Nesnel gerçeklik kelime anlamıyla ile bütün biçimleri ve görünüşleri ile özdeksel çevrenin tümüdür.
Nesnel gerçek, kavramın idealin olanağın, hayalin karşıtıdır .Nesnel gerçek kişiye özgü bir duygu değildir. Kişinin dışında, kişinin iradesinden ve arzularından bağımsız olarak vardır, somut olarak vardır Nesnel gerçek, gözleme, aklın incelemesine ve eleştirisine daima açıktır. Sübjektif değil objektiftir.
Nesnel gerçek, kavramın idealin olanağın, hayalin karşıtıdır .Nesnel gerçek kişiye özgü bir duygu değildir. Kişinin dışında, kişinin iradesinden ve arzularından bağımsız olarak vardır, somut olarak vardır Nesnel gerçek, gözleme, aklın incelemesine ve eleştirisine daima açıktır. Sübjektif değil objektiftir.
KURMACA GERÇEKLİK:
Fiktif, itibarî. Gerçek olmayan ancak gerçekmiş gibi, yaşanmış gibi varsayılıp / tasavvur edilip üretilerek okura sunulan olay ve olgular. Genellikle hikâye, roman ve destanda karşımıza çıkan kurgulamada, yaşanan hayattan alınan malzemeler işlenerek, değiştirilip ayıklanarak bakıma “düşsel bir gerçekliğe dönüştürülerek” ya da zihinde tasavvur edilen şekilleriyle kullanılırlar.
Edebiyat ve diğer alanlarda yazılan kitaplar, içerikleri bakımından sınıflandırılırken iki büyük kümeye ayrılırlar: 1-Kurmaca olanlar (fiktif), 2- Kurmaca olmayanlar (nonfiktif). Roman, hikâye, tiyatro, masal, halk hikâyesi, destan türünden eserler birinci grupta yer alırken; hatıra, tarih, biyografi, gezi yazısı, vd. türler ikinci grupta yer alır. Kurmaca, yaşanan dünyadan farklı ama kendi içinde tutarlı olarak düşünülebilecek bir iç dünya kurmaktır. Bu sanal dünya yazar ve okurun iç içe oldukları bir boyuttur. Kimse bu dünyanın yapaylığını ya da gerçekliğini sorgulamaz. Çünkü kurmacaya bu ön kabulle yaklaşılır.
Okur gazetedeki bir haberde ya da bir makalede okuduğunu sorgulayabilir ama bir romanda bir hikâyede ya da herhangi bir anlatıda okuduğunu, duyduğunu sorgula(ya)maz. Bunun nedeni, metnin tür çerçevesinin önceden kurmaca nitelikleriyle sınırlanmış olmasıdır. Ama eleştirmen ya da okur kurmaca metnin iç tutarlılığını sorgulayabilir. Demek ki kurmaca metinin iç gerçekliği içinde bir tutarlık bulunması zorunluluğu vardır. Hatta bu iç gerçeklik yani kurmaca dünyanın iç gerçekliği çoğu zaman nesnel dünyadan daha tutarlı / neden-sonuç ilişkilerine dayandırılmış olabilir. Günümüzde postmodernist metinlerin önemli bir kısmında da üst kurmaca (bkz.) adı verilen bir teknik kullanılmaktadır.
Edebiyat ve diğer alanlarda yazılan kitaplar, içerikleri bakımından sınıflandırılırken iki büyük kümeye ayrılırlar: 1-Kurmaca olanlar (fiktif), 2- Kurmaca olmayanlar (nonfiktif). Roman, hikâye, tiyatro, masal, halk hikâyesi, destan türünden eserler birinci grupta yer alırken; hatıra, tarih, biyografi, gezi yazısı, vd. türler ikinci grupta yer alır. Kurmaca, yaşanan dünyadan farklı ama kendi içinde tutarlı olarak düşünülebilecek bir iç dünya kurmaktır. Bu sanal dünya yazar ve okurun iç içe oldukları bir boyuttur. Kimse bu dünyanın yapaylığını ya da gerçekliğini sorgulamaz. Çünkü kurmacaya bu ön kabulle yaklaşılır.
Okur gazetedeki bir haberde ya da bir makalede okuduğunu sorgulayabilir ama bir romanda bir hikâyede ya da herhangi bir anlatıda okuduğunu, duyduğunu sorgula(ya)maz. Bunun nedeni, metnin tür çerçevesinin önceden kurmaca nitelikleriyle sınırlanmış olmasıdır. Ama eleştirmen ya da okur kurmaca metnin iç tutarlılığını sorgulayabilir. Demek ki kurmaca metinin iç gerçekliği içinde bir tutarlık bulunması zorunluluğu vardır. Hatta bu iç gerçeklik yani kurmaca dünyanın iç gerçekliği çoğu zaman nesnel dünyadan daha tutarlı / neden-sonuç ilişkilerine dayandırılmış olabilir. Günümüzde postmodernist metinlerin önemli bir kısmında da üst kurmaca (bkz.) adı verilen bir teknik kullanılmaktadır.
Kaynak:Prof.Dr.Turan Karataş / Edebiyat Terimleri Sözlüğü
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder