakkımız var.
  • Ülkemizde seçimlerle belediye başkanı, muhtar, cumhurbaşkanı ve başbakan belirleniyor.
  • Dernek yönetimleri seçimle belirlenir.
  • Okul aile başkanı seçilir.
  • Adalet önünde insanlar eşittir
  • Toplumsal hoşgörü yaygınlaşıyor.
  • Toplumsal paylaşımcılık artıyor.

Demokrasinin tarihsel gelişimi hakkında bilgi

Demokrasinin tarihsel gelişimi hakkında bilgi toplayarak sınıfa getiriniz, Demokrasinin tarihsel gelişimi hakkında bilgiler,Demokrasinin tarihsel gelişimi nedir?

Demokrasinin dünya üzerindeki serüveni, tarihteki yeri, gelişimi, eski zamanlardan günümüze uygulanması hakkında bilgi.

Demokrasi Tarihi; Eski Yunan’daki site devletlerinin tarihi, bir yönetim biçimi olarak demokrasiyle oligarşi (takım erki) arasındaki mücadelelerle doludur. Bu, gerek sitelerin (özellikle Atina) kendi politik yönetim yapılarının içerisinde, gerekse birbirine karşı (Atina ile Sparta) yürüttükleri bir mücadeleydi. Bu mücadele İÖ 4. yüzyıldan başlayarak sitelerin bir toplumsal örgütlenme biçimi olarak bozulmalarıyla demokrasinin zararına sonuçlandı. Bununla birlikte sitelerin olgunluk çağında (İÖ 6. ve 5. yüzyıllar) politik uygulama ve düşünce düzeyinde ortaya konanlar demokrasi açısından büyük önem taşır. Atina’da uygulanan demokrasi örneğinde iki özellik dikkati çeker: Başta, ilk demokrasi uygulamasının sürdüğü Atina sitesinde yaklaşık 30 bin yurttaş bulunurken, bu sisteme hiçbir biçimde katılmayıp Atinalı yurttaşlara hizmet eden yaklaşık 100 bin köle vardı. İkincisi Atina’da demokrasi doğrudan bir nitelik taşımaktaydı. Yasalar geniş katılımlı halk meclislerinde yapılıyor, çeşitli kamu görevleri rotasyon (yerdeğişim) yöntemiyle sürdürülüyordu. Bunun sonucu olarak da Atinalılar zamanlarının büyük bölümünü kamu etkinliklerine ayırmak zorundaydılar. Tüm Atinalıların politikaya ülke yönetimine bu derecede yoğun olarak katılabilmeleri ise ancak öteki işleri kölelerin yaptığı bir toplumda gerçekleşebiliyordu. Romalılar demokrasi konusunda kuramdan çok uygulamayla ilgilendiler. Özellikle Cumhuriyet Roması’nın anayasal yapısında belirli bir güçler ayrımına dayanılarak oluşturulan çeşitli karşılıklı denetim kuruluşları, tek erkçi monarşist ve soylu erkçi aristokratik öğelerle yanyana yer almakla birlikte belirli bir demokrasi anlayışı getirmişti. Özellikle Roma hukuk sistemindeki benzer ve eşit hukuk uygulama anlayışı, uzantıları günümüze kadar gelen bir dizi ilkenin ilk örneğini oluşturuyordu.
Ortaçağ boyunca demokrasi yönetimi uygulamaları ortadan kalktı. 16. yüzyıldan başlayarak Rönesans ile birlikte yeşermeye başlayan yeni ülküler, Protestanlığın dünyaya bağlılığı öne çıkartan öğretisi ve özellikle kentlerde beliren orta sınıf demokrasiyi yeniden gündeme getirdi. Kentlerde yoğunlaşan bu orta sınıfın, özellikle deniz ticaretiyle gelişen İtalyan ve Kuzey Almanya (Hansa) kentlerinin yönetiminde, günümüzdeki belediyelere benzer bir örgütlenme biçimi oluşturmaları, demokrasinin gelişmesi açısından önemli deneylerdir.
Günümüzdeki anlamda demokrasinin ortaya çıkışı 17. yüzyıl İngilteresi’nde görülür. Bir kanlı iç savaş (1640-1648) ve bir kansız devrim (1688-1689) yaşayan İngiliz halkı, bu yıllarda ülkedeki demokrasinin temelini atmaktaydı. Bu ülkedeki parlamento, demokrasinin tüm kurum ve kurallarıyla gelişmesi ise uzun yıllar alacaktı. İngiltere’de demokrasi mücadelesi, kralın yetkilerinin parlamento yararına kısılması, bir başka deyişle kralın yetkilerini parlamento ile paylaşmaya zorlaması biçiminde gelişti. Oysa tek erkçiliğin bulunmadığı Amerikan toplumunda böyle bir mücadeleye gerek kalmamakta, ülkede soyluluğun bulunmayışı Kongre’nin İngiliz Parlamentosu’na oranla demokrasiye daha uygun yapıya sahip olabilmesini olanaklı kılıyordu. 18. yüzyıl Fransası’nda durum oldukça değişti. Krallık yetkililerini kimseyle paylaşmaya yanaşmıyor, karşıtlarına sert davranıyordu. Gelişen orta sınıfınsa buna daha fazla katlanmaya niyeti yoktu. 1789′da gerçekleşen Fransız Devrimi’nde orta sınıfın önderliğindeki halk kitleleri, yönetimi kendileriyle paylaşmaya yanaşmayan krallığı ortadan kaldırdı. Devrimin demokrasi açısından öne çıkardığı kavramlar “halk egemenliği” ve “temsili demokrasi” oldu. Bu anlayışa göre; “tüm egemenliğin kaynağı ulustur. Yasalar, genel istemin bir anlatımıdır ve tüm yurttaşlar kişisel olarak ya da temsilcileri yoluyla onun oluşturulmasında yer almak hakkına sahiptirler.”
19. yüzyılda, demokrasi ilkelerinin hızla yayılmasından en fazla, Rusya ve Avusturya başta olmak üzere, dönemin mutlak krallıkları korkuya kapıldılar. Özellikle Napolyon Savaşları ile tüm Avrupa’ya yayılan bu görüşlerin gelişmesini önleyebilmek için aralarında Kutsal İttifakı oluşturdular. Yine bu amaca yönelik olarak, gerektiğinde bir başka devletin içişlerine karışma, bu yönetimlerin demokrasi istemlerini bastırmak için başvurdukları bir yöntem oldu.
20. yüzyılın ilk yarısı, temsili demokrasi anlayışına uymayan, üstelik ona tepki olarak gelişen birtakım eğilimlerin güç kazandığı bir dönem oldu. 1917′de Rusya’da gerçekleşen Bolşevik Devrimi, Marksçı düşünce doğrultusunda, kısa süren “Sovyet demokrasisi” deneyinin ardından proletarya diktatörlüğünü oluşturuyordu. Öte yandan 1922′de İtalya’da Mussolini’ nin önderliğinde Faşistler, 1933′te Almanya’da Hitler’in önderliğinde Naziler, 1936-1939′da da İspanya’da Frankocular, ülkelerindeki demokrasi yönetimlerini devirerek iktidarı ele geçirdiler. Bu gelişmelerin izlerine dönemin öteki devletlerinde de rastlanır, Bulgaristan, Yunanistan, Polonya ve Avusturya gibi ülkelerde de demokrasiden uzaklaşma eğilimleri gözlendi. İkinci Dünya Savaşı ve Müttefiklerin savaştan üstün çıkmaları, gelişmelere bir başka yön verdi. Bu kez de dünya temsili demokrasiler ve Sovyet tipi yönetimler olarak iki genel anlayışın etkisine giriyordu. Yine de temsili demokrasi, Batı dünyasında büyük çoğunluğun yönetim biçimi olarak iyice belirginleşti. 1989 sonunda Doğu Bloku’ndaki çözülme, ardından SSCB ile Yugoslavya’nın dağılması, bu devletleri oluşturan federal devletlerde demokrasiye geçişi hızlandırdı.

Demokrasinin Tarihi Gelişim Kronolojisi

Demokrasi sözcüğü Yunancadan gelir. Eski Yunancada "demos’ halk, ‘kratos’ iktidar ya da egemenlik anlamında kullanılırdı. Buna göre, demokrasi halkın egemenliğini ifade eder. Demokrasinin ilk ortaya çıktığı ülke eski Yunanistan’dır.
Demokrasinin günümüze kadar gelişmesini etkileyen önemli unsurlar şunlardır:
M.Ö. 450: Atina'da Aristo, Eflatun ve Sokrates gibi düşünürlerin düşünce olarak katkıda bulundukları bir çeşit yönetim sistemi, siyasi tarihteki yerini aldı. Sitedenilen şehir devletle­rce kadınlar ve köleler site halkının dışında kabul ediliyordu. Yetişkin erkeklerin halk meclisinde konuşma ve oy kullanma hakkı vardı.
375:Roma İmparatorluğunda yurt­taştıve insan haklan kavramı gelişme gösterdi.
1215: İngiltere'de Kral I. John'un im­zaladığı Magna Carta kralın yetkilerini sınırlarken halka da bazı hak ve özgürlükler tanıyordu. Magna Carta ile kralın sınırsız yetkilerine son verildi. Kimsenin yargılanmadan cezalandırılmayacağı ilkesi getirildi.

1450: Alman Johann Gutenberg mo­dern matbaayı geliştirdi. Matbaanın geliştirilme­siyle birlikte insanlar duygu, düşünce ve bilgileri­ni birbirleriyle paylaşmaya başladı. Bu da de­mokratik hak ve talepleri hızlandırdı. Matbaanın geliştirilmesi Avrupa'da Rönesans ve Reform ha­reketlerinin başlamasına neden oldu.
1750: Avrupa aydınlanma felsefesiyle anayasal demokrasinin düşünce temelleri atıldı. Montesqieu (Monteskiyo) güçler ayrılığını savu­nuyordu. Jean Jacgues Rousseau (Jan Jak Russo) "özgürlük, eşitlik ve kardeşlik" sloganıyla 1762 - 1763 yıllarında "Toplumsal Sözleşme"yi yazdı. John Locke (Con Luk) ise yaşama hakkı, özel mülkiyet hakkı gibi insanların sahip olması gereken belirli özgürlükleri savundu.
1776: Virginia Haklar Bildirgesi'nde ya­şam, hürriyet ve mülkiyet haklarıyla beraber mut­luluğu arama hakkından söz edildi.
1789: 1789 yılında Fransa halkı krala kar­şı ayaklandı. Bunun sonucunda Fransıİnsan Bildirgesi yayımlandı. Bu bil­diri temel insan haklarını "hürriyet, mülkiyet, gü­venlik ve zulme direnme" olarak tespit etmektedir. Eşitlik, özgürlük ve adalet düşüncesinin kitleler tarafından telaffuz edildiği ilk siyasal örnektir.
Fransız İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirge­si, yalnızca Fransızlar için değil, bütün insanlar için geçerli olan bir bildirgedir. Bu yüzden evrensel niteliktedir.
1877: İlk Türk Meclisi Mebuslar Meclisi (Genel Meclis) adı altında ve iki meclisli olarak 20 Mart 1877 tarihinde çalışmalarına başladı.
1920: 23 Nisan 1920 tarihinde Ankara'da egemenliğin millete ait olduğu ilk meclis kuruldu. Yurdumuzun değişik bölgelerinden gelen millet­vekilleri burada çalışmaya başladı.
1945: II- Dünya Savaşı'nın sonuçlarını gören devletler sürekli barışın sağlanması için bir araya gelerek Birleşmiş Milletler örgütünü kurdu ve 1945 yılında Birleşmiş Milletler Antlaşması im­zalandı.
t» Birleşmiş Milletler Ekonomik ve Sosyal Konseyi'nin 11 Aralık 1946 tarihli ilk oturumunda içinde insan haklarının yer alacağı bir belge ha­zırlanması amacıyla Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Komisyonu oluşturuldu. Komisyonda ha­zırlanan taslak 10 Aralık 1948 tarihinde genel ku­rul tarafından İnsan Hakları Evrensel Beyannamesiolarak kabul ve ilan edildi. Bildirge insan haklarına ve temel özgürlüklere saygıyı sağlamak ve geliştirmek yolunda atılan ilk adımdır.
1989: Almanya'da bulunan Berlin duvarı­nın yıkılması ve Sovyetler Birliği ile Doğu Avrupa ülkelerinin dağılması bu ülkelerde demokrasinin yayılmasına zemin hazırladı.
1995: İnternet kullanımı yaygınlaştı. İn­ternet kullanımının yaygınlaşmasıyla dünya üze­rinde insanların birbirleriyle iletişimi arttı ve fikirle­rin tüm dünyaya daha hızlı bir şekilde yayılması sağlandı.
2000: Dünyadaki 192 ülkeden seçimle iş başına gelen demokratik ülke sayısı 120'ye ulaş­tı. Bu rakam dünya nüfusunun yaklaşık %60'ına denk gelmektedir.

Demokrasiyi diğer yönetim biçimlerinden ayıran temel özellikler nelerdir?

Demokrasiyi diğer yönetim biçimlerinden ayıran temel özellikler nelerdir? Araştırınız.

Demokrasiyi diğer yönetim biçimlerinden ayıran en önemli özellik paylaşımcılıktır. Diğer bir ayıran özellik ise hukuk kurallarının varlığıdır. Demokraside her birey kendi yükümlülüklerini bilir ve kendisinden farklı insanlara da hoşgörü ile yaklaşırlar. Demokrasinin en önemli özelliği ise eşitliktir.

Türk Cumhuriyetleri ile ülkemiz arasındaki kültürel ilişkilere örnekler

Türk Cumhuriyetleri ile ülkemiz arasındaki kültürel ilişkilere örneklerler, Türk Cumhuriyetleri ile ülkemiz arasındaki kültürel ilişkiler nelerdir?,Türk Cumhuriyetleri ile ülkemiz arasındaki kültürel ilişkilere örnekler veriniz.

Şüphesiz ki, uluslararası ilişkilere hakim olan ana etken “güç dengesi”dir, fakat gücün önemli unsurlarından birisi de uluslararası sistemde yalnız olmamaktır. Bu noktada ortak kültür büyük bir önem kazanmaktır; aynı dil, din, mezhep, ırk veya ideolojiye sahip ülkelerin genellikle birlikte, bir bütün olarak hareket ettikleri gözlenmektedir.


Mustafa Kemal Atatürk, ortak bir kültürün ve özellikle de dilin önemini şu sözleriyle çok net bir şekilde ortaya koymaktadır: “Biz Balkanları niçin kaybettik biliyor musunuz? Bunun tek bir sebebi vardır. Bu da Slav Araştırma Cemiyetleri'nin kurduğu Dil Kurumlarıdır, bizim içimizde yaşayan insanların millî tarihlerini yazıp millî şuurlarını uyandırdığı zaman biz Balkanlarda Trakya hudutlarına çekildik.”


Yarınlar için ortak bir kültür inşa etmek, daha doğrusu mavcut olan ortak kültürü su yüzüne çıkartmak gerekmektedir.  Bunun tek yolu da geleceğin teminatı olan genç beyinlerin eğitminde aktif rol oynamaktır. Bu noktada Türkiye pek çok projeye imza atmış ve uzunca bir yol kat etmiştir: “Günümüz Türk Cumhuriyetlerinin ilişkileri, esasında kültürel ağırlıklıdır. Bu işin lokomotifini de Türkiye üstlenmiştir. Bağımsızlığın hemen ardından her Türk cumhuriyetinden getirtilen çeşitli düzeylerdeki öğrenciler, yine değişik konularda Türkiye’de eğitim ve öğretime tabi tutuldular. Bu insanların büyük bir kısmı hayal kırıklığiçinde ülkelerine dönerken, bir bölümü de Türkiye ve Türk insanından aldıklarını memleketlerine götürdüler. Bunlar geleceğin bürokratları ve idarecileri olacak. Bu nedenle Türkiye ile Türk Cumhuriyetlerinin münasebetlerinin ileriki yıllarda geniş çaplı olması mümkündür; ama bu gençlerin üzerine yapılan yatırımlara daha da çok önem verilmelidir.”


İşte bu çerçevede faaliyetlerde bulunmak üzere oluşturulmuş ve Milli Eğitim Bakanlığı tarafından yürütülmekte olan  Büyük Öğrenci Projesi, “Türk Cumhuriyetleri ile Türk ve Akraba Topluluklarının, yetişmiş insan gücü ihtiyaçlarını karşılamaya yardımcı   olmak, Türkiye dostu genç bir nesil yetiştirmek ve Türk Dünyası ile kalıcı bir kardeşlik ve dostluk köprüsü kurmak, Türkçeyi öğretmek ve Türk kültürünü tanıtmak, Türk Dünyası'nda yer alan ülkeleri, bu ülkelerin kendi aralarındaki ilişkileri geliştirerek bir büyük şemsiye oluşturmak amacıyla uygulamaya konulmuştur.” Proje kapsamında, “devlet burslusu olarak Ülkemizde öğrenimlerine devam eden öğrencilere; TÖMER eğitimi, yurtlarda barınma, bazı illerde şehir içi ulaşımı, sağlık giderlerini karşılama, ülkelerine geliş gidişlerinin plânlanması, burs, kitap-kırtasiye, giyecek, ikamet tezkeresi bedeli ve üniversite katkı payı gibi imkânlar sağlanmaktadır.”


Milli Eğitim Bakanlığı’nca Yürütülmekte Olan Büyük Öğrenci Projesi Kapsamında Orta Asya Türk Cumhuriyetlerinden Ülkemize Gelerek Öğrenimini Sürdüren Burslu Öğrencilerin, 2010 Yılı İtibariyle Öğrenim Düzeylerine Göre Dağılımı


TÖMER

Ön Lisans

Lisans

Y. Lisans

Doktora

Toplam

Azerbaycan

56

7

309

119

209

691

Kazakistan

126

21

213

151

51

562

Kırgızistan

47

34

343

175

80

679

Özbekistan

28

-

41

7

1

77

Türkmenistan

22

-

623

14

8

667

Kaynak: T.C. Milli Eğitim Bakanlığı, Türk Cumhuriyetleri ile Türk Akraba Topluluklarından Gelerek Ülkemizde Yüksek Öğrenim Gören Devlet Burslusu Öğrencilerin Öğrenim Düzeylerine Göre Dağlımı tablosundan tarafımca düzenlenmiştir. 


Büyük Öğrenci Projesinin yanı sıra, yine Milli Eğitim Bakanlığı aracılığıyla yürütülen bir diğer proje kapsamında söz konusu beş Türk Cumhuriyetinde eğitim öğretim kurumları oluşturulmuş ve yerinde eğitim faaliyetlerine girişilmiştir. Sadece 2010 eğitim öğretim döneminde, toplam 14 merkezde 5727 öğrenciye eğitim verilmektedir.


Milli Eğitim Bakanlığı’nca Yürütülmekte Olan Proje Kapsamında Orta Asya Türk Cumhuriyetlerinde  Kurulan Eğitim Kurumları ve Bu Kurumlarda 2010 Yılı İtibariyle Öğrenim Gören Öğrenci Sayıları


Okulun Adı

Açılış Tarihi

Öğrenci Sayısı

Azerbaycan

Bakü Türk İlköğretim Okulu

14.08.200

856

Bakü Türk Anadolu Lisesi

10.08.1993

410

Bakü Türkiye Türkçesi Eğitim Merkezi

21.06.1994

81

Kazakistan

Almatı Türkiye Türkçesi Eğitim Merkezi

16.04.1996

390

Yaygın Mesleki Eğitim Merkezi

26.02.1996

179

Kırgızistan

Bişkek Türk İlköğretim Okulu

01.07.1999

289

Cumhuriyet Kırgız Türk Anadolu Lisesi

08.07.1993

187

Kırgız Türk Anadolu Kız Meslek Lisesi

08.10.1992

180

Bişkek Türkiye Türkçesi Eğitim Merkezi

29.01.1996

1455

Özbekistan

Taşkent Türk İlköğretim Okulu

21.10.1993

281

Türkmenistan

Aşgabat Türk İlköğretim Okulu

06.08.1993

713

Aşgabat Türk Anadolu Lisesi

06.08.1993

247

Aşgabat Türkiye Türkçesi Eğitim Mrkezi

06.08.1993

274

Aşgabat Yaygın Mesleki Eğitim Merkezi

26.02.1996

186

Kaynak: T.C. Milli Eğitim Bakanlığı, Türk Cumhuriyetleri ile Türk Akraba Topluluklarında Bulunan Eğitim Öğretim Kurumlarının Öğrenci Sayılarının Dağlımı tablosundan tarafımca düzenlenmiştir. 

Bölgede eğitim öğretim faaliyetlerinde bulunan tek ülke Türkiye değildir. Bölgede Türkiye’nin yanı sıra Avrupa ve Amerika merkezli eğitim kurumları da varlıklarını sürdürmektedir. “Avrupa ve Amerika’nın kendi dil ve kültürlerini yerleştirmeye yönelik büyük atılımları bulunmaktadır. Öncelikle, yabancı şirketlerin İngilizce bilen elaman istihdam etme beklentileri İngilizce’yi öğrenme konusunda tabii bir teşvik sağlamaktadır. Bunu kullanan batı ve Amerikan kökenli pek çok dernek, vakıf, misyoner teşkilatı, İngilizce kursu adı altında anaokullarından üniversitelere kadar, özel dershanelerden, kendi ülkelerine öğrenci taşımaya kadar değişik yollarla batı kültür ve değerlerini yerleştirmeye çalışmaktadırlar. Bunun yanında, özellikle Amerika’nın bölge ülkelerinde açtığı kolej ve üniversiteler bulunmakta, İngiltere’de bu amaçla eğitim kuruluşları faaliyete sokmaktadır."


Söz konusu eğitim ve öğretim faaliyetlerinin yanı sıra bölgede yürütülen çeşitli entelektüel, edebi ve bilimsel faaliyetler de söz konusudur. “Türk dünyasının her tarafında, Türkiyede ve Türkistan sahasında bulunan cumhuriyetlerin bilim insanları başta olmak üzere, Türk aydınları, düşünürleri, siyasetçileri ve eğitimcileri, son çeyrek yüzyıl içerisinde, Türklüğe dair yüzlerce kitap, makale, araştırma, dil çalışmaları, projeler yapmış ve yazmışlardır. Devlet ve siyaset adamları, akademisyenler, gençlik teşkilatları, iş adamları ve eğitimciler; birçok toplantılar, kurultaylar, konferanslar, kongreler ve çeşitli işbirliği yaparak, Türk halklarının dostluğunu, kardeşliğini ve dayanışmasını artırmayı amaçlamışlardır.”