Atatürk'ün sosyal bilimler alanında çalışma yapmak üzere açtığı kurumlar nelerdir?
Atatürk ve Sosyal Bilimler
Atatürk, ülkemizi çağdaş uygarlık düzeyine çıkarmanın çağdaş eğitim görmüş insanların önderliğinde olacağına inanıyordu. Yeni Türk Devleti’nin yetersiz kaynaklarına rağmen bütçeden ödenek ayrılarak 1925 -1947 yılları arasında Avrupa’ya 40 öğrenci gönderilmiştir. Yurt dışına gidecek öğrencilere gönderdiği telgrafta “Sizi birer kıvılcım olarak gönderiyorum, volkan olup dönmelisiniz” sözleri Atatürk’ün bu konudaki beklentisini gösterir. Gerçekten de sosyal bilimlerin çeşitli dallarında eğitim almak üzere yurt dışına gönderilen Burhan Toprak, Jale inan, Afet inan gibi gençler ülkemize döndüklerinde önemli eserlere imza atmışlardır.
Atatürk, ülkemizi çağdaş uygarlık düzeyine çıkarmanın çağdaş eğitim görmüş insanların önderliğinde olacağına inanıyordu. Yeni Türk Devleti’nin yetersiz kaynaklarına rağmen bütçeden ödenek ayrılarak 1925 -1947 yılları arasında Avrupa’ya 40 öğrenci gönderilmiştir. Yurt dışına gidecek öğrencilere gönderdiği telgrafta “Sizi birer kıvılcım olarak gönderiyorum, volkan olup dönmelisiniz” sözleri Atatürk’ün bu konudaki beklentisini gösterir. Gerçekten de sosyal bilimlerin çeşitli dallarında eğitim almak üzere yurt dışına gönderilen Burhan Toprak, Jale inan, Afet inan gibi gençler ülkemize döndüklerinde önemli eserlere imza atmışlardır.
Arkadaşlar Atatürk döneminde yurt dışına gönderilen öğrencilerden Burhan Toprak istanbul Güzel Sanatlar Akademisi’nde, Türk Süsleme Sanatları Bölümü’nün açılmasına öncülük etmiş. Jale inan arkeolojik kazılar yaparak Anadolu’nun çok eski dönemlerinin aydınlatılmasına katkıda bulunmuş. Afet inan ise Türk Tarih Kurumu’nun kuruluşunda yer almış, Atatürk ve Türk tarihiyle ilgili birçok esere imza atmış.
Atatürk’ün sosyal bilimlerin gelişmesi için yaptığı çalışmalardan bazıları şunlardır:
Türk Tarih Kurumu’nun Kurulması
Atatürk, zengin ve köklü bir kültüre sahip olan Türk milletinin tarihinin bütün yönleriyle araştırılmasına önem vermiştir. “Tarih yazmak, tarih yapmak kadar mühimdir. Yazan yapana sadık kalmazsa değişmeyen hakikat, insanlığı şaşırtacak bir mahiyet alır.” diyen Atatürk, bu doğrultuda Türk Tarih Kurumu’nun açılmasına öncülük etmiştir. Yine “Türk çocuğu ecdadını (atalarını) tanıdıkça daha büyük işler yapmak için kendinde kuvvet bulacaktır.” diyerek tarih eğitiminin önemini vurgulamıştır. 15 Nisan 1931′de Türk Tarihi Tetkik Cemiyeti adı altında kurulan kurumun adı 3 Ekim 1935′te Türk Tarih Kurumu’na çevrilmiştir.
Atatürk, zengin ve köklü bir kültüre sahip olan Türk milletinin tarihinin bütün yönleriyle araştırılmasına önem vermiştir. “Tarih yazmak, tarih yapmak kadar mühimdir. Yazan yapana sadık kalmazsa değişmeyen hakikat, insanlığı şaşırtacak bir mahiyet alır.” diyen Atatürk, bu doğrultuda Türk Tarih Kurumu’nun açılmasına öncülük etmiştir. Yine “Türk çocuğu ecdadını (atalarını) tanıdıkça daha büyük işler yapmak için kendinde kuvvet bulacaktır.” diyerek tarih eğitiminin önemini vurgulamıştır. 15 Nisan 1931′de Türk Tarihi Tetkik Cemiyeti adı altında kurulan kurumun adı 3 Ekim 1935′te Türk Tarih Kurumu’na çevrilmiştir.
Türk tarihi ile Türkiye tarihini ve bunlarla ilgili konuları incelemek ve elde edilen sonuçları her türlü yollarla yaymayı amaçlayan Türk Tarih Kurumu, Türklerin Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinden önceki tarihi dönemin aydınlatılmasına da önemli katkılarda bulunmuştur. Belleten (1937), Belgeler (1964) ve Höyük (1991) kurumun düzenli aralıklarla çıkardığı yayınlardandır.
Türk Dil Kurumu’nun Kurulması
Atatürk, milli benliğin ve kültürel değerlerin ancak milli bir dil ile korunabileceğini biliyordu. “Türk dili, Türk milleti için kutsal bir hazinedir. Çünkü Türk milleti geçirdiği sayısız felaketler içinde ahlakının, geleneklerinin, hatıralarının, çıkarlarının kısaca bugün milliyetini oluşturan her şeyin dili sayesinde korunduğunu görüyor. Türk dili, Türk milletinin kalbidir, zihnidir.” sözleriyle bu gerçeği belirtmiştir.
Atatürk, milli benliğin ve kültürel değerlerin ancak milli bir dil ile korunabileceğini biliyordu. “Türk dili, Türk milleti için kutsal bir hazinedir. Çünkü Türk milleti geçirdiği sayısız felaketler içinde ahlakının, geleneklerinin, hatıralarının, çıkarlarının kısaca bugün milliyetini oluşturan her şeyin dili sayesinde korunduğunu görüyor. Türk dili, Türk milletinin kalbidir, zihnidir.” sözleriyle bu gerçeği belirtmiştir.
1928 yılında kabul edilen yeni Türk harfleri, sayesinde oluma yazma bilenlerin sayısı hızla artmış bunun sonucunda Türk dilindeki gelişmeler de hızlanmıştır. 1932 yılında Türk dilinin öz güzelliğini ve zenginliğini ortaya çıkarmak, dünya dilleri arasında saygın bir konuma ulaştırmak amacıyla Türk Dil Kurumu açılmıştır. Türk Dil Kurumu, bu doğrultuda yüzlerce eser meydana getirmiştir.
Sosyal Bilimler Alanında Diğer Çalışmalar
Sosyal bilimler alanında dünyaca tanınmış bilim insanları ülkemize davet edilmiştir. Birçok konferanslar düzenlenmiştir. Türk öğrenciler yurt dışına gönderilmiştir.
Sosyal bilimler alanında dünyaca tanınmış bilim insanları ülkemize davet edilmiştir. Birçok konferanslar düzenlenmiştir. Türk öğrenciler yurt dışına gönderilmiştir.
Türkiye’de sosyal bilimlerin gelişmesini sağlamak ve bu alanda nitelikli eleman yetiştirmek amacıyla Ankara’da Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi açılmıştır.
Anadolu’nun eski dönemlerinin aydınlatılması için arkeolojik kazılar desteklenmiştir. Bu kazılardan çıkan eserler Ankara’da Anadolu Medeniyetleri Müzesi’nde sergilenmektedir.
1924 yılında Topkapı Sarayı, müze olarak hizmete açılmıştır. 1928 yılında Etnografya Müzesi tamamlanarak hizmete girmiştir. 1934 yılında Ayasofya müze haline getirilmiştir. Bu arada Konya, Bursa, Manisa, İzmir, Kayseri, Afyon, Antalya, Edirne, Adana illerimizde müzeler açılmış, eski müzeler onarılmıştır. Bu yolla Anadolu’nun ve Türk milletinin zengin tarih ve kültür mirasının insanlığa tanıtılması amaçlanmıştır.
1932 yılında inkılapların halka mal edilmesi ve halkın eğitilmesi amacıyla halkevleri kurulmuştur. Kısa zamanda yurdun her tarafına yayılan halkevleri, dilin Türkçeleştirilmesi, tarih bilincinin yerleştirilmesi, halka okuma yazma öğretilmesi, milli ve manevi değerlerin topluma kazandırılması konularında etkili çalışmalar yapmıştır.
Atatürkün sosyal bilimler alanında yaptığı çalışmalar nelerdir
Atatürk’ün sosyal bilimler alanında yaptığı yeniliklerden en önemlileri Dil Tarih Coğrafya Fakültesinin, Türk Tarih Kurumu ve Türk Dil Kurumunun açılmasıdır.
Atatürk, Anadolu’nun çeşitli yerlerinde arkeolojik kazıların yapılmasını sağlamış, bu kazıları yakından takip etmiştir.
Atatürk’ün sosyal bilimler alanında yaptığı yeniliklerden en önemlileri Dil Tarih Coğrafya Fakültesinin, Türk Tarih Kurumu ve Türk Dil Kurumunun açılmasıdır.
Atatürk, Anadolu’nun çeşitli yerlerinde arkeolojik kazıların yapılmasını sağlamış, bu kazıları yakından takip etmiştir.
Atatürk’ün diğer bir uygulaması, yabancı sosyal bilimcileri ülkemize davet etmesidir. Böylelikle, sosyal bilimler alanındaki son gelişmelerden haberdar olma ve bu gelişmeleri yakından takip etme imkânı doğmuştur. Ayrıca yurt dışına öğrenciler gönderilmiş ve bu öğrencilerden bir kısmı sosyal bilimler alanında eğitim almıştır.
ANKARA ÜNİVERSİTESİ DİL ve TARİH – COĞRAFYA FAKÜLTESİ (14 Haziran 1935)
Ankara Üniversitesi’nin fakülte olarak kurulan ilk yüksek öğrenim kurumu olan Dil ve Tarih – Coğrafya Fakültesi Atatürk’ün adını koyduğu ve anlamlı bir görev yüklediği bilim merkezidir.
Ankara Üniversitesi’nin fakülte olarak kurulan ilk yüksek öğrenim kurumu olan Dil ve Tarih – Coğrafya Fakültesi Atatürk’ün adını koyduğu ve anlamlı bir görev yüklediği bilim merkezidir.
Atatürk, fakültenin kurulmasını önerirken dilde, tarihte, coğrafi özelliklerin araştırılmasında bilimsel yöntemler izlenerek ulusal bilince sahip, özgür düşünen, araştıran, sorgulayan, bilim insanlarının yetiştirilmesini istemiştir.
Fakültenin kuruluş yasası TBMM tarafından 14 Haziran 1935’te kabul edilmiştir. 1936 yılında 195 öğrenci ile öğretime başlayan fakülte 13 Haziran 1946’ya kadar Milli Eğitim Bakanlığına çalışmalar yapmış, daha sonra Ankara Üniversitesi bünyesine alınmıştır.
Dil ve Tarih – Coğrafya Fakültesi Türk ve Anadolu tarihinin incelenmesinde kaynaklık edecek olan Sümerce ve Hititçeden, Latince ve Yunancaya Antik Batı ve Doğu dilleri yanında modern diller ile coğrafya, felsefe, psikoloji, sosyoloji ve antropoloji alanlarında eğitim veren bir bilim kurumudur.
Bu eğitim kurumunda birçok ünlü sosyal bilimci yetişmiş. Halil İnalcık ve Bahaeddin Ögel gibi ünlü sosyal bilimciler, bu fakültede eğitim almıştır.
TÜRK TARİH KURUMU (12 Nisan 1931)
Türkiye Cumhuriyetinin önceki tüm Türk devletleri ile bağı olduğunu ve dünya uygarlığının buluşma ve gelişmesinde Türk uygarlığının payı olduğunu düşünen Atatürk, tarih anlayışını geliştirmek ve bu amaçla araştırmalar yapmak için 12 Nisan 1931’de Türk Tarih Kurumunu kurmuştur.
Türkiye Cumhuriyetinin önceki tüm Türk devletleri ile bağı olduğunu ve dünya uygarlığının buluşma ve gelişmesinde Türk uygarlığının payı olduğunu düşünen Atatürk, tarih anlayışını geliştirmek ve bu amaçla araştırmalar yapmak için 12 Nisan 1931’de Türk Tarih Kurumunu kurmuştur.
Kurumun amacı Türk tarihini araştırarak elde edilen sonuçları yayımlamaktır. Bu amaçlar doğrultusunda;
- Bilimsel tartışma toplantıları düzenler,
- Türk Tarihi kaynaklarını inceler
- Türk Tarihini ve Anadolu’daki eski yerleşim hakkında belge ve bilgiler toplayabilmek amacı ile gerekli gördüğü yerlerde gezi, araştırma ve teknolojik kazılar organize eder.
- Türk Tarihi kaynaklarını inceler
- Türk Tarihini ve Anadolu’daki eski yerleşim hakkında belge ve bilgiler toplayabilmek amacı ile gerekli gördüğü yerlerde gezi, araştırma ve teknolojik kazılar organize eder.
YENİ TÜRK HARFLERİ (1 Kasım 1928)
Arap alfabesi ses uyumu bakımından Türkçeye uygun olmadığından okuma ve yazma güçlüğü ortaya çıkarıyordu. Bu nedenle ülkemiz¬de okuma ve yazma bilenlerin sayısı da oldukça azdı.
Arap alfabesi ses uyumu bakımından Türkçeye uygun olmadığından okuma ve yazma güçlüğü ortaya çıkarıyordu. Bu nedenle ülkemiz¬de okuma ve yazma bilenlerin sayısı da oldukça azdı.
Latin alfabesinden yararlanılarak, Türk di¬linin yapısına uygun Türk alfabesi hazırlandı. Ye¬ni Türk harfleri, TBMM tarafından 1 Kasım 1928 tarihinde kabul edildi.
TÜRK DİL KURUMU (12 Temmuz 1932)
Cumhuriyet öncesi dönemde Osmanlı aydınları Arapça, Farsça ve Türkçe karışımı bir dil olan Osmanlıcayı kullanıyordu. Halk ise Türkçe konuşuyordu. Aydınlar ve halk arasında dil farklılığının olması kültürel bir ikiliğin yaşanmasına da neden olmuştu.
Cumhuriyetten sonra aydınların ve halkın yaşadığı bu ikiliği ortadan kaldırmak için çalışmalar başlamıştı.
Cumhuriyet öncesi dönemde Osmanlı aydınları Arapça, Farsça ve Türkçe karışımı bir dil olan Osmanlıcayı kullanıyordu. Halk ise Türkçe konuşuyordu. Aydınlar ve halk arasında dil farklılığının olması kültürel bir ikiliğin yaşanmasına da neden olmuştu.
Cumhuriyetten sonra aydınların ve halkın yaşadığı bu ikiliği ortadan kaldırmak için çalışmalar başlamıştı.
Türk dilini yabancı sözcüklerden arındırmak Türkçenin öze dönmesini sağlamak ve Türkçeyi dünyanın en zengin dili haline getirmek amacıyla Atatürk, 12 Temmuz 1932’de Türk Dil Kurumunu açarak Türk dilinin gerçek bir bilim edebiyat ve sanat diline dönüşmesi çalışmalarını hızlandırmıştır.
HALKEVLERİ (1932)
Cumhuriyetin ilanından sonra yapılan in¬kılapların halka mal edilmesi ve halkın eğitilmesi için herkesin rahatlıkla çalışmalarına katılabilece¬ği yaygın bir teşkilata ihtiyaç vardı.
Cumhuriyetin ilanından sonra yapılan in¬kılapların halka mal edilmesi ve halkın eğitilmesi için herkesin rahatlıkla çalışmalarına katılabilece¬ği yaygın bir teşkilata ihtiyaç vardı.
Atatürk’ün önderliğinde tarihinde resmen açılan halkevlerinin amaçları; halk arasında kültür ve düşünce birliğini gerçek¬leştirmek, Atatürk inkılaplarının benimsenmesini sağlamak, cumhuriyetin kültür atılımını yapmak, Türk milletini yeni amaçlar etrafında toplamak, kır -kent ile köylü – aydın ikiliğini ortadan kaldırmaktır,
Halkevleri kısa zamanda Türkiye’nin dört bir yanına yayıldı. 1931 ile 1952 yılları arasında 478 halkevi, 4322 halk odası açıldı.
Halkevleri kısa zamanda Türkiye’nin dört bir yanına yayıldı. 1931 ile 1952 yılları arasında 478 halkevi, 4322 halk odası açıldı.
Halkevleri Atatürk inkılaplarının benimsenmesinde özellikle;
• Dilin Türkçeleşmesi,
• Tarih bilincinin yerleştirilmesi,
• Geniş halk topluluklarına okuma ve yaz¬ma öğretilmesi,
• Millî ve manevi değerlerin topluma kazan¬dırılması konularında etkili oldu.
ATATÜRK VE SOSYAL BİLİMLER• Tarih bilincinin yerleştirilmesi,
• Geniş halk topluluklarına okuma ve yaz¬ma öğretilmesi,
• Millî ve manevi değerlerin topluma kazan¬dırılması konularında etkili oldu.
Atatürk, Sosyal Bilimlere çok önem vermiştir. Yeni kurulan Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni çağın uygarlık seviyesine ulaştırmak için çalışmalar yapmıştır. Eğitime, bilime, teknolojiye, sanata, araştırmaya, öğrenmeye önem vermiştir.
Atatürk döneminde; Türkiye’den, Avrupa ülkelerine, farklı alanlarda öğrenim görmesi için öğrenciler gönderildi. Bunlar arasında Afet İNAN, Jale İNAN, Burhan TOPRAK gibi kişiler vardı. Avrupa da, kendi alanlarında öğrenim görerek, Türkiye’ye geldiler. Türkiye’de bu kişilerin önderliğinde çalışmalar yapılmıştır.
Atatürk döneminde, Sosyal Bilimler alanında yapılan çalışmalar arasında Tük Tarih Kurumu ve Türk Dil Kurumu, Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi’nin kurulmasının önemli büyüktür.
1931 yılında kurulan Türk Tarih Kurumu(TTK)’nun en önemli amacı; Türk Tarihini araştırmak, bilimsel araştırmalar yapmaktır. Türk Tarih Kurumu, yaptığı çalışmaları Belleten dergisinde yayınlamaktadır.
1932 yılında kurulan Türk Dil Kurumu(TDK)’nın en önemli amacı; Türk Dilini incelemek, yabancı kelimelerden arındırmak ve Türk Dilini geliştirmektir.
Atatürkün sosyal bilimler alanında yaptığı çalışmalar, Atatürkün sosyal bilimlere verdiği önem, Atatürkün sosyal bilimlere katkıları, Atatürkün sosyal bilimler hakkında yaptığı çalışmalar, Atatürkün sosyal bilimler için açtığı kurumlar, Atatürkün sosyal bilimlere katkısı, Atatürk’ün ülkemizde sosyal bilimler gelişmesine yönelik olarak yaptığı çalışmalar,
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder