Menü

ADS

27 Kasım 2017 Pazartesi

Çok sevdiği bir yakınını kaybeden insanın ahiret inancı yoksa ölüm karşısında neler hissedebileceğini tartışınız

Çok sevdiği bir yakınını kaybeden insanın ahiret inancı yoksa ölüm karşısında neler hissedebileceğini tartışınız.

Ölüm insanlar için katlanılması zor bir acıdır. Böylesi bir durumla her insan karşılaşacaktır bu da kaçınılmazdır. Öyleyse ölüm duygusundan kaçmak yerine onunla barışık olmak en güzelidir ve kişiyi rahatlatan bir yöntemdir.

Ölüm eğer ebedi bir ayrılık ve yok oluş şeklinde değerlendirilirse, ölüm ile barışık olmak çok da mümkün değildir. Bir kişi en sevdiklerinin öldüğünü, ve toprak olup çürüdüklerini düşünürse, onları bir daha asla göremeyeceğine inanırsa, ölüm durumuyla nasıl başa çıkabilir?

O halde ahiret inancı ile bu durum daha tahammül edilir hale gelebilir. Öldükten sonra yeni bir başlangıcın olduğuna, ölümün bir son değil başka bir hayat doğuş olduğuna inanan bir kişi, ebedi bir hayatta sevdikleri ile sonsuz bir hayat yaşayacağına inanarak bu zorluğun üstesinden gelebilir.

26 Kasım 2017 Pazar

Cennet ve Cehennem tasvirleriyle ilgili ayetleri Kur'an mealinden bularak defterinize yazınız

Cennet, örtmek, gizlemek anlamına gelen “cenn” kökünden türemiş bir isimdir. Sözlük anlamı, bitki ve ağaçlarıyla toprağı örten bahçe demektir. Çoğulu “cinan ve “cennat”tır. Kur’an’da, müminlerin ahiretteki “ebedi nimet ve saadet yurdu” için isim olarak kullanılır. Cennet ve oradaki hayat sonsuzdur.

Kur’an-ı Kerim’i incelediğimiz zaman, onun cenneti ve cennetlikleri şöyle tasvir ettiğini görürüz: 
Cennet, genişliği göklerle yer kadar olan, yakıcı sıcağın da dondurucu soğuğun da görülmeyeceği
bir yerdir. Temiz su, tadı bozulmayan süt ve süzme bal ırmaklarının yer aldığı cennette, suyu  encefille kokulandırılmış tatlı su pınarı (selsebil) ve sonunda misk kokusu bırakan bir içecek de vardır. Cennet içeceği, baş ağrıtmayan, sarhoş etmeyen, günah işletmeyen, bir içecektir. Cennette türlü meyveler, hurmalıklar, nar ağaçları, bağlar, salkımları sarkmış muz ağaçları ve çeşit çeşit kuş etleri bulunur.
Cennetliklerin elbiseleri ince ve kalın halis ipektendir. Evleri güzeldir. Onlara hizmet etmek için ölümsüz gençler dolaşırlar.
Altın kadeh ve tepsiler dolaştıran bu gençler güzelliklerinden dolayı birer inci sanılırlar. Cennettekilere altlarından ırmaklar akan,
üst üste bina edilmiş köşkler vardır. Yorgunluk ve zahmet çekilmeyecek olan cennette, boş ve yalan söz işitilmez, kalplerden de kin sökülüp atılmıştır.

Cehennem
Kelime olarak derin kuyu anlamına gelen cehennem, ahirette kafirlerin sürekli olarak, günahkar mü’minlerin de günahları ölçüsünde cezalandırılmak üzere kalacakları azap yeridir.
Kur’an’da cehennem anlamında yedi isim daha kullanılmıştır. Bu isimler şunlardır: Nâr (ateş), cahim (son derece büyük, alevleri kat kat yükselen ateş, düşenlerin çoğunun geri dönmediği uçurum), sair (çılgın ateş ve alev), haviye (kızgın ateş), leza(dumansız ve katıksız alev), sakar (ateş), hutame (obur ve kızgın ateş).

Cehennem ve oradaki hayat, Kur’an’da şu şekilde nitelenir:
Suçlular cehenneme vardıklarında, cehennem onlara büyük kıvılcımlar saçacak, uzaktan uğultusu işitilecektir. İnkarcılar için bir zindan olan cehennem, ateşten örtü ve yataklarıyla cehennemlikleri
her taraftan kuşatan, yüzleri dağlayan ve yakan, deriyi soyup kavuran, yüreklere çöken kızgın ateş dolu bir çukurdur.
Yakıtı insanlar ve taşlar olan cehennem, kendisine atılanlardan bıkmayacaktır. İnsanın içine işleyen bir sıcaklık ve kaynar su içinde, serin ve hoş olmayan kara bir dumanın gölgesinde bulunacak,
cehennemliklerin derileri, her yanışında, azabı tatmaları için başka deriler ile değiştirilecektir. Onların yiyeceği zakkum ağacı, içeceği kaynar su ve irindir. Orada serinlik bulamadıkları gibi içecek
güzel bir şey de bulamayacaklardır.
Allah’ı (c.c) görmekten mahrum kalacak olan inkarcılara Allah (c.c) rahmet etmeyecek, cehennem azabı onları ebedi olarak kuşatacaktır.

Ayet örnekleri;

“Hayır! Kim bir kötülük eder de kötülüğü kendisini çepeçevre kuşatırsa işte o kimseler cehennemliktirler. Onlar orada devamlı kalırlar.”
“Bizim ayetlerimizi yalanlayıp da onlara karşı kibirlenmek isteyenler var ya, işte onlara gök kapıları açılmayacak ve onlar, deve iğne deliğine girinceye kadar cennete giremiyeceklerdir! Suçluları işte böyle cezalandırırız!

“Müttakîlere vâdolunan cennetin durumu şöyledir: İçinde bozulmayan sudan ırmaklar, tadı değişmeyen sütten ırmaklar, içenlere lezzet veren şaraptan ırmaklar ve süzme baldan ırmaklar
vardır. Orada meyvelerin her çeşidi onlarındır. Rablerinden de bağışlama vardır. Hiç bu, ateşte ebedî kalan ve bağırsaklarını parça parça edecek kaynar su içirilen kimselerin durumu gibi olur mu?”

“İman edip yararlı iş yapanlara gelince onlar da cennetliktirler. Onlar orada devamlı kalırlar.”

21 Kasım 2017 Salı

Kıyamet, ba’s, haşr, mizan, a'râf, berzah, sırat kavramlarını araştırarak defterinize yazınız.

Ahiret hayatında yeniden diriltilmeden sonraki aşama haşr ve mahşer kavramlarıyla ifade edilir.

Berzah Âlemi
Sözlükte “iki şey arasındaki engel” manasına gelen berzah kelimesi, dini terim olarak ölümle başlayıp yeniden diriltilmeye (ba‘s) kadar sürecek olan ara dönem, dünya ile ahiret arasındaki
âlem ve kabir hayatı karşılığında kullanılır.
Ölümle başlayıp yeniden dirilmeye kadar devam edecek olan hayata kabir hayatı denilir. Kabir hayatı, dünya ile ahiret arasında bir ara dönem olduğu için berzah hayatı diye de anılmıştır.

Kıyamet
Sözlükte kalkmak, dikilmek, ayaklanmak anlamlarına gelen kıyamet, bir terim olarak, evrenin düzeninin bozulması, her şeyin alt üst edilmesi ve ölen varlıkların yeniden diriltilerek ayağa kalkması ve mahşere doğru yönelmesi demektir.

Ba’s
“Ba’s” sözlükte “Birini kaldırıp harekete geçirmek, uykudan uyandırmak, diriltmek” anlamındadır. İslami literatürde ise “Allah’ın (c.c) ahiret hayatını başlatmak üzere, kıyamet gününde ölüleri yeniden diriltmesi, onları kabirlerinden çıkararak hayata döndürmesi” demektir.
Kur’an’da ba’s kavramı yanında; “yeniden diriliş günü” anlamında “yevmü’l-ba’s”; “topraktan çıkış günü” anlamında “yevmü’l- hurûc” ve “pişmanlık günü” anlamında “yevmü’l-hasre” ifadeleri de yer almaktadır.

Haşr ve mahşer
Sözlükte toplanmak, bir araya gelmek demek olan haşr, terim olarak Yüce Allah’ın, insanları hesaba çekmek üzere tekrar dirilişten sonra bir araya toplamasıdır. İnsanların toplandıkları yere mahşer denir.

Mizan
Sözlükte terazi anlamına gelen mizan, ahirette hesaptan sonra herkesin amellerinin tartıldığı ilahi adalet ölçüsüdür. Tartıda iyilikleri, kötülüklerinden ağır gelenler kurtuluşa erecek, hafif gelenler ise cehenneme gideceklerdir.

Sırat
Sırat; kelime olarak yol, cadde, geçit anlamlarındadır. Terim olarak ise ahirette herkesin göreceği yol veya köprüye denir. Sırat; mahşer yerinden başlayan, cehennemin üzerinden geçerek cennete kadar uzanan bir yol veya köprüdür.

A'râf
A'râf “sur, dağ ve tepenin en yüksek kısmı” manasındaki ‘urf’un çoğuludur. A'râf suresinin 46. ayetinde yer alan bu kavramın sırat üzerinde yüksek bir yer veya cennetle cehennem arasında Uhud dağına benzer bir yerin adı olduğuna dair görüşler olsa da tercih edilen görüşe göre A'râf, cennetle cehennemi birbirinden ayıran bölgedeki surun yüksek kısmının adıdır.

Ahiret inancının kültürümüzdeki karşılıklarını görebilmek için ahiretle ilgili atasözlerini ve deyimleri araştırarak defterinize yazınız

Ahiret inancının kültürümüzdeki karşılıklarını görebilmek için ahiretle ilgili atasözlerini ve deyimleri araştırarak defterinize yazınız;

Ahiret ile ilgili Deyimler ve Anlamları

-İki eli (birinin) yakasında olmak:
Anlamı: Ahrette, hesap gününde ondan davacı olmak; hakkını istemek.
-İki cihanda yüzü ak olmak:
Anlamı: Doğru ve faziletli yaşayıp dünya ve ahrette mükâfat görmek.
-Kabir azabı çekmek:
Anlamı: Çok sıkılmak, eziyet çekmek.”Kabir azabı çekmeye daha ne kadar devam edeceğiz.”
-Ahirette on parmağı yakasında olmak:
Anlamı: kendisine karşı sorumlu olan kimseden ahirette hesap sormak: “Artık sana dünyada rastlayamazsam yarın ahirette on parmağım yakanda olsun!” -H. R. Gürpınar.
-Ahiretini yapmak (zenginleştirmek)
Anlamı: Hayır işleri yaparak sevap kazanmak.

Ahiret ile ilgili Özlü Sözler ve Atasözleri

Ahiret sevabı,dünya nimetinden hayırlıdır. Hz.Ali (R.A)

Ahiret yanında dünya nedir ki! Ancak tavşanın bir defa sıçraması misali bir şeydir. Hz Ömer (r.a.)

Dünyâyı tanıyan ondan vazgeçer, âhireti tanıyan ona sarılır, Allahü teâlâyı tanıyan da O’nun rızâsına kavuşmak için çalışır. Ahmed bin Ebi’l-Havârî

Kısa bir ömürde, az bir lezzet için, ebedi, daimi hayatını ve saadet-i ebediyesini berbat etmek ehl-i aklın kârı değil. Bediüzzaman

Şu fani dünya için gayret üstüne gayret…Ebedi dünya Ahiret için gayret yok hayret? Necip Fazıl KISAKÜREK

Dünyaya düşkün olanlar ahireti hatırlayamazlar. Davud-i Tai Hz.leri

Dünya ve ahiret, kalbin durumlarından iki durumdur. O durumların ölümden önce ve geçici olanına dünya, ondan sonraki kısmına ahiret deniliyor. Ahiret ölümden sonra olandır. Ölümden evvel acil bir şehvet veya bir payın içinde bulunduğu herşey senin için bir dünyadır. İmam Gazali

Dünyada, dünyada kalacağın kadar çalış;ahirete, ahirette kalacağın kadar çalış. Lokman Hekim

Ârif hem dünyada, hem de ahirette yabancıdır. Abdulkadir Geylani

Dünya nefslerin, ahiret kalplerin, Allah ise sırların sevgilisidir. Abdulkadir Geylani

İnsanlar arasında tanınmak isteyen ahiretin tadını alamaz. Bişr-i Hafi

Ey insan! Senin nokta-i istinadır ancak ve ancak ALLAH’a olan imandır. Ruhuna, vicdanına nokta-i istimdad ise ancak ahirete olan imandır. Binaenaleyh bu her iki noktadan haberi olmayan bir insanın kalbi, ruhu tavahhuş eder; vicdanı daima muazzeb olur. Bediüzzaman

Bir hükümdar abit olursa ölümle neyi eksilir, madem ki ahirette de padişahtır. Sadi

Ahirete göç: Nedense insan aklı,bu tabii göçü düşünmek istemez. Halbuki,doğum onun elçisidir. Mahir İZ

Vicdan bulur asüde tecellisini dinde; Mes’ud ebediyet, bu hayatın ötesinde. Ali Ulvi KURUCU

Hangi dâne,toprağa gömüldü de tekrar çıkmadı, Niçin,insan denen dâne hakkında şüphe ediyorsun. Mevlana

Dünyaya geldiğin zaman,sen ağlarken çevrendekiler gülüyorlardı. Öyle bir hayat yaşa ki, öldüğünde çevrendekiler ağlarken,sen gülümseyerek ahirete gidesin. Mecmeddin-i Kübra (Ks)

Bir akşam güneşi gibi bu fani dünyayı terk eden insan, bitmeyen bir sabah güneşi gibi, ebediyyet ufuklarında doğar. Muhammed İKBAL

Ey yolcu uyan! Yoksa çıkarsın ki sabâha : Bir kupkuru çöl var : Ne ışık var,ne de vâha! Mehmet Akif ERSOY

O,ömrü bâkide (ahirette) göreceğin rahat ve lezzet,ancak bu fâni ömürde sa’y ve çalışmalarına bağlıdır. Senin o ömr-ü bâkiden hiç haberin yok. Ölüm sekarâtı uyandırmadan evvel uyan. Bediüzzaman

19 Kasım 2017 Pazar

Yaptıklarının karşılığını ahirette göreceğine inanan birisiyle böylesi bir inancı taşımayan birisini sosyal ilişkileri ve davranışları bakımından karşılaştırınız.

Yaptıklarının karşılığını ahirette göreceğine inanan birisiyle böylesi bir inancı taşımayan birisini sosyal ilişkileri ve davranışları bakımından karşılaştırınız.

İnsanlar fıtrat olarak iyi ve kötüyü ayırt edecek şekilde yaratılmışlardır. Bu sebepten dolayı bir davranışın iyi mi kötü mü olduğu konusunda insanların çoğu aynı cevabı verir. İyi ya da kötü davranışı tercih etmek ise farklı bir konudur. İnsanların tercihleri, inançları, duyguları, sosyo-ekonomik durumları tarafından değişkenlik gösterir.

Yalan konuşmanın kötü bir davranış olduğu konusunda herkes hemfikir olsa da, kimi insanlar çok rahat bir şekilde yalan konuşabilirler. Bunun sebeplerinden biri de ahiret inancı konusudur. Ahirete inanan ve yaptıklarının karşılığını göreceğine inanan bir kişinin yanlış olan bir davranışa yönelmesi, ahirete inanmayan bir kişiye göre daha zordur.

Bunu söylerken ahirete inanmak iyi bir insan olmak için yeterlidir diyemeyiz. Bir çok kişi hem inançlıdır, hem de çirkin işler peşinde koşar. Sadece şunu söyleyebiliriz, aynı koşullar altında ahiret inancı insanın güzel olana yönelmesi için oldukça büyük faydası olur.

17 Kasım 2017 Cuma

Kur’an’ı diğer semavî kitaplardan ayıran özellikler nelerdir?

Kur’an’ı diğer semavî kitaplardan ayıran özellikler nelerdir?

Kur’an-ı Kerim
Kur’an sözlükte “Okumak, bir araya getirmek, toplamak” demektir. Kur’an, Allah (c.c) tarafından Peygamber Efendimiz'e vahyedilmiş, mushaflara yazılmış ve hiçbir değişikliğe uğramadan günümüze kadar ulaşmış, okunmasıyla ibadet edilen, lafzı ve manasıyla muciz, son ve evrensel olan mesajları içeren Allah’ın (c.c) kelamıdır.
Allah’ın (c.c) insanlara gönderdiği vahyin son halkası olan Kur’an-ı Kerim, Hz. Peygamber’e Cebrâil aracılığıyla ve vahiy yolu ile indirilmiştir. Miladî 610 yılında Ramazan ayında Kadir gecesinde indirilmeye başlanmış ve yaklaşık 23 yılda tamamlanmıştır.

Kur’an-ı Kerim’in özellikleri şunlardır
• Kur’an-ı Kerim, Peygamber Efendimiz’e indirilmiş son ilahî kitaptır.
• Kur’an’ın okunması ibadettir.
• Kur’an, tüm insanlığa indirilmiştir.
• Kur’an’ın hükümleri evrensel olup kıyamete kadar geçerlidir.
• Kur’an, mushaflarda yazılmıştır ve hiçbir değişiklik olmadan günümüze kadar gelmiştir.
• Kur’an’ın dili Arapça’dır.
• Kur’an, tevatüren nakledilmiştir.
• Kur’an, Allah tarafından korunmaktadır.
• Kur’an, topluca değil tedricen (bölüm bölüm) indirilmiştir.
• Kur’an, Peygamberimize (s.a.v) verilen en büyük mucizedir.
• En çok ezberlenen kitaptır.

Peygamberlerin ve ilahî kitapların gönderilmesine niçin ihtiyaç duyulduğu konusunu düşününüz.

Peygamberlerin ve ilahî kitapların gönderilmesine niçin ihtiyaç duyulduğu konusunu düşününüz.

İnsanların dünya hayatındaki yolculuklarında yalnız ve başıboş bırakılmaması Allah'ın hikmetinin gereğidir. Allah insanlara bir rehber ve kılavuz kitap göndermeseydi insanlar için hayat dayanılmaz ve karanlık olurdu.

Allah'ın insanlar için dünya hayatını daha anlamlı kılmak ve insanların amaç ve gaye doğrultusunda yaşamlarını sürdürmeleri için gönderdiği din, ancak kitapların kılavuzluğu ve peygamberlerin rehberliği ile anlaşılır ve sağlam kalır.

Hakiki bir mümin, kutsal kitabının kılavuzluğunda, peygamberinin rehberliğinde hayatını sürdürürse Allah'ın gerçek dinini yaşayabilir. Başka türlü, aciz insanların din diye anlattıkları sözlere din diye kapılıp gider, hem dünyasının hem de ahiretini kaybeder.

16 Kasım 2017 Perşembe

Kur’an’dan önce indirilmiş ilahî kitaplar hakkında bilgi toplayınız

Kur’an’dan önce indirilmiş ilahî kitaplar hakkında bilgi toplayınız

Yüce Allah’ın, insanlara hak yolu gösterip onlara emir ve yasaklarını bildirmek üzere peygamberlerine vahyettiği mesajları içeren yazılı belgeye “ilahî kitap” adı verilir. İlahî kitaplara Allah (c.c) tarafından indirilmiş kitaplar anlamında “kütüb-i münzele” veya “semavî kitaplar” da denilir.

Suhuf: Sahife kelimesinin çoğulu olan suhuf, küçük toplulukların ihtiyaçlarına cevap verebilecek şekilde indirilmiş kitapçıklar için kullanılır. Ancak suhufların hiçbiri günümüze kadar ulaşmamıştır.

Suhuf sayısı 100 olup şu peygamberlere indirilmiştir:
• Hz. Adem’e 10 sayfa,
• Hz. Şît’e 50 sayfa,
• Hz. İdrîs’e 30 sayfa,
• Hz. İbrahim’e 10 sayfa.

Suhufa göre daha hacimli ve kitap şeklinde olan ilahî kitaplar ise Tevrat, Zebur, İncil ve Kur’an olmak üzere dört tanedir.

1. Tevrat
İlahî kitapların ilki Hz. Musa’ya gönderilen Tevrat’tır; “Biz, içinde doğruya rehberlik ve nur olduğu hâlde Tevrat’ı indirdik.” Tevrat, İbranice’de “kanun, şeriat” anlamlarına gelir.

Yahudiler Tevrat’a “Tora” derler. Tevrat, beş bölümden meydana gelmiştir: Tekvin (Yaratılış), Huruc (çıkış), Levililer, Sayılar ve Tesniye.

2. Zebur
Hz. Davud’a indirilmiş ilahî kitabın adıdır. Kelime olarak “yazılı şey, mektup” anlamlarına gelen Zebur, ilahî kitapların en küçüğüdür.
Zebur, bugün Ahd-i Atîk’in içinde “Mezmurlar” adı ile yeralmaktadır. Günümüzde Yahudi sinagoglarında veya kiliselerde söylenen İlahiler arasında Mezmurlar’a çokça rastlanır. Mevcut Zebur nüshaları birtakım edebî deyiş ve nasihatlerden oluşur.

3. İncil
Kelime olarak “müjde, talim ve öğretici” anlamına gelen İncil, Hz. İsa’ya indirilen ilahî kitabın adıdır.
Hz. İsa’nın tebliğ ettiği hakikatler peygamberliği döneminde kaydedilememiş ve bu sebeple İncil, yazılı bir kitap haline getirilmemiştir. Daha sonra Havariler, vaaz ve mektuplarında Hz.İsa’nın hayatını ve sözlerini nakletmişlerdir. Nakledilen bu bilgiler doğrultusunda Hz. İsa’nın öğretilerini içeren 200’den fazla İncil yazılmıştır. İncil yazarları Hz. İsa’yı görmemiştir. Sonradan yazılan bu İnciller’e insan sözü karışmış ve böylece kitabın aslı tahrife uğramıştır.
Miladî 325 tarihinde toplanan İznik Konsili’nin kararıyla incelemeye tâbi tutulan bu İnciller arasından bugünkü dört İncil seçilmiştir. Bunlar Matta, Markos, Luka ve Yuhanna İncilleri’dir.

4. Kur’an-ı Kerim
Kur’an sözlükte “Okumak, bir araya getirmek, toplamak” demektir. Kur’an, Allah (c.c) tarafından Peygamber Efendimiz'e vahyedilmiş, mushaflara yazılmış ve hiçbir değişikliğe uğramadan günümüze kadar ulaşmış, okunmasıyla ibadet edilen, lafzı ve manasıyla muciz, son ve evrensel olan mesajları içeren Allah’ın (c.c) kelamıdır.
Allah’ın (c.c) insanlara gönderdiği vahyin son halkası olan Kur’an-ı Kerim, Hz. Peygamber’e Cebrâil aracılığıyla ve vahiy yolu ile indirilmiştir. Miladî 610 yılında Ramazan ayında Kadir gecesinde indirilmeye başlanmış ve yaklaşık 23 yılda tamamlanmıştır.

Kur’an-ı Kerim’in özellikleri şunlardır
• Kur’an-ı Kerim, Peygamber Efendimiz’e indirilmiş son ilahî kitaptır.
• Kur’an’ın okunması ibadettir.
• Kur’an, tüm insanlığa indirilmiştir.
• Kur’an’ın hükümleri evrensel olup kıyamete kadar geçerlidir.
• Kur’an, mushaflarda yazılmıştır ve hiçbir değişiklik olmadan günümüze kadar gelmiştir.
• Kur’an’ın dili Arapça’dır.
• Kur’an, tevatüren nakledilmiştir.
• Kur’an, Allah tarafından korunmaktadır.
• Kur’an, topluca değil tedricen (bölüm bölüm) indirilmiştir.
• Kur’an, Peygamberimize (s.a.v) verilen en büyük mucizedir.
• En çok ezberlenen kitaptır.

Kitaplara ve peygamberlere imanın müminin hayatındaki etkileri nelerdir?

Kitaplara ve peygamberlere imanın müminin hayatındaki etkileri nelerdir?

İnsanların dünya hayatındaki yolculuklarında yalnız ve başıboş bırakılmaması Allah'ın hikmetinin gereğidir. Allah insanlara bir rehber ve kılavuz kitap göndermeseydi insanlar için hayat dayanılmaz ve karanlık olurdu.

Allah'ın insanlar için dünya hayatını daha anlamlı kılmak ve insanların amaç ve gaye doğrultusunda yaşamlarını sürdürmeleri için gönderdiği din, ancak kitapların kılavuzluğu ve peygamberlerin rehberliği ile anlaşılır ve sağlam kalır.

Hakiki bir mümin, kutsal kitabının kılavuzluğunda, peygamberinin rehberliğinde hayatını sürdürürse Allah'ın gerçek dinini yaşayabilir. Başka türlü, aciz insanların din diye anlattıkları sözlere din diye kapılıp gider, hem dünyasının hem de ahiretini kaybeder.

15 Kasım 2017 Çarşamba

Kur’an’da isimleri ve kıssaları geçen peygamberler ve gönderildikleri kavimler hakkında bilgi toplayınız.

Kur’an’da isimleri ve kıssaları geçen peygamberler ve gönderildikleri kavimler hakkında bilgi toplayınız.

Kur’an’da yalnız 25 peygamberin isimleri zikredilmiştir. Bunlardan on sekiz peygamberin ismi En’âm suresi‘nde, diğerlerinin isimleri de muhtelif surelerde geçmektedir.


Kur’an’da ismi zikredilen peygamberler şunlardır:

Adem, İdris, Nûh, Hûd, Sâlih, Lût, İbrahim, İsmail, İshak, Yakup, Yusuf, Şuayb, Musa, Harun, Davut, Süleyman, Eyyüp, Zülkifl, Yunus, İlyas, Elyesa‘, Zekeriyya, Yahya, İsâ ve Muhammed’dir (s.a.v). 

Kur’an-ı Kerim’de ismi geçtiği halde peygamber olup olmadıkları hakkında ihtilaf edilen üç isim daha vardır. Onlar da Uzeyr, Lokman ve Zülkarneyn’dir. Ayrıca Hz. Adem’in oğlu Şit

(a.s) gibi, Kur’an-ı Kerim’de ismi geçmediği halde bazı hadislerde ve İslam kaynaklarında isimleri geçen peygamberler de vardır.

Kuranda adı geçen peygamberler ve gönderildikleri kavimler

Hz adem: Kur’an’da adı yirmibeş kez geçmektedir. İlk insan, ilk peygamber, ilk örtünen, toprağı ilk işleyendir. Allah onun cesedini topraktan yaratmıştır. Daha sonra eş olsun diye Havva’yı yaratmıştır. Kendisine kitap olarak 10 sayfa verilmiştir.

Hz. İdris: Kur’an’da adı iki kez geçmektedir. Astronomi ve matematikle ilk uğraşan, ilk kez iğne ile dikiş diken ve elbise yaparak giyen, ölçü ve tartı aletlerini ilk kez kullanan, ilkyazı yazanın olduğu rivayet edilir. Kendisine 30 sayfalık kitap indirilmiştir.

Hz. Nuh: Kur’an’da adı kırküç kez geçmektedir. Kur’an’ın 71. suresi onun adını taşımaktadır. Kavminden kendisini çok az kişi iman etmiştir. Karısı ve çocuklarından biri de iman etmeyenler arasındadır. Nuh tufanından sonra yeni bir nesil yaratılmıştır.

Hz. Hud: Kur’an’da adı on kez geçmektedir. Kur’an’ın 11. suresi onun adını taşımaktadır. Yaşadıkları yer olan İrem şehrinde, yüksek binalar inşa etme yarışına girmiş ad kavmine gönderilmiştir. Ticaretle uğraşmıştır.

Hz. Salih:
 Kur’an’da adı sekiz kez geçmektedir. Dağları ve yüksek kayaları oyarak inşa ettikleri görkemli evlerle ünlü Semud kavmine gönderilmiştir. Semudlular kendilerine denemek için gönderilen Salih’in devesini öldürdüler. Ticaretle uğraşmıştır.

Hz. İbrahim: Kur’an’da adı atmışdokuz kez geçmektedir. Kur’an’ın 14. sure onun adını taşımaktadır. Oğlu Hz. İsmail ile birlikte Kabe’yi inşa etmiştir. Çok misafirperver biriydi. Kurban kesmeyi bize o öğretmiştir. Kendisine 10 sayfalık kitap verilmiştir. Babil hükümdarı Nemrut tarafından ateşe atılmış, ateş kendisini yakmamıştır. Allah’ın dostu olarak anılır.

Hz. Lût: Kur’an’da adı yirmiyedi kez geçmektedir. Hz. İbrahim’e iman eden ilk kişidir, onunla birlikte hicret edenlerdendir.

Hz. İsmail: Kur’an’da adı oniki kez geçmektedir. Çobanlık yapmıştır. Babası Hz. İbrahim ile birlikte Kabe’yi inşa etmiştir. Hacla ilgili pek çok merasim ve kurban kesme konularında Hz. İbrahim ile birlikte Müslümanlara örnek olmuştur. Hz. Muhammed onun soyundan gelmektedir.

Hz. İshak: Kur’an’da adı onbeş kez geçmektedir. Hz. İbrahim’in oğludur. İsrailoğullarına gönderilen, Kur’an’da adı geçen bütün peygamberlerin atasıdır.

Hz. Yakup: Kur’an’da adı onaltı kez geçmektedir. Hz. İbrahim’in torunudur. Evlat acısı ile evlat ihaneti ile imtihan edilmiştir. Oğlu Hz. Yusuf’un acısı dolayısıyla gözleri kapanmış, sonra ona kavuşmasıyla yeniden açılmıştır. Mısır’a gitmeden önce Filistin civarında peygamberlik yapmıştır.

Hz. Yusuf: Kur’an’da adı yirmiyedi kez geçmektedir. Kur’an’ın 12. suresi onun adını taşımaktadır. Yakub’un 12 oğlundan en çok sevdiği oğludur. Kardeşleri kendisini kıskanmışlar, kuyuya atmışlardır. Kendisine rüyaları yorumlama yeteneği verilmiştir. Bu bilgi ve yeteneği sayesinde Mısır’a yönetici olmuştur. Kur’an’da toplu olarak bir sürede, baştan sona anlatılan tek kıssa onunkidir. Bu kıssa Kur’an’da “kıssaların güzeli” olarak nitelenmiştir.

Hz. Şuayb: Kur’an’da onbir kez geçmektedir. Hitabet yeteneğinden ötürü “Peygamberlerin Hatibi” olarak anılmıştır. Ölçü ve tartıda hile yapan Meyden ve Eyke halkına gönderilmiştir. Kızlarından biriyle Hz. Musa evlenmiştir.

Hz. Musa:
 Kur’an’da adı yüzotuzaltı kez geçmektedir. Kur’an’da kendisinden ve mücadelesinden en çok bahsedilen peygamberdir. Hz. Şuayb’ın damadıdır. İsrailoğulların’a peygamber olarak gönderilmiştir. İsrailoğulları onun önderliğinde Mısır’dan çıkmışlardır. Kendisine Tevrat verilmiştir.

Hz. Harun: Kur’an’da adı yirmi kez geçmektedir. Hz. Musa’nın kardeşidir. Onun yardımcısı olarak görevlendirilmiştir. Hz. Musa Medyen’den Mısır’a dönünce Harun’a Allah’ın buyruklarını iletmiş, o da bunları kabul ederek Musa’ya yardımcı olmuştur. Güzel konuşması ve hitabet yeteneği, en güçlü özelliğidir.

Hz. Davud: Kur’an’da adı onaltı kez geçmektedir. Sesi o kadar güzeldi ki sesine dağlar ve kuşlar eşlik ederdi. Önceleri Talût’un ordusunda bir asker olarak savaşmış, daha sonra Allah’ın kendisine verdiği peygamberlik ve hükümdarlıkla birlikte İsrailoğullarına kral olmuştur. Demirciydi. Kendisine Zebur verilmiştir.

Hz. Süleyman: Kur’an’da adı onyedi kez geçmektedir. Babası Hz. Davud’dur . Babasının ölümünden sonra onu yerine hükümdar olmuştur. Bütün canlılarla konuşabilme yeteneğine sahipti. Emrinde bütün canlıları çalıştırabilirdi.

Hz. Eyyub: Kur’an’da adı dört kez geçmektedir. Çok ağır bir hastalık geçirmiş, sabrıyla sembol olmuştur.

Hz. Zülkifl: Kur’an’da adı iki kez geçmektedir. Hz. Eyyub’un oğludur. Sabreden, Allah’ın rahmetine ulaşan ve Salihlerden olduğu bildirilen peygamberlerdendir.

Hz. Yunus: Kur’an’da adı dört kez geçmektedir. Kur’an’ın 10. suresi onun adını taşımaktadır. Asur devletinin başkenti olan Ninova halkına peygamber olarak görevlendirilmiştir.

Hz. İlyas: Kur’an’da adı üç kez geçmektedir. İsrailoğullarından Ba’l adlı bir puta tapan topluma peygamber olarak gönderilmiştir.

Hz. Elyesa: Kur’an’da adı iki kez geçmektedir. Hz. İlyas’a yardımcı olarak gönderilmiştir

Hz. Zekeriyya: Kur’an’da adı yedi kez geçmektedir. Hazreti Süleyman soyundandır. Kudüs’te Hz. Meryem’in himayesini üstlenmiş, ona koruyuculuk yapmıştır. İsrailoğulları tarafından şehit edilmiştir.

Hz. Yahya: Kur’an’da adı beş kez geçmektedir. Hz. Zekeriyya’nın oğludur. Adı daha önce hiç kullanılmamış bir isimdir ve Allah tarafından konulmuştur. Hazreti İsa’nın müjdecisidir.

Hz. İsa: Kur’an’da adı yirmibeş kez geçmektedir. Babasız olarak doğmuştur. Daha beşikteyken konuşmuştur. Ölüleri diriltmiş, hastaları ve körleri iyileştirmiştir. Onun doğduğu sene miladi takvimin başlangıcı kabul edilir. Kendisine İncil verilmiştir.

Hz. Muhammed: Kur’an’da adı dört kez geçmektedir. Kur’an’ın 47. suresi onun adını taşımaktadır. Son peygamberdir. Bütün insanlığa gönderilmiştir. Kendisine Kur’ankerim verilmiştir.

Şeytan neden lanete uğramıştır? Açıklayınız.

Şeytan neden lanete uğramıştır? Açıklayınız.

“Hani biz meleklere (ve cinlere) ‘Adem’e secde edin’ demiştik. İblis hariç hepsi secde ettiler. O, yüz çevirdi ve büyüklük tasladı; böylece kâfirlerden oldu.”
Ayetten de anlaşıldığı gibi Allah’a (c.c) itaat ve ibadet edip melekler arasına katılan İblis, asabiyet duygusuyla hareket edip, kendisinin ateşten Adem’in ise topraktan yaratıldığını ileri sürerek Allah’ın (c.c) emrine karşı gelmiştir. Gurur ve kibre kapılıp kâfirlerden olmuştur. Hatasını anlayıp tevbe ederek suçunu affettirme yoluna da gitmeyince, itaatsizliği ve kibri yüzündenAlla h’ın (c.c) lânetine uğrayarak katından kovulmuştur.

Şeytanla ilgii bilmek isteyeceğiniz diğer durumlar ise şunlardır;

  • Şeytan; cinlerdendir ve ateşten yaratılmıştır.
  • İblîs; şeytanların atasıdır. Allah’a ilk isyan eden varlıktır.
  • Âdem’e secde etmediğinden Allah’ın lânetine uğramıştır.
  • Şeytan; kötülük, inkâr, kibir ve gururun sembolü ve temsilcisidir.
  • Şeytan, insanoğlunun baş düşmanıdır.
  • Şeytana kıyamete kadar süre verilmiştir.
  • Şeytan, insanın zaaflarından faydalanarak onu etkisi altına almaya çalışır.
  • Allah’ın salih kulları üzerinde onun bir etkisi yoktur.
  • Şeytanla aynı özellikleri taşıyan insanlar da insan türünün şeytanlarıdır.

14 Kasım 2017 Salı

İnsan, cin ve meleklerin ortak ve farklı özelliklerini açıklayınız?

İnsan, cin ve meleklerin ortak ve farklı özelliklerini açıklayınız?

İnsan, cin ve melek hepsi de yüce yaratıcı tarafından yaratılmışlardır. Hepsi de akıllı ve şuurlu varlıklardır. Ve yine hepsinin en temel vazifesi Allah'a kulluk etmektir. Yani itaat ve ibadet etmektir. Yaratılış bakımından farklı bazı özelliklere sahip olsalar da, Allah'ın yaratmasıyla varlık bulmuşlardır.

insanların, meleklerin vecinlerin birbirinden farklı özellikleri de vardır. Onları da şu şekilde belirtebiliriz;

1- İnsanlar topraktan, cinler saf ateşten, melekler ise nurdan yaratılmışlardır.
2- İnsanlar ve cinler amellerinden sorumlu, melekler ise Allah'ın iradesine aykırı iş işlemedikleri için sorumsuzdur.
3- İnsanlar maddi alemle sınırlı iken, melekler ve cinler latiftirler, maddi alemle sınırlı değillerdir.
4- En geniş hareket sahasına melekler sahiptir, insanlar en dar dairede hayatlarını sürdürürler.
5-  Melekler yeme içme gibi maddi ihtiyaçlara sahip değilken, cinler ve insanlar bu tarz ihtiyaçlara sahiptir.
6- Cinler ve insanlar erkeklik ve dişilik sahibidir, evlenir ve çoğalırlar. Melekler ise, cinsiyetsizdirler evlenmez ve bu şekilde çoğalmazlar.

13 Kasım 2017 Pazartesi

Dört büyük meleği görevleri ile beraber açıklayınız

Kur’an-ı Kerim’de bir kısım melekler isimleriyle bir kısmı da vazifeleriyle geçmektedir. Bu bilgilere göre “büyük melekler” olarak tanınan dört melek vardır ki bunlar Cebrâil, Azrâil, İsrâfil
ve Mikâil’dir.

Cebrail: Allah (c.c) ile peygamberler arasında elçilik yapmakla görevli olan melektir. Kur’an’da kendisinden Cibrîl, Rûhu’l- kuds, er-Rûhu’l-emîn, Rûh ve Resul (elçi) gibi isimlerle birçok yerde bahsedilir. Kur’an’a göre Cebrail; değerli, güçlü ve Arş’ın sahibi katında itibarlı, meleklerin kendisine itaat ettiklerigüvenilir bir elçidir. Ayrıca Kur’an’da peygamberlerin ve müminlerin
destekleyicisi olarak ifade edilen Cebrail, “Andolsun onu, Sidretü’l-müntehâ’nın yanında önceden bir defa daha görmüştü.” ayetinde haber verildiği gibi Peygamberimize (s.a.v) iki defa kendi aslî suretinde, yani melek şekliyle görünmüştür.
Bunun dışında çeşitli şekil ve suretlerde, bazen de insan kılığında görünmüştür.

Mikâil: Kâinattaki doğal olayları ve yaratıkların rızıklarını idare etmekle görevlidir. Kur’an’da bir ayette ismi Mîkâl olarak geçmektedir: “Kim; Allah’a, meleklerine, peygamberlerine, Cebrâil’e ve Mîkâl’e (Mikâil’e) düşman olursa bilsin ki Allah da inkârcı kâfirlerin düşmanıdır.

İsrafil: Sûr’a üflemekle vazifeli melektir. İsrafil ismi Kur’an’da geçmemektedir. Hadislerde Sûr’a üflemekle vazifeli bu meleğin adı İsrâfil olarak geçmektedir. Ancak Kur’an’da ismi zikredilmese
de birçok ayette kıyametin kopması ve yeniden dirilişi haber veren bir “çağırıcıdan” bahsedilmiştir. “Sûr’a üflenince Allah’ın diledikleri müstesna olmak üzere göklerde ve yerde ne varsa hepsi ölecektir. Sonra ona bir daha üflenince bir de ne göresin, onlar ayağa kalkmış, bakıyorlar!” ayetinde yer alan “üfleme” görevini ifa edecek olan meleğin İsrafil olduğu hususunda İslam
âlimleri görüş birliği içindedir.

Azrail: Allah’ın (c.c) emriyle eceli gelenlerin ruhlarını almakla görevli olan ölüm meleğidir. Azrâil diye bilinen meleğin adı Kur’an ve sahih hadislerde melekü’l-mevt, yani ölüm meleği olarak geçer.

Meleklerin özellikleri nelerdir?

Meleklerin özellikleri nelerdir?

Dinimiz melek inancını, iman esaslarından biri olarak kabul etmiştir. Bu sebepten, ne olduğunu ve mahiyetini bilmediğimiz meleklere inanarak gerçek bir imana sahip olamayız. Öncelikli olarak meleklerin özelliklerini öğrenmemiz gerekir tabi ki. En doğru bilgiyi bizlere sunan yüce kitabımız Kur'an-ı Kerim'e göre meleklerin özellikleri şöyledir;

  • Melekler kanatlıdırlar
  • Yalnızca Allah'ın emirlerini uygularlar
  • Nurdan yaratılmışlardır
  • Asla günah işlemezler
  • Erkek ve dişilik durumu yoktur
  • Yemek yemezler, maddi ihtiyaçları yoktur
  • Bir anda bir kaç yerde olabilirler
  • Çok hızlı hareket ederler
  • Allah'a ibadet eder ve kendilerine verilen vazifeleri eksiksiz yerine getirirler
  • İnsanlar için dua eder ve onları iyiliğe ulaştırmaya çalışırlar


12 Kasım 2017 Pazar

Görmediğimiz hâlde varlıklarını kabullendiğimiz veya etkilerini hissettiğimiz varlıklar var mıdır?

Görmediğimiz hâlde varlıklarını kabullendiğimiz veya etkilerini hissettiğimiz varlıklar var mıdır?

Çevremizde bulunan maddelerin büyük bölümünü göremeyiz ve görmediğimiz hale onların varlığını biliriz. Bizim göremediklerimizi diğer canlılar görebilir. Bizim alamadığımız kokuları almaları gibi. Bu insanların bü dünya hayatına uyum sağlaması için Allah'ın koymuş olduğu bir yasadır. Her şeyi gören ve duyan bir insan geceleri uyuyamazdı mesela. Dengeli yaratılış diyebiliriz buna.

İnsanların görmedikleri halde etkilerini hissettikleri bir çok şey vardır çevrelerinde. Mesela; Elektrik akımı, rüzgar, güneş ışığı, hava, atom altı parçacıklar bunlara verilecek yüzeysel örneklerdir. Sevgi, acı, umut gibi soyut his ve duygular da görünmemekle birlikte varlığı hissedilen şeylerdir. Akıl mantık gibi gerçekler de gözle  görünmezler...

11 Kasım 2017 Cumartesi

Meleklere imanın, hayatımıza etkisi neler olabilir?

Meleklere imanın, hayatımıza etkisi neler olabilir?

İnsanlar, günlük hayatta bir çok davranış ortaya koyarlar. Bunlardan bazıları doğru, bazıları ise yanlış olabilir. Herkesin bildiği bir gerçek vardır ki o da, insanların yalnız kaldıkları zaman işledikleri bazı çirkinlikleri, yanlarında birileri varken ya da birileri tarafından görüldüklerini düşünüyorken yapmadıklarıdır.

Her insanın başına bir polis dikmek çok zor bir şeydir, fakat insanlarda Allah korkusunu ve melekler tarafından izlendikleri şuurunu oturtmak daha kolaydır. Bir kişi her an iki şerefli yazıcı tarafından her davranışının kayıt altına alındığını biliyorsa yanlış işlerle başa çıkma konusunda daha dirençli olabilir.

İnsanların kötülük yapmadıkları bir toplum ise şüphe yok ki mutlu bir toplum olur...

Şeytan ve insan arasındaki ilişkiden bahseden iki ayet bularak sınıfta okuyunuz

Şeytan ve insan arasındaki ilişkiden bahseden iki ayet bularak sınıfta okuyunuz

Şeytanın, insanın baş düşmanı olduğu Kur’an’da birçok ayette belirtilmiştir:

“Şüphe yok ki Allah’a karşı gelmekten sakınanlar, kendilerine şeytandan bir vesvese okunduğu zaman iyice düşünürler (derhal Allah’ı hatırlarlar da) sonra hemen gözlerini açarlar."

“Allah’ın size rızık olarak verdiğinden yiyin de şeytanın adımlarına uymayın. Çünkü o, sizin için apaçık bir düşmandır.”

Onun için de insanları aldatmak, şüpheye düşürmek, kötü işleri güzel göstermek, içki, kumar ve fuhuş gibi eylemleri sevdirmek gibi birtakım hile ve tuzaklara başvurur.  Allah (c.c), Kur’an’da birçok yerde şeytanın bu hile, tuzak ve vesveselerine karşı müminleri
uyarmıştır.

Yüce Allah “Şeytanın hâkimiyeti, sadece onu dost edinenler ve Allah’a ortak koşanlar üzerindedir.”  buyurarak iman edip Allah’a (c.c) sığınan ve ona tevekkül eden müminler üzerinde onun bir etkisinin olamayacağını şu şekilde haber vermiştir:

“Gerçek şu ki şeytanın, inanan ve yalnız Rablerine tevekkül eden kimseler üzerinde bir hâkimiyeti yoktur. ”

10 Kasım 2017 Cuma

Çevrenizde görünmeyen varlıklarla ilgili yaygın batı l inanışlar nelerdir? Araştırınız.

Çevrenizde görünmeyen varlıklarla ilgili yaygın batı l inanışlar nelerdir? Araştırınız.

Görünmeyen varlıkları cinler ve melekler diye sınıflandırabiliriz. Özellikle cinlerle ilgili toplumda bir çok batıl inanış vardır ve bunlar oldukça yaygındır. bazılarına şu şekilde örnekler verebiliriz;

* Bazı hastalıkların cin çarpması diye nitelenmesi
* Cin çağırma adı altında etkinlikler
* Cinlerden haber alma çabaları
* Gelecekten haber verme yani falcılık

Kur’an’da meleklerden bahseden ayetleri meallerden okuyarak melekler hakkında bilgi toplayınız.

Kur’an’da meleklerden bahseden ayetleri meallerden okuyarak melekler hakkında bilgi toplayınız.

Kur’an’da birçok yerde meleklere iman, iman esasları arasındayer  alır.
سُولُ بِمَا اُنْزِلَ اِلَيْهِ مِنْ رَبِّه۪ وَالْمُؤْمِنُونَ كُلٌّ اٰمَنَ بِالّٰلِ اٰمَنَ الرَّ وَمَلٰئِكَتِه۪ وَكُتُبِه۪ وَرُسُلِه۪...

“Peygamber, Rabb'i tarafından kendisine indirilene iman etti, müminler de (iman ettiler). Her biri Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine iman ettiler …”

“…Asıl iyilik, o kimsenin yaptığıdır ki Allah’a, ahiret gününe, meleklere, kitaplara, peygamberlere inanır…”

Allah (c.c), “Kim; Allah’a, meleklerine, peygamberlerine, Cebrâil’e ve Mikâil’e düşman olursa bilsin ki Allah da inkârcı kâfirlerin düşmanıdır.”3 buyurarak meleklere düşman olanları kâfir diye nitelendirmiş ve böyle kimselerin Allah (c.c) düşmanı olduğunu belirtmiştir. Meleklerin varlığını Kur’an haber verdiğine göre, bizler de meleklere inanır ve onların varlıklarını kabul ederiz ki mümin olmanın gereği de budur.
اَلَّذ۪ينَ يُؤْمِنُونَ بِالْغَيْبِ وَيُقي۪مُونَ الصَّلٰوةَ وَمِمَّا رَزَقْنَاهُمْ يُنْفِقُونَ

“Onlar ki gaybe inanırlar; namazı dosdoğru kılar ve kendilerine rızık olarak verdiğimiz şeylerden de infak ederler.”

5 Kasım 2017 Pazar

Simyacı ne demektir? Açıklayınız.

Simyacı ne demektir? Açıklayınız.

Bu uğraşlara simya (alşimi), bu işle uğraşanlara simyacı (alşimist) denir.
Simyacılar uğraşları sonucunda kimyada da kullanılan fırınlar, damıtma düzenekleri, su banyosu, kroze, el kantarı, su terazisi, imbik gibi araç gereçleri geliştirmişlerdir.
Ayrıca damıtma, süzme, kristallendirme, mayalama, özütleme, çözme gibi laboratuvar tekniklerini kullanmışlardır.
Simyacıların keşfettikleri maddelerden bazıları mürekkep, cam, barut, seramik, alaşım, esans olarak bilinen kimyasallar, altın, gümüş, cıva elementleri, nitrik asit (kezzap), sülfürik asit (zaç yağı) gibi bileşiklerdir.
Simyacıların sonraki dönemde uğraşları daha çok hastalıkların tedavisi için ilaç hazırlamaya yöneliktir.

4 Kasım 2017 Cumartesi

Simyacıların kimya bilimine aktardıkları yöntem ve teknikler nelerdir?

Simyacıların kimya bilimine aktardıkları yöntem ve teknikler nelerdir?

Simyacılar uğraşları sonucunda kimyada da kullanılan fırınlar, damıtma düzenekleri, su banyosu, kroze, el kantarı, su terazisi, imbik gibi araç gereçleri geliştirmişlerdir.

Ayrıca damıtma, süzme, kristallendirme, mayalama, özütleme, çözme gibi laboratuvar tekniklerini kullanmışlar ve bu teknikleri kimya bilimine aktarmışlardır.

Simyacıların keşfettikleri maddelerden bazıları mürekkep, cam, barut, seramik, alaşım, esans olarak bilinen kimyasallar, altın, gümüş,cıva  elementleri, nitrik asit (kezzap), sülfürik asit (zaç yağı) gibi bileşiklerdir.

Simyacıların sonraki dönemde uğraşları daha çok hastalıkların tedavisi için ilaç hazırlamaya yöneliktir.

Kimyanın gelişim sürecine katkı sağlayan uygarlıklar hangileridir?

Kimyanın gelişim sürecine katkı sağlayan uygarlıklar hangileridir?

Kimya madde ve maddedeki değişimleri incelemektedir. Tarih boyunca ise kimya öncelikle Yunan filozoflarının ilgisini çekmiştir. Demokritos ve Epikuros gibi filozoflar ilk atom kuramlarından birini ortaya atmıştır.

Daha sonraları Aristoteles’in dünyanın ateş, toprak, su ve havadan oluştuğunu ileriye sürdüğü kuramı yüzyıllarca geçerliliğini korudu. Ancak bu kuramın da yanlışlığı çok geçte olsa ortaya çıkarılmıştır.

Daha sonraları gelişen teknoloji ve fizik ile birlikte avrupa ülkeleri kimya üzerine yatırımlarını artırmışlardır. Başlıca İngiltere ve Fransanın başını çektiği bu avrupa ülkeleri İsviçreli Paracelsus, Alman Georg Bauer Agricola, Fransız Bernard Palissy , Jan Baptist van Helmont , Robert Boyle , Marie Curie gibi önemli bilim adamlarını yetiştirmişlerdir.

Ayrıca kimya bilim gelişim sürecine Mezepotamya-Çin-Hint-Yunan-OrtaAsya-Ve İslam Uygarlıkları, katkı sağlamıştır.

Kimya bilimine katkı sağlayan simyacılardan iki tanesinin adını yazınız.

Kimya bilimine katkı sağlayan simyacılardan iki tanesinin adını yazınız.


KİMYA BİLİMİNE KATKI SAĞLAYAN BİLİM İNSANLARI
Empedokles
‘‘Gâh sevgiyle toplanır, bir olur bütün şeyler, Gâh da ayrılırlar yine tek tek nefretin kiniyle’’
Evrenin oluşumu ile ilgili orijinal fikirler ortaya atan ve hakkında birçok efsane bulunan Yunan filozofu Empedokles (Empedokıls) (Görsel 1.1.8), MÖ 490’larda doğmuş ve bütün nesnelerin su, hava, toprak ve ateş olmak üzere dört temel maddeden oluştuğunu ileri
sürmüştür.
Sevgi ve nefret gibi kavramları madde ile özdeşleştirerek maddenin itme ve çekme kuvvetleri sayesinde bir arada bulunduğuna inanmıştır. Bu inancını Doğa Üzerine adlı eserinde yukarıdaki dizelerle dile getirmiştir.
Empedokles, deneye dayalı bazı araştırmalar da yapmıştır. Su saati kullanarak havanın maddi varlığa sahip olduğunu gözlemlemiş aynı zamanda ışık ve görme olayını açıklamaya çalışmıştır.

Cabir bin Hayyan
Cabir bin Hayyan, fizik, kimya, eczacılık, astronomi, mühendislik gibi alanlarda çalışmalar yapmıştır. İslam dünyasında kimya biliminin temelini atan Cabir bin Hayyan atomun parçalanabileceğine olan inancını şu şekilde dile getirmiştir:
‘‘Maddenin en küçük parçası olan atomda yoğun bir enerji vardır. Yunan bilginlerinin söylediği gibi, bunun parçalanamayacağı söylenemez. Atom da parçalanabilir.’’ Sitrik asit, asetik asit, tartarik asit, arsenik tozunu keşfettiği düşünülen Cabir bin Hayyan nitrik asit, hidrojen klorür, sülfürik asit, kral suyunu elde etmiştir. Cabir bin Hayyan damıtmada
kullanılan imbiği geliştirmiş “baz” kavramıyla kimyanın gelişmesine katkıda bulunmuştur.

3 Kasım 2017 Cuma

Konvektör ısıtıcı nasıldır? Konvektör ısıtıcı ne kadar elektrik harcar?

Kış ayının gelmesiyle birlikte muhtelif sebeplerden dolayı, hepimiz ısınma derdine düştük. Doğal gaz kullanımının yaygın olmadığı bölgelerde, merkezi ısıtma sistemi ile ısınan yerlerde mevsim geçişlerinde en yaygın ısıtma yöntemi elektrikli ısıtıcı kullanma şeklinde ortaya çıkıyor.

Öncelikle hangi elektrikli ısıtıcıyı kullanmalıyım sorusuna bir cevap arayalım. Bu konuda iki sorun karşımıza çıkar;

1- Hangi elektrikli ısıtıcı daha iyi ısıtır?
2- Hangi elektrikli ısıtıcı daha tasarrufludur?

Şimdi sorulara hızlıca başlayarak çözüm arayışımızı sürdürelim.

Elektrikli ısıtıcılar; İnfrared, Yağlı Radyatör, Konvektör ısıtıcılar şeklinde sınıflandırılabilir.
İfrared ısıtıcıların en meşhuru Ufo diye isimlendirilen ısıtıcı çeşitleridir. En büyük avantajı açık alanlarda da kullanılabilmesi ve baktığı yönde ani ısınma sağlamasıdır. Ancak ortam ısıtıcısı değildir. Baktığı yönü ısıtırken diğer yönünüz üşüyebilir. Bir de yüksek elektrik sarfiyatı sebebiyle can yakabilir. Bu ısıtıcıları açık alanlarda tavsiye etmekle birlikte, kapalı alanlarda ortam ısıtması sağlayan ısıtıcıları tavsiye ederim arkadaşlar.

Yağlı radyatörler ise, petek görünümündeki ısıtıcılardır. Petek içerisindeki yağın ısınması ve daha sonra ortamı ısıtması şeklinde kalıcı bir ısı sağlar. Avantajı ortam ısıtması konusunda başarılıdır. Şu an gelişmiş modelleri mevcuttur ve bir çok fonksiyonu barındırır. Bunlar, termostat, zaman ayarlama, derece ayarlama, fan gibi fonksiyonlardır.
Dezavantajı ise, geç ısınmasıdır. Çünkü normal petek mantığıyla önce kendisi ısınır, sonra ortamı ısıtmaya başlar. Ancak buna karşılık geç soğur ve daha kalıcı bir ısınma sağlar. Bir de bu ısıtıcıların çok ağır olduğunu, odadan odaya taşıma esnasında sıkıntı çıkarabilir.

Son olarak son zamanlarda yaygınlaşan konvektör ısıtıcılara da değinelim. Bu ısıtıcılar daha portatif olması sebebiyle rakiplerine oranla daha avantajlı görünüyor. Hem dekoratif hem de hafif olması konvektör ısıtıcı kullanan biri olarak beni memnun etti diyebilirim.
Öncelikle avantajlarını sayalım isterim; Hızlı bir ısınma sağladığını belirtelim. Kısa sürede ortamı sıcacık yapıyor. Hafif olması sebebiyle bir odadan diğer odaya taşınması kolay. Aynı zamanda duvara da monte edilebiliyor. Çeşitli kademelerde çalıştırabilir ve bir çok ortamı bu ısıtıcılar ile rahatça ısıtabilirsiniz.. Termostat ayarı sayesinde belirli bir ısıya ulaşınca kendini durdurması elektrikte biraz tasarruf sağlıyor.
Dezavantajlarına gelince, hızlı ısınan bir ısıtıcı olmasına karşı, hızlı soğuyan bir yapıya da sahip. İkinci olarak elektrik sarfiyatı hiç de ekonomik değil. Kullanırken sizi iyi ısıtabilir ancak elektiriğin çok pahalı olduğu ülkemizde, cebinizi de yakabileceğini unutmayın. Bu durum aynı zamanda diğer ısıtıcılar için de geçerli. maalesef hiç biri ekonomik yönden sınıfı geçemiyor.

Şu an iki marka Konvektör ısıtıcı piyasasında iki marka öne çıkıyor. Birincisi bu ısıtıcıyı ilk olarak piyasaya çıkaran Nobo, ikincisi ülkemizde bu ısıtıcıyı üreten yerli malı Vigo.
Nobo ile vigo karşılaştırıldığında Vigo sağlam bir ürün yapmış ve Nobo'ya ihtiyaç bırakmamış diyebiliriz. Fiyat olarak da Nobo'ya göre daha avantajlı durumda.

Ben internette uzun süre konvektör ısıtıcı yorumlarını araştırdım ve şu sonuca vardım. Vigo konvektör iyi ısıtan, çok faydalı ve sağlam bir ısıtıcı olmakla birlikte çok elektrik tüketiyor. Ancak bütün elektrikli ısıtıcılar aşağı yukarı aynı oranda elektirik tüketiyor. Ya da şunu söyleyeyim, çok elektirik tüketmiyorlar ancak, ülkemizde elektrik çok pahalı ve vergisi çok yüksek.

Klimalar ise, özellikle inverter klimalar elektrik sarfiyatı açısından daha tasarruflu. Ancak çok pahalılar ve her şartta kullanılamıyorlar. Aynı zamanda sağlıklı bir ısınma yöntemi olarak da görülmüyorlar.

Bu konuya gelebilecek yorumlar doğrultusunda devam edeceğiz arkadaşlar, şimdilik bu kadar...

Simya neden bir bilim değildir? Açıklayınız.

Simya neden bir bilim değildir? Açıklayınız.

Bir uğraşın bilimsel olarak nitelendirilebilmesi için teorik temelleri olması, sistematik bilgi birikimi sağlaması gerekir.

Simya, sınama yanılmaya dayalı olduğu, teorik temelleri olmadığı ve sistematik bilgi birikimi sağlamadığı için bilim değildir. Simya, kimyanın bilim olmadan önceki hâli olarak da kabul edilebilir. Simya; astronomi, astroloji, mitoloji, felsefe, tıp, din vb. birçok alandan pratik laboratuvar uygulamalarına kadar olan geniş bir aralığı kapsamaktadır.

Zeytinyağı-su gibi heterojen sıvı karışımlarını bileşenlerine ayırmak için kullanılan laboratuvar malzemesinin adı nedir?

Zeytinyağı-su gibi heterojen sıvı karışımlarını bileşenlerine ayırmak için kullanılan laboratuvar malzemesinin adı nedir?

Ayırma Hunisi, sıvı-sıvı heterojen karışımların birbirinden ayrılmasında kullanılan cam bir laboratuar malzemesidir.

Ayırma hunisi: Gövdesi geniş, alt kısmı ince boru şeklinde, musluğu bulunan cam kaptır (yandaki görsel). Zeytinyağı-su, eter-su gibi heterojen (birbiri ile
karışmayan) sıvıların ayrılmasında kullanılır.


Huni yardımıyla karışımda bulunan yoğunluğu büyük olan sıvının altta, yoğunluğu küçük olan sıvının ise üstte toplanması sağlanır. Böylelikle, açılan huni vanasıyla, alttaki sıvı üstteki sıvıdan ayrılmış olur.

Zeytinyağı-su gibi heterojen sıvı karışımlarını bileşenlerine ayırmak için kullanılan laboratuvar malzemesinin adı AYIRMA HUNİSİdir.

2 Kasım 2017 Perşembe

Kimyasal maddelerin insan sağlığı ve çevre üzerindeki etkileri nelerdir? Açıklayınız.

Kimyasal maddelerin insan sağlığı ve çevre üzerindeki etkileri nelerdir? Açıklayınız.

Değişik şekillerde vücudumuza aldığımız kimyasal maddeler; bazen hemen, bazen de yıllar içinde zehirli ve zararlı etkilerini gösterebilir. Bu etkilerden bazıları yorgunluk, kansızlık, unutkanlık, mide ağrıları, gözde sulanma, kızarıklık, alerji gibi hemen ortaya çıkabilen rahatsızlıklardır. Bazıları ise karaciğer sorunları, kanser, hormonal bozukluk, depresyon, astım, beyin dokularında tahribat, böbrek yetmezliği, deri hastalıkları, işitme bozuklukları, genlerde tahribat, kısırlık, obezite, yüksek tansiyon gibi yıllar sonra ortaya çıkan ciddi hastalıklardır.

Ayrıca kullanılan kimyasallar anneden göbek kordonu aracılığıyla henüz doğmamış bebeklerin de yaşamına girer ve bebeğin gelişimini engelleyerek sakat doğumlara neden olabilir. Endüstride kullanılan pek çok üründe ağır metaller (alüminyum, arsenik, kadmiyum, krom, kurşun, nikel, cıva ve çinko) ve zararlı kimyasallar bulunur. Bu kimyasallar havaya, toprağa ve suya karışabilir. Suya karışan ağır metaller suda yaşayan canlılara ve sağlıklı olmak için yediğimiz balıklara geçer. Çeşitli

amaçlarla kullandığımız kimyasallar sadece insan sağlığına değil çevreye de zarar verir. Tarımda kullanılan ilaçların ve gübrelerin bitkiler tarafından kullanılmayan kısmı, bitki ve canlılara zarar verir. Hava, toprak ve su kirliliğine neden olur. Ancak kimyasal maddeler tamamen zararlıdır yanılgısına da düşmemek gerekir. Eksikliğinde veya yokluğunda hem canlı organizmalar hem de çevrede pek çok olumsuz etkisini göreceğimiz doğal kimyasallar da vardır.

Günlük yaşamımızda bir çok kimyasal maddeyi kullanmaktayız ve bunların çoğu temizlik ile ilgilidir. Temizlik maddelerinin çoğu içerdiği gliserin sebebiyle bazik yapıdadır. Ve gezegenimize verdikleri zarar miktarı oldukça düşüktür.


Fakat deodorant yapılı sıkışmış gazsal içerikler ise başta vücudumuzun yağ oranına , daha sonra ise ozon tabakasına zarar vermektedir.

Güvenlik uyarı işaretlerinin iş sağlığı ve güvenliği açısından önemi nedir? Açıklayınız.

Güvenlik uyarı işaretlerinin iş sağlığı ve güvenliği açısından önemi nedir? Açıklayınız.

İş güvenliği, ülkemizde en önemli sorunlardan biridir. Her yıl yüzlerce kişi iş başında iken, iş güvenliği kurallarına dikkat edilmediği için hayatını kaybetmekte veya yaralanmakta. Dünyada iş kazalarının en çok yaşandığı ülkelerin başında gelmekteyiz. Bu sebepten dolayı, devletimiz bu konuyla ilgili ciddi önlemler almakta.

İş güvenliğinin temel kurallarından biri de güvenlik uyarı işaretleridir. Bu işaretler, bir kaza meydana gelmeden önce bu kazanın olabileceği ve bölgenin tehlike içerdiği konusunda, ya da bir işin nasıl yapılırsa kazasız atlatılacağı konusunda ciddi bilgiler verir. Ve iş kazalarının önüne geçilmesi konusunda yardımcı olur.

Kışın giydiğimiz ayakkabının tabanındaki kauçuk maddesinin eldesi ve üretimi kimyanın hangi disiplinini ilgilendirir?

Kışın giydiğimiz ayakkabının tabanındaki kauçuk maddesinin eldesi ve üretimi kimyanın hangi disiplinini ilgilendirir?

Polimerler; doğada bulunabilirler (nişasta, protein vb.), sentetik (naylon, PVC vb.) olarak insanlar tarafından da üretilebilirler.

Polimerler; liflerin, plastiklerin, boyaların, kauçukların üretiminde kullanılır.


Kauçuk maddesinin eldesi ve üretimi Polimer Kimyasının çalışma alanını oluşturur.

Proteinler, karbonhidratlar doğal polimerlere, naylon, plastik, teflon, orlon, kauçuk ise yapay polimere örnektir. Polimerlerin incelenmesi polimer kimyasının ilgi alanıdır.

1 Kasım 2017 Çarşamba

Kimya biliminin başlıca uğraş alanlarına üç örnek veriniz.

Kimya biliminin dallarından bazıları;

> Organik Kimya: Temel olarak karbon bileşiklerini inceler.
> İnorganik Kimya: Karbon dışındaki bütün kimyasal elementlerin bileşiklerini inceler.
> Analitik Kimya: Maddelerin kimyasal bileşimlerini inceler.

Detaylı açıklama;

Kimya maddenin yapısını ve diğer maddeler ve enerji ile etkileşimini inceleyen bilim dalıdır. Bu nedenle temelde uğraş alanı maddedir. Ancak madde çok geniş bir konu olduğundan maddeleri özelliklerine ve inceleme tekniklerine göre sınıflandırarak inceler. Temel olarak bu uğraş alanları şu alt disiplinlerdir;

Fizikokimya; Kimyanın özellikle madde ve enerji ile ilişkili bölümün inceleyen alt disiplinidir.

Organik kimya; Organik maddelerin kimyasal reaksiyonlarını, birbirleri etkileşimlerini ve sentez mekanizmalarını inceleyen kimya alt disiplinidir.

Biyokimya; Canlı organizmaların bünyelerinde meydana gelen kimyasal reaksiyonları inceleyen kimya alt disiplinidir.

Agrokimya; Tarımsal çalışmalarda kullanılan kimyasal madde ve yöntemleri inceleyen bilim dalıdır.

Çevre kimyası; Kimyasal maddelerin çevre üzerindeki etkisini inceler.

Anorganik kimya; Organik olmayan maddelerin yapısını inceleyen kimya alt disiplinidir.

Allah'a (c.c) inanmanın insana kazandırdığı özellikler hakkında bilgi veriniz.

Allah'a (c.c) inanmanın insana kazandırdığı özellikler hakkında bilgi veriniz.

İnsan kendini ve çevresini tanıma ve araştırma konusunda sürek bir çaba içerisindedir. Kendini bir anda hiç tanımadığı bir yerde bulan bir kimsenin ilk aklına gelen soru ben buraya nasıl geldim sorusudur. Ve öncelikle bu sorunu çözmeye çalışır. Hatta bu sorunu çözmeden yemek yemek ve su içmek bile aklına gelmeyebilir.

Allah'a inanmak bu dünyaya gelen bir insanın her şeyden önce bu hayati sorulara cevap bulması anlamını taşımaktadır. Böyle bir insan bir yabancı gibi değil de, dünyanın sahibi gibi hareket eder. Mutludur ve kendiyle barışıktır. Nereden geldiğini ve nereye gideceğini, bu dünyaya geliş sebebini bilmektedir. İnsanlara zarar vermez, hayırlı bir insan olmaya çalışır. çevresine de kendisinde bulunan pozitif duyguları yansıtır.

Kısacası, Allah inancı insanın kendini ve çevresini bilmesini sağlar ve kişiye tarifi imkansız bir huzur duygusunu yaşatır.

Âlemdeki düzenin Allah’ın (c.c) varlığı ve birliği ile irtibatını açıklayınız.

Âlemdeki düzenin Allah’ın (c.c) varlığı ve birliği ile irtibatını açıklayınız.

Çevremize baktığımızda çok büyük bir alem görürüz. Ancak bu müthiş ortam içerisinde işleyen işlere dikkat ettiğimizde her şeyin tam olarak olması gerektiği gibi hareket ettiği, bir saatin dişlileri ya da bir makinenin çarkları gibi birbiri ile uyum içerisinde hareket ettiklerini görürüz.

Günlük hayatta yaşarken gördüğümüz en temel hakikatlerden biri de şudur ki, bir yerde düzen varsa, mutlaka bu düzeni sağlayan biri de vardır. Mesela temiz ve düzenli bir evin, temizliğe ve düzen dikkat eden sakinleri vardır. Bir buğday tarlası varsa bu tarlayı bir eken vardır. Bir saatin ustası vardır. Hiç bir akıl böylesine düzgün işlerin rastgele oluştuğunu düşünmez.

Boyalar kendiliğinden yere dökülse ortaya muntazam bir resim çıkma ihtimali sıfır bile değil, imkansızdır. Öyleyse resimlerin gerçekleri olan eşyaların kendiliğinden olması hiç bir şekilde mümkün değildir.