Felsefe ve hikmet arasında nasıl bir ilişki vardır?
CEVAP: Antik Yunanʼda sophos (hakim, bilge) “bilgileri kendisinde bulunduran hikmet sahibi kimse” olarak bilinirdi. Ancak insanın her şeyi bilemeyeceği gerçeği karşısında “sophos” kelimesi “philo” sözcüğü ile birleştirilerek hikmeti arayan / seven anlamına gelen “filozof (philosophia)”a dönüştürüldü. İlk defa Pythagoras (Pisagor, MÖ 580-500)ʼun kullandığı bu kavram ondan sonra yaygınlaşmaya başladı. Sokrates de kendisini bilgici (sofist) olarak değil, filozof (bilgi seven) olarak tanıtmıştır.
İslamiyet, Hz. Muhammed (571 – 632) ile yayılmaya başladıktan sonra yeni dinin ayrıntıları arasında “hikmet bilgisi” de önemli bir yer bulmaya başladı. Müslümanlar çeviri faaliyetleriyle 7. yüzyıldan itibaren felsefi eserleri Arapçaya tercüme ederken “filozof” sözcüğünü “feylesof” ve bazen de “hakim” olarak çeviriyorlardı. Hakim (filozof) ve hikmet (felsefe) arasında bazı farklılıklar olmakla beraber, anlam ve işlev bakımından bu iki sözcüğün birbirine çok yakın anlamlar içerdiği bir gerçektir.
İslamiyet, Hz. Muhammed (571 – 632) ile yayılmaya başladıktan sonra yeni dinin ayrıntıları arasında “hikmet bilgisi” de önemli bir yer bulmaya başladı. Müslümanlar çeviri faaliyetleriyle 7. yüzyıldan itibaren felsefi eserleri Arapçaya tercüme ederken “filozof” sözcüğünü “feylesof” ve bazen de “hakim” olarak çeviriyorlardı. Hakim (filozof) ve hikmet (felsefe) arasında bazı farklılıklar olmakla beraber, anlam ve işlev bakımından bu iki sözcüğün birbirine çok yakın anlamlar içerdiği bir gerçektir.
Genel olarak İslam filozofları ise felsefe ve hikmet kavramlarını aynı anlamda kullanmışlardır.
İbni Sina (980-1037)ʼya göre felsefenin veya hikmetin amacı nesnelerin hakikatlerine bir insanın ulaşabileceği kadar bilmesidir.
Gazali (1058 – 1111)ʼye göre hikmet, insani aklın elde edebileceği bilginin kesin ve gerçek delillere – ilahi kaynağa – dayandırılarak elde edilmesidir.
El Kindi (801 – 866/873)ʼye göre felsefe (hikmet), değer ve mertebe yönünden sanatların en üstünüdür.
Felsefe, varlığın hakikatını insanın gücü ölçüsünde bilmesidir.
İbni Rüşd (1126 – 1198)ʼe göre din ile felsefe bir gerçeğin iki ayrı izah tarzıdır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder